hafiza aise
Fri 3 June 2011, 10:52 am GMT +0200
f) Kendisine Söven Kimseler Hakkındaki Hükmü:
Hz. Peygamber'in (s.a.), kendisine sövdüğü için sahibi tarafından öldürülen âmâ ümmü veledin (cariye) kanının heder olduğuna hükmettiğini biliyoruz.[468]
Kendisine küfür ve eziyet eden bir grup yahudiyi öldürmüş, Fetih günü nerkese emân vermiş, ancak kendisine eza veren, hicivde bulunan dört erkekle iki kadının kamnı heder kılmıştır.[469] Yine: "Kâ'b b. Eşrefin hakkından kim gelir? Çünkü o, Allah ve Rasûlü'ne eziyet etmiştir."[470] buyurmuş ve onun kanıyla Ebu Râfi'İn kanını heder kılmıştır.
Hz. Ebu Bekir, kendisine söven kimseyi öldürmeye yeltenen Ebu Berze el-Eslemî'ye: "Böyle bir hak, Rasûlullah'tan (s.a.) sonra kimse için yoktur...'* demiştir[471] îşte Hz. Peygamber'in (s.a.) ve O'ndan sonra gelen halifelerinin hükmü budur. Ashabtan onlara bir muhalif de yoktur. Bu hükme muhalefetten Allah onları korumuştur.
Ebu Davud, Sünen'inâc Hz. Ali'den rivayet ediyor: "Yahudi bir kadın Hz. Peygamber'e (s.a.) sövüyor ve hakkında kötü söylüyordu. Bir adam o kadının, ölünceye dek boğazını sıktı. Hz. Peygamber (s.a.) kadının kanım heder kıkh."[472]
Siyer ve meğâzi müellifleri, İbn Abbas'tan rivayet ederler: Bir kadın Hz. Peygamber'i (s.a.) hicvetti. Durum Hz. Peygamber'e (s.a.) bildirildi. Bunun üzerine: Onun hakkında iki keçi toslaşmaz (vuruşmaz)." buyurdu.[473]
öu konuda kimi sahih, kimi hasen ve meşhur on küsur hadis vardır, bir sahabe icmâıdır.
(İsmail b.) Harb, MesâiF'mde Mücâhid'den şöyle zikretmiştir: Hz. Ömer'e Hz. Peygamber'e (s.a.) söven bir adam getirildi ve hemen öldürüverdi. Sonra (Hz. Ömer) şöyle dedi: "Kim Allah'a ve Rasûlü'ne ya da peygamberlerden birine söverse onu öldürünüz." Mücâhid sonra İbn Abbas'tan şunu rivayet etti: "Hangi müslüman Allah'a ve Rasûlü'ne ya da peygamberlerden birine söverse, Allah Rasûlü'nü tekzib etmiş olur ki, bu bir ridde (dinden dön-me)dir. Tövbe etmesi istenir. Dönerse ne âla, aksi takdirde öldürülür. Hangi muannit anlaşmalı, Allah'a ya da peygamberlerden birine söverse veya bunu yayarsa, o ahdini bozmuş olur, onu öldürünüz."
Ahmed (b. Hanbel), İbn Ömer'den şöyle rivayet etmiştir: Bir rahib yanından geçerken kendisine:
— Bu, Hz. Peygamber'e (s.a.) sövüyor, denildi. Bunun üzerine İbn Ömer (r.a.):
— Şayet duysaydım, onu öldürürdüm. Biz onlara Peygamberimize sünler diye zimmet ahdi vermedik, dedi.
Bu konuda sahabeden nakledilen haberler pek çoktur. İmamlardan birçoğu, öldürülmesine dair icmâ bulunduğunu nakletmişlerdir. Üstadımız (İbn Teymiye): "Bu ifade, sahabe ve tabiîn nesillerinin icmâına hamledilir," demiştir. Bizim maksadımız (daha sonraki uygulamaları değil) sadece, kendisine şovenlere dair Hz. Peygamber'in(s.a.) verdiği hüküm ve tatbikatını zikretmektir.
Hz. Peygamber (s;a.), kendisini âdil bulmayan ve adaletini ta'n eden kimseleri ise öldürmemiştir: Meselâ birisi: "Âdil ol, çünkü adaletli davranma-dın!"[474] demiş, hükmüne razı olmayan biri: "O (Zübeyr) halanın oğlu olduğu için (değil mi)?"[475] demiş; (ganimet taksimindeki) amacı hakkında bir başkası: "Bu, kendisinde Allah'ın rızası gözetilmeyen bir taksimdir! "[476] demiş; bir diğeri verdiği hüküm hakkında: "Derler ki sen, haksızlığı yasaklar, fakat kendin yaparmışsın!" demiştir.[477] Daha başka örnekler de vardır. Hz. Peygamber'in (s.a.) bu gibilerini öldürmeyişinin izahına gelince; bu durumlarda hak sahibi Hz. Peygamber'dir. Hakkını almak kendisine ait olduğu gibi, terketme hakkı da vardır. Fakat ümmeti için Hz. Peygamber'e (s.a.) ait hakkı terketme yetkisi yoktur.
Sonra bu durumlar, devamlı af ve bağışlama ile emrolunduğu İlk zamanlara aitti.
Yine biz biliyoruz ki Hz. Peygamber (s.a.), kalpleri telif t birliği sağlamak, insanları kendinden kaçırmamak ve Muhammed adamlarını öldürüyor dedirtmemek için kendisine ait haklardan vazgeçebiliyordu. Bütün bunlar Hz. Peygamber'in (s.a.) hayatına mahsus şeylerdir. [478]
[468] Ebu Davud, 4361; Nesâî, 7/107, 108; Dârakutnî, 4/216, 217. İbn Abbas'tan. İsnadı sahihtir. Hâkim, (4/354)'de sahihlİğİni söyleyerek rivayet etmiş, Zehebî de ona katılmıştır.
[469] Nesâî, (7/105), 106) Sa'd b. Ebî Vakkas'm şöyle dediğini rivayet eder: Mekke fethi gününde Hz. Peygamber herkese emân verdi. Dört erkekle iki kadın hariç. Onlar hakkında: "Onları Kabe'nin örtüşüne yapışmış bulsanız da öldürünüz." buyurdu. Onlar: İkri-me b. Ebî Cehl, Abdullah b. Hatal, Makîs b. Sübâbe, Abdullah b. Sa'd b. Ebi's-Serh'dir. Hadisin senedinde Esbât b. TJasr vardır, sadûktur ama hatası çoktur. Diğer râvileri sikadır. Yunus b. Bükeyr'İn, el-Meğâzî'ye olan Ziyâdât'mda, Amr b. Şuayb —babası—dedesi isnadıyla benzeri bir rivayet vardır. Dârakutnî ve Hâkim, Saîd b. Yerbû* kanalıyla Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir: "Dört kişi vardır ki ne harem bölgesinde ne de dışında onlara emân vermiyorum: Huveyris b. Nukayd, Hilâl b. Hatal, Makîs b. Sübâbe el-Kinânî, Abdullah b.^Ebu's-Serh." İbn Ebî Şeybe veDe/âi/lnde Bey-hakî, Hakem b. Abdülmelik—Katâde—Enes tankıyla; "Hz. Peygamber'in Mekke fethi gününde dört kişi hariç herkese emân verdiğini rivayet etmişlerdir. Bunlar: Abdüluzza
b. Hatal, Makîs b. Sübâbe el-Kinânî, Abdullah b. Ebi's-Serh ve Ümmü Sâre'dir..." Bk. Fethu'l-Bâri, 4/51, 52; İbn Teymiye, er-Sârirnu'l-Meslûl, s. 108, 113.
[470] Kaynaklan geçti. Bk. 3/235. Ayrıca Buharî(64/I5) ve Müslim, Câbir b. Abdillah'tan rivayet etmişlerdir. Ebu Râfi'in öldürülmesi hakkındaki Berâ b. Âzib hadisi Buharı (64/16)'dedir. Bk. 3/315.
[471] Ebu Davud, 4363; Nesâî, 7/108, 109. Senedi sahihdir. Bk. 3/489.
[472] Ebu Davud, 4362, râvileri sikadır. Bk. es-Sârimul-Meslûl, s. 60.
[473] Cayma ve niza bulunmayan özel bir duruma işaret edilen (Bk. Nihâye, 5/74) bu sözle, güçlü ve kararlı birinin
kadını ortadan kaldırması istenmiş olabilir. Ayrıca bk. es-Sörimu V-Mesiûl, s. 94-97.
[474] Müslim, 1063: Câbir'den. Ahmed, 2/219; Abdullah b. Amr b. el-Âs'tatı.
[475] Buharı, 42/6; Müslim, 2357. Abdullah b. ez-Zübeyr'den.
[476] Buharı, 57/19; Müslim, 1062; Ahmed, 1/380, 396, 411. İbn Mes'ûd'dan.
[477] Ahmed, 5/2, 4.
[478] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/172-174.
Hz. Peygamber'in (s.a.), kendisine sövdüğü için sahibi tarafından öldürülen âmâ ümmü veledin (cariye) kanının heder olduğuna hükmettiğini biliyoruz.[468]
Kendisine küfür ve eziyet eden bir grup yahudiyi öldürmüş, Fetih günü nerkese emân vermiş, ancak kendisine eza veren, hicivde bulunan dört erkekle iki kadının kamnı heder kılmıştır.[469] Yine: "Kâ'b b. Eşrefin hakkından kim gelir? Çünkü o, Allah ve Rasûlü'ne eziyet etmiştir."[470] buyurmuş ve onun kanıyla Ebu Râfi'İn kanını heder kılmıştır.
Hz. Ebu Bekir, kendisine söven kimseyi öldürmeye yeltenen Ebu Berze el-Eslemî'ye: "Böyle bir hak, Rasûlullah'tan (s.a.) sonra kimse için yoktur...'* demiştir[471] îşte Hz. Peygamber'in (s.a.) ve O'ndan sonra gelen halifelerinin hükmü budur. Ashabtan onlara bir muhalif de yoktur. Bu hükme muhalefetten Allah onları korumuştur.
Ebu Davud, Sünen'inâc Hz. Ali'den rivayet ediyor: "Yahudi bir kadın Hz. Peygamber'e (s.a.) sövüyor ve hakkında kötü söylüyordu. Bir adam o kadının, ölünceye dek boğazını sıktı. Hz. Peygamber (s.a.) kadının kanım heder kıkh."[472]
Siyer ve meğâzi müellifleri, İbn Abbas'tan rivayet ederler: Bir kadın Hz. Peygamber'i (s.a.) hicvetti. Durum Hz. Peygamber'e (s.a.) bildirildi. Bunun üzerine: Onun hakkında iki keçi toslaşmaz (vuruşmaz)." buyurdu.[473]
öu konuda kimi sahih, kimi hasen ve meşhur on küsur hadis vardır, bir sahabe icmâıdır.
(İsmail b.) Harb, MesâiF'mde Mücâhid'den şöyle zikretmiştir: Hz. Ömer'e Hz. Peygamber'e (s.a.) söven bir adam getirildi ve hemen öldürüverdi. Sonra (Hz. Ömer) şöyle dedi: "Kim Allah'a ve Rasûlü'ne ya da peygamberlerden birine söverse onu öldürünüz." Mücâhid sonra İbn Abbas'tan şunu rivayet etti: "Hangi müslüman Allah'a ve Rasûlü'ne ya da peygamberlerden birine söverse, Allah Rasûlü'nü tekzib etmiş olur ki, bu bir ridde (dinden dön-me)dir. Tövbe etmesi istenir. Dönerse ne âla, aksi takdirde öldürülür. Hangi muannit anlaşmalı, Allah'a ya da peygamberlerden birine söverse veya bunu yayarsa, o ahdini bozmuş olur, onu öldürünüz."
Ahmed (b. Hanbel), İbn Ömer'den şöyle rivayet etmiştir: Bir rahib yanından geçerken kendisine:
— Bu, Hz. Peygamber'e (s.a.) sövüyor, denildi. Bunun üzerine İbn Ömer (r.a.):
— Şayet duysaydım, onu öldürürdüm. Biz onlara Peygamberimize sünler diye zimmet ahdi vermedik, dedi.
Bu konuda sahabeden nakledilen haberler pek çoktur. İmamlardan birçoğu, öldürülmesine dair icmâ bulunduğunu nakletmişlerdir. Üstadımız (İbn Teymiye): "Bu ifade, sahabe ve tabiîn nesillerinin icmâına hamledilir," demiştir. Bizim maksadımız (daha sonraki uygulamaları değil) sadece, kendisine şovenlere dair Hz. Peygamber'in(s.a.) verdiği hüküm ve tatbikatını zikretmektir.
Hz. Peygamber (s;a.), kendisini âdil bulmayan ve adaletini ta'n eden kimseleri ise öldürmemiştir: Meselâ birisi: "Âdil ol, çünkü adaletli davranma-dın!"[474] demiş, hükmüne razı olmayan biri: "O (Zübeyr) halanın oğlu olduğu için (değil mi)?"[475] demiş; (ganimet taksimindeki) amacı hakkında bir başkası: "Bu, kendisinde Allah'ın rızası gözetilmeyen bir taksimdir! "[476] demiş; bir diğeri verdiği hüküm hakkında: "Derler ki sen, haksızlığı yasaklar, fakat kendin yaparmışsın!" demiştir.[477] Daha başka örnekler de vardır. Hz. Peygamber'in (s.a.) bu gibilerini öldürmeyişinin izahına gelince; bu durumlarda hak sahibi Hz. Peygamber'dir. Hakkını almak kendisine ait olduğu gibi, terketme hakkı da vardır. Fakat ümmeti için Hz. Peygamber'e (s.a.) ait hakkı terketme yetkisi yoktur.
Sonra bu durumlar, devamlı af ve bağışlama ile emrolunduğu İlk zamanlara aitti.
Yine biz biliyoruz ki Hz. Peygamber (s.a.), kalpleri telif t birliği sağlamak, insanları kendinden kaçırmamak ve Muhammed adamlarını öldürüyor dedirtmemek için kendisine ait haklardan vazgeçebiliyordu. Bütün bunlar Hz. Peygamber'in (s.a.) hayatına mahsus şeylerdir. [478]
[468] Ebu Davud, 4361; Nesâî, 7/107, 108; Dârakutnî, 4/216, 217. İbn Abbas'tan. İsnadı sahihtir. Hâkim, (4/354)'de sahihlİğİni söyleyerek rivayet etmiş, Zehebî de ona katılmıştır.
[469] Nesâî, (7/105), 106) Sa'd b. Ebî Vakkas'm şöyle dediğini rivayet eder: Mekke fethi gününde Hz. Peygamber herkese emân verdi. Dört erkekle iki kadın hariç. Onlar hakkında: "Onları Kabe'nin örtüşüne yapışmış bulsanız da öldürünüz." buyurdu. Onlar: İkri-me b. Ebî Cehl, Abdullah b. Hatal, Makîs b. Sübâbe, Abdullah b. Sa'd b. Ebi's-Serh'dir. Hadisin senedinde Esbât b. TJasr vardır, sadûktur ama hatası çoktur. Diğer râvileri sikadır. Yunus b. Bükeyr'İn, el-Meğâzî'ye olan Ziyâdât'mda, Amr b. Şuayb —babası—dedesi isnadıyla benzeri bir rivayet vardır. Dârakutnî ve Hâkim, Saîd b. Yerbû* kanalıyla Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir: "Dört kişi vardır ki ne harem bölgesinde ne de dışında onlara emân vermiyorum: Huveyris b. Nukayd, Hilâl b. Hatal, Makîs b. Sübâbe el-Kinânî, Abdullah b.^Ebu's-Serh." İbn Ebî Şeybe veDe/âi/lnde Bey-hakî, Hakem b. Abdülmelik—Katâde—Enes tankıyla; "Hz. Peygamber'in Mekke fethi gününde dört kişi hariç herkese emân verdiğini rivayet etmişlerdir. Bunlar: Abdüluzza
b. Hatal, Makîs b. Sübâbe el-Kinânî, Abdullah b. Ebi's-Serh ve Ümmü Sâre'dir..." Bk. Fethu'l-Bâri, 4/51, 52; İbn Teymiye, er-Sârirnu'l-Meslûl, s. 108, 113.
[470] Kaynaklan geçti. Bk. 3/235. Ayrıca Buharî(64/I5) ve Müslim, Câbir b. Abdillah'tan rivayet etmişlerdir. Ebu Râfi'in öldürülmesi hakkındaki Berâ b. Âzib hadisi Buharı (64/16)'dedir. Bk. 3/315.
[471] Ebu Davud, 4363; Nesâî, 7/108, 109. Senedi sahihdir. Bk. 3/489.
[472] Ebu Davud, 4362, râvileri sikadır. Bk. es-Sârimul-Meslûl, s. 60.
[473] Cayma ve niza bulunmayan özel bir duruma işaret edilen (Bk. Nihâye, 5/74) bu sözle, güçlü ve kararlı birinin
kadını ortadan kaldırması istenmiş olabilir. Ayrıca bk. es-Sörimu V-Mesiûl, s. 94-97.
[474] Müslim, 1063: Câbir'den. Ahmed, 2/219; Abdullah b. Amr b. el-Âs'tatı.
[475] Buharı, 42/6; Müslim, 2357. Abdullah b. ez-Zübeyr'den.
[476] Buharı, 57/19; Müslim, 1062; Ahmed, 1/380, 396, 411. İbn Mes'ûd'dan.
[477] Ahmed, 5/2, 4.
[478] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/172-174.