derya
Sat 20 February 2010, 05:45 pm GMT +0200
Kerbela Faciası
1.Bölüm
KERBELÂ FACİASI
Hucr b. Adiyy´in Öldürülmesi Üzerine Yapılan Yazışmalar :
Muaviye b. Ebî Süfyan´ın, Hz. Hasan ve Hz, Hüseyin´e İkramı :
Hz, Hüseyin´in, İstanbul´u Fethe Giden Orduya Katılması :
Muaviye b. Ebî Süfyan´ın, Yezid´e Vasiyeti ve Şamlıların Yezld´e Bey´atı :
Yezid´in Ençok Çekindiği Kişiler :
Yezid´in Yaşı ve Doğum Tarihi :
Yezid´in Medine Valisine Emri :
Velid´in Mervan´la Görüşmesi :
Velid´in, Hz. Hüseyin´le Abdullah B. Zübeyr´i Huzuruna Çağırtması :
Abdullah b. Zübeyr´in Mekke´ye Gitmesi :
Hz. Hüseyin´in Velid´Ie Görüşmesi
Velid´în- Mervan´ı Kınaması ve Hz. Hüseyin´in Kanına Girmekten Ürpetmesi:
Muhammed b. Hanefiye´nin Hz. Hüseyin´e Öğüt ve Tavsiyeleri :
Hz. Hüseyin´in Mekke´ye Gidişi :
Abdullah b. Muti´in Hz. Hüseyin´e Tavsiyeleri :
Küfelilerin Hz. Hüseyin´i Küfe´ye Davet Etmeleri :
Hz. Hüseyin´in Küfelilere Cevabı ;
Basralıların Toplantıları Ve Ibn-i Ziyad´ın Tedbir Alması :
Hz. Hüseyin´in Müslim B. Akîl?i Küfe´ye Göndermesi
Müslim´in Küfe´deki Faaliyetleri :
Numan b, Beşir´in Küfelilere Hitabı :
Abdullah b. Müslim´in Numan b. Beşir´le Münakaşası :
Yezid´in Küfedeki Casusları :
Küfe´defci Durumun Yezîd´e Yazılması :
Yezîd´in Sercun´la Görüşmesi :
Yezîd´in Şamlılarla Görüşmesi :
Nuraan b, Beişr´in Azli :
İbn-i Ziyad´ın Küfe´de Vazifelendirilmesi :
Hz. Hüseyin´in Basralı Ehl-i Beyt Tarafdarlarına Gönderdiği Mektup :
Münzir b. Carud´un, Gelen Mektubu Ibni Ziyad´a Haber Vermesi:
İbni Ziyad´ın Basralılara Ültimatomu :
Îbn-i Ziyad´ın Basra Eşrafını Elde Etmesi :
Îbn-i Ziyad´ın Küfe´ye Gelişi :
İbn-î Ziyad´ın Küfelilere Hitabı :
Müslim b. Akîl´in Kaldığı Evi Değiştirerek Bey´at Alma İşine devam etmesi :
Şerîk b.Âver, Müslim b. Akil Île Bir Arada :
Şerik´in, Müslim b. Akîl´e Bir Teklifi :
İbn-i Ziyad´ın Kanım Dökmekten Müslim´i Alıkoyan Sebepler :
Müslim b. Akîl´in Küfe´d eki Başarısı :
Ma´kıl´in, Müslim b. Akll´i Bulmak İçin Vazifelendirilmesi :
Hâni´nin Başına Gelenler :
İbn-i Ziyad´ın Mescidde Konuşması :
Müslim b. Akîi´in Ayaklanması :
Ibiu Ziyad´ın Aldığı Tedbirlerle Halkı, Müslim´in Başından Dağıtması :
Müslim b. Akü´in Başına Gelenler.-
Müslim b. Akil'in Vasiyyeti
İKİNCİ BÖLÜM
KERBELÂ FACİASI
Hucr b. Adiyy´in Öldürülmesi Üzerine Yapılan Yazışmalar :
Hucr b. Adiyy, Hz. Ali´nin Iraklı Eshabımn büyüklerindendi.
Hz. AH, Eş´as b. Kays´ı azl edip Kindelerin başına Hucr´u getirmek istemişti.
Hucr ile Eş´as b. Amr, Âkilül Mürar oğullarından idiler. Hucr; Eş´as, sağ oldukça, bu işi üzerine almaktan kaçınmıştı.
Ziyad b. Ebih, onu bazı adamlarile birlikte Şam´a göndermiş, Muaviye b. E´bî Süfyan da, onların boyunlarını vurdurmuştu.
Küfeliler, buna son derecede üzüldüler.
Küfe Eşrafından bazıları Medine´ye gidip hâdiseyi Hz. Hüseyin´e haber verdiler.
Hz. Hüseyin «İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn» dedi ve çok üzüldü.
Küfeliler, Medine´de kaldıkları müddetçe, Hz Hüseyin´in yanma gelip gittiler.
O sırada, Medine valisi Mervan b. Hakem idi.
Mervan, Küfelilerin, Hz. Hüseyinin yanına gelip gittiklerini Öğrenince, bunu, Muaviye b. Ebî Süfyan´a bildirdi ve «Bana, bu husustaki görüşünü yaz!> dedi.
Muaviye, Mervan´a yazdığı yazıda «Hüseyinle hiç bir suretle karşılaşma. O, bize bey´at etmiştir. Aradaki bey´atımra, vermiş olduğu sözü, bozmuş değildir.» dedi.
Hz. Hüseyin´e yazdığı yazıda şöyle dedi:
«İmdi, senin işlerinden bana bir şeyler erişti isp de, sen, bunu yapacak bir kimse değilsin.
Çünki, elini bey´ata uzatan kişiye, vefalı olmak, yaraşır.
ALLAH, sana rahmet etsin. Bil ki sen, ne zaman beni tanımazsan, ben de; sen: tanımam!
Ne zaman, sen, bana tuzak kurarsan, ben de, sana tuzak kurarım.
Karışıklık çıkarmak isteyen akılsız ve beyinsizler, seni yeltelemesinler vesselam!» [1]
Hz. Hüseyin ona şu cevabı yazdı :
«Yazın bana geldi. Sana, benden erişen haberden, ben, beriyim. Ahdimde, sonuna kadar durucuyum.
Yalnız iyi ve güzel olan işler, sahibini, ALLAH´a ulaştırır.
Benim, seninle ne çarpışmak, ne de, aleyhine kalkışmak istediğim vardır.
Ben; seninle uğraşmayı bırakmaktan başka ALLAH katında benim İçin bir mazeret bulunduğunu sapmayor, şu ümmetin işlerinden senin idarenden daha büyük bir ibtilâ ve imtihan bulunabileceğini de, bilmiyorum!» dedi.
Muaviye b. Ebî Süfyan «Ebû Abdullah´a kötülükten başka bir şey yapmış olmadık!» dedi [2]
Muaviye b. Ebî Süfyan´ın, Hz. Hasan ve Hz, Hüseyin´e İkramı :
Müslümanlar araşma fitne düşmesini istemiyerek Hilâfeti Muaviye b. Ebl Süfyan´a bırakmasından sonra, Muaviye b. Ebî Süfyan, onlara son derece ikram eder, «Hoş geldiniz, safa geldiniz!» diyerek hal ve hatırlarım sorar, ken-kendilerine bol ihsanlarda bulunurdu.
Hattâ bir gün, Onlara iki bin vermiş ve «alıttız bunu! Ben, Hind´in oğluyum! vallahi, size, ne benden Önce, ne de benden sonra hiç kimse bu kadar çok ihsanda bulunmamıştır.» deyince, Hz. Hüseyin, ona «vallahi, sen de, ne senden önce, ne de sonra, bizden daha üstün ve lâyık kimseye ihsanda bulunamayacaksın!» demişti.[3]
Hz. Hüseyin´in, İstanbul´u Fethe Giden Orduya Katılması :
Muaviye b. Ebî Süfyan´ın, Hicri elli birinci yılda îstanbül´u feth için gönderdiği orduya, oğlu Yezid üe birlikte Hz. Hüseyin de katılmıştı [4]
Muaviye b. Ebî Süfyan´ın, Yezid´e Vasiyeti ve Şamlıların Yezld´e Bey´atı :
Muaviye b. Ebî Süfyan, ölüm döşeğine düşünce, oğlu Yezid´i yanına çağırdı. Ona Hz. Hüseyin hakkında bazı nasihat ve vasiyetlerde bulundu: «Irak-îılar, Hüseyin b. Ali´yi ayaklandırmadan bırakmazlar.
Eğer, o senin üzerine yürür de,, sen ona galebe çalarsan, onu affet.
Çünki o, akrabalık yönünden başkasına benzemiyen, hakkı, en çok gözetilecek olan bir zattır» [5]
«Hüseyin´i kolla. Çünki, o, insanların, insanlara en sevgilisidir. Ona kargı akrabalık hakkını gözet. Kendisine yumuşak davran.
Ondan herhangi bir muhalefet görürsen, onun babasını öldüren, kardeşini geri durduran ALLAH, sana kâfi gelecektir!» dedi ve Hicretin altmışıncı yılında Recep ayının ortalarında Şam´da vefat etti [6]
Bunun üzerine, Şamlılar, Camide toplanarak Muaviye b. Ebî Süfyan´ın oğlu Yezid´e bey´at ettiler.
O sırada, Velid b. Utbe b. Ebî Süfyan, Medine´de; Yahya b. Hakzm b. Safvan b. Umeyye, Mekke´de; Nûman b.
Beşîr-i Ensârî, Küfe´de; Ubeydullâh b. Ziyad Basra´da vali bulunuyordu.[7]
Yezid´in Ençok Çekindiği Kişiler :
Yezid´in, Hz. Hüseyin, Abdullah b. Zübeyr, Abdullah b. Ömer ve Abdur-rahman b. Ebî Bekr´in kendisine bey´at edip etmemelerinden başka bir çekince ve endişesi yoktu. [8]
Yezid´in Yaşı ve Doğum Tarihi :
Hicretin altmışıncı yılında Receb ayında babasının ölümünden sonra yerine geçtiği zaman Yezid b. Muaviye, otuz dört yaşında idi.
Hicretin yirmi altıncı yılında doğmuştu. [9]
Yezid´in Medine Valisine Emri :
Yezid b. Muaviye, Hicretin 60. yılı Recep ayında Dimeşk´a dönerek Medine valisi Velid b. Utbe b. Ebî Süfyan´a şöyle yazdı:
«Yazım sana gelince, Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr´i buldur
Onların, bana bey´atlarım al.
Eğer, bey´at etmekten kaçınırlarsa, boyunlarını vur! Başlarını bana gönder!
Halkın da, bey´atını al.
Bey´attan kaçınanlar hakkında ise, Hüseyin b. Ali ve Abdullah b. Zü-beyr hakkında olduğu üzre, hükmü yerine getir! Vesselam.» [10]
Başka rivayete göre Yezidy yazısında şöyle demişti:
«imdi, Hüseyin´in, Abdullah b. Ömer´in ve Abdullah b. Zübeyr´in bey´atlarım zorla al.
Onlar, bey´at edinceye kadar, ne gevşeklik ve yumuşaklık gösterilecektir, ne de, uyuşmaklık! Vesselam!» [11]
Yezid´in, Velid b. Utbe´ye yazdığı bu yazısı, Fare kulağı gibi küçücük idi. [12]
Velid´in Mervan´la Görüşmesi :
Yezid´in emirnamesi gelince, Velid, bir fitne ve karışıklık çıkmasından korktu. Araları açık bulunan Mervan´a adam .gönderdi. Mervan, geldiği zaman, yazıyı ona okudu ve ne yapmak gerektiğini danıştı.
Mervan «Abdullah b. Ömer´le Abdurrahman b. Ebî Bekr, bu hususta bir ğey istemezler.
Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr´e gelence, hemen adam gönderip onları çağırt ve Yezid´e bey´atlarım al.
Bey´at etmezlerse, Muaviye´nin ölüm haberi yayılmadan önce, onların boyunlarını vur!
Yoksa, onlardan her biri bir tarafa çekilir, muhalefete başlarlar!» dedi.[13]
Velid´in, Hz. Hüseyin´le Abdullah B. Zübeyr´i Huzuruna Çağırtması :
Velid b. Utbe, o zaman buluğ çağına ermek iizre bulunan Abdullah b. Amr b. Osman´a «Oğulcağızım! Haydi, Hüseyin b, Ali ile Abdullah b. Zübeyr´e git te, onları bana çağır!» dedi.
Çocuk, Mescid´e kadar gitti. Onlar, Mescid´de oturmakta idiler. Onlara «Valinin dâvetine icabet ediniz!» dedi. Çocuğa «Sen, git İzin sıra geliriz!» dediler. Çocuk, dönüp gitti.
Abdullah b. Zübeyr, Hz. Hüseyin´e «Sence, bu saatte adam gönderilip çağırılmamızın sebebi ne ola bilir?» diye sordu.
.Hz. Hüseyin «Sanırım ki: Muaviye, ölmüştür. Bey´at ifcin çağırılıyoruz!» dedi.
Abdullah b. Zübeyr «Ben, bundan daha başka bir maksad bulunduğunu sanıyorum.» dedi.
Mescidden ayrılıp evlerine gittiler. [14]
Velid, ikisine tekrar adam gönderip gelmeleri için ısrar etti. Hz. Hüseyin´in, Valinin yanına gitmesine, ev halkı razı olmadılar.
Abdullah b. Zübeyr, davetcilere «Acele etmeyiniz, yanınıza geleceğim!» diye cevap verdi.
Velid, âzadlı kölelerini ona tekrar gönderdi.
Onlar «Ey kâhiliyenin oğlu! Valinin yanına gelirsen, gel, gelmezsen, seni öldürürüz!» diyerek tehdid ve hakaret ettiler.
Abdullah b. Zübeyr de «Hemen geliyorum! Hemecı geliyorum!» dedi.
Abdullah b. Zübeyr´üı kardeşi Cafer b. Zübeyr, Velid´in yanına gitti. Ona «ALLAH, seni rahmetle esirgesin. Abdullah´ın üzerine düşmekten vaz geç. Ona, bir çok adamlar göndermen, kendisini korkutmuştur. O, inşALLAH, yarın sabah sana gelecektir.» dedi.
Bunun üzerine Velid, adamlarını ona salmaktan vaz geçti.[15]
Abdullah b. Zübeyr´in Mekke´ye Gitmesi :
Abdullah b. Zübeyr, Hicretin 60. yılında Recebin çıkmasına üç gece kala, cumartesi gecesi, yanında, kardeşi Cafer b. Zübeyr olduğu halde, Furu yolunu tutarak, Mekke´ye doğru hareket ettiler.
Sabaha çıkınca, Velid, onu arattı, bulduramadi. [16]
Kendisinin, Mekke´ye gittiğini haber aldı. [17]
Ümeyye oğullarının azadlılarından Habîb b. Kürre´nih kumandası altında otuz atlıyı peşlerinden koşturdu ise de onlara yetişmek mümkün olmadı. [18]
Hz. Hüseyin´in Velid´le Görüşmesi
Hz. Hüseyin, âzadlı kölelerile oğullarından bazılarını yanına alarak vali konağına doğru gitti.
Yanındaki gençlere, kapıda oturmalarını, sesini işitir işitmez, içeri dal malarını emr ettikten sonra, kendisi, Velid´in huzuruna girdi.
O sırada, Mervan b. Hakem, Velid´in yanında idi. Hz. Hüseyin de, Velid´in o bir yânına, oturdu [19]
Hz. Hüseyin, Velid´Ie Mervan arasında gerginlik bulunduğunu bildiği için, onu, Velid´in yanında görünce: «Akraba ile ilgilenmek, görüşüp ko nugmak, ilgisizlikten hayırlıdır.
Barışıklık ta, düşmanlıktan hayırlıdır
Şimdi, siz, bir araya geldiğinize göre, her halde, ALLAH, aranızı düzeltmiştir.» dedi.
İkisi de cevap vermediler, sustular.
Velid, Yezid´in yazısını okuduktan sonra, Hz. Hüseyin´i, Yezid´e bey´ata davet etti.
Hz. Hüseyin «înnâ lillâhi ve innâ Üeyhi râciun. ALLAH, Muaviye´ye rahmet etsin. Sana da, büyük ecir versin.
Bey´at işine gelince, benim gibi bir adam, gizli olarak bey´at edemez. Zâten, halkın önünde açıklamadıkça, bu bey´ata sen de, razı olmazsa.
Sen, çıkıp halkı bey´ata davet ettiğin zaman, bizi de, çağırırsın.» dedi.
Velid, sulhu müsâlemeti sever bir adamdı. «Peki, şimdi, evine dön. Halk, bey´at için toplandığı zaman, sen de, onlarla birlikte gelir, bey´at edersin.» dedi.
Mervan «Eğer, bu, şimdi yanından ayrılacak olursa, onu, bir daha hiç bir zaman ele geçirmeğe kadir ve muvaffak olamazsın! Hatta, onunla, senin aranda gok´ çarpışma olur.
Sen, bu adamı haps et. O, yanından gitmeden, ya bey´at eder, yahut onun boynunu vurursun!» dedi.
Hz. Hüseyin, yerinden sıçradı. «Ey mor suratlı adamın oğlu! Yalan söyledin! Vallahi, sen alçaklaştın. Günah işledin.
Benim boynumu vurmağa, ne sen kadir ola bilirsin, ne de, o kadir ola bilir!» diyerek Velid´in yanından çıkıp gitti. [20]
Mervan, Velid´e «Sen, benim sözümü dinlemedin. Vallahi, seB, böyle bir fırsatı bir daha ele geçiremezsin!» dedi.[21]
Velid´în Mervan´ı Kınaması ve Hz. Hüseyin´in Kanına Girmekten Ürpetmesi:
Velid «Yazıklar olsun sana! Sen, bana Resûllullâh Aleyhisselâmın kızı Fa-tıma´nın oğlu Hüseyin´i Öldürmemi mi telkin ve teklif etmek istiyorsun?! [22]
Ey Mervan! Sen, benim dinimi yıkacak bir şeye teşebbüs etmemi mi is tiyorsun?!
Vallahi, Hüseyin´i öldürüp te, dünyanın her tarafına, üzerine güneşin doğup battığı bütün dünya mal ve mülküne mâlik olacağımı bilsem, yine, onu öldürmeyi arzu etmem! [23]
Süb´hânallâh! (Bey´at etmem!) dedi diye Hüseyin´i mi öldüreyim?! [24]Vallahi, bu işi yapmamaktan doğacak sorumluluk, Kıyamet gününde ALLAH katmda Mîzan'da Hüseyin´in kanma girmenin hisabmı vermekten daha hafif, daha kolaydır [25]
Hem, onun kanı masundur, korunmuştur da!» dedi. [26]
Mervan, Velid´in görüşünü hiç te beğenmediği ve benimsemediği halde, ona «Senftı bu husustaki görüşün ve yaptığın yerindedir!» dedi. [27]
Muhammed b. Hanefiye´nin Hz. Hüseyin´e Öğüt ve Tavsiyeleri :
Hz. Hüseyin´in kardeşi Muhammed b. Hanefiyye, Hz. Hüseyin´e : «Ey kardeşim! Sen, bana halkın en sevgilisi ve şereflisisin. Mervan, seni, Yezid´e bey´at ettirmek için üzerine düşecektir.
Sen, şehirlerden uzak dur. Halka elçilerini sal. Onlar,senia yanına toplanır, sana bey´at ederlerse, bundan dolayı ALLAH´a şükr et.
Şâyed, halk, senden başkasının yanına toplanır, ona bey´at ederlerse, bundan, senin ne dinin, ne de insanlığın ve faziletin eksilir.
Ben, ancak, şundan korkarım ki: sen, şehirlerden birisine varırsın. Halk, senin hakkında anlaşmazlığa düşerek çarpışırlar da, ilk mızrak sana dokunur!
Senin gibi, gerek şahsiyet bakımından, gerek. Ana ve Baba bakımından, insanların en hayırlısı olan bir zatın boş yere kanı dökülür ve Ev halkı da, zelil ve perişan olur! dedi.
Hz. Hüseyin «Peki, nereye gideyim kardeşim?» diye sordu.
Muhammed b. Hanefiyye «Sen, Mekke´ye git. Orada sükûnet ve rahat bulursan, ne âlâ!
Rahat olamazsan, Yemen´e git. Orada sükûnet ve rahat bulursan, ne âlâ!
Rahat bulamadığın takdirde, dağ başlarına çık. Halkın işlerinin nereye varacağını bekle.
Senin için faydalı olan görüş, açıklanmıştır!» dedi. [28]
Hz. Hüseyin´in Mekke´ye Gidişi :
Muhammed b. Hanefiyye´nin tavsiyesi üzerine Hz. Hüseyin. Hicretin 60. yılında Recep ayının bitmesine iki gece kala, pazar günü [29]akşam olup gece karanlığı çökünce, kız kardeşleri Ümmü Külsum´u, Zeyneb´i, kardeşinin oğlunu, Kardeşi Ebû Bekir´i, Cafer´i, Abbas´ı ve Medine´de bulunan bütün Ev halkını yanma alarak Mekke yolunu tuttu.
Medine´de yalnız kardeşi Muhammed b. Hanefiyye kaldı. Abdullah b. Abbas da, bir kaç gün önce Mekke´ye gitmişti.[30]
Abdullah b. Muti´in Hz. Hüseyin´e Tavsiyeleri :
Hz. Hüseyin, bir hayli yol aldıktan sonra Abdullah b. Muti´e rastladı. Abdullah b. Muti, Mekke´den dönüyor, Medine´ye gidiyordu. Hz. Hüseyin´e «Nereye gidiyorsun?» diye sordu. Hz. Hüseyin «Şimdilik Mekke´ye!» dedi.
Abdullah b. Muti «ALLAH, hakkında hayırlı eylesin. Ben, sana başkabir görüşü işaret ve tavsiye etmek isterdim.» dedi.
Hz. Hüseyin «Nedir o?» diye sordu.
Abdullah «Mekke ye vardığında, oradan bazı memleketlere ve meselâ Küfe ye de, gitmek isteyeceksin. Sakın, oraya gideyim deme!
Çünki, orası, uğursuz bir memlekettir.
Baban, orada öldürüldü.
Kardeşin Hasan, orada yalnız bırakıldı, aldatıldı ve yaralandı.
Sen, Mekke Hareminden ayrılma.
Hicaz halkı, sana, hiç kimseyi denk tutmaz.
Sen, sana bağlı olanları her tarafdan oraya çağır. Gelip yanında toplanırlar.» dedi.
Hz. Hüseyin «ALLAH, dilediği şeyi takdir ve hükm eder!» dedi. Sonra, devesinin yularını bırakıp yoluna devam etti ve Mekke´ye ulaştı.
Mekke´de, Şi´b´-i Ali´ye indi.
Mekkeliler, oau, görünce, yanında halka halka toplandılar. Abdullah b. Zübeyr´i bıraktılar.
Halbuki, daha Önce, onun başında toplanmakta idiler.
Abdullah b. Zübeyr; Hz. Hüseyin, Mekke´de oturdukça, halkın, kendisi yanında toplanmayacağım bildiğinden, sabah akşam, Hz. Hüseyinin peşinden ve yanından ayrılmadı.
0 sırada, Yezid, Mekke valisi Yahya b. Hakîm´i azl etti.[31]
Küfelilerin Hz. Hüseyin´i Küfe´ye Davet Etmeleri :
Küfeliler, Muaviye b. Ebî Süfyan´ın vefat ettiğini, Hz. Hüseyin´in de, Mekke´ye gittiğini haber alınca, Ehi-i Beyt tarafdarlanndan bir cemaat, Süleyman b. Sured´in evinde toplandılar. [32]
Süleyman b. Sured, Peygamberimizin Eshabındandı. îsmi Yesar´dı. Müslüman olduğu zaman, Peygamberimiz, onun ismini Süleyman´a çevirmişti. Kendisi, kavminin Eşrafındandi. Peygamberimizin vefatından sonra Küfe´ye gelip yerleşmişti.
Süleyman b. Sured, Cemel ve Sıffın vakalarında Hz. Ali´nin yanında bulunmuştu.
İş üzerinde hemen karar veremez, çok düşünür dururdu. [33]
Süleyman b. Sured «Muaviye, Ölmüştür.
Hüseyin, halkın bey´atım alacaktır. Kendisi, Mekke´ye gitmiştir. Sizler, Onun ve Babasının Tarafdarları bulunuyorsunuz.
Eğer, siz, bunu biliyorsanız, Ona yardım edeceğinizi ve Onun düşma-nile savaşacağınızı kendisine yazınız.
Şayed korkacak, korkaklık edecekseniz, adamcağızı aldatmayınız!» dedi.
Toplantıda bulunanlar «Hayır! Onu, aldatmayacağız. Onun düşmanüe çarpışacağız. Onun uğrunda öleceğiz!» dediler.
Süleyman b. Sured «Öyle ise, Ona yazı yazınız.» dedi. Özet olarak şöyle yazdılar :
Bismillâhirrahmânîrrahîm
Hüseyin b. Ali´ye
Süleyman b. Sured, Müseyyeb b. Necebe, Rifâa b. Şeddad ve Habîb b. Muzâhir´le Küfeli Mümin ve Müslümanların Hüseyin´e Tarafdar olanlarından!
Selâmün aleyküm!
Biz, ALLAH´a hamd ederiz ki O´ndan başka ilâh yoktur.
Şimdi, ALLAH´a hamd olsun ki düşmanını öldürmüştür...
Bizim İmamımız, Önderibiz yoktur. Hemen gel!
Umulur ki: ALLAH, bizi, Senin sayende hak üzerinde toplar.
Numan b. Beşir, Vali köşkünde oturmaktadır.
Biz, onunla ne cumada toplanıyoruz, ne de, bayram namazmâ çıkıyoruz.
Yanımıza geleceğini haber alacak olursak, Seni karşılamağa çıkar, Sana Şam´da kavuşuruz inşaallâh.
ALLAH´ın selâm ve rahmeti üzerine olsun.» [34] Küfeliler, gönderdikleri´ başka bir yazılarında da : Senin yanında yüz bin kişi bulunacaktır!» dediler [35]
Süleyman b. Sured ve arkadaşları, Küfe Valisi Numan b. Beşir´i kovacaklarım da, mektuplarında bildirdiler.
Mektubu, Ubeydullâh b. Sübey´ül´Hemdânî ve Abdullah b. Veddâk-üs Sülemî ile Mekke´ye gönderdiler.
Bunlar, Ramazanın onunda Mekke´ye eriştiler ve mektubu Hz. Hüseyin´e sundular.
O gün, akşam olmadan, Bişr b. Müshir-üs Saydâvî ile Abdurrahman b. Ubeyd-ül Erhabî, yanlarında Küfe Eşraf ve kabile Reislerinin elli mektubu olduğu halde, Hz. Hüseyin´in yanına geldiler.»
Her mektup, Küfelilerden iki, üç, dört kişi tarafından iinzalı, mühürlü olarak gönderilmiş bulunuyordu.
Sabaha çıkınca, Hâni b. Hâni´ üs-Sübey´î ve Saîd b. AbduIIâh-ül Has´a-mî, yanında elli mektupla geldi.
O gün, akşam olduğu zaman, Saîd b. Abdullâh-üs Sakafî, Küfelilerin Reislerinden Şebes b. Rıb´î, Haccar b. Ebcer, Yezîd b. Haris, Azre b. Kays, Amr b. Haccac ve Muhammed b. Umeyr b. Utarid´in gönderdikleri bir mektupla çıka geldi.
Küfelilerden diğer günlerde de, hayvanlarına azıklarını yükleyip Hz. Hüseyin´e mektup getiren Elçiler birbirini takip etti[36]
Küfeliler, Hz. Hüseyin´e «Biz, Seni´n bey´atına kendimizi bağladık Biz, Senin yanında Ölümü göze aldık!
Senin yüzünden cumada, cemaatta bulunamamaktayız. Hemen yanımıza gel!» demekte idiler. [37]
Hâni ile Saîd b. Abdullah´ın getirdikleri mektupta da şöyle deniliyordu:
Bismîllâhîrrahmânîrrahîm
Hüseyin b, Ali´ye:
Onun Taraf darı olan Mümin ve Müslümanlardan!
İmdi, haydi gel artık. Bütün "halk, seni gözleyor. Onların, senden başka tmam ve Önderleri yok. Acele, acele gel, Vesselam.» [38]
Küfeli kabile Reislerinden Şebes b. Rib% Haccar b. EbcerT Yezid b. Haris, Yezid b. Rüveym, Azre b. Kays, Amr b. Haccac ve Muhammed b. U-meyr-üt Temimi de, birlikte yazıp gönderdikleri mektuplarımda şöyle demekte idiler:
«İmdi, her taraf yeşerdi. Meyvalar yetişti. Kuyuların suyu çoğaldı. İstediğin zaman gel.
Senin İçin askerler, yardımcılar hazırlanmıştır. Sana selâm olsun.»[39]
Abdullah b. Abbas´ın Yezid´e gönderdiği mektupta açıkladığına göre : Hz. Hüseyin´in Küfe´ye davet edilişinde Yezid´in de, parmağı vardı [40]
Hz. Hüseyin´in Küfelilere Cevabı
Hz. Hüseyin, Küfelilerin hepsine bir mektup yazıp Hâai b. Hâni ve Saîd b. Abdullah´la gönderdi.
Hz.Hüseyin,bumektubunda şöyle dedi :
Bîsmîllâhîrrahmânîrrahîm
Hüseyin b. Ali´den,
Küfe´de bulunan Mümin ve Müslüman cemaatına!
îmdi, bana, mektuplarınızla en son gönderdiğiniz Elçileriniz Hâni ve Saîd geldiler.
Andığınız, anlattığınız her şeyi anladım.
Sözlerinizin özü olarak : (Bizim için bir îmam ve önder yok. Sen, hemen gel. Umulur ki: ALLAH, Senin sayemde, bizi, hidâyet ve hak üzerinde toplar.) diyorsunuz.
Kardeşim ve Amucamın oğlu olan, ailem halkından güvendiğim Müslim b. Akîl´i size gönderiyorum.
Sizin hal ve gidişinizi, işinizi ve görüşünüzü inceleyip bana yazmasını kendisine emr ettim.
Eğer, o, sizin bütüfl ileri gelenlerinizin, fazilet ve üstün akıl sahibi olanlarınızın görüşlerinin de, yanıma gelen Elçilerinizin görüşlerinin aynı ve yazılarınızdan okuduğum şekilde olduğunu bana yazacak olursa, inşaallâh, hemen hazırlanır, yanınıza gelirim.
And olsun ki: Kitabullâh´la âmil olmayan, a´dâlet terazisini elinde tutmayan, hak ve gerçek dine göre hareket etmeyen, nefsini ALLAH´a bağlamayan kişi, gerçek mânâda, İmam ve Önder olamaz! Vesselam.» [41]
Basralıların Toplantıları Ve Ibn-i Ziyad´ın Tedbir Alması :
Basralı Ehl-i Beyt Tarafdarları da, Abdulkays oğulları kadınlarındanMâriye´nin evinde günlerce toplandılar. Hz. Hüseyin´e bey´at hususunda konuşmalar yaptılar. UbeyduIIâh b. Ziyad; Hz. Hüseyin´ift geleceğini haber alınca, Basra´daki Vali vekiline yazdı. Gözcüler dikilmesini ve yolların tutulmasını emr etti.
Abdulkays oğullarından Yezîd b. Nubayt, Hz. Hüseyin´in yanma gitmek için hazırlandı.
Kendisinin, on oğlu vardı. Onlara «Hanginiz, benimle birlikte gelir?» diye sordu.
Yezid´in Abdullah ve Uzeydullâh adındaki oğulları, kendisile birlikte gitmeğe karar verdiler.
Yezid b. Nubayt, Mariye´nin evinde toplanan dostlarına ve arkadaşlarına «Ben, Hüseyin´in yanına gitmek için, acele ediyorum ve gidiyorum!» dedi.
Onlar «İbn-i Ziyad´ın adamlarının, sana bir zararı dokunmasından korkarız!» dediler.
Yezid b. Nubayt, kendisinin peşine düşecek olanlarım ellerinden kolay ca ve rahatça kurtulabileceğini söylüyerek Mekke yolunu tuttu ve Hz. Hü< seyin´in yamna vardı.
Kendisi ve iki oğlu, Kerbelâ´da, Hz. Hüseyin´le birlikte şehid oldular. [42]
Hz. Hüseyin´in Müslim B. Akîl'i Küfe´ye Göndermesi
Hz. Hüseyin, Müslim b. Akü´i çağırdı. Ona «Ey Amucamin oğlu! Seni, Küfe´ye göndereceğim. Küfelilerin görüşlerinin hangi noktada toplandığına bak.
Eğer, onlar, bana gönderdikleri mektuplarında oldukları üzre iseler, bana acele yaz. Yanına gelmekte acele edeyim.
Şayed, durum başka olursa, sen, benim yanıma dönmekte acele et.» dedi. [43].
Hz. Hüseyin; Müslim b. Akîl´i Küfe´ye, Kays b. Müshir-üs´Saydâvî, Umâ-re b. übeyd ve Abdurrahman b. AbduHâh-ul´Erhabî ile birlikte gönderdi ve Müslim´e, dâima j&Hâh´dan korkmasını ve işini gizli tutmasını emr etti. [44]
Müslim b. Akıl, ev halkının işlerini düzenlemek üzre, Medine´ye gitti. -Sonra da, Kays kabilesinden iki kılavuz kiralayarak yola koyuldular.
Kılavuzlar, gece, yolu şaşırdılar. Sabaha çıkınca «Âh! Of!» demeğe başladılar.
Susuzluğa ve hararete dayanamayacak, yürüyemeyecek hale geldiler.
Müslim´e «Sana, şu yana doğru gitmeni tavsiye ederiz. Oraya doğru gidersen, belki, sen kurtulursun!» dediler.
Müslim, kılavuzları, can çekişir bir halde bırakarak, tavsiye edilen yola doğru, yanındaki adamları ve uşaklarıyla birlikte, yürümeğe devam etti.
Nihayet, bir su başına gelip kavuştular.
Müslim, bu suyun başında bir müddet oturdu. Hz. Hüseyin´e, oradan bir mektup yazdı.
Bütün olan bitenleri, çektikleri sıkıntıları, kılavuzların başlarına geleni, niyetlenmiş olduğu bu yoldan pek te hayır ve uğur gelmiyeceğini mektupta bildirerek kendisini Elçilikten af ile yerine başka birisini göndermesini diledi ve kendisinin kaldığı Hubeyt vadisinde cevap beklediğini de, sözlerine ekledi.
Müslim, mektubu Kays b. Müshir-üs Saydâvî´ye verip Hz. Hüseyin´e gönderdi.
Kays, Mekke´ye gelip mektubu Hz. Hüseyin´e teslim etti.
Hz. Hüseyin, mektubu okudu ve Müslim´e şu cevabı yazdı: «imdi, gönderdiğim yere gitmekten seni tereddüde düşüren, alıkoyan şey, kanâatunca, senin korkaklığındır.
Korkaklığı bırak. Sen, emr ettiğim yere git.
Ben, seni bu işten af edici ve yerine başkasını gönderici değilim! Vesselam!»
Müslim, Hz. Hüseyin´in mektubunu, kendisine okuyana «Ben, kendim için korkmuş değilim!» diyerek yola devam etti.[45]
Müslim´in Küfe´deki Faaliyetleri :
Müslim, Küfe´ye varıp kavuştu. Orada Muhtar b. Ebî Ubeyd-üs Sakafî´nin evine indi.
Ehl-i Beyt Tarafdarı olan Küfeliler, Müslim´in geldiğim haber alınca, başına toplandılar.
Müslim, onlara, Hz. Hüseyin´in mektubunu okudu. [46] Hz. Hüseyin´in mektubu okunurken ağladılar.
Abis b. Ebî Sebîb-üs Şakin, Habîb b. Müzahir, Sâid b. AbdulIâh-ul´Ha-nefî ve Haccac b. Ali ayağa kalkarak bfirer konuşma yaptılar ve kılıçlarım çekip bu yolda çarpışacaklarını ve ALLAH katındaki ecirden başka bir gey beklemeyeceklerini de, ifâde ettiler.
Küfe´de yayıldı. Hattâ Küfe Valisi Numam b. Beşîr de bunu işitti.[47]
Numan b Beşir´in Küfelilere Hitabı :
Numan b. Beşîr, minbere çıkıp ALLAH´a hamd-ü sena ettikten sonra «Sizlere derim ki: ey ALLAH´ın kulları! Fitneye ve tefrikaya koşmayınız. Çünki, bunlarda adamları yok etmek, kan dökmek ve mal gasbı vardır.
Ben, benimle çarpışmayan kimse ile çarpışmam. Ben, üzerime atılmayan kimsenin üzerine atılmam. Zan ile bir kimseyi suçlamam ve yakalamam.
Fakat, sizden, kim yaptığı bey´attan döner, İmamınıza muhalefet ederse, kendisinden başka tanrı olmayan ALLAH´a and olsun ki sizden yardım beklemeden kendi kılıcımla vurur, onu yere düşürürüm!
Umarım ki sizin hakkı tanıyanlarınız, batılı istiyenlerden çoktur!» dedi..
Numan b. Beşîr, yumuşak huylu, ibadet ve taata devamlı, sulh-u müsâ-. lemeti sever bir kimse idi[48]
Abdullah b. Müslim´in Numan b. Beşir´le Münakaşası :
Abdullah b. Müslim b. Saîd-ül Hadramî camide ayağa kalkarak «Senin düşmanına karşı bu şekildeki gidişatın, zaillere yaraşır bir görüş ve gidiştir!» dedi.
Numan b. Beşir «ALLAH´a tâatta zaiflerden olmaklığım, ALLAH´a mâsiyette güçlülerden olmaklığımdan bence daha sevgili ve yeğdir!» dedi. [49]
Abdullah b. Müslim «Sen, zaif, belki kat kat zaif, gevşek bir kimsesin. Memleket, bozulmağa yüz tuttu!»´ dedi.
Numan b. Beşir «Zaif olup ta (ALLAH´ın tâatmda bulunmam, kuvvetli olup ta, ALLAH´a isyanda bulunmamdan bence daha makbul ve yeğdir.
Ben, ALLAH´ın örttüğü Örtüyü yırtmam!» dedi.
Abdullah b. Müslim, Numan b. Beşir´in bu sözünü Yezid´e yazdı. [50]
Yezid´in Küfedeki Casusları :
Abdullah b. Müslim ile Umâre b. Ukbe, Yezîd´in Küfe´de görevli iki casusu idi. [51]
Küfe´defci Durumun Yezîd´e Yazılması :
Abdullah b. Müslim, Yezîd b. Muaviye´ye yazdığı yazıda:
«Müslim b. Akil, Küfe´ye geldi. Ehl-i Beyt Tarafd«yı olan Küfelileri Hü- ´ şeyin b. Ali´ye bey´at ettirmeğe başladı. Küfelilerin kalblerini bozdu.
Eğer, Küfe, sana lâzım ve burada senin hükmün yürüyecek ise, buraya; emrini yerine getirecek, senin düşmanın hakkında işlediğin işi işleyecek güçlü bir adam acele gönder.
Çünki, Numan; zaif, hattâ iki kat zaîf ve gevşek bir adamdır, bu işin hakkından gelemez! Vesselam!» dedi.[52]
Küfe´deki durumu, Yezîd´e böyle ilk önce Abdullah b. Müslim yazıp bildirdiği gibi, aynı şekilde Umâre.b. Ukbe, daha sonra Ömer b. Sa´d b. Ebî Vakkas da yazdı.[53]
Yezîd´in Sercun´la Görüşmesi :
Gelen mektuplar, Yezîd´in yanında iki gün kaldı.
Yezîd, babası Muaviye b. Ebî Süfyan´ın en yakın adamı olan Sercun b. Mansur´u [54] yanına çağırdı. Ona:
«Hüseyin, Küfe´ye doğru yönelmiş, gidiyormuş. Müslim b. Akil de, Küfe´de, Hüseyin için, halkın bey´atını alıyormuş.
Bana haber verildiğine göre: Küfe valisi Numan b. Beşir de, idarede za´f gösteriyor, hatalı ve zararlı konuşmalar yapıyormuş.
Senin bu husustaki görüşün nedir?» dedi ve kendisine Küfe´den gelen yazıları okudu. Küfe´ye kimin gönderilmesi uygun olacağını da, sordu. [55]
Sercun, Basra yalisi Ubeydullâh b. Ziyad´ı tavsiye etti. Yezid, «Onda hayır yoktur!» dedi. [56]
Yezîd, Ubeydullâh b. Ziyad*a pek yüz vermez, onu azarlar dururdu. [57]
Sercun, Yezîd´e «Eğer, baban Muaviye dirilseydi onun bu hususta görüsünü alırmıydın?» diye sordu.
Yezîd «Evet!» dedi. [58]
Sercun «Eğer, Muaviye sağ olup ta, Küfe´ye İbn-i Ziyad´ı göndermeni sana tavsiye etseydi, onu tayin edermiydin?» diye sordu.
Yezîd «Evet!» dedi. [59]
Küfe valiliğinin Ibn-i Ziyad´a ek vazife olarak verilmesi hakkındaki Buyrultu, Sercun´un böylece re´yi alınarak yazıldı. [60]
Yezîd´in Şamlılarla Görüşmesi :
Rivayete göre : Müslim b. Akü´in Küfe´de «Ey Küfeliler! Resûlullâh Aleyhisselâmm kızının oğlu, bize, Bahdel-ül Kelbî´nin kızının oğlundan daha sevgilidir!» diyerek Hz. Hüseyin´e bey´ata davete başladığını haber aldığı zaman, Yezîd «Ey Şamlılar! Küfe´ye kimi vali tayin edeyim bana işaret ediniz?» diye sordu.
Şamlılar «Baban Muaviye´ain seçip kabul ettiği kimseye râzımısın?» dediler.
Yezîd «Evet!» dedi.
«Öyle ise, Ubeydullâh b. Ziyad´m Irak diyarına valiliği için buyrultu çıkar!» dediler. [61]
Nuraan b Beişr´in Azli :
Yezîd, Küfe valisi Numan b.. Beşir´in Hz. Hüseyin´e karşı harekete geçeceğinden emin değil, hattâ korku ve endişede idi. [62]
Bunun için, onu, hemen azl etti ve kendisine şöyle yazdı:
«îmdi, hiç şüphesiz, övülmüşlerden olanlar, bir gün gelir, yeri im işlerden olurlar.
Verilmişlerden olanlar da, bir gün gelir, övülmüşlerden olurlar.
Sen, denildiği gibi, övülmüşlerden olarak bulunduğun ve anıldığın meslekin sonuna kadar ulaştın, yükseltilip bulutları aştın, bulutların da, üstüne çıktın.
Sana, dahası ne lâzım!...» [63]
İbn-i Ziyad´ın Küfe´de Vazifelendirilmesi :
Yezîd, İbn-i Ziyad´a yazdığı yazıda :
«îmdi, Küfe´de bana taraf dar olanlar; Müslim b. Akîl´in, Küfe´de cemaatlar topladığım, Müslümanların tek saltanat Asasını ikiye yardığını, ayırdığını haber verdiler.
Bu yazımı okur okumaz, Küfe´ye git! .
îbn-i Akfl´i ele geçirinceye kadar, define arar gibi, acele ara, bul! Öldür, yahut sürgün et! Vesselam!» [64]
«îki kanadın varsa, kanatlan, Küfe´ye uç!» [65]
«Haber aldığıma göre: Küfeliler, yanlarına gelmesi için Hüseyin´e mektup yazmışlar.
Hüseyin de Mekke´den ayrılıp onlara doğru hareket etmiştir.
Beldeler arasında senin belden, günler arasında senin günün, onunla be-lâlanmıştır.
Sen, ya onu öldürürsün, yahut (bize bağlanmış olan aile nesebin kesilerek) kendi nesebine, babana döndürülürsün Ubeyd!
Sen, yok edilmenden sakm!» [66]
Diğer rivayete göre: «Hüseyin, Küfe´ye gidiyormuş.
Zamanlar arasında sendn zamanın, beldeler arasında senin belden onunla ibtilâlanmıştir. Valiler arasında da sen, onunla ibtilâlandın.» [67]
«..Onun hakkında yapılacak iş, ya ele geçirilip azadlanmak, yahut hürriyeti köleliğe çevirilmektir!» [68]
Yezîd´in yazısı, Müslim b. Amr-ül´Bâhilî´ye verildi ve su gibi akıp gitmesi emr olundu.
Müslim b. Amr, Basra´ya erişti. Yezîd´in yazısını İbn-i Ziyad´a teslim etti. îbn-i Ziyad, acele yol hazırlığım görüp ertesi günü Küfe´ye gitmeğe hazırlandı.[69]
Hz. Hüseyin´in Basralı Ehl-i Beyt Tarafdarlarına Gönderdiği Mektup :
Hz. Hüseyin, Basra Eşraf ve kabile Reislerine, âzadlısı Selman´la bir mektup göndermiş, mektubunda şöyle demişti:
Bîsmillahirrahmânîbrahım
Hüseyin b. Ali´den.
Mâlik b. Misma´, Ahnef b. Kays, Münzir b. Cârud, Mesud b. Amr ve Kays b. Heysem´e!
Sizlere selâm olsun [70]
İmdi, Yüce ALLAH, Muhammed Aleyhisselâm´ı insanlar arasından seçip Peygamberlikle, Risâletle şereflendirmiştir. Sonra, ALLAH, O´nu, kullarına nasihat ve getirdiği şeyleri tebliğ ettikten sonra manevî huzuruna aldı.
Biz ise, O´nun Ehl-i Beyt-i, Velîleri, Vasileri ve Veresesi bulunuyoruz. Onun yerine geçmeğe de, insanlar içinde en lâyık ve haklı olan biziz.
Biz, tefrikadan hoşlanmadık. Sulh ve müsâlemet istedik.
Biz, biliyoruz ki : bu hakka, onu ellerinde bulunduranlardan daha lâyık ve müstahık olan ben´im.
ALLAH; ihsan ve ıslahda bulunanları, hakkı araştıranları rahmetile esirgesin. Bizi de, onları da, yarlığasın.
Size, Elçimi bu yazı ile gönderdim.
Ben, sizi, ALLAH´ın Kitabına ve ALLAH´ın Peygamberi olan Muhammed Aleyhisselâm´m Sünnetine davet ediyorum.
O Sünnete ki öldürülmüş, yok edilmiş, onun yerine bid´atlar ihdas edilmiştir.
Sözlerimi dimler, emrime itaat ederseniz, doğru.yolu bulursunuz. Vesselâmü aleyküm ve rahmetullâh.» [71]
Münzir b. Carud´un, Gelen Mektubu Ibni Ziyad´a Haber Vermesi:
Hz. Hüseyin´in mektubu, Basradaki, Ehl-i Beyt Tarafdarlarına gelince, Münzir b. Carud´dan başka hepsi onu gizli tuttular. Münzir, onu ifşa etti. [72]
Çünki, kızı Hind´i tbn-i Ziyad´la evlendirmiş bulunuyordu.
Münzir, îfon-i Ziyad´ın yanına giderek gelen mektubu ve içindekileri ona haber verdi.
îbn-i Ziyad, Hz. Hüseyin´in Elçisinin aranmasını emr etti. Onu, bulup getirdiler. Selman´m hemen boynu vuruldu.[73]
İbni Ziyad´ın Basralılara Ültimatomu :
İbn-i Ziyad, halkı Basra ulu camiine toplattı. Minbere çıktı. ALLAH´a hamd-ü senada bulunduktan sonra :
«tmdı, vallahi, bana güç gelecek, yenilmiyecek, benim karşımda darma dağın edilmiyecek bir şey yoktur.
Ben, düşmanlık edenlere karşı güçlü, çarpışacak olanlara karşı zehirimdir! Okçu Kare´nin dediği gibi ben kârlı çıkar, sizin hakkınızdan gelirim!
Ey Başralılar! Mü´minler Emîri, benî, Basra ile birlikte Küfe´ye de, vali tâyin etti. Ben, bir sabah çıkıp oraya gideceğim.
Kardeşim Osman b. Ziyad, b. Ebî Süfyan´ı yerime vekil bıraktım.
Sizlerden herhangi birinizin, ona muhalefet ettiğinizi veya yalan bir haber verdiğinizi işitirsem, kendisinden başka tanrı olmayan ALLAH´a and olsun ki ocıu da, onun bağlı bulunduğu ulu kişiyi de, onun velisini de öldürür, sizi, emirlerime boyun eğinceye, yola getirinceye, aranızda muhalif bırakma-yıncaya kadar yakını, uzağı, suçluyu suçsuzu bir tutarım.
Ben, babam Ziyad´ın oğluyum ve ona benzerim!» diyerek tehdidlerde bulutdu. [74]
1.Bölüm
KERBELÂ FACİASI
Hucr b. Adiyy´in Öldürülmesi Üzerine Yapılan Yazışmalar :
Muaviye b. Ebî Süfyan´ın, Hz. Hasan ve Hz, Hüseyin´e İkramı :
Hz, Hüseyin´in, İstanbul´u Fethe Giden Orduya Katılması :
Muaviye b. Ebî Süfyan´ın, Yezid´e Vasiyeti ve Şamlıların Yezld´e Bey´atı :
Yezid´in Ençok Çekindiği Kişiler :
Yezid´in Yaşı ve Doğum Tarihi :
Yezid´in Medine Valisine Emri :
Velid´in Mervan´la Görüşmesi :
Velid´in, Hz. Hüseyin´le Abdullah B. Zübeyr´i Huzuruna Çağırtması :
Abdullah b. Zübeyr´in Mekke´ye Gitmesi :
Hz. Hüseyin´in Velid´Ie Görüşmesi
Velid´în- Mervan´ı Kınaması ve Hz. Hüseyin´in Kanına Girmekten Ürpetmesi:
Muhammed b. Hanefiye´nin Hz. Hüseyin´e Öğüt ve Tavsiyeleri :
Hz. Hüseyin´in Mekke´ye Gidişi :
Abdullah b. Muti´in Hz. Hüseyin´e Tavsiyeleri :
Küfelilerin Hz. Hüseyin´i Küfe´ye Davet Etmeleri :
Hz. Hüseyin´in Küfelilere Cevabı ;
Basralıların Toplantıları Ve Ibn-i Ziyad´ın Tedbir Alması :
Hz. Hüseyin´in Müslim B. Akîl?i Küfe´ye Göndermesi
Müslim´in Küfe´deki Faaliyetleri :
Numan b, Beşir´in Küfelilere Hitabı :
Abdullah b. Müslim´in Numan b. Beşir´le Münakaşası :
Yezid´in Küfedeki Casusları :
Küfe´defci Durumun Yezîd´e Yazılması :
Yezîd´in Sercun´la Görüşmesi :
Yezîd´in Şamlılarla Görüşmesi :
Nuraan b, Beişr´in Azli :
İbn-i Ziyad´ın Küfe´de Vazifelendirilmesi :
Hz. Hüseyin´in Basralı Ehl-i Beyt Tarafdarlarına Gönderdiği Mektup :
Münzir b. Carud´un, Gelen Mektubu Ibni Ziyad´a Haber Vermesi:
İbni Ziyad´ın Basralılara Ültimatomu :
Îbn-i Ziyad´ın Basra Eşrafını Elde Etmesi :
Îbn-i Ziyad´ın Küfe´ye Gelişi :
İbn-î Ziyad´ın Küfelilere Hitabı :
Müslim b. Akîl´in Kaldığı Evi Değiştirerek Bey´at Alma İşine devam etmesi :
Şerîk b.Âver, Müslim b. Akil Île Bir Arada :
Şerik´in, Müslim b. Akîl´e Bir Teklifi :
İbn-i Ziyad´ın Kanım Dökmekten Müslim´i Alıkoyan Sebepler :
Müslim b. Akîl´in Küfe´d eki Başarısı :
Ma´kıl´in, Müslim b. Akll´i Bulmak İçin Vazifelendirilmesi :
Hâni´nin Başına Gelenler :
İbn-i Ziyad´ın Mescidde Konuşması :
Müslim b. Akîi´in Ayaklanması :
Ibiu Ziyad´ın Aldığı Tedbirlerle Halkı, Müslim´in Başından Dağıtması :
Müslim b. Akü´in Başına Gelenler.-
Müslim b. Akil'in Vasiyyeti
İKİNCİ BÖLÜM
KERBELÂ FACİASI
Hucr b. Adiyy´in Öldürülmesi Üzerine Yapılan Yazışmalar :
Hucr b. Adiyy, Hz. Ali´nin Iraklı Eshabımn büyüklerindendi.
Hz. AH, Eş´as b. Kays´ı azl edip Kindelerin başına Hucr´u getirmek istemişti.
Hucr ile Eş´as b. Amr, Âkilül Mürar oğullarından idiler. Hucr; Eş´as, sağ oldukça, bu işi üzerine almaktan kaçınmıştı.
Ziyad b. Ebih, onu bazı adamlarile birlikte Şam´a göndermiş, Muaviye b. E´bî Süfyan da, onların boyunlarını vurdurmuştu.
Küfeliler, buna son derecede üzüldüler.
Küfe Eşrafından bazıları Medine´ye gidip hâdiseyi Hz. Hüseyin´e haber verdiler.
Hz. Hüseyin «İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn» dedi ve çok üzüldü.
Küfeliler, Medine´de kaldıkları müddetçe, Hz Hüseyin´in yanma gelip gittiler.
O sırada, Medine valisi Mervan b. Hakem idi.
Mervan, Küfelilerin, Hz. Hüseyinin yanına gelip gittiklerini Öğrenince, bunu, Muaviye b. Ebî Süfyan´a bildirdi ve «Bana, bu husustaki görüşünü yaz!> dedi.
Muaviye, Mervan´a yazdığı yazıda «Hüseyinle hiç bir suretle karşılaşma. O, bize bey´at etmiştir. Aradaki bey´atımra, vermiş olduğu sözü, bozmuş değildir.» dedi.
Hz. Hüseyin´e yazdığı yazıda şöyle dedi:
«İmdi, senin işlerinden bana bir şeyler erişti isp de, sen, bunu yapacak bir kimse değilsin.
Çünki, elini bey´ata uzatan kişiye, vefalı olmak, yaraşır.
ALLAH, sana rahmet etsin. Bil ki sen, ne zaman beni tanımazsan, ben de; sen: tanımam!
Ne zaman, sen, bana tuzak kurarsan, ben de, sana tuzak kurarım.
Karışıklık çıkarmak isteyen akılsız ve beyinsizler, seni yeltelemesinler vesselam!» [1]
Hz. Hüseyin ona şu cevabı yazdı :
«Yazın bana geldi. Sana, benden erişen haberden, ben, beriyim. Ahdimde, sonuna kadar durucuyum.
Yalnız iyi ve güzel olan işler, sahibini, ALLAH´a ulaştırır.
Benim, seninle ne çarpışmak, ne de, aleyhine kalkışmak istediğim vardır.
Ben; seninle uğraşmayı bırakmaktan başka ALLAH katında benim İçin bir mazeret bulunduğunu sapmayor, şu ümmetin işlerinden senin idarenden daha büyük bir ibtilâ ve imtihan bulunabileceğini de, bilmiyorum!» dedi.
Muaviye b. Ebî Süfyan «Ebû Abdullah´a kötülükten başka bir şey yapmış olmadık!» dedi [2]
Muaviye b. Ebî Süfyan´ın, Hz. Hasan ve Hz, Hüseyin´e İkramı :
Müslümanlar araşma fitne düşmesini istemiyerek Hilâfeti Muaviye b. Ebl Süfyan´a bırakmasından sonra, Muaviye b. Ebî Süfyan, onlara son derece ikram eder, «Hoş geldiniz, safa geldiniz!» diyerek hal ve hatırlarım sorar, ken-kendilerine bol ihsanlarda bulunurdu.
Hattâ bir gün, Onlara iki bin vermiş ve «alıttız bunu! Ben, Hind´in oğluyum! vallahi, size, ne benden Önce, ne de benden sonra hiç kimse bu kadar çok ihsanda bulunmamıştır.» deyince, Hz. Hüseyin, ona «vallahi, sen de, ne senden önce, ne de sonra, bizden daha üstün ve lâyık kimseye ihsanda bulunamayacaksın!» demişti.[3]
Hz. Hüseyin´in, İstanbul´u Fethe Giden Orduya Katılması :
Muaviye b. Ebî Süfyan´ın, Hicri elli birinci yılda îstanbül´u feth için gönderdiği orduya, oğlu Yezid üe birlikte Hz. Hüseyin de katılmıştı [4]
Muaviye b. Ebî Süfyan´ın, Yezid´e Vasiyeti ve Şamlıların Yezld´e Bey´atı :
Muaviye b. Ebî Süfyan, ölüm döşeğine düşünce, oğlu Yezid´i yanına çağırdı. Ona Hz. Hüseyin hakkında bazı nasihat ve vasiyetlerde bulundu: «Irak-îılar, Hüseyin b. Ali´yi ayaklandırmadan bırakmazlar.
Eğer, o senin üzerine yürür de,, sen ona galebe çalarsan, onu affet.
Çünki o, akrabalık yönünden başkasına benzemiyen, hakkı, en çok gözetilecek olan bir zattır» [5]
«Hüseyin´i kolla. Çünki, o, insanların, insanlara en sevgilisidir. Ona kargı akrabalık hakkını gözet. Kendisine yumuşak davran.
Ondan herhangi bir muhalefet görürsen, onun babasını öldüren, kardeşini geri durduran ALLAH, sana kâfi gelecektir!» dedi ve Hicretin altmışıncı yılında Recep ayının ortalarında Şam´da vefat etti [6]
Bunun üzerine, Şamlılar, Camide toplanarak Muaviye b. Ebî Süfyan´ın oğlu Yezid´e bey´at ettiler.
O sırada, Velid b. Utbe b. Ebî Süfyan, Medine´de; Yahya b. Hakzm b. Safvan b. Umeyye, Mekke´de; Nûman b.
Beşîr-i Ensârî, Küfe´de; Ubeydullâh b. Ziyad Basra´da vali bulunuyordu.[7]
Yezid´in Ençok Çekindiği Kişiler :
Yezid´in, Hz. Hüseyin, Abdullah b. Zübeyr, Abdullah b. Ömer ve Abdur-rahman b. Ebî Bekr´in kendisine bey´at edip etmemelerinden başka bir çekince ve endişesi yoktu. [8]
Yezid´in Yaşı ve Doğum Tarihi :
Hicretin altmışıncı yılında Receb ayında babasının ölümünden sonra yerine geçtiği zaman Yezid b. Muaviye, otuz dört yaşında idi.
Hicretin yirmi altıncı yılında doğmuştu. [9]
Yezid´in Medine Valisine Emri :
Yezid b. Muaviye, Hicretin 60. yılı Recep ayında Dimeşk´a dönerek Medine valisi Velid b. Utbe b. Ebî Süfyan´a şöyle yazdı:
«Yazım sana gelince, Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr´i buldur
Onların, bana bey´atlarım al.
Eğer, bey´at etmekten kaçınırlarsa, boyunlarını vur! Başlarını bana gönder!
Halkın da, bey´atını al.
Bey´attan kaçınanlar hakkında ise, Hüseyin b. Ali ve Abdullah b. Zü-beyr hakkında olduğu üzre, hükmü yerine getir! Vesselam.» [10]
Başka rivayete göre Yezidy yazısında şöyle demişti:
«imdi, Hüseyin´in, Abdullah b. Ömer´in ve Abdullah b. Zübeyr´in bey´atlarım zorla al.
Onlar, bey´at edinceye kadar, ne gevşeklik ve yumuşaklık gösterilecektir, ne de, uyuşmaklık! Vesselam!» [11]
Yezid´in, Velid b. Utbe´ye yazdığı bu yazısı, Fare kulağı gibi küçücük idi. [12]
Velid´in Mervan´la Görüşmesi :
Yezid´in emirnamesi gelince, Velid, bir fitne ve karışıklık çıkmasından korktu. Araları açık bulunan Mervan´a adam .gönderdi. Mervan, geldiği zaman, yazıyı ona okudu ve ne yapmak gerektiğini danıştı.
Mervan «Abdullah b. Ömer´le Abdurrahman b. Ebî Bekr, bu hususta bir ğey istemezler.
Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr´e gelence, hemen adam gönderip onları çağırt ve Yezid´e bey´atlarım al.
Bey´at etmezlerse, Muaviye´nin ölüm haberi yayılmadan önce, onların boyunlarını vur!
Yoksa, onlardan her biri bir tarafa çekilir, muhalefete başlarlar!» dedi.[13]
Velid´in, Hz. Hüseyin´le Abdullah B. Zübeyr´i Huzuruna Çağırtması :
Velid b. Utbe, o zaman buluğ çağına ermek iizre bulunan Abdullah b. Amr b. Osman´a «Oğulcağızım! Haydi, Hüseyin b, Ali ile Abdullah b. Zübeyr´e git te, onları bana çağır!» dedi.
Çocuk, Mescid´e kadar gitti. Onlar, Mescid´de oturmakta idiler. Onlara «Valinin dâvetine icabet ediniz!» dedi. Çocuğa «Sen, git İzin sıra geliriz!» dediler. Çocuk, dönüp gitti.
Abdullah b. Zübeyr, Hz. Hüseyin´e «Sence, bu saatte adam gönderilip çağırılmamızın sebebi ne ola bilir?» diye sordu.
.Hz. Hüseyin «Sanırım ki: Muaviye, ölmüştür. Bey´at ifcin çağırılıyoruz!» dedi.
Abdullah b. Zübeyr «Ben, bundan daha başka bir maksad bulunduğunu sanıyorum.» dedi.
Mescidden ayrılıp evlerine gittiler. [14]
Velid, ikisine tekrar adam gönderip gelmeleri için ısrar etti. Hz. Hüseyin´in, Valinin yanına gitmesine, ev halkı razı olmadılar.
Abdullah b. Zübeyr, davetcilere «Acele etmeyiniz, yanınıza geleceğim!» diye cevap verdi.
Velid, âzadlı kölelerini ona tekrar gönderdi.
Onlar «Ey kâhiliyenin oğlu! Valinin yanına gelirsen, gel, gelmezsen, seni öldürürüz!» diyerek tehdid ve hakaret ettiler.
Abdullah b. Zübeyr de «Hemen geliyorum! Hemecı geliyorum!» dedi.
Abdullah b. Zübeyr´üı kardeşi Cafer b. Zübeyr, Velid´in yanına gitti. Ona «ALLAH, seni rahmetle esirgesin. Abdullah´ın üzerine düşmekten vaz geç. Ona, bir çok adamlar göndermen, kendisini korkutmuştur. O, inşALLAH, yarın sabah sana gelecektir.» dedi.
Bunun üzerine Velid, adamlarını ona salmaktan vaz geçti.[15]
Abdullah b. Zübeyr´in Mekke´ye Gitmesi :
Abdullah b. Zübeyr, Hicretin 60. yılında Recebin çıkmasına üç gece kala, cumartesi gecesi, yanında, kardeşi Cafer b. Zübeyr olduğu halde, Furu yolunu tutarak, Mekke´ye doğru hareket ettiler.
Sabaha çıkınca, Velid, onu arattı, bulduramadi. [16]
Kendisinin, Mekke´ye gittiğini haber aldı. [17]
Ümeyye oğullarının azadlılarından Habîb b. Kürre´nih kumandası altında otuz atlıyı peşlerinden koşturdu ise de onlara yetişmek mümkün olmadı. [18]
Hz. Hüseyin´in Velid´le Görüşmesi
Hz. Hüseyin, âzadlı kölelerile oğullarından bazılarını yanına alarak vali konağına doğru gitti.
Yanındaki gençlere, kapıda oturmalarını, sesini işitir işitmez, içeri dal malarını emr ettikten sonra, kendisi, Velid´in huzuruna girdi.
O sırada, Mervan b. Hakem, Velid´in yanında idi. Hz. Hüseyin de, Velid´in o bir yânına, oturdu [19]
Hz. Hüseyin, Velid´Ie Mervan arasında gerginlik bulunduğunu bildiği için, onu, Velid´in yanında görünce: «Akraba ile ilgilenmek, görüşüp ko nugmak, ilgisizlikten hayırlıdır.
Barışıklık ta, düşmanlıktan hayırlıdır
Şimdi, siz, bir araya geldiğinize göre, her halde, ALLAH, aranızı düzeltmiştir.» dedi.
İkisi de cevap vermediler, sustular.
Velid, Yezid´in yazısını okuduktan sonra, Hz. Hüseyin´i, Yezid´e bey´ata davet etti.
Hz. Hüseyin «înnâ lillâhi ve innâ Üeyhi râciun. ALLAH, Muaviye´ye rahmet etsin. Sana da, büyük ecir versin.
Bey´at işine gelince, benim gibi bir adam, gizli olarak bey´at edemez. Zâten, halkın önünde açıklamadıkça, bu bey´ata sen de, razı olmazsa.
Sen, çıkıp halkı bey´ata davet ettiğin zaman, bizi de, çağırırsın.» dedi.
Velid, sulhu müsâlemeti sever bir adamdı. «Peki, şimdi, evine dön. Halk, bey´at için toplandığı zaman, sen de, onlarla birlikte gelir, bey´at edersin.» dedi.
Mervan «Eğer, bu, şimdi yanından ayrılacak olursa, onu, bir daha hiç bir zaman ele geçirmeğe kadir ve muvaffak olamazsın! Hatta, onunla, senin aranda gok´ çarpışma olur.
Sen, bu adamı haps et. O, yanından gitmeden, ya bey´at eder, yahut onun boynunu vurursun!» dedi.
Hz. Hüseyin, yerinden sıçradı. «Ey mor suratlı adamın oğlu! Yalan söyledin! Vallahi, sen alçaklaştın. Günah işledin.
Benim boynumu vurmağa, ne sen kadir ola bilirsin, ne de, o kadir ola bilir!» diyerek Velid´in yanından çıkıp gitti. [20]
Mervan, Velid´e «Sen, benim sözümü dinlemedin. Vallahi, seB, böyle bir fırsatı bir daha ele geçiremezsin!» dedi.[21]
Velid´în Mervan´ı Kınaması ve Hz. Hüseyin´in Kanına Girmekten Ürpetmesi:
Velid «Yazıklar olsun sana! Sen, bana Resûllullâh Aleyhisselâmın kızı Fa-tıma´nın oğlu Hüseyin´i Öldürmemi mi telkin ve teklif etmek istiyorsun?! [22]
Ey Mervan! Sen, benim dinimi yıkacak bir şeye teşebbüs etmemi mi is tiyorsun?!
Vallahi, Hüseyin´i öldürüp te, dünyanın her tarafına, üzerine güneşin doğup battığı bütün dünya mal ve mülküne mâlik olacağımı bilsem, yine, onu öldürmeyi arzu etmem! [23]
Süb´hânallâh! (Bey´at etmem!) dedi diye Hüseyin´i mi öldüreyim?! [24]Vallahi, bu işi yapmamaktan doğacak sorumluluk, Kıyamet gününde ALLAH katmda Mîzan'da Hüseyin´in kanma girmenin hisabmı vermekten daha hafif, daha kolaydır [25]
Hem, onun kanı masundur, korunmuştur da!» dedi. [26]
Mervan, Velid´in görüşünü hiç te beğenmediği ve benimsemediği halde, ona «Senftı bu husustaki görüşün ve yaptığın yerindedir!» dedi. [27]
Muhammed b. Hanefiye´nin Hz. Hüseyin´e Öğüt ve Tavsiyeleri :
Hz. Hüseyin´in kardeşi Muhammed b. Hanefiyye, Hz. Hüseyin´e : «Ey kardeşim! Sen, bana halkın en sevgilisi ve şereflisisin. Mervan, seni, Yezid´e bey´at ettirmek için üzerine düşecektir.
Sen, şehirlerden uzak dur. Halka elçilerini sal. Onlar,senia yanına toplanır, sana bey´at ederlerse, bundan dolayı ALLAH´a şükr et.
Şâyed, halk, senden başkasının yanına toplanır, ona bey´at ederlerse, bundan, senin ne dinin, ne de insanlığın ve faziletin eksilir.
Ben, ancak, şundan korkarım ki: sen, şehirlerden birisine varırsın. Halk, senin hakkında anlaşmazlığa düşerek çarpışırlar da, ilk mızrak sana dokunur!
Senin gibi, gerek şahsiyet bakımından, gerek. Ana ve Baba bakımından, insanların en hayırlısı olan bir zatın boş yere kanı dökülür ve Ev halkı da, zelil ve perişan olur! dedi.
Hz. Hüseyin «Peki, nereye gideyim kardeşim?» diye sordu.
Muhammed b. Hanefiyye «Sen, Mekke´ye git. Orada sükûnet ve rahat bulursan, ne âlâ!
Rahat olamazsan, Yemen´e git. Orada sükûnet ve rahat bulursan, ne âlâ!
Rahat bulamadığın takdirde, dağ başlarına çık. Halkın işlerinin nereye varacağını bekle.
Senin için faydalı olan görüş, açıklanmıştır!» dedi. [28]
Hz. Hüseyin´in Mekke´ye Gidişi :
Muhammed b. Hanefiyye´nin tavsiyesi üzerine Hz. Hüseyin. Hicretin 60. yılında Recep ayının bitmesine iki gece kala, pazar günü [29]akşam olup gece karanlığı çökünce, kız kardeşleri Ümmü Külsum´u, Zeyneb´i, kardeşinin oğlunu, Kardeşi Ebû Bekir´i, Cafer´i, Abbas´ı ve Medine´de bulunan bütün Ev halkını yanma alarak Mekke yolunu tuttu.
Medine´de yalnız kardeşi Muhammed b. Hanefiyye kaldı. Abdullah b. Abbas da, bir kaç gün önce Mekke´ye gitmişti.[30]
Abdullah b. Muti´in Hz. Hüseyin´e Tavsiyeleri :
Hz. Hüseyin, bir hayli yol aldıktan sonra Abdullah b. Muti´e rastladı. Abdullah b. Muti, Mekke´den dönüyor, Medine´ye gidiyordu. Hz. Hüseyin´e «Nereye gidiyorsun?» diye sordu. Hz. Hüseyin «Şimdilik Mekke´ye!» dedi.
Abdullah b. Muti «ALLAH, hakkında hayırlı eylesin. Ben, sana başkabir görüşü işaret ve tavsiye etmek isterdim.» dedi.
Hz. Hüseyin «Nedir o?» diye sordu.
Abdullah «Mekke ye vardığında, oradan bazı memleketlere ve meselâ Küfe ye de, gitmek isteyeceksin. Sakın, oraya gideyim deme!
Çünki, orası, uğursuz bir memlekettir.
Baban, orada öldürüldü.
Kardeşin Hasan, orada yalnız bırakıldı, aldatıldı ve yaralandı.
Sen, Mekke Hareminden ayrılma.
Hicaz halkı, sana, hiç kimseyi denk tutmaz.
Sen, sana bağlı olanları her tarafdan oraya çağır. Gelip yanında toplanırlar.» dedi.
Hz. Hüseyin «ALLAH, dilediği şeyi takdir ve hükm eder!» dedi. Sonra, devesinin yularını bırakıp yoluna devam etti ve Mekke´ye ulaştı.
Mekke´de, Şi´b´-i Ali´ye indi.
Mekkeliler, oau, görünce, yanında halka halka toplandılar. Abdullah b. Zübeyr´i bıraktılar.
Halbuki, daha Önce, onun başında toplanmakta idiler.
Abdullah b. Zübeyr; Hz. Hüseyin, Mekke´de oturdukça, halkın, kendisi yanında toplanmayacağım bildiğinden, sabah akşam, Hz. Hüseyinin peşinden ve yanından ayrılmadı.
0 sırada, Yezid, Mekke valisi Yahya b. Hakîm´i azl etti.[31]
Küfelilerin Hz. Hüseyin´i Küfe´ye Davet Etmeleri :
Küfeliler, Muaviye b. Ebî Süfyan´ın vefat ettiğini, Hz. Hüseyin´in de, Mekke´ye gittiğini haber alınca, Ehi-i Beyt tarafdarlanndan bir cemaat, Süleyman b. Sured´in evinde toplandılar. [32]
Süleyman b. Sured, Peygamberimizin Eshabındandı. îsmi Yesar´dı. Müslüman olduğu zaman, Peygamberimiz, onun ismini Süleyman´a çevirmişti. Kendisi, kavminin Eşrafındandi. Peygamberimizin vefatından sonra Küfe´ye gelip yerleşmişti.
Süleyman b. Sured, Cemel ve Sıffın vakalarında Hz. Ali´nin yanında bulunmuştu.
İş üzerinde hemen karar veremez, çok düşünür dururdu. [33]
Süleyman b. Sured «Muaviye, Ölmüştür.
Hüseyin, halkın bey´atım alacaktır. Kendisi, Mekke´ye gitmiştir. Sizler, Onun ve Babasının Tarafdarları bulunuyorsunuz.
Eğer, siz, bunu biliyorsanız, Ona yardım edeceğinizi ve Onun düşma-nile savaşacağınızı kendisine yazınız.
Şayed korkacak, korkaklık edecekseniz, adamcağızı aldatmayınız!» dedi.
Toplantıda bulunanlar «Hayır! Onu, aldatmayacağız. Onun düşmanüe çarpışacağız. Onun uğrunda öleceğiz!» dediler.
Süleyman b. Sured «Öyle ise, Ona yazı yazınız.» dedi. Özet olarak şöyle yazdılar :
Bismillâhirrahmânîrrahîm
Hüseyin b. Ali´ye
Süleyman b. Sured, Müseyyeb b. Necebe, Rifâa b. Şeddad ve Habîb b. Muzâhir´le Küfeli Mümin ve Müslümanların Hüseyin´e Tarafdar olanlarından!
Selâmün aleyküm!
Biz, ALLAH´a hamd ederiz ki O´ndan başka ilâh yoktur.
Şimdi, ALLAH´a hamd olsun ki düşmanını öldürmüştür...
Bizim İmamımız, Önderibiz yoktur. Hemen gel!
Umulur ki: ALLAH, bizi, Senin sayende hak üzerinde toplar.
Numan b. Beşir, Vali köşkünde oturmaktadır.
Biz, onunla ne cumada toplanıyoruz, ne de, bayram namazmâ çıkıyoruz.
Yanımıza geleceğini haber alacak olursak, Seni karşılamağa çıkar, Sana Şam´da kavuşuruz inşaallâh.
ALLAH´ın selâm ve rahmeti üzerine olsun.» [34] Küfeliler, gönderdikleri´ başka bir yazılarında da : Senin yanında yüz bin kişi bulunacaktır!» dediler [35]
Süleyman b. Sured ve arkadaşları, Küfe Valisi Numan b. Beşir´i kovacaklarım da, mektuplarında bildirdiler.
Mektubu, Ubeydullâh b. Sübey´ül´Hemdânî ve Abdullah b. Veddâk-üs Sülemî ile Mekke´ye gönderdiler.
Bunlar, Ramazanın onunda Mekke´ye eriştiler ve mektubu Hz. Hüseyin´e sundular.
O gün, akşam olmadan, Bişr b. Müshir-üs Saydâvî ile Abdurrahman b. Ubeyd-ül Erhabî, yanlarında Küfe Eşraf ve kabile Reislerinin elli mektubu olduğu halde, Hz. Hüseyin´in yanına geldiler.»
Her mektup, Küfelilerden iki, üç, dört kişi tarafından iinzalı, mühürlü olarak gönderilmiş bulunuyordu.
Sabaha çıkınca, Hâni b. Hâni´ üs-Sübey´î ve Saîd b. AbduIIâh-ül Has´a-mî, yanında elli mektupla geldi.
O gün, akşam olduğu zaman, Saîd b. Abdullâh-üs Sakafî, Küfelilerin Reislerinden Şebes b. Rıb´î, Haccar b. Ebcer, Yezîd b. Haris, Azre b. Kays, Amr b. Haccac ve Muhammed b. Umeyr b. Utarid´in gönderdikleri bir mektupla çıka geldi.
Küfelilerden diğer günlerde de, hayvanlarına azıklarını yükleyip Hz. Hüseyin´e mektup getiren Elçiler birbirini takip etti[36]
Küfeliler, Hz. Hüseyin´e «Biz, Seni´n bey´atına kendimizi bağladık Biz, Senin yanında Ölümü göze aldık!
Senin yüzünden cumada, cemaatta bulunamamaktayız. Hemen yanımıza gel!» demekte idiler. [37]
Hâni ile Saîd b. Abdullah´ın getirdikleri mektupta da şöyle deniliyordu:
Bismîllâhîrrahmânîrrahîm
Hüseyin b, Ali´ye:
Onun Taraf darı olan Mümin ve Müslümanlardan!
İmdi, haydi gel artık. Bütün "halk, seni gözleyor. Onların, senden başka tmam ve Önderleri yok. Acele, acele gel, Vesselam.» [38]
Küfeli kabile Reislerinden Şebes b. Rib% Haccar b. EbcerT Yezid b. Haris, Yezid b. Rüveym, Azre b. Kays, Amr b. Haccac ve Muhammed b. U-meyr-üt Temimi de, birlikte yazıp gönderdikleri mektuplarımda şöyle demekte idiler:
«İmdi, her taraf yeşerdi. Meyvalar yetişti. Kuyuların suyu çoğaldı. İstediğin zaman gel.
Senin İçin askerler, yardımcılar hazırlanmıştır. Sana selâm olsun.»[39]
Abdullah b. Abbas´ın Yezid´e gönderdiği mektupta açıkladığına göre : Hz. Hüseyin´in Küfe´ye davet edilişinde Yezid´in de, parmağı vardı [40]
Hz. Hüseyin´in Küfelilere Cevabı
Hz. Hüseyin, Küfelilerin hepsine bir mektup yazıp Hâai b. Hâni ve Saîd b. Abdullah´la gönderdi.
Hz.Hüseyin,bumektubunda şöyle dedi :
Bîsmîllâhîrrahmânîrrahîm
Hüseyin b. Ali´den,
Küfe´de bulunan Mümin ve Müslüman cemaatına!
îmdi, bana, mektuplarınızla en son gönderdiğiniz Elçileriniz Hâni ve Saîd geldiler.
Andığınız, anlattığınız her şeyi anladım.
Sözlerinizin özü olarak : (Bizim için bir îmam ve önder yok. Sen, hemen gel. Umulur ki: ALLAH, Senin sayemde, bizi, hidâyet ve hak üzerinde toplar.) diyorsunuz.
Kardeşim ve Amucamın oğlu olan, ailem halkından güvendiğim Müslim b. Akîl´i size gönderiyorum.
Sizin hal ve gidişinizi, işinizi ve görüşünüzü inceleyip bana yazmasını kendisine emr ettim.
Eğer, o, sizin bütüfl ileri gelenlerinizin, fazilet ve üstün akıl sahibi olanlarınızın görüşlerinin de, yanıma gelen Elçilerinizin görüşlerinin aynı ve yazılarınızdan okuduğum şekilde olduğunu bana yazacak olursa, inşaallâh, hemen hazırlanır, yanınıza gelirim.
And olsun ki: Kitabullâh´la âmil olmayan, a´dâlet terazisini elinde tutmayan, hak ve gerçek dine göre hareket etmeyen, nefsini ALLAH´a bağlamayan kişi, gerçek mânâda, İmam ve Önder olamaz! Vesselam.» [41]
Basralıların Toplantıları Ve Ibn-i Ziyad´ın Tedbir Alması :
Basralı Ehl-i Beyt Tarafdarları da, Abdulkays oğulları kadınlarındanMâriye´nin evinde günlerce toplandılar. Hz. Hüseyin´e bey´at hususunda konuşmalar yaptılar. UbeyduIIâh b. Ziyad; Hz. Hüseyin´ift geleceğini haber alınca, Basra´daki Vali vekiline yazdı. Gözcüler dikilmesini ve yolların tutulmasını emr etti.
Abdulkays oğullarından Yezîd b. Nubayt, Hz. Hüseyin´in yanma gitmek için hazırlandı.
Kendisinin, on oğlu vardı. Onlara «Hanginiz, benimle birlikte gelir?» diye sordu.
Yezid´in Abdullah ve Uzeydullâh adındaki oğulları, kendisile birlikte gitmeğe karar verdiler.
Yezid b. Nubayt, Mariye´nin evinde toplanan dostlarına ve arkadaşlarına «Ben, Hüseyin´in yanına gitmek için, acele ediyorum ve gidiyorum!» dedi.
Onlar «İbn-i Ziyad´ın adamlarının, sana bir zararı dokunmasından korkarız!» dediler.
Yezid b. Nubayt, kendisinin peşine düşecek olanlarım ellerinden kolay ca ve rahatça kurtulabileceğini söylüyerek Mekke yolunu tuttu ve Hz. Hü< seyin´in yamna vardı.
Kendisi ve iki oğlu, Kerbelâ´da, Hz. Hüseyin´le birlikte şehid oldular. [42]
Hz. Hüseyin´in Müslim B. Akîl'i Küfe´ye Göndermesi
Hz. Hüseyin, Müslim b. Akü´i çağırdı. Ona «Ey Amucamin oğlu! Seni, Küfe´ye göndereceğim. Küfelilerin görüşlerinin hangi noktada toplandığına bak.
Eğer, onlar, bana gönderdikleri mektuplarında oldukları üzre iseler, bana acele yaz. Yanına gelmekte acele edeyim.
Şayed, durum başka olursa, sen, benim yanıma dönmekte acele et.» dedi. [43].
Hz. Hüseyin; Müslim b. Akîl´i Küfe´ye, Kays b. Müshir-üs´Saydâvî, Umâ-re b. übeyd ve Abdurrahman b. AbduHâh-ul´Erhabî ile birlikte gönderdi ve Müslim´e, dâima j&Hâh´dan korkmasını ve işini gizli tutmasını emr etti. [44]
Müslim b. Akıl, ev halkının işlerini düzenlemek üzre, Medine´ye gitti. -Sonra da, Kays kabilesinden iki kılavuz kiralayarak yola koyuldular.
Kılavuzlar, gece, yolu şaşırdılar. Sabaha çıkınca «Âh! Of!» demeğe başladılar.
Susuzluğa ve hararete dayanamayacak, yürüyemeyecek hale geldiler.
Müslim´e «Sana, şu yana doğru gitmeni tavsiye ederiz. Oraya doğru gidersen, belki, sen kurtulursun!» dediler.
Müslim, kılavuzları, can çekişir bir halde bırakarak, tavsiye edilen yola doğru, yanındaki adamları ve uşaklarıyla birlikte, yürümeğe devam etti.
Nihayet, bir su başına gelip kavuştular.
Müslim, bu suyun başında bir müddet oturdu. Hz. Hüseyin´e, oradan bir mektup yazdı.
Bütün olan bitenleri, çektikleri sıkıntıları, kılavuzların başlarına geleni, niyetlenmiş olduğu bu yoldan pek te hayır ve uğur gelmiyeceğini mektupta bildirerek kendisini Elçilikten af ile yerine başka birisini göndermesini diledi ve kendisinin kaldığı Hubeyt vadisinde cevap beklediğini de, sözlerine ekledi.
Müslim, mektubu Kays b. Müshir-üs Saydâvî´ye verip Hz. Hüseyin´e gönderdi.
Kays, Mekke´ye gelip mektubu Hz. Hüseyin´e teslim etti.
Hz. Hüseyin, mektubu okudu ve Müslim´e şu cevabı yazdı: «imdi, gönderdiğim yere gitmekten seni tereddüde düşüren, alıkoyan şey, kanâatunca, senin korkaklığındır.
Korkaklığı bırak. Sen, emr ettiğim yere git.
Ben, seni bu işten af edici ve yerine başkasını gönderici değilim! Vesselam!»
Müslim, Hz. Hüseyin´in mektubunu, kendisine okuyana «Ben, kendim için korkmuş değilim!» diyerek yola devam etti.[45]
Müslim´in Küfe´deki Faaliyetleri :
Müslim, Küfe´ye varıp kavuştu. Orada Muhtar b. Ebî Ubeyd-üs Sakafî´nin evine indi.
Ehl-i Beyt Tarafdarı olan Küfeliler, Müslim´in geldiğim haber alınca, başına toplandılar.
Müslim, onlara, Hz. Hüseyin´in mektubunu okudu. [46] Hz. Hüseyin´in mektubu okunurken ağladılar.
Abis b. Ebî Sebîb-üs Şakin, Habîb b. Müzahir, Sâid b. AbdulIâh-ul´Ha-nefî ve Haccac b. Ali ayağa kalkarak bfirer konuşma yaptılar ve kılıçlarım çekip bu yolda çarpışacaklarını ve ALLAH katındaki ecirden başka bir gey beklemeyeceklerini de, ifâde ettiler.
Küfe´de yayıldı. Hattâ Küfe Valisi Numam b. Beşîr de bunu işitti.[47]
Numan b Beşir´in Küfelilere Hitabı :
Numan b. Beşîr, minbere çıkıp ALLAH´a hamd-ü sena ettikten sonra «Sizlere derim ki: ey ALLAH´ın kulları! Fitneye ve tefrikaya koşmayınız. Çünki, bunlarda adamları yok etmek, kan dökmek ve mal gasbı vardır.
Ben, benimle çarpışmayan kimse ile çarpışmam. Ben, üzerime atılmayan kimsenin üzerine atılmam. Zan ile bir kimseyi suçlamam ve yakalamam.
Fakat, sizden, kim yaptığı bey´attan döner, İmamınıza muhalefet ederse, kendisinden başka tanrı olmayan ALLAH´a and olsun ki sizden yardım beklemeden kendi kılıcımla vurur, onu yere düşürürüm!
Umarım ki sizin hakkı tanıyanlarınız, batılı istiyenlerden çoktur!» dedi..
Numan b. Beşîr, yumuşak huylu, ibadet ve taata devamlı, sulh-u müsâ-. lemeti sever bir kimse idi[48]
Abdullah b. Müslim´in Numan b. Beşir´le Münakaşası :
Abdullah b. Müslim b. Saîd-ül Hadramî camide ayağa kalkarak «Senin düşmanına karşı bu şekildeki gidişatın, zaillere yaraşır bir görüş ve gidiştir!» dedi.
Numan b. Beşir «ALLAH´a tâatta zaiflerden olmaklığım, ALLAH´a mâsiyette güçlülerden olmaklığımdan bence daha sevgili ve yeğdir!» dedi. [49]
Abdullah b. Müslim «Sen, zaif, belki kat kat zaif, gevşek bir kimsesin. Memleket, bozulmağa yüz tuttu!»´ dedi.
Numan b. Beşir «Zaif olup ta (ALLAH´ın tâatmda bulunmam, kuvvetli olup ta, ALLAH´a isyanda bulunmamdan bence daha makbul ve yeğdir.
Ben, ALLAH´ın örttüğü Örtüyü yırtmam!» dedi.
Abdullah b. Müslim, Numan b. Beşir´in bu sözünü Yezid´e yazdı. [50]
Yezid´in Küfedeki Casusları :
Abdullah b. Müslim ile Umâre b. Ukbe, Yezîd´in Küfe´de görevli iki casusu idi. [51]
Küfe´defci Durumun Yezîd´e Yazılması :
Abdullah b. Müslim, Yezîd b. Muaviye´ye yazdığı yazıda:
«Müslim b. Akil, Küfe´ye geldi. Ehl-i Beyt Tarafd«yı olan Küfelileri Hü- ´ şeyin b. Ali´ye bey´at ettirmeğe başladı. Küfelilerin kalblerini bozdu.
Eğer, Küfe, sana lâzım ve burada senin hükmün yürüyecek ise, buraya; emrini yerine getirecek, senin düşmanın hakkında işlediğin işi işleyecek güçlü bir adam acele gönder.
Çünki, Numan; zaif, hattâ iki kat zaîf ve gevşek bir adamdır, bu işin hakkından gelemez! Vesselam!» dedi.[52]
Küfe´deki durumu, Yezîd´e böyle ilk önce Abdullah b. Müslim yazıp bildirdiği gibi, aynı şekilde Umâre.b. Ukbe, daha sonra Ömer b. Sa´d b. Ebî Vakkas da yazdı.[53]
Yezîd´in Sercun´la Görüşmesi :
Gelen mektuplar, Yezîd´in yanında iki gün kaldı.
Yezîd, babası Muaviye b. Ebî Süfyan´ın en yakın adamı olan Sercun b. Mansur´u [54] yanına çağırdı. Ona:
«Hüseyin, Küfe´ye doğru yönelmiş, gidiyormuş. Müslim b. Akil de, Küfe´de, Hüseyin için, halkın bey´atını alıyormuş.
Bana haber verildiğine göre: Küfe valisi Numan b. Beşir de, idarede za´f gösteriyor, hatalı ve zararlı konuşmalar yapıyormuş.
Senin bu husustaki görüşün nedir?» dedi ve kendisine Küfe´den gelen yazıları okudu. Küfe´ye kimin gönderilmesi uygun olacağını da, sordu. [55]
Sercun, Basra yalisi Ubeydullâh b. Ziyad´ı tavsiye etti. Yezid, «Onda hayır yoktur!» dedi. [56]
Yezîd, Ubeydullâh b. Ziyad*a pek yüz vermez, onu azarlar dururdu. [57]
Sercun, Yezîd´e «Eğer, baban Muaviye dirilseydi onun bu hususta görüsünü alırmıydın?» diye sordu.
Yezîd «Evet!» dedi. [58]
Sercun «Eğer, Muaviye sağ olup ta, Küfe´ye İbn-i Ziyad´ı göndermeni sana tavsiye etseydi, onu tayin edermiydin?» diye sordu.
Yezîd «Evet!» dedi. [59]
Küfe valiliğinin Ibn-i Ziyad´a ek vazife olarak verilmesi hakkındaki Buyrultu, Sercun´un böylece re´yi alınarak yazıldı. [60]
Yezîd´in Şamlılarla Görüşmesi :
Rivayete göre : Müslim b. Akü´in Küfe´de «Ey Küfeliler! Resûlullâh Aleyhisselâmm kızının oğlu, bize, Bahdel-ül Kelbî´nin kızının oğlundan daha sevgilidir!» diyerek Hz. Hüseyin´e bey´ata davete başladığını haber aldığı zaman, Yezîd «Ey Şamlılar! Küfe´ye kimi vali tayin edeyim bana işaret ediniz?» diye sordu.
Şamlılar «Baban Muaviye´ain seçip kabul ettiği kimseye râzımısın?» dediler.
Yezîd «Evet!» dedi.
«Öyle ise, Ubeydullâh b. Ziyad´m Irak diyarına valiliği için buyrultu çıkar!» dediler. [61]
Nuraan b Beişr´in Azli :
Yezîd, Küfe valisi Numan b.. Beşir´in Hz. Hüseyin´e karşı harekete geçeceğinden emin değil, hattâ korku ve endişede idi. [62]
Bunun için, onu, hemen azl etti ve kendisine şöyle yazdı:
«îmdi, hiç şüphesiz, övülmüşlerden olanlar, bir gün gelir, yeri im işlerden olurlar.
Verilmişlerden olanlar da, bir gün gelir, övülmüşlerden olurlar.
Sen, denildiği gibi, övülmüşlerden olarak bulunduğun ve anıldığın meslekin sonuna kadar ulaştın, yükseltilip bulutları aştın, bulutların da, üstüne çıktın.
Sana, dahası ne lâzım!...» [63]
İbn-i Ziyad´ın Küfe´de Vazifelendirilmesi :
Yezîd, İbn-i Ziyad´a yazdığı yazıda :
«îmdi, Küfe´de bana taraf dar olanlar; Müslim b. Akîl´in, Küfe´de cemaatlar topladığım, Müslümanların tek saltanat Asasını ikiye yardığını, ayırdığını haber verdiler.
Bu yazımı okur okumaz, Küfe´ye git! .
îbn-i Akfl´i ele geçirinceye kadar, define arar gibi, acele ara, bul! Öldür, yahut sürgün et! Vesselam!» [64]
«îki kanadın varsa, kanatlan, Küfe´ye uç!» [65]
«Haber aldığıma göre: Küfeliler, yanlarına gelmesi için Hüseyin´e mektup yazmışlar.
Hüseyin de Mekke´den ayrılıp onlara doğru hareket etmiştir.
Beldeler arasında senin belden, günler arasında senin günün, onunla be-lâlanmıştır.
Sen, ya onu öldürürsün, yahut (bize bağlanmış olan aile nesebin kesilerek) kendi nesebine, babana döndürülürsün Ubeyd!
Sen, yok edilmenden sakm!» [66]
Diğer rivayete göre: «Hüseyin, Küfe´ye gidiyormuş.
Zamanlar arasında sendn zamanın, beldeler arasında senin belden onunla ibtilâlanmıştir. Valiler arasında da sen, onunla ibtilâlandın.» [67]
«..Onun hakkında yapılacak iş, ya ele geçirilip azadlanmak, yahut hürriyeti köleliğe çevirilmektir!» [68]
Yezîd´in yazısı, Müslim b. Amr-ül´Bâhilî´ye verildi ve su gibi akıp gitmesi emr olundu.
Müslim b. Amr, Basra´ya erişti. Yezîd´in yazısını İbn-i Ziyad´a teslim etti. îbn-i Ziyad, acele yol hazırlığım görüp ertesi günü Küfe´ye gitmeğe hazırlandı.[69]
Hz. Hüseyin´in Basralı Ehl-i Beyt Tarafdarlarına Gönderdiği Mektup :
Hz. Hüseyin, Basra Eşraf ve kabile Reislerine, âzadlısı Selman´la bir mektup göndermiş, mektubunda şöyle demişti:
Bîsmillahirrahmânîbrahım
Hüseyin b. Ali´den.
Mâlik b. Misma´, Ahnef b. Kays, Münzir b. Cârud, Mesud b. Amr ve Kays b. Heysem´e!
Sizlere selâm olsun [70]
İmdi, Yüce ALLAH, Muhammed Aleyhisselâm´ı insanlar arasından seçip Peygamberlikle, Risâletle şereflendirmiştir. Sonra, ALLAH, O´nu, kullarına nasihat ve getirdiği şeyleri tebliğ ettikten sonra manevî huzuruna aldı.
Biz ise, O´nun Ehl-i Beyt-i, Velîleri, Vasileri ve Veresesi bulunuyoruz. Onun yerine geçmeğe de, insanlar içinde en lâyık ve haklı olan biziz.
Biz, tefrikadan hoşlanmadık. Sulh ve müsâlemet istedik.
Biz, biliyoruz ki : bu hakka, onu ellerinde bulunduranlardan daha lâyık ve müstahık olan ben´im.
ALLAH; ihsan ve ıslahda bulunanları, hakkı araştıranları rahmetile esirgesin. Bizi de, onları da, yarlığasın.
Size, Elçimi bu yazı ile gönderdim.
Ben, sizi, ALLAH´ın Kitabına ve ALLAH´ın Peygamberi olan Muhammed Aleyhisselâm´m Sünnetine davet ediyorum.
O Sünnete ki öldürülmüş, yok edilmiş, onun yerine bid´atlar ihdas edilmiştir.
Sözlerimi dimler, emrime itaat ederseniz, doğru.yolu bulursunuz. Vesselâmü aleyküm ve rahmetullâh.» [71]
Münzir b. Carud´un, Gelen Mektubu Ibni Ziyad´a Haber Vermesi:
Hz. Hüseyin´in mektubu, Basradaki, Ehl-i Beyt Tarafdarlarına gelince, Münzir b. Carud´dan başka hepsi onu gizli tuttular. Münzir, onu ifşa etti. [72]
Çünki, kızı Hind´i tbn-i Ziyad´la evlendirmiş bulunuyordu.
Münzir, îfon-i Ziyad´ın yanına giderek gelen mektubu ve içindekileri ona haber verdi.
îbn-i Ziyad, Hz. Hüseyin´in Elçisinin aranmasını emr etti. Onu, bulup getirdiler. Selman´m hemen boynu vuruldu.[73]
İbni Ziyad´ın Basralılara Ültimatomu :
İbn-i Ziyad, halkı Basra ulu camiine toplattı. Minbere çıktı. ALLAH´a hamd-ü senada bulunduktan sonra :
«tmdı, vallahi, bana güç gelecek, yenilmiyecek, benim karşımda darma dağın edilmiyecek bir şey yoktur.
Ben, düşmanlık edenlere karşı güçlü, çarpışacak olanlara karşı zehirimdir! Okçu Kare´nin dediği gibi ben kârlı çıkar, sizin hakkınızdan gelirim!
Ey Başralılar! Mü´minler Emîri, benî, Basra ile birlikte Küfe´ye de, vali tâyin etti. Ben, bir sabah çıkıp oraya gideceğim.
Kardeşim Osman b. Ziyad, b. Ebî Süfyan´ı yerime vekil bıraktım.
Sizlerden herhangi birinizin, ona muhalefet ettiğinizi veya yalan bir haber verdiğinizi işitirsem, kendisinden başka tanrı olmayan ALLAH´a and olsun ki ocıu da, onun bağlı bulunduğu ulu kişiyi de, onun velisini de öldürür, sizi, emirlerime boyun eğinceye, yola getirinceye, aranızda muhalif bırakma-yıncaya kadar yakını, uzağı, suçluyu suçsuzu bir tutarım.
Ben, babam Ziyad´ın oğluyum ve ona benzerim!» diyerek tehdidlerde bulutdu. [74]