- Kendi kadınlarına göre

Adsense kodları


Kendi kadınlarına göre

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Wed 16 March 2011, 08:32 pm GMT +0200
c- Kendi Kadınlarına Göre





Kadının "kendi kadınlarına" göre avreti, mahremi olan er­keklere göre avreti gibidir.

Ebû Hanîfe'den bir rivayete göre, kadının kadına bakışı, er­keğin mahremi olan kadınlara bakışı gibidir, karnına ve sırtına bakamaz. [465]

Bir kadının diğer bir kadının karnına şehvetle bakması caiz değildir. Sâliha bir kadına fâcire bir kadının bakması da caiz değil­dir. Sâliha bir kadına fâcire bir kadının bakması da caiz değildir. Cilbabını ve baş örtüsünü onun yanında indiremez. [466]

Ancak, Nûr sûresi, 31. âyetle kadının, zînetini gösterebileceği "Kendi kadınları", kendi dininden olan müslüman kadınlar­dır. [467]

Kurtubî de aynı şeyi söyler, [468] buna göre bu hükümden zimmî olsun, başkası olsun, müşrik kadınlar çıkarılmıştır. Binaena­leyh, mü'min bir kadının, müşrik bir kadının önünde açılması caiz değildir, der. Bu konuda Hanefî mezhebinin görüşü de budur.

Hz. Ömer, Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh'a yazdığı mektupta:

"Öğrendiğime göre, zimmîlerin kadınları, müslüman kadınlarla beraber hamamlara giriyorlarmış. Bunu yasakla ve buna mâni ol. Zîra zimmî bir kadının, müslüman bir kadının avretini görmesi caiz değildir" diye emir buyurmuş, Ebû Ubeyde de bunun üzeri­ne kalkıp yakınmalı bir edâ ile;

"Hangi kadın özrü olmaksızın, sırf yüzünü parlatmak amacıyla hamama girerse, yüzlerin aklanacağı günde Allah onun yüzünü kara eylesin" diye ilân etmiştir. [469]

İbn Abbas; "Müslüman bir kadını, yahûdî ya da hıristiyan bir kadının görmesi helâl değildir, zîra gider kocasına anlatır" demiş­tir.

Râzi, Alûsî ve İbnü'l-Arabî "kendi kadınlarından maksadın bütün kadınlar olduğunu söyler. Alûsî bunu ta'lil sadedinde:

"Se­lefin, kadın gayr-i müslim kadınlara açılma sözü, açılmaması müstehaptır, şeklinde anlaşılmalıdır" der. [470]

Ancak Mevdûdî bu konudaki üç görüşü özetleyerek şunları söyler:

"Bir grup, bu kadınların sadece müslüman kadınlar oldu­ğunu söylerler. İbn Abbas, Mücâhid ve İbn Cüreyc bu görüştedirler. Delilleri Hz. Ömer'in Ebû Ubeyde'ye yazdığı mektuptur. İkinci bir grup, bunların tüm kadınlar olduğunu söylerler Fahru'r-Râziye göre en doğru görüş de budur. Ancak bu takdirde biz âyet-i kerîmede niçin "kadınlara" değil de, izafetle "kendi kadınlarına" denmesini izah edemeyiz. Bir üçüncü grup, bu ka­dınların, -müslüman olsun, gayr-i müslim olsun- kendi soh­betlerinde ve hizmetlerinde bulunan ve ahlâk ve âdetleri bilinen kadınlar olduğu görüşündedir. Buna göre müslüman kadınlar, ta­nıdıkları ahlâklı ve hayâlı kadınlara -gayr-i müslim olsalar bi­le- ziynetlerini gösterebilirler. Tanınmayan, bilinmeyen, ya da müslüman olmakla beraber ahlâksız olan kadınlara ise, göster­mezler."

Günümüz âlimlerinden Sabûnî de bu görüşün güzel olduğunu söylerler. [471]

M. Ali es-Sâyis de bu meseleyi tedkikten sonra:

 "Buna göre, müslüman kadın, zînetini müslüman kadına gös­terebileceği gibi, (ahlâkını bildiği) kâfir kadına da gösterebilir. Bu, Ebû Hanife ile Şafii'nin iki ayrı görüşlerinden biridir. Şafîîlerden Gazalî, Maliklerden de İbnü'l-Arabî bunu doğru bulmuşlardır" der. [472]



[465] ez-Zeyla'î, Tebyîn, Vl/18.

[466] Fetâvâ-yı Hindiyye, V/289.

[467] Fahrüddin Râzi, XXIIl/207.

[468] Kurtubî, XII/233.

[469] age.

[470] Alûsî, XV1II/I43.

[471] Sabûnî, Revâl, II/162, 163

[472] M. Ali es-Sâyıs. Tefsiru âyâti'l-ahkâm, 111/104. Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 191-193.