Hadice
Sun 29 May 2011, 01:25 pm GMT +0200
Kertenkelenin Rasulullahla Konuşması
501) îbn Ömer şunu anlattı:
Bir bedevi, bir kertenkele avlamıştı. Onu cebine koydu. Ailesine götürüp kesmek, kızartmak ve yemek istiyordu. Karşısına bir topluluk çıktı.
-Bu topluluk nedir? Niçin toplanmışlar? diye sordu.
-Kendisinin peygamber olduğunu söyleyen bir adamın etrafında toplanmışlar. O adam, Abdullah'ın oğlu Muhammed'dir, dediler.
Topluluğu yara yara Rasûlullah (s.a.v.) 'in yanma geldi ve:
~Lat ve Uzza'ya yemin olsun! Ben, senden daha çok kızgın olduğum hiç kimseye selam vermedim. Eğer kavmim bana çok aceleci adını vermese sana karşı çok acele eder, seni öldürür ve seni öldürmekle siyah beyaz herkesi sevindirir, Haşim oğullarını ve başkalarını da rahatlatırdım. Çünkü sen bizim ilahlarımıza hakaret ediyorsun, dedi. Peygamber (s.a.v.) onu tanıdı ve:
- "Ey Suleym oğullarının kardeşi! Seni, söylediğin şekilde hareket etmeye sevkeden nedir? Benim meclisimde, bana niçin ikramda bulunuyorsun" dedi. Adam:
-Yine Lat ve Uzza'ya yemin olsun! Bu kertenkele sana iman etmedikçe sana iman etmeni, deyip kertenkeleyi Rasûlullah (s.a.v.) 'in ö-nüne attı. Ömer:
-Bana izin ver, boynunu vurayım, dedi. Rasûlullah:
- "Bilmiyor musun? Halım (yumuşak kimse) peygamber olayazdı" dedi ve kertenkelenin yanına geldi. Kertenkeleye:
- "Ey Kertenkele!" dedi. Kertenkele:
-Buyur! Saadetler dilerim, dedi. Bunu herkesin anladığı açık bir arapçayla söylüyordu. Rasûlullah ona:
- "Kertenkele! kime ibadet ediyorsun?" dedi. [143] Kertenkele şöyle dedi:
-Ben gökteki Arş'm sahibi, yeryüzünün sultanı, denizlerde yol gösterici, cennette rahmeti cehennemde azabı olan zata ibadet ediyorum. Rasûlullah (s.a.v.):
- "Ben kimim? dedi. Kertenkele:
- Sen alemlerin Rabbinin Rasulü ve peygamberlerin sonuncusu-sun. Sana iman eden dilediğine kavuşur. Seni yalanlayan Allah'ın rahmetinden mahrum kalır, dedi. Bunun üzerine Bedevi:
-Ben bir hiç olmak istemiyorum. Tek olan, ortağı olmayan Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in onun kulu ve elçisi olduğuna, kıllarımla ve derimle herşeyimle gizlide ve açıkta şehadet ediyorum. Vallahi, sana geldiğimde yeryüzünde senden daha çok kızdığım birisi yoktu. Ama şu anda sen bana, kulağımdan, gözümden, ebeveynimden ve çocuğumdan daha sevimlisin, dedi. Rasûlullah:
- "Seni benim vasıtamla hidayete erdiren Allah'a hamdolsun, dedi. [144]
502) İbn Abbas şunu anlatı:
Suleym oğullarından çölde yaşayan» bir bedevi ava çıktı. Bir kertenkeleyle karşılaştı. Onu avlayıp cebine koydu. Rasulullah'a gelip:
-Muhammedi Sen büyücüsün. Kavmimin bana aceleci lakabanı takmalarından korkmasaydım, şu kılıcımla senin boynunu vururdum, dedi.
Yakalamak için Ömer onun üzerine atıldı. Peygamber (s.a.v.):
- "Otur! Ebu Hafs! Halım (yumuşak) kişi nerdeyse peygamber olacaktı" dedi.
Daha sonra peygamber bedeviye dönüp:
- "Müslüman ol, ateşten kurtul" dedi. Bedevi:
-Lat ve Uzza'ya yemin olsun! Şu kertenkele sana iman etmedikçe iman etmem, dedi ve cebinden kertenkeleyi çıkanp attı. Kertenkele gerisin geri kaçtı. Rasulullah ona:
"Kertenkele! Gel" dedi. Kertenkele gelince:
- "Ben kimim? dedi. Kertenkele:
-Sen, Abdulmuttalib'in oğlu Abdullah'ın oğlu Muhammed'sin deyip şu şiiri söylemeye başladı:
Ey Allah'ın Rasulü! Sen doğrusun. Hidayet verilmiş olarak da mübareksin. Hidayet edici olarak da mübareksin.
Biz azgın eşekler gibi taptıktan sonra sen bize doğruluk dinini (İslam dinini) açıkladın.
Ey en hayırlı davet edilen! Ey cinlere ve insanlara gönderilen en hayırlı peygamber! Buyur emrindeyim ey davetçi!
Allah'tan açık bir burhan (delil) getirdin. Aramızda sözü doğru ve anlayışlı birisi oldun.
Sağken de ölüyken de halleri mübarek olansın. Çocukken de gençken de mübarek olansın.
Daha sonra kertenkele sustu. Bedevi:
-Ne tuhaf! Çölden avlayıp cebimde getirdiğim bir kertenkele Mu-hammed'e bu sözleri söylüyor ve onun hakkında bu şehadeti yapıyor. Ben bir hiç olmak istemiyorum. Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammedin onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ediyorum, dedi. Bedevi müslüman oldu hem de iyi bir müslüman oldu. Rasulullah ashabına:
- "Bedeviye bazı Kur'an surelerini öğretin" dedi. [145]
Birisi, rivayet ettiğiniz mucizeler mütevatir olarak nakledüme-miştir, dese; Biz de şöyle cevap veririz. Olayların hepsi, Ali'nin cesareti ve Hatem'in cömertliği gibi zorunlu bir bilgi olarak aktarılmaktadır.
Sonra bizim kendisinden şüphe edilmeyen Kur'an'ımız var. O, e-bedi bir mucize olarak mevcuttur. Meydan okuma kürsüsünde şöyle seslenmektedir: "Onun gibi bir sure getirin." [146]
Ayrıca, fakirlik ve zayıflığına rağmen hükümdarın peygamberimize itaati, Ehl-i Kitab'ında onun özelliklerini ikrar etmesi en büyük delillerdendir. [147]
[143] Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, 6/37; Ebu Nuaym, Delailu'n-Nubuvve, 134; Ibn Kesir, el-Bıdaye ve'n-Nİhaye, 6/171,149, (Suyutî, bunu Hasaisu'l-Kubra'da (2/65) el-Evsat ve es-Sağir'inde Taberani'ye, ibn Adİyy'e el-Mu'cizat'ta Hakim'e, Beyhakîye, Ebu Nuaym'a ve İbn Asakir'e nisbet etmiştir); Zebidi, ithaf, 2/206, 7/194; Kadi lyad, eş-Şifa, 1/595; Suyuti, Camiu'l-Kebir, 1/1124. El-Mizzî: İsnad ve metin yönünden sahih değildir, demiştir.
[144] Bundan önceki dipnota bakınız.
[145] Bundan bir önceki dipnota bakınız.
[146] Bakara Suresi, 23
[147] Abdurrahman İbnü’l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamberimizin Hayatı, Uysal Kitabevi: 296-299.