hafiza aise
Mon 8 August 2011, 12:25 pm GMT +0200
F) KÂTİBE SÜNNETLERİ[705]
Hz. Peygamber (s.a.) yolculuk dışında, ikâmet halinde iken on rekât (sünnet) namaza devam buyururdu. Bunlar da İbn Ömer'in naklettiği şu hadiste bildirilenlerdir: "Hz. Peygamberden (s.a.) on rekât namaz belledim: İki rekât öğle namazından önce, iki rekât da ondan sonra, akşam namazından sonra evde iki rekât, yatsı namazından sonra evde iki rekât ve sabah namazından önce iki rekât. "[706]
Bu namazları Hz. Peygamber (s.a.) ikâmet halinde iken asla bırakmazdı. Öğleden sonraki iki rekâtı kaçırmıştı da, onları ikindiden sonra kaza etmişti. Bu iki rekât namaza devam buyurmuştur.*3^ Çünkü Hz. Peygamber (s.a.) bir amele başladı mı, onda sebat ederdi. Yasak vakitlerde râtibe sünnetleri kaza etme, hem O'nun hakkında hem de ümmeti hakkında genel hükümdür. Yasak vakitte bu iki rekât namaza devam etme ise -inşâallah, açıklaması Hz. Peygamber'in (s.a.) hususiyetleri bölümünde geleceği üzere- yalnız O'na mahsustur.
Zaman zaman öğleden önce dört rekât kılardı. Nitekim Sahih-i Buha-rî'de Hz. Âişe'nin (r.a.): "Hz. Peygamber (s.a.) Öğleden önce dört, sabahtan önce de iki rekât sünnet namaz kılmayı terketmezdi." dediği rivayet.[707]
edilir'[708]. Şu halde ya Hz. Peygamber (s.a.) evinde kıldığında dört, camide kıldığında iki rekât kılardı demek gerekir -ki bu daha açık gözükmektedir-ya da öyle de yapardı, böyle de, demelidir. Hepsi de Hz. Âişe ve İbn Ömer'den gözlem niteliğinde aktarılmıştır. Her iki hadis de sahihtir; ikisinden birisinde kusur yoktur. "Bu dört rekât namaz, öğlenin sünneti değildi; zevalden sonra kıldığı başlı başına müstakil bir namazdı" da denilebilir. Nitekim İmam Ahmed'in Abdullah b. Sâib'den rivayetine göre Allah Ra-sûlü (s.a.), güneşin zevalinden sonra dört rekât namaz kılardı ve: "Bu saat, göğün kapılarının açıldığı saattir. Bu vakitte salih bir amelimin (Arş'a) yükselmesini arzu ederim." buyururdu.[709]
Yine Hz. Âişe'den (r.anha), Sünen'de nakledildiğine göre Allah Rasû-lü (s.a.) öğleden önce dört rekât kılamadığında, bu dört rekâtı öğleden sonra kılardı[710]. İbn Mâce diyor ki: "Allah Rasûlü (s.a.) öğleden önceki dört rekâtı kaçırdığında, onları Öğleden sonraki İki rekâtın arkasında kılardı."[711] Tirmizî'de, Ali b. Ebu Tâlib'in (r.a.) şöyle dediği nakledilir: "Allah Rasûlü (s.a.) öğleden önce dört, ondan sonra da iki rekât namaz kılardı. "[712]Yine İbn Mâce, Hz. Âişe'nin şöyle dediğini aktarır: "Allah Rasûlü (s.a.) öğleden önce dört rekât namaz kılardı. Bu dört rekâtta kıyamı uzatır; rükû ve secdeyi güzel yapardı."[713] Hz. Âişe'nin, Hz. Peygamber (s.a.) terketmezdi diye kastettiği işte -Allah daha iyi bilir ya- bu dört rekâttır.
Öğlenin sünneti ise İbn Ömer'in söylediği iki rekâttır. Diğer namazların sünnetlerinin ikişer rekât olması ve insanların en boş bulundukları bir vakit olduğu halde sabahın sünnetinin iki rekât olması bunu açıklığa kavuşturur. Buna göre öğleden önceki bu dört rekât» sebebi günün yarılanması ve güneşin zevali olan müstakil bir virddir. Abdullah b. Mes'ûd, zevalden sonra sekiz rekât namaz kılar ve: "Bunlar, misilleriyle gece namazına bedeldirler" derdi. Allah daha iyi bilir ya, bunun sırrı şudur: Gündüzün ortası, gecenin yarısına karşılıktır. Göğün kapıları zevalden sonra açılır. Nüzûl-i ilâhî (ilâhî iniş) ise gece yansından sonra gerçekleşir. Bu iki vakit, yakınlık ve rahmet vakitleridir. Birinde göğün kapıları açılır, diğerinde Rab Tebâreke ve Teâlâ dünya göğüne iner.
Müslim'in Sahih 'indeki rivayetine göre Ümmü Habîbe diyor ki: Allah Rasûlü'nün (s.a.) şöyle buyurduğunu işittim: "Kim bir gün, bir gecede on iki rekât namaz kılarsa, o namazlara karşılık o kimse için cennette bir ev bina edilir." Nesâî ve Tirmizî, bu hadise şu İlâveyi getiriyorlar: "Dört öğleden önce, iki rekât sonra, iki rekât akşamdan sonra, iki rekât yatsıdan sonra, iki rekât sabah namazından önce. " Nesâî: "İki rekât yatsıdan sonra" yerine: "İki rekât ikindiden önce" şeklinde rivayet ediyor. Tirmizî, bu hadisin sahih olduğunu söylemiştir.'[714] îbn Mâce, Hz. Âişe aracılığıyla Hz. Peygamber'in (s.a.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Kim şu on iki rekât sünnet namaza devam ederse Allah onun için cennette bir ev bina eder; Dört rekât Öğleden önce, iki rekât ondan sonra, iki rekât akşamdan sonra, iki rekât yatsıdan sonra, iki rekât sabahtan önce."[715]Yine İbn Mâce'nin Ebu Hureyre kanalıyla Hz. Peygamber'den (s.a.) naklettiği buna benzer bir hadiste şöyle deniliyor: "İki rekât sabahtan önce, iki rekât öğleden Önce, iki rekât ondan sonra, iki rekât -zannederim- ikindiden önce, iki rekât akşadan sonra, -zannederim- iki rekât da yatsıdan sonra." [716] Bu açıklamanın, râvilerin birinin sözünün hadise sokuşturulmuş (müdrec) şekli olması da, doğrudan doğruya Hz. Peygamber'in (s.a.) sözü (merfû hadis) olması da muhtemeldir. Allah en iyi bilendir.
İkindiden önceki dört rekâta gelince; Hz. Peygamber'in (s.a.) bu dört rekât namazı kıldığına dair, Âsim b. Damra'mn Hz. Ali'den naklettiği uzun bir hadisten başka sahih bir hadis yoktur. Bu hadiste deniyor ki: "Hz. Peygamber (s.a.) gündüzün on altı rekât (sünnet) namaz kılardı: Güneşin şuradan yüksekliği, öğle namazına buradan yüksekliği gibi kalınca dört rekât namaz kılardı. Öğleden önce dört rekât, öğleden sonra iki rekât ve ikindiden önce dört rekât namaz kılardı." Bu hadisin bir başka metninde şöyle deniliyor: "Güneş şuradan (tam tepeden) kayıp ikindi vaktinde buradan yüksekliği gibi bir yükseklikte olunca iki rekât namaz kılardı. Güneşin şuradan yüksekliği, öğle vaktinde buradan yüksekliği gibi olunca dört rekât namaz kılardı. Öğlenin farzından Önce dört ve ondan sonra iki rekât kılardı. İkindiden önce dört rekât kılar ve her iki rekâtın arasım Mukarreb Meleklere, (Peygamberlere) ve onların yolundan giden mü'min ve müslümaniara selâm vermek suretiyle ayırırdı.[717]
Şeyhülislâm İbn Teymiye'nin bu hadisi inkâr ettiğini, hiddetle reddettiğini ve: "Bu hadis mevzu = uydurmadır" dediğini işittim. Ebu İshak el-Cüzcânî'nin hadisi inkâr ettiğini söylerdi.
Ahmed, Ebu Davud ve Tirmizî'nin İbn Ömer'den rivayetlerine göre Hz. Peygamber (s.a.): "Allah, ikindiden önce dört rekât kılan kimseye rahmet etsin" buyurmuştur.[718] Bu hadis hakkında farklı görüşler ileri sürülmüş, İbn Hibbân sahih saymış, diğerleri ise illetli (muallel) bulmuştur. İbn Ebî Hatim anlatıyor: Babam Ebu Hâtim'in şöyle dediğini işittim: Ebu'I-Velîd et-Tayâlisî'ye, Muhammed b. Müslim b. el-Müsennâ'mn, babası Müslim b. el-Müsennâ yoluyla İbn Ömer'den, onun da Hz. Peygamber'den (s.a.) rivayet ettiği: "Allah, ikindiden önce dört rekât kılan kimseye rahmet etsin'* hadisini sordum, o da; karşılığında "Bırak şunu!" dedi. Bunun üzerine: ('Bu hadisi Ebu Davud rivayet etmiştir" dedim; şöyle karşılık verdi: Ebu'l-Velîd der ki: îbn Ömer: "Hz. Peygamber'den (s.a.) bir gün ve gecede on rekât belledim" derdi. Şayet bu (ikindiden önceki dört rekât) da olsaydı, elbet onu da sayardı... Babam (Ebu Hatim) dedi ki: Yani İbn Ömer o zaman: "On iki rekât belledim" derdi. Bu durum hadis için asla bir illet değildir. Çünkü İbn Ömer, yalnızca Hz. Peygamber'den (s.a.) bellediği fiili haber vermiş, bundan başka birşeyi haber vermiş değildir. Öyleyse asla iki hadis arasında çelişki yoktur.
Akşamdan önceki iki rekât namaza gelince; Hz. Peygamber'in (s.a.) bu iki rekâtı kıldığı naklolunmamıştır. Ancak arkadaşlarının bu namazı kılmalarına ses çıkarmamıştır. Onların kıldığını gördüğü halde ne onlara bunu emretmiş, ne de yasaklamıştır. Sahihayn'da Abdullah el-Müzenî'den nakledildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.): "Akşamdan önce namaz kılınız. Akşamdan önce namaz kılınız" buyurmuş ve üçüncüde halkın bu namazı (ileride) âdet edinmelerinden çekindiği için (bunun önüne geçmek isteyerek): "Dileyen kılsın" demiştir.[719] Bu iki rekât hakkında doğru olan görüş işte budur. Yani bu iki rekât namaz müstehabtır, mendubtur; diğer
râtibe sünnetler gibi bir râtibe sünnet değildir.[720]
Hz, Peygamber (s.a.) genellikle sünnetleri, bir sebebe bağlı olmayan nafile namazları ve bilhassa akşamın sünnetini evinde kılardı. Akşamın sünnetini camide kıldığı kesinlikle nakledilmemiştir.
Hanbel'in rivayetine göre îmam Ahmed (b.Hanbel) diyor ki: Kişinin, akşamdan sonraki iki rekâtı evinde kılması sünnettir. Hz. Peygamber (s.a.) ve O'nun sahabîlerinden bu şekilde rivayet edilmiştir. Sâib b. Yezîd: "Ömer İbnü'l-Hattâb devrinde insanların akşam namazını kılınca hep birden dağıldığını, camide bir tek kimse bile kalmadığını gördüm. Herhalde akşamdan sonra ailelerinin yanma dönünceye kadar da namaz kılmazlardı." diyordu.
Bir kimse iki rekâtı camide kılarsa onun için yeterli oiur mu ve bu iki rekât (akşamdan sonra evde kılman) namaz yerine geçer mi? Bu konuda İmam Ahmed'den farklı görüşler naklolunmuştur. Oğlu Abdullah, şöyle dediğini rivayet ediyor: Bir adamın -İmam Ahmed, o adamın adını vermiştir- şöyle dediği kulağıma kadar geldi: "Bir adam iki rekât (sünneti) akşamdan sonra camide kıisa kâfi gelmez" Bu sözü naklettikten sonra îmam Ahmed: "Bu adamın sözü ne kadar güzel! Kaçındığı şey ne kadar hoş!" dedi. Ebu Hafs der ki: "İmamın böyle demesinin sebebi, Hz. Peygamber'-in (s.a.) bu namazı evlerde kılmayı emretmiş olmasıdır." el-Mervezî ise: "Kim akşamdan sonra camide iki rekât kılarsa âsî olur" dedi.
Ahmed b. Hanbel: "Bunu bilmiyorum" dedi. Ben (oğlu Abdullah) de ona: "Ebu Sevr'in: O kimse âsîdir, dediği söyleniyor" dedim. "Herhalde Hz. Peygamber'in (s.a.): Akşamın sünnetini evlerinizde kılın, hadisi [721]doğrultusunda bu görüşe varmıştır" dedi. Ebu Hafs diyor ki: "Bu sözlerin yorumu şöyledir: Bir kimse farzı evinde kılıp camiyi terketse namazı yerini bulur. Sünnet namaz da işte böyledir." Ahmed'e göre durum böyle değildir. Sözünün yorumu ancak şöyle olabilir: Sünnet namazlar için belli bir yer ve cemaat şartı yoktur. Hem evde hem de camide kihnabilirler. En iyi bilen Allah'tır.
Akşam sünnetinde (uyulacak) iki sünnet vardır:
Birinci sünnet: Akşamın farzı ile sünneti arası sözle bölünmemelidir. el-Meymûnî ve el-Mervezî'nin rivayetlerine göre Ahmed (r.h.): "Akşamın farzından sonra, iki rekât sünnetten önce bu iki rekât sünneti kılıncaya kadar kişinin konuşmaması müstehabdır." demiştir. Hasan b. Muhammed anlatıyor: "Ahmed'in akşam namazından selâm verip çıktığım, ayağa kalktığını; evine girmeden önce camide namaz kılmadığını ve bu arada konuşmadığım gördüm." Ebu Hafs diyor ki: "Ahmed'in böyle yapmasının sebebi Mekhûl'ün şu sözüdür: Allah Rasûlü (s.a.) buyurdular ki: 'Kim akşamdan sonra konuşmadan iki rekât kılarsa, kıldığı bu namaz İlliyyîn'e yükseltilir.[722] Zira böylece nafile, farza bitişmiş olur."
İkinci sünnet: Evde kılmak. Nesâî, Ebu Davud ve Tirmizî'nin Kâ'b b. Ucra'dan naklettiklerine göre Hz. Peygamber (s.a.) Abdüleşhel oğullarının mescidine geldi, orada akşam namazını kıldırdı. Namazlarını bitirince Hz. Peygamber (s.a.) baktı ki nafile namaz kılıyorlar. Bunun üzerine: "Bu, evlerin namazıdır." buyurdu.[723] Bu hadisi İbn Mâce, Râfi' b. Hadîc'den rivayet etmiş ve o rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.): "Bu iki rekâtı evlerinizde kılınız" buyurmuştur.
Sözün özü, genellikle sünnetleri ve nafile namazları evde kılma Hz. Peygamber'in (s.a.) âdeti idi. Nitekim Sahih'dc nakledildiği üzere İbn Ömer şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'den (s.a.) on rekât namaz belledim: İki rekât öğleden Önce, iki rekât da ondan sonra, akşamdan sonra evde iki rekât, yatsıdan sonra evde iki rekât ve sabah namazından önce iki rekât."[724]
Sahih-i Müslim'de Hz. Âişe'nin (r.anha) şöyle dediği nakledilir: "Hz. Peygamber (s.a.) evimde, öğleden önce dört rekât namaz kılar, sonra mescide gider cemaata namaz kıldırırdi. Sonra gelir iki rekât namaz kılardı. Cemaata akşam namazını kıldırır; sonra gelir, iki rekât namaz kılardı. Cemaata yatsıyı kıldırıp evime gelir iki rekât kılardı. [725]
Sabah namazının sünneti hususunda O'ndan gelen sahih rivayet de böyledir. Bu namazı Hafsa'nın da söylediği üzere evinde kılardı. [726]
Sahihayn'da İbn Ömer'den gelen bir rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.) evinde cumadan sonra iki rekât namaz kılardı .[727] Cumadan önce ve sonra kılınan sünnet namaz hakkında, -inşaallahuteâlâ- Hz. Peygamber'in (s.a.) cuma konusundaki âdet ve tutumları anlatılırken, söz edilecektir. Bu durum Hz. Peygamber'in (s.a.) şu sözüne muvafıktır: "Ey insanlar! Namazlarınızı evlerinizde kılınız. Çünkü farz namaz hariç, kişinin kıldığı en faziletli namaz, evinde kıldığıdır.[728]
Sünnetleri ve nafileleri -bir arızî durum olmazsa- evde kılma Hz. Pey-gamber'in (s.a.) âdetiydi. Nitekim yolculuk, hastalık, vb. gibi camiye gitmeyi engelleyen arızî bir durum bulunmadığında farzları camide kılmak da O'nun âdetiydi.
Sabah namazının sünnetini kılmaya bütün nafile namazlardan daha çok dikkat eder, bu namaza daha fazla devam buyururdu. Bu yüzden hem bu namazı, hem de vitir namazım ne yolculuk esnasında,ne de ikamet halinde terkederdi. Yolculukta sabah namazının sünnetine ve vitire diğer sünnetlerden öte bütün nafilelerden daha fazla devam buyururdu. Yolculukta, bu iki namazdan başka bir râtibe sünnet kıldığı naklolunmamışım Bundan dolayı tbn Ömer (yolculukta) iki rekâttan fazla kılmaz ve: "Allah Rasûlü (s.a.) ile, Ebu Bekir ve Ömer ile -Allah onlardan razı olsun- yolculuk ettim. Yolculukta iki rekâttan fazla kılmazlardı." derdi.[729] Her ne kadar bu söz, onların sünnet namaz kılmayip farz namazı ise dört rekâta tamamlamadıkları ihtimalini taşıyorsa da sağlam yoldan tesbit edildiğine göre İbn Ömer'e yolculukta öğlenin sünnetini kılma meselesi sorulmuş, o da: "Nafile namaz kılacak olsaydım, namazı (dört rekâta) tamamlardım." demiştir. Bu, onun -Allah ondan razı olsun- fakîhliğinin göstergelerindendir. Çünkü Allah Teâlâ, yolcudan hafifletmek kastıyla dört rekâtlı namazın yarısını kaldırmıştır. Şayet o kisalmış namazdan önce veya sonra iki rekât namazı meşrûlaştıracak olsaydı, bu namazı (dört rekâta) tamamlaması daha uygun olurdu. [730]
[705]
[706] Buharı, 19/34, 19/25, 19/29, 11/39; Müslim, 729; Tirmizî, 433; Ebu Davud, 1252; Nesâî, 2/119; Muvatta, 1/166, Ahmed, 2/117.
[707] Müslim, 834/297, 835/299. Bu rivayette Hz. Âişe: "Allah Rasûlü (s.a.) benim yanımda ikindiden sonra İki rekât kılmayı asla terketmedi." diyor.
[708] Buharı, 19/34; Ebu Davud, 1253; Nesâî, 3/256
[709] Ahmed, Müsned, 3/411; Tirmizî, 478; Tayâiisî, 1/113. İsnadı hasendiri
[710] Tirmizî, 426. tsnâdı hasendir.
[711] İbn Mâce, 1158. Bir önceki hadis sebebiyle hasendir (hasen ligayrihi)
[712] Tirmizî, 424. Senedi hasendir.
[713] İbn Mâce, 1156. Senedinde yalnız bir zayıf râvi vardır.
[714] Müslim, 728; Tirmizî, 415; Ebu Davud, 1250; Nesâî, 3/261; İbn Mâce, 1141; İbn Hıbbân, 614. İbn Hibbân hadisin sahih olduğunu, Tirmizî ise hasen-sah!h olduğunu söylemiştir.
[715] İbn Mâce, 1140; Tirmizî, 414; Nesâî, 3/260, 261. Senedi hasendir.
[716] İbn Mâce, 1142; Nesaî, 3/264. Senedi hasendir.
[717] Ahmed, Müsned, 1/85, 142, 143, 146; Tirmizî, 595, 596; İbn Mâce, 1161. Tirmizî diyor ki: Bu hadis hasendir. ishak b.Rahûyeh: "Hz. Peygamber'in (s.a.) nafile namazları konusunda rivayet edilen en hasen hadis budur" demiştir.
[718] Ahmed, Müsned, 2/117; Tirmizî, 430; Ebu Davud, 1271. Senedi hasendir. İbn Hibbân (616), bu hadisi sahih saymıştır.
[719] Buharî, 19/35, 96/27 ; Ebu Davud, 1281; Ahmed, Müsned, 5/55; Müslim, 838 (304).
[720] Akşam namazından önce namaz kılma konusunda farklı rivayetler gelmiş, ancak incelendiğinde kılındığı yolundaki rivayetlerin daha sağlam ve daha çok olduğu görülür. Biz şimdi bunlardan bir kısmını sunacağız:
a) Hz. Peygamber (s.a.) üç kere: "Her iki ezan (yani ezanla kamet) arasında bir (sünnet, nafile) namaz vardır" buyurdu, üçüncüsünde "Dileyen kılar" dedi (Buharî, 19/35, 10/14, 10/16; Müsüm, 838/304).
b) Mersed b. Abdullah el-Yezenî anlatıyor: Ukbe b. Âmir el-Cühenî'ye geldim ve: "Şu Ebu Temim'e şaşmaz mısın, akşam namazından önce iki rekât kılıyor?!" dedim. Ukbe: "Allah Rasûlü (s.a.) hayatta iken biz de kılardık" deyince ben: "Peki şimdi seni alıkoyan ne?" diye sordum. "İş güç" cevabını verdi. (Buhari, 19/35).
c) Muhtar b. Fülfül anlatıyor: Enes b. Mâlik'e ikindiden sonra nafile kılmanın hükmünü sordum, "Hz. Ömer ikindiden sonra kılınan bir namazdan dolayı ellere vururdu. Bİz Allah Rasûlü (s.a.) devrinde güneş battıktan sonra akşam namazından önce iki rekât kılardık" diye karşılık verdi. Ben: "Allah Rasûlü (s.a.) bu İki rekât namazı kılar mıydı?" diye sorunca: "O, bizim kıldığımızı görürdü; ama bize ne emrederdi, ne de bizi ondan menederdî" cevabım verdi. (Müslim, 836/302).
d) Enes b. Mâlik diyor ki: Biz Medine'de iken müezzin akşam ezanını.okuyunca, cemaat direklere koşuşurlar iki rekât namaz kılarlardı, öyle ki, mescide giren bir yabancı bu namazı kılanların çokluğundan akşam namazının kılındığı zanmna kapılırdı (Müsüm, 837/303).
e) tbn Hibban (617), sahih bir isnâdla şu hadisi rivayet eder: Allah Rasûlü (s.a.) akşam namazından önce iki rekât namaz kıldı.
0 Ebu Umâme diyor ki: Biz Allah Rasûlü (s.a.) zamanında akşamdan ince iki rekât kılmayı terketmezdik.
Bu hadislere aykırı olarak gelen hadisler de vardır. Ancak yukarıda da belirttiğimiz üzere bunlar diğer hadisler kadar güçlü değildir:
a) İbn Ömer'e akşamdan önce iki rekât namaz kılma konusu sorulunca: "Aİlah Rasûlü (s.a.) devrinden bu iki rekâtı kılan hiç kimse görmedim, ikindiden sonra iki rekât kılmaya ruhsat vermiştir." dedi (Ebu Davud). Hadis ihtilaflıdır.
b) Abdullah b. Büreyde, babası Büreyde'den naklen Allah Rasûlü'nün (s.a.) "Akşam dışında her iki ezan arasında bir İki rekâtlık namaz vardır" buyurduğunu nakîeder (Dârakutnî, Beyhakî). Hadis zayıftır. Geniş bilgi için bk. el-
Aynî, Umdetu'l-Kâfi, c.VII, s.246.
[721] Ahmed, Müsned, 5/428; Ibn Mâce, 1165. İsnadı kuvvetlidir. Heysemî, Mecmau'z-Zevâid'öc (2/229, 230) kaydediyor ve: "Ahmed rivayet etmiştir. Râvîleri sikadır" diyor.
[722] Münzirî, et-Tergîb'de (1/205) zikretmiş ve bir başka rivayette "iki rekât" yerine "dört rekât" şeklinde geldiğine dikkat çekip "Bu hadisi Razîn kaydetmiştir. Temel kaynaklarda göremedim." demiştir. Mekhûl, tabiînden olduğu için hadis mürseldir.
[723] Nesâî, 3/198; Tirmizî, 604; Ebu Davud, 1300. Senedinde yalnız bir meçhul râvi vltrsa da yukarıda (bk. dipnot: 17) geçen hadis bunu destekler. İbn Mâce'nin rivâyetj ettiği Râfi' b. Hadîc hadisi ise metruktür.
[724] Buharî, 19/29; Müslim, 729 (104); Mâlik, 1/166; Ebu Davud, 1252; Nesâî, 2/119; Tirmizî, 433, 434.
[725] Müslim, 730 (105).
[726] Buharî, 10/12; Müslim, 723 (87). Hafsa diyor ki: Allah Rasûlü (s.a.) müezzin sabah ezanını bitirince ve ortalık ağannca, sabahın farzı kılınmadan önce kısa iki rekât namaz kılardı.
[727] Buharî, 11/39; Müslim, 882 (70, 71, 72).
[728] Buharî, 96/3, 10/80, 78/75; Müslim, 781 (213).
[729] Buharı", 18/11; Müsüm, 694 (16).
[730] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 1/285-292.