sumeyye
Sat 1 September 2012, 02:23 pm GMT +0200
I. Kazaya Vakit Ve İmkân Bulamamak: [574]
Aşağıda incelenecek olan yolculuk veya hastalık sebebiyle Ramazan orucunu tutamamış olan kimse, bunu tamamen veya birkaç gün de olsa kaza edecek vakit bulamadan vefat edecek olsa, -eğer malı varsa- kazası gereken her gün için Hanefî Mezhebine göre, fidye verilmesini vasiyet etmesi lâzım gelir; eş-Şafiî’ye göre, vasiyet gerekmez. Bu fidye, malının üçte birinden fakirlere verilir. Ramazan orucunu kasıtlı olarak tutmayan kimseye de malı varsa vefatı halinde fidye verilmesini vasiyet etmek bir vecibe olur. Kaza edecek vakit bulamazsa bile, bu son durumdaki kişi için hüküm böyledir. Zira, kendisi için mümkün olan edayı terketmiştir. Vasiyet bulunmadığı takdirde, fidyeyi mirasçılarının vermesigerekmez, isterlerse kendi mallarından verebilirler. Mirasçılar veya başkaları, ölü adına orucu kaza edemezler. Çünkü, bedenî ibadetlerde niyabet geçerli değildir; ancak tuttukları orucun sevabını onlara bağışlayabilirler.
eş-Şafiî’ye göre, böyle bir kimsenin terekesinin tamamından kazaya kalmış oruçlarının fidyesi verilir. Kendisi vasiyet etmiş olsun olmasın durum değişmez. Böyle bir kimse adına velisi oruç tutabilir. Tutulmayan oruçlardan dolayı fidye verilmesi, Ramazan orucuyla bunun kazasına ve adak oruçlarına mahsustur. Yemin vekati keffaretleri için lâzım gelen oruçları tutmaktan âciz kalan kimsenin daha hayattayken fidye vermesi caiz değildir. Fakat bunun için vasiyet etmesi caizdir.
II. Ölüm:
Ölüm sonrasında fiilen oruç tutmak ve mükelleflik sözkonusu olmadığından oruç otomatikman düşmüş olur.
[574] Kâsânî, BS, c. II, 8.102; Mergınânî, Hidâye, c. I, s. 128.