sidretül münteha
Mon 25 October 2010, 02:12 pm GMT +0200
KESİK BAŞ
Bilmiyorum,hangi zaman ve mekanda olmuş...Fakat olmuş...Hadise,en derin ahmaklıkla en muhteşem dehayı birleştiren Şark karakterine fevkalade uygun...
Bir yerde kesik bir baş bulmuşlar.Acaba kime ait? Muhtarlık odasında bir camekana koyup,başı teşhir etmişler.Gelene sormuşlar,gidene sormuşlar.Hiç tanıyan yok.Nihayet adamın biri tanır gibi olmuş:
-Bu baş , Aburlabutlar mahallesinden Hasib oğlu Nesib'e aittir!
Gitmişler,Aburlabutlar mahallesine ...Hasib oğlu Nesib' i bulmuşlar.Yaka paça getirmişler,kesik başın karşısına geçirmişler,sormuşlar:
_Bu baş senin mi?
Hasib oğlu Nesib,gözleri faltaşı gibi açık,korkunç bir saffet ve tabiilikle haykırmış:
_VALLAHi benim başım değil!
****
Ben, Sarıçizmeli Mehmet Ağa,diyorum ki, bu baş Hasib oğlu Nesib'e aittir!Belki de onu camekanda teşhir edenlerden ayrı ayrı herbirine ...Zira bu adamların başsız birer gövde taşıdıkları ,laflarından belli değil mi?
Biraz düşünecek olursanız,kesik başın hakiki sahibini de bulursunuz:CEMİYET!...Bu baş,yüzyıldan fazla bir zamandır hep muhtarlık odasındaki camekanda teşhir ediliyor, hep ona sahip çıkacak tek bir fert aranıyor ve bulunamıyor.Ferdler de,başlarını biraraya getirip onu neye benzeteceklerini bir türlü kestiremiyorlar; çünkü başları kendilerinde değil,erayı teşhis camekanda duruyor!
Bu başı kesen müessir, ne yaman katilmiş ki,değil kendini teşhir ettirmek,maktülün bile teşhisini imkansız hale getirip sırra kadem basıp gitmiş...
ALINTI