- Kelimeler algı

Adsense kodları


Kelimeler algı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Fri 3 September 2010, 12:53 pm GMT +0200

KELİMELER ve ALGI

Kelimeler ve İnsanlık

 

Kelimeler, insanlık kadar eski

İnsanlık, kelimeler kadar

 

Düşünce dünyasının ışıkları kelimelerle yanmıştır insanlığın, Promete’sidir aydınlığı çalıp getiren. 

Ve ardından karanlık zihinlerin aydınlanması, zihnin kelimeleri, yine kelimelerle tanıyarak yaşadığı dünyayı idrak çabası…

 

İnsanlığın mücadelesi…

 

İnsan, kendisine verilen algılama yetisi ile dış dünyayı gözlemlemiş ve gözlemlerini zihninde anlamlandırmaya çalışmıştır. Algılama ve sonrasında anlam verme ile süreç devam etmiştir.

 

Peki, anlamlandırabilmiş midir her şeyi?

 

Anlam verme; bir nesneye, bir olaya, bir duruma… Var oluşa?

 

Önce anlamalıydı insanlık yaratılmışları. Olanlara, olacaklara bir anlam verebilsin…

İnsanı zamanı ve mekânı ölçüsünde anlamalıydı ki varlığın özünü anlamlandırabilsin.

 

İnsanın dünyası kelimeler kadar şümul,

Kelimelerin dünyası, sonsuzluk kadar

 

Kelimeler ve Konuşma

 

Zihnin mücerretliğini müşahhas yapan, müşahhası mücerret hale getirip zihinde harmanlayan ve harmanladığını tekrar müşahhaslaştıran insanın kelimelere olan bağlılığı. Ruh hâlinin fizikselliğe dökülebildiği yegâne araç.

 

Borçludur insanlık kelimelere

Kelimeler, var oluşa

 

Kelimeler ve Varlığın Menşei

 

İlk insandan günümüze oluşan kültür birikimi, kelimelerle sistemleşmiş ve aktarılmıştır. Maddi olan da manevi olan da varlığını kelimelere borçludur.

 

19. yy ile birlikte dil üzerine yapılan çalışmalar ve bunların amacı… Kelimeler üzerine yapılan çalışmalar ve nöroloji ile ilişkilendirme…  Beynin kelimelerle olan karmaşık ilişkisinin çözümlenmek istemesi…

 

Asıl amaç; dilin yani kelimelerin insanlık kadar eski olduğu düşüncesi ve kelimelerin muazzam gücü, etkileyiciliği, sürükleyiciliği, kapsamı, dünyası ve bunların çözümlenmek istenmesi…

 

İnsan üzerinde yapılan çalışmaların yeterli görülmeyişi, insanın menşeini açıklama noktasında, kelimelerin çözümlenmek istemesi. Çünkü dilin insan varlığıyla var olduğu, düşünmesinin buna bağlı olduğu, kelimelerin sonradan oluşumunun(kelimelerle düşünen bir varlığın nasıl kelimelerden yoksun düşünerek, kelimeleri oluşturacağı!) mümkün olamayacağı gerçeği…

 

Bu gerçeği terennüm eden Cemil Meriç’in “Düşünmeye başlamak, kelimeler üzerinde düşünmekle başlar.” sözü ufkumuzda yankılanmakta…

 

Kelimeler ve Düşünce

 

Düşünce dünyamızın ışıklarını kapatıp duruyoruz. Karanlıkta olduğumuzun farkına bile varmıyoruz. Zifiri karanlığın tebarüzünde elimizin kolumuzun bağlandığını fark ediyoruz. Ardından isyan ediyoruz geceye… Kendimize dönüp bakmıyoruz, bakmak istemiyoruz. Kelimelere yüz çeviriyor ve yüz çevriliyoruz.

 

Düşünce dünyamızın gözünün bakar kalabilmesi…

 

Zihnin dinamikliği araştırmaya bağlıdır. Elde ettiğiniz bulgular ile zihni beslerseniz zihin uyanık kalır ve kendi deveranını sürdürür. Deveran sürdükçe ışık sönmez, ışık sönmedikçe göz görür. Göz gördükçe çeşitlilikleri zihin toplar ve kendi içinde eriterek bünyesine katar. Kelimelerdir ortaya çıkan, kelimelerdir ortaya çıkaran…

 

Kelimelerden yoksun olan zihnin sağlıklı algılama yapamaması sonucunda,  insan ne çevresindekilere ne de kendine anlam verebilir. Sağlıklı bir zihni inşa süreci kelimelerin güçlü olması ile mümkündür. Kelimelerin zenginliği anlam dünyasının zenginliğini beraberinde getirir. Anlam dünyası zengin olan anlam verebilir.

 

Kelimelere döker her şeyini insan

Dökülenleri kelimeler toplar

 

Kelimeler ve Algı

 

Algılamanın ışığıdır kelimeler…

 

Algı olmaksızın algılama gerçekleşmeyeceği gibi, ışık olmaksızın göz bakar olmaz. Çevre farklılaştıkça gözün algıladıkları farklılaşır. Çeşitlilik tezahür eder. Çeşni teşekkül eder. Kelimeler devrededir burada, deveran ederek devrimleşir.

 

Devrimler yaptırır; ideolojiler kırdırır, ideolojiler koydurur. İnsanlığı peşinden sürükler. Sınır koyar, sınırsızlığa götürür. Kelimelerle insanlığın mücadelesidir bu…

 

Algılamanın tezahürü iki şekildedir. Bunlar:

 

Fiziksel boyut ve zihni boyuttur. Fiziksel olarak ilgili organlar dış dünyadan verileri alır ve zihne gönderir. Zihin bunları önceki düşünce sistematiğinden hareketle kelimeler yardımıyla anlamlandırır. Anlam zihnin o ana kadar yapılandırmış olduğu düşünce sistemlerinden bağımsız değildir, olamaz. Tamamen aynı da değildir, ilişkilendirme ve çıkarımlarla yeni bir mantık kurulur ve kelimeler bu sisteme göre dizilir, sıralanır. Kelimeler ne kadar fazla ise fazlalıkla orantılı derin bir mantık, düşünce zinciri kurulabilir ve ifade imkânı algılamayı o oranda etkili yansıtır.

 

Sağlıklı zihni yapıyı kurmuş ve kelimelerin dünyasında kombinasyonlar kurabilen insan, doğru algılar ve algılarını kelimelere döker. Kelimelere dökülenler, insanlığın ortak mirası olur.  Ortak miras, kelimelerdir.

 

Kalp hisset; akıl düşün. Hiç bitmeyecek bir enerji rezervidir bunlar… Kelimelerle atan bir kalp ve kelimelerle harmanlanan bir akıl…

 

Metafiziğin yansımasında birleşir, kelimelerle insanlık.

 

Ve Kelimeler…

 

İnsan kadar eskidir

Varlığın anlamının anahtarı olmuşlardır.

Anlam onda gizlidir

Ve düşünce önündeki perde onlarla kalkar.


Üzeyir SÜĞÜMLÜ