- Kayda Değer Diyaloglar 5

Adsense kodları


Kayda Değer Diyaloglar 5

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
Rüveyha
Mon 3 November 2014, 04:40 pm GMT +0200
Kayda Değer Diyaloglar

Serhat Albamya | Şubat 2013 | TENCERE   

Yaşlı olmasına rağmen abur cubur seven neneleri bilirsiniz. Bilmem diyen tekrar düşünsün. Onlardan bir ya da birkaçı hepimizin etrafında muhakkak vardır. Hayatı güzelleştirmek, biraz komik bir hale getirmek için her muhite eşit miktarlarda dağıtılırlar çünkü.

Bu teyzelerden birini de ben tanıyorum. Abur cubur konusunda torunları ile yarışır, şekerini anında yükseltmesine rağmen kola ister, kola alınmazsa surat asar, başka bir odaya gider. İşte böyle orijinal, Karadenizli bir nene benim tanıdığım.

Geçen maç izlerken (film, dizi ve maçları da kaçırmaz) torunlarıyla arasında şöyle bir diyalog gelişiyor:

– Ha bu maç edenler Türk müdür?
– Yok anneanne…
– İçisi de mi gâvurdur?
– Evet anneanne, ikisi de yabancı takım.
– O zaman bırakın yesinler pirbirlerinu!..

Allah uzun ömürler versin, nenelerimizden daha çook komik sözler duyalım inşallah.

***

Minibüste yanıbaşımda dikilip bağıra bağıra konuşan adamın sözleri beni benden aldı:

– Ya tamam da, dünyayı değiştirmeye Furkan’dan başlama, yapamazsın! En iyisi git foklardan başla! Hani kutuplarda fokları öldürüyolar ya, git onları kurtararak değiştir dünyayı. Furkan’ı zaten değiştiremezsin!

Sohbeti buraya getiren neydi bilmiyorum ama bana kalırsa havasız minibüs ve itiş tepiş yolculuk arkadaşın dengesini hafif oynatmış.

***

Anne babaların işi çok zor. Belli yaşa gelince çocuklar her şeyi merak ederler, çok soru sorarlar. Bazen cevap alma isteğinden çok soru sormanın keyfine kendini kaptırdıkları dahi olur. Muhtemelen bu anne babayla bir iletişim biçimi.

– Baba, bu ne?
– Anne, şu ne?

Bir de aynı soruyu onlarca kez sorarlar. Anne baba kendini çaresiz hisseder. Sorulan şeyi bilip bilmeme ayrı dert, bildiğini bacaksıza anlatabilmek başka dert! Oysa çocukların gözünde büyükler her şeyi bilir.

Dört yaşında bir yeğenim var. Babasına soruyor:

– Baba, bu ne?
– Bardak oğlum.
– Neden?!
– Öyle demişler işte. Adını bardak koymuşlar.
– Ama neden?!!
– ???

***

– Baba, köpekler su içer mi?
– Evet oğlum.
– Neden?!
– Onlar da susarlar, su içmek isterler.
– Neden?!!
– ???

***

Bir de çocuklar iyi mucitlerdir. Özellikle dil konusunda… Hiç zorlanmadan söylerler istedikleri şeyi. Bütün kelimeler onlarındır, ne imlaya uyarlar ne de sözlük bilgisine. Yine yeğenimden:

– Baba, bana bugün tipattan (kitaptan) masal okuma. Ağzınla oku, ağzınla masal anlat!

Yani kendin uydur demek istiyor.

Mahalleden Haberler

“Telefonunuzun borcu ödenmediğinden görüşmeye kapatılmıştır” diyen ses kaydına mahçup bir şekilde “Tamam kızım, ödeyeceğiz kızım..” diye cevap veren Hüseyin amcanın bu sefer de bankalar caddesinden geçmemek için yolunu uzattığına tanık olduk. Neden böyle yaptığını soranlara şu cevabı vermiş:

– Geçen eve bir mektup geldi. Bizim oğlan bankadan kart almış, mektupta onun borcu yazıyormuş. Şimdi oğlan ödeyemediyse diye geçemiyorum bankaların önünden. Maazallah çevirirler, bizim oğlanı sorarlar, mahcup olurum…

***

Pintiliği ile mahallemizde nam salmış Rıfat amcadan bir vukuat daha:

Geçen aylarda sabahları ilk alışverişini yapıp siftahını ettiği dükkanlara akşamüstü tekrar uğrayıp “Bugün hasılat nasıl?” diye soran ve hasılat yüksekse kendisine pay isteyen Rıfat amca, sebep olarak siftahı onun yaptığını, o yüzden hasılatta kendisinin de payı olduğunu iddia etmişti. Son vukuatında ise herkesin ağzını açık bıraktı.

Minibüsteki “Tam 1.80 öğrenci üniformalı 1.00” tabelasını gören Rıfat amca, hafta sonları gürbüz torununun okul kıyafetini giyerek minibüse binmeye başladı. Minibüsçünün onca itirazına rağmen 1.00 liradan bir kuruş fazlasını vermemeye de ant içmiş. Diyor ki:

– Üniformaysa üniforma, al sana bi’ lira!

Ne diyelim, seninle uğraşılmaz Rıfat amca.