reyyan
Fri 2 December 2011, 08:19 pm GMT +0200
38. Kedi Artığı
75....Ka'b b. Mâlik'in kızı Kebşe'den rivayet edilmiştir: Kebşe, Ebû Katâde'nin oğlunun nikâhlısı iken Ebû Katâde onun yanına geldi ve (gelin) Kebşe de O'na abdest suyu getirdi. Hemen bir kedi gelip o sudan içmeye başlayınca, Ebû Katâde kabı eğdi ve kedi suyu içip bitirdi. Kebşe dedi ki; Ebû Katâde, benim kendisine baktığımı görlince, "Ey kardeşimin kızı, acâib mi buldun?" dedi. "Evet" dedim. O da: Rasulüllah (s.a.), "Kedi pis değildir. Çünkü o devamlı olarak etrafınızda dolaşan hayvanlardandır" buyurdu, dedi.[359] [360]
Açıklama
Buradaki "Ey kardeşimin km" sözünden Kebşe'nin Ebû Kebşe’ nin Ebu Kadate o!dUğu manası çıkanlmanuhdır. Çünkü araplar arasında her hangi bir kimseye "Ey kardeşimin oğlu", "yeğen, emmioğhı" v.s. diye çağırtnakk bir âdettir. Islâmî gelenekte de bu şekilde hitab caizdir. Zira bütün mü'minler kardeştirler. Bu hadis-i şerif hakkında Tirmia "hasen-sahîh" demiştir.
Bu hadis-i şerife göre kedinin ağzı ve artığı temizdir. İmam Mâlik Şafiî, Ahmed, Ishâk ve Sahâbe-i kiram'm ekserisinin görüşü budur. Ancak Ebû Hanife ve taraftarlarının görüşü ise, şöyledir: Ev kedisi devamlı etrafımızda dolaştığı için onun pisliğinden insanların korunması imkansızdır. Bu yüzden şeriat onu temiz saymıştır. Bu bakımdan ev kedisinin ağzı ve artığı temizdir. Binaenaleyh İmam A'zam ve Muhammed'e göre; "başka bir su varken kedinin artığım kullanmak tenzihen mekruhtur, Başka su yoksa, bu kerahet kalkar." Gerçekten de kedi ağzını pislikten korumaz. Bu husus aynen sabahleyin kalkan kimsenin gece elinin pislenmesi ihtimalinden dolayı elini yıkamadan kabuı içine sokmasının yasaklanmasına benzer. Bu açıdan bakılırsa, kedinin artığı tenzihen mekruhtur. Fakat kedinin bir pisliği yaladığı görülerek ağzının pisliği kesin olarak bilinirse artığının da pisliğine; fakat su içerek ağzım temizlediği de kesin olarak bilinirse, artığının temizliğine hükmedilir. İşte Hz. Peygamberin kedinin artığından abdest aldığım İfâde eden hadisler de bu manaya hamledilmiştir.
Diğer bir rivayete göre kedinin eti pis olduğundan dolayı artığı mekruhtur. Bu açıdan bakılınca da kerahet-i tahrimiye ile mekruhtur. Fakat bu hususta en kuvvetli görüş tenzihen mekruh olduğudur.
Kedilerden sakınmak imkânsız olduğundan İslâmiyet bunları pis saymamıştır. Bu aynen, başkalarına hiç bir zaman izin istemeden evlere girmek caiz olmadığı halde her zaman evde bulunduklarından dolayı üç vaktin dışında evin baliğ olmamış çocuklarına ve hizmetçilerine izinsiz olarak evlere girme ruhsatının verilmesine benzer. Binaenaleyh bu hadis-i şerifte her ne kadar kedilerin arttığının temizliği belirtilmişse de temiz su varken kullanılmamalıdır.
Eğer kedinin su içip ağzının temizlendiği görülürse, artık o kedinin artı-ğı temizdir. Hadiste ifade edilen kedinin içmesi için kabın eğilmesi hâdisesi- , nin sebebi budur. Bu durumda, o suyu kullanmakta kerahet yoktur. Çünkü kedinin ağzının pis olması ihtimali kalmamıştır. Fakat ağzının pislendiği ke- i sinlikle bilindiği zaman, artığının da kesinlikle pisliğine hükmedilir.[361]
Bazı Hükümler
1. Kişi bilmedigmi bir bilene sormalıdır.
2. Zararsız olan hayvanlara merhametli davranılmalıdır.Zararlı olan hayvanlara işkence çektirmeden öldürülmesine cevaz verilmistir.
3. Kedinin artığı temizdir.
76....Dâvûd b. Salih annesinden rivayetle dedi ki; Birgün eski hanımefendim benimle Âişe (r.a.)'ye keşkek gönderdi. O'nu namazda buldum. Bana, elimdekini yere koymamı işaret etti. (Koydum) ve birden bire bir kedi geldi keşkek'ten bir parça yedi. Âişe (r.a.) namazı bitirince, kedinin yemiş olduğu yerden yemeye başladı ve:"Rasûlul-lah (s.a.): "Kedi pis değildir. O ancak sizin etrafınızda dolaşan hayvanlardandır" buyurmuştur. Ben Resulüllah'ı (s.a.) kedi artığıyla abdest alırken de gördüm"[362] dedi.[363]
Açıklama
Hadis-i şerifte geçen "herîse" ttirkçede keşkek denilen, döğülmüş etle buğdaydan yapılan bir yemektir.Ümmü Dâvûd' un ismi kitablarda açıkça zikredilmemiştir. Ancak Zehebî Mizanü'l-İ'tidâl'da şu kadarcık bir malumat vermektedir:
"Bu hanımın ismi açıklanmamış olup Dâvûd b. Salih et-Temmâr'ın an-nesidir. Kendisini Hz. Âişe'ye gönderen de onu hürriyetine kavuşturan ha-nımefendisidir."
Hz. Âişe validemizin, kedinin yediği yerden yemesi, kedinin artığının yenilebileceğini göstermek, bu hususta dinin hükmünü açıkça bil-fül ortaya koyarak onun yayılıp bilinmesine hizmet etmek gayretinden ileri gelmektedir. Eğer kedinin ağzının değdiği yeri atsa ve yemeseydi, kedinin artığı pis zannedilecekti.
Hz. Âişe validemizin namazda işaret etmesi hususu ise, namaz içinde yapılıp da "amel-i kesir" derecesine varmayan küçük hareketlerin namazı bozmadığının işaretidir.
Bilindiği gibi "amel-i kesîr" çok iş, "amel-i kalîl"de "az iş" anlamına gelir. Amel-i kesir namazı bozar; amel-i kalil (az iş) ise, bozmaz.
Amel-i kesîr; namaz kılan şahsın dışarıdan bakan kimselere namazda olmadığı kanaatini verecek derecede namazla ilgisi bulunmayan işlerle meşgul olmasıdır. Amel-i kesirin en güzel tarifi budur.[364]
Amel-İ kalil: Bu dereceye varmayan ve namazla ilgili olmayan fiil ve hareketlerdir.
Abdesti bozulan şahsın abdestini yenilemek, namaz kılmaya devam edemeyen bir imamın yerini almak, salat-i havf (korku namazın)da saf değiştirmek için yapılan fiil ve hareketler amel-i kesîr sayılmazlar.
Namaz kılarken düşen fesi başa koymak da amel-i kesir değildir. Peş peşe yapılan üç hareket amel-i kesir, bundan daha az hareket amel-i kalil-dir. Özür yokken peş peşe üç adım yürünmesi, namaz kılan emzikli bir kadının bir çocuk tarafından emilmesi ve kadından süt gelmesi, bir elle yapılması lâzım gelen işin iki elle yapılması amel-i kesirdir. Namaz kılanın keyfî olarak yaptığı iş amel-i kesir; mecbur olarak yaptığı iş ise, amel-i kalildir. Namaz kılan bir kimsenin elbisesini ve seccadesini düzeltmesi, bir yerini kaşıması, kendini rahatsız eden bir sineği defetmesi amel-i kesir değildir.
Bazı haller namaz kılan şahsın takdirine bağlıdır. Bu şahıs yaptığı bir işin amel-i kesir olduğuna kanaat getirirse o iş amel-i kesirdir; aksi halde değildir.[365]
Bazı Hükümler
1. İnsanlar arasında hediyeleşmek caizdir.
2. Namaz küan kimsenin, namaz esnasında eliyle, gözüyle ve başıyla işarette bulunması caizdir.
3. Kedi ve artığı temizdir. Onu içmek ve ondan abdest almak mekruh değildir. (Bu hususta mezheb imamlarının görüşleri bir önceki hadis-i şerifin izahında verilmiştir.)
4. Bazı âlimler bu hadisden, evde kedi besleyip terbiye etmenin müste-hab olduğu hükmünü çıkarmışlardır.[366] [367]
[359] Tirmizî, tahâre 69; Nesâî, tahâre 53; miyâh 8; İbn Mâce, tahâre 32; Dârimî, vudÛ' 58; Muvatta, tahâre 13; Ahmed b. Hanbel, V, 296, 309.
[360] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 143.
[361] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 143-144.
[362] Bu hadis-i şerifi sadece Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.
[363] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 144-145.
[364] Dâvudoglu Ahmed: İbn Âbidin Tercemesl I, 537.
[365] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 145-146..
[366] "Kedi sevgisi imandandır" sözü, hadis değildir, bk. el-Aclûni, Keşfü'l-hafa, I, 347, (Beyrut, 1351).
[367] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 146.