SevD@_GüLü
Sun 26 June 2011, 02:36 pm GMT +0200
Kerpiçten duvara yaslandım yıkıldı altında kaldım!
Hani çook uzun bir yoldan gelirsiniz öyle yorulmuşsunuzdurki gücünüz artık bitmiştir.
Ve ileride bir kerpiçten duvar görürsünüz sevinirsiniz yaslanıp dinleneceğim, diye düşünürsünüz. Sırtınızı dayadığınız anda kerpiçten duvar yıkılmıştır. O yıkılışta sizinde hayalinizle beraber umutlarınızda altında kalmıştır.
Kerpiç sizinle alabora olur artık. Bittim yolun sonu noktasını tamamladım. Yüreğinizin mahzeninden kısık bir nida gelir Ya Rabbi.....
O öyle bir yakarıştırki sanki toprak hava su ateş hepsi birleşir vücudunuza karışır. Ayağınızdan saçınızın her bir teline kadar yok olmuştur.
Yanmak ne zaman tanır ne mekan çarkıfelek gibi döner deli divane olursunuz. Geceler gündüze, gündüzler geceye tebdil etmiştir artık.
Dört bir yanınızı gurbet kuşatmıştır kendinize bile artık el olmuşsunuzdur.
Gözleriniz kaçar olur yokluğun boşluğunda, bakmayı unutan gözler ağmadır artık.
Diliniz keçelenir, sözleriniz biber olur yakar sizi ve dokundurduğunuz gönül sahiplerini...
Kaçacak bir yer olsada çekip gitsem alsam başımı ve içinde yatan gönlümün düşüncelerini diye bağırır sessizce sesiniz.
Var mı ötesi artık yaşayan cansız bir mevtayım.
Hani hep derlerya kul sıkışmayınca hızır yetişmezmiş.
Bir anda bir haber gelir emir büyük yerden gel.. Zaman daralmış kuş olmuş kanatlanmışsınız doğruca huzurunda nefeslenirsiniz. Bir anda yanında oluverirsiniz. Çağıran çağırmıştır hastayı, tiryakını seçer dozunu ayarlar. Milim milim hayata tutunmaya yeniden doğmaya başlarsınız. Şifanıza sebeblerinizi kılar öyle bir dikkat eder ettirirki camdan bir bardak gibi kollar sizi bilir en ufak bir sarsıntıda tekrar kırılıp dağılacaksınız.
Sanki baş ucunuzda bir çift göz var gibi sizi takip eder her halinden haberdarım rahat ol korkma der.
Aynı yeni yürümeye konuşmaya başlayan çocuk misali yabancılaştığınız hayata yeniden tutunmaya öğrenmeye başlarsınız.
Kuşların şakıması ayrı bir musikidir artık. Ağaçlar gülümsemeye başlamıştır. Her bir lokmanız zerrelerinize misafir olmaya başlamıştır
Bakışlarınıza mana yüklenir. Hava daha bir güzeldir nefesinize rayihalar dokunur.
Ama hala tedavidesiniz yara ağır tabib işini en güzel bilendir.
O tabibin elinden şifa bulamayan, yarasına merhem olmayan varmıdır?
Öyle şefkatliki beni yeniden insan olmaya doğru yola çıkardı, yol uzun yolcu yorgun.
Tabib elinden tuttu düşeni kaldırıp beraber yolcuğuz hadi yürümeye devam, dedi hastalığa muzdarip olan.
Bu bir hayat hikayesinin özetiydi dinledik. Anladımki tabibin şifasına canlar kurban öyle bir himmeti varki kimbilir bu hastadan daha ağır hastalara neler yaptı haberimiz olmadı diye düşünmeden edemedim.
Kıymetini bil ey biçare hasta tabibin reçetesine uyki derman bulasın.
Yoksa daha çook kerpiç duvarları yıkar yıkılırsın!
Kerpiç duvarlar çelikten kalelerin olsun diye dua geçti gönlümüzden.
Rabbim naçar olmuşlara tabibin şifasını nasip etsin.
alıntıdır
Hani çook uzun bir yoldan gelirsiniz öyle yorulmuşsunuzdurki gücünüz artık bitmiştir.
Ve ileride bir kerpiçten duvar görürsünüz sevinirsiniz yaslanıp dinleneceğim, diye düşünürsünüz. Sırtınızı dayadığınız anda kerpiçten duvar yıkılmıştır. O yıkılışta sizinde hayalinizle beraber umutlarınızda altında kalmıştır.
Kerpiç sizinle alabora olur artık. Bittim yolun sonu noktasını tamamladım. Yüreğinizin mahzeninden kısık bir nida gelir Ya Rabbi.....
O öyle bir yakarıştırki sanki toprak hava su ateş hepsi birleşir vücudunuza karışır. Ayağınızdan saçınızın her bir teline kadar yok olmuştur.
Yanmak ne zaman tanır ne mekan çarkıfelek gibi döner deli divane olursunuz. Geceler gündüze, gündüzler geceye tebdil etmiştir artık.
Dört bir yanınızı gurbet kuşatmıştır kendinize bile artık el olmuşsunuzdur.
Gözleriniz kaçar olur yokluğun boşluğunda, bakmayı unutan gözler ağmadır artık.
Diliniz keçelenir, sözleriniz biber olur yakar sizi ve dokundurduğunuz gönül sahiplerini...
Kaçacak bir yer olsada çekip gitsem alsam başımı ve içinde yatan gönlümün düşüncelerini diye bağırır sessizce sesiniz.
Var mı ötesi artık yaşayan cansız bir mevtayım.
Hani hep derlerya kul sıkışmayınca hızır yetişmezmiş.
Bir anda bir haber gelir emir büyük yerden gel.. Zaman daralmış kuş olmuş kanatlanmışsınız doğruca huzurunda nefeslenirsiniz. Bir anda yanında oluverirsiniz. Çağıran çağırmıştır hastayı, tiryakını seçer dozunu ayarlar. Milim milim hayata tutunmaya yeniden doğmaya başlarsınız. Şifanıza sebeblerinizi kılar öyle bir dikkat eder ettirirki camdan bir bardak gibi kollar sizi bilir en ufak bir sarsıntıda tekrar kırılıp dağılacaksınız.
Sanki baş ucunuzda bir çift göz var gibi sizi takip eder her halinden haberdarım rahat ol korkma der.
Aynı yeni yürümeye konuşmaya başlayan çocuk misali yabancılaştığınız hayata yeniden tutunmaya öğrenmeye başlarsınız.
Kuşların şakıması ayrı bir musikidir artık. Ağaçlar gülümsemeye başlamıştır. Her bir lokmanız zerrelerinize misafir olmaya başlamıştır
Bakışlarınıza mana yüklenir. Hava daha bir güzeldir nefesinize rayihalar dokunur.
Ama hala tedavidesiniz yara ağır tabib işini en güzel bilendir.
O tabibin elinden şifa bulamayan, yarasına merhem olmayan varmıdır?
Öyle şefkatliki beni yeniden insan olmaya doğru yola çıkardı, yol uzun yolcu yorgun.
Tabib elinden tuttu düşeni kaldırıp beraber yolcuğuz hadi yürümeye devam, dedi hastalığa muzdarip olan.
Bu bir hayat hikayesinin özetiydi dinledik. Anladımki tabibin şifasına canlar kurban öyle bir himmeti varki kimbilir bu hastadan daha ağır hastalara neler yaptı haberimiz olmadı diye düşünmeden edemedim.
Kıymetini bil ey biçare hasta tabibin reçetesine uyki derman bulasın.
Yoksa daha çook kerpiç duvarları yıkar yıkılırsın!
Kerpiç duvarlar çelikten kalelerin olsun diye dua geçti gönlümüzden.
Rabbim naçar olmuşlara tabibin şifasını nasip etsin.
alıntıdır