- Kaşıntının tedavisi

Adsense kodları


Kaşıntının tedavisi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Wed 15 June 2011, 12:09 pm GMT +0200
10— Kaşıntının Tedavisi:

 

Allah Rasûlü'nün (s.a.), beden kaşıntısı ve bitlerden tevellüd eden ka­şıntı konusundaki tutumu şöyledir:

Sahîhayn'da Katâde, Enes b. Mâlik'in şöyle dediğini nakletmektedir:" Ra-sûlullah (s.a.), Abdrurrahman b. Avf ile Zübeyr b. Avvâm'a (r. anhümâ) vüartlarında olan bir kaşıntı sebebiyle ipek elbise giymelerine müsaade etmiştir."

Diğer bir rivayet de şöyledir: "Abdurrahman b. Avf ve Zübeyr b. Av-vâm (r. anhümâ), Rasûlullah'a (s.a.) bir gazada, vücutlarını saran bitlerden mütevellid kaşıntıdan şikâyet etmişlerdi. Rasûlullah (s.a.) da onların ipek giy­melerine müsaade etmişti. Ben onların ipek giydiklerini görmüşümdür."[507]

Bu hadis, biri fıkhî, diğeri tıbbî iki inceliği içine almaktadır:

Fıkhı incelik şudur: Rasülullah'm (s.a.) kesinleşen sünnetinin, ipek (el­bise) kullanmanın mutlak mânada kadınlara mubah, bir zaruret ve üstün bîr yarar olmaksızın erkeklere mutlak mânada haram olmasıdır.

Erkeklerin zaruret icabı olarak ipek elbise giymelerini meşru kılacak se­bep, çok şiddetli bir soğukta giyilecek; bir başka elbise bulunamadığı veya setr-i avret için giyilecek bir başka elbise olmadığı zamandır. Bu zaruretler­den birisi de vücutta bulunan uyuz, hastalık, kaşıntı ve Enes hadisinde görül­düğü gibi vücudu bitlerin sarmasından dolayı meydana gelen hastalıktır ki bu (rivayet) sahihtir.

İpek (elbise giymenin) cevazı; Ahmed b. Hanbel'den yapılan iki rivayet­ten en sahih olanı, Şafiî'nin iki görüşünden en sahih olanıdır. Çünkü bir hü­kümde asıl olan tahsis olmamasıdır. Ümmetin bir kısmı hakkında bir ruhsa­tın sabit olması; bu durumun kendisinde mevcut olması halinde herkese şa­mil olmasını gerektirir. Çünkü umumî bir hüküm, sebebi umumî olduğun­dan umum bir mâna ifade eder.

İpek (elbise giymeyi) caiz görmeyenler demişlerdir ki: İpek (kullanımını) haram kılan hadisler umumîdir. Cevaz ifade eden hadis ise sadece Abdur-rahman b. Avf ve Zübeyr'e hâstır. Bununla birlikte başkalanna da aynı tah­sisin geçerli kılınması da muhtemeldir. Fa"kat bir konuda iki ihtimal ortaya çıktığında, umumî olan hükmü almak daha uygundur. İşte bu sebepten do­layıdır ki, hadisin bazı râvileri bu hadis hakkında şunları söylemişlerdir: "Ben bu ruhsatın onlardan başkalarına caiz olup olmadığını bilemiyorum."

Doğru olan görüş, ruhsat ve cevazın umumî oluşudur. Çünkü şer'î hitap ifadelerindeki ıstılahı (mânadan anlaşılan) tahsisin kesin olarak belirtildiğin­de, kendisine cevaz verilenlerden başkalarının bu hükme dahil olmamaları­dır. Nitekim sekiz dokuz aylık keçiyi kurban olarak kesen Ebu Bürde'ye Al­lah Rasûlü (s.a.): "Bu seferlik sana caiz olmuştur. Fakat senden sona hiç kim­seye (bu yaştaki bir hayvanı kurban olarak kesmek) caiz değildir." buyurmuştur.[508] Yine Allah Teâlâ, kendisini Allah Rasûlü'ne (hiç mehirsiz ola­rak) hibe eden biriyle evlenmesi konusunda: "Mü'minler hariç, sadece sana ait olmak üzere (onunla evlenebilirsin.)-"[509]buyurmuştur.

İpek (elbise kullanımının erkeklere) haram kılınması, sedd-i zerîa (kötü­lüğe giden yolu kapamak) içindir. Bu sebepten dolayı kadınlara ve bir zaru­ret ve maslahat icabı da erkeklere mubah kılınmıştır. Bu sedd-i zerîa için ha­ram kılman bir şeyin kaidesidir. Çünkü böyle bir haram zaruret ve maslahat icabı mubah olabilir. Nitekim (kendisine helâl olmayan bir kadına) bakmak, bilfiil (zinaya) sebep olacağından haram kılınmış, fakat bir zaruret ve masla­hat icabı olarak da mubah kılınmıştır. Yine mekruh vakitlerde nafile namaz kılmak, güneşe tapanlara sureta benzemeye mani olmak için haram kılınmış, fakat bir maslahat İcabı olduğunda mubah kılınmıştır. Yine riba'Ifadl, riben-nesîeye mâni olacağından haram kılınmış; fakat arâyâda[510] zaruretin gerek­tirdiği bir fazlalık mubah kılınmıştır. Biz, et-Tahbîr limâ Yehıllu ve Yahru-mu Afin Libâsi'l-Harir adlı eserimizde, ipek elbiseyle ilgili olarak haram ve helâl hususları genişçe açıkladık.

Tıbbî incelik: İpek, hayvandan elde edilmiş ilaçlardandır. Bu sebepten de hayvanı ilaçlardan sayılmıştır. Çünkü (hammaddesinin) çıkış yeri hayvan­dır. Faydaları çok, değeri fazladır. Kalbi kuvvetlendirmesi, ferahlık vermesi, kalb hastalıklarından bir çoğuna faydalı olması, mirretussevda (adındaki za­rarlı hümörün) fazlalaşması ve bu sebepten meydana gelen hastalıklara fay­dalı olması onun (en önemli) özelliklerindendir. İpek (karışımıyla birlikte) göze çekilen sürme, görme gücünü kuvvetlendirir. Ham ipek —tıpta kullanılanı— birinci derecede sıcak ve kuru (bir mizaca sahib)dur. İpeğin, birinci derecede sıcak ve nemli olduğunu söyleyenler bulunduğu gibi, mutedil olduğunu söy­leyenler de vardır.

Giyim olarak kullanıldığında mizacında mutedil bir hararete sahiptir ve beleni ısıtır. Çoğunlukla (yağh ve şişman olduğunda) bedende serin bir etki meydana getirir.

Râzî der ki: İbraysem (en kaliteli ipek) ketenden daha sıcak, pamuktan daha soğuk (bir mizaca sahip)tur. Eti ve kaba olan her elbiseyi besler. Çünkü ipek önce deriyi zayıflatır, sonra sertleştirir. Bazan tersi de olur.,

Ben derim ki: Elbiseler üç türlü özellik gösterir. Bir kısmı vücudu ısıtır ve hararet verir. Bir kısmı hararet verir fakat ısıtmaz. Bir kısmı da ne ısıtır, ne de hararet verir. Hararet vermeyip de sıcaklık veren bir kumaş yoktur. Çün­kü sıcaklık veren bir kumaşın öncelikle hararet vermesi gerekir. Deve veya tavşan tüylerinden yapılan yünlerden (veber) ve koyun yünlerinden yapılan elbiseler, hem ısıtır hem de hararet verir. Keten, ipek ve pamuk kumaşlar, hararet vermekle birlikte ısıtmaz. Keten kumaşta soğuk ve kuru bir mizaç var­dır. Koyun yünü sıcak ve kurudur. Pamuk kumaşın harareti mutedildir. İpek elbise ise pamuktan daha yumuşak ve hararet bakımından da daha az hara­ret vericidir.

Minhâc sahibi diyor ki: İpekten yapılan elbise pamuk elbise gibi sıcaklık vermez. Bilâkis o mutedildir. Her yumuşak olan elbise parlaktır. Vücuda en az sıcaklık veren kumaş ipektir. Vücutta meydana gelen (hümör ve maddele­rin) çözülmesine en az yardımcı olan bir kumaştır. Daha çok yazın, sıcak böl­gelerde giyilmesi uygundur.

İpek elbise, işte bu anlatıldığı şekilde olduğundan diğer kumaşlarda olan kuruluk ve kabalık unsurları onda yoktur. Kaşıntıya faydalıdır. Çünkü ka­şıntı insan vücudunda ancak hararetten, kurulukten ve (elbisenin) kaba ve sert olmasından kaynaklanır. İşte bu yüzdendir ki Allah Rasûlü (s.a,), Zü-beyr ve Abdurrahman'a, kaşıntıyı geçirmesi için ipek elbise giyme müsaadesi vermiştir. İpek elbisede, vücutta bit türemesine engel olan bir özellik vardır. Çünkü ipekte, bit türemesine engel olan tam muhalif bir mizaç vardır.

Elbiselerin hem hararet vermeyen, hem de ısıtmayan türü ise; demir, kur­şun, odun, toprak ve benzeri şeylerden yapılan elbiselerdir.

Soru: Şayet ipek elbise kumaşların en mutedili ve vücuda en muvafık olanı ise; mükemmel ve değerli olan, temiz-şeyleri helâl, pis şeyleri haram kı­lan şeriat, niçin ipek (elbise kullanımını erkeklere) haram kılmıştır?

Cevap: Bu soruya müslüman grupların hepsi kendine göre bir cevap ver­miştir.

Öncelikle şer'î emir ve nehiyleri, hikmet ve illetlere bağlamayı reddeden­lere göre böyle bir soruya cevap vermek gerekmez. Çünkü onlara göre bir asıldan illet yoluyla çıkarılacak bir kaide yoktur.

Ahkâmda illet ve hikmeti bir asıl olarak kabul eden ekseri âlimlere göre bu suale cevap verilebilir.

Onlardan bir kısmı diyor ki: Şeriat ipek kullanımım nefisler sabretsin ve Allah için terketsinler diye haram kılmıştır ki, öbür âlemde özellikle bu­nun karşılığında sevap kazanmış olsunlar.

Bu görüşte olanlardan bazıları da şöyle diyorlar: Aslında ipek kadınlar için yaratılmıştır. Altınla süslenmek de bunun gibidir. Bu, erkeklere, erkek­lerin kadınlara benzemesi mefsedetinin olmasından dolayı haram kılınmıştır.

Bir kısmı ise şöyle diyor: İpek elbise giyiminde övünme, kendini büyük görme ve beğenme olduğundan dolayı haram kılınmıştır.

Şöyle diyenler de vardır: İpek elbise bedenle temasa geçtiğinde, erkekte kadınlık ve hünsâiaşma (eşcinsellik) alâmetleri belirmeye başlaması sebebiyle haram kılınmıştır. Bu aynı zamanda erkeklik, akıllılık ve zekiliğe zıd bir key­fiyettir. Çünkü ipek elbise giyimi kalpte kadınlık vasıflarının yerleşmesini sağ­lar. Bu sebepten de, çoğunlukla ipek elbise kullanan erkeklerin görünüşünde hünsâlik, kadınlık belirtileri, gözden kaçmayacak bir şekilde kadınlarda bulu­nan gevşeklik ve yumuşaklık görülür. Hatta kişi şayet halkın en akıllısı, erkek­lik ve seçkinlik bakımından üstün biri ise onun ipek elbise giymekten mut­laka kaçınması gerekir. Şayet bu isteğini izale edemiyor, yoğun bir mizaca sahip ve bunu anlamakta zorluk çekiyorsa hakîm olan sâri' teâlâ'ya teslim olsun. Bu sebepten iki görüşün en sağlıklı olanı şudur: Velinin, çocuğunda kadınlık sıfatlarını meydana getirecek şeyleri giydirmesi haramdır.

Nesâî'nin naklettiğine göre Ebu Musa el-Eş'arî Hz. Peygamberdin (s.a.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Muhakkak ki Allah, ipek ve altını üm­metimin kadınlarına helâl, erkeklerine haram kılmıştır." Diğer bir lâfız da şöyledir: "İpek elbise ve altın ümmetimin erkeklerine haram, kadınlarına ise helâl kılınmıştır."[511]

Sahih-i Buharfde, Huzeyfe'nin şöyle dediği nakledilmiştir: Rasûlulİah (s.a.), ipek ve halis ipek (dîbâc) elbise giyilmesini ve (sergi olarak serilip) üze­rine oturulmasını yasakladı ve şöyle buyurdu: "Bu, dünyalık olarak müşrik­lere, ahirette ise sadece size helâl olacaktır."[512]


[507] Buharı, 56/91; Müslim, 2076.

[508] Sahihtir. Buharı, 73/2; Müslim, 1961(7), 1963, 1965.

[509] Ahzâb, 33/50.                                                                     

[510] Arâyâ: Âriye kelimesinin çoğuludur. Bu, sahibinin bir fakire bir sene içinde mevyesin-den faydalanması için vermiş olduğu hurma ağacıdır. Bir zaruret onu>mghsulü daha ol­gunlaşmadan, hurma olarak almağa zorlar ki böyle bir durumda (alınan) fazlalık faiz olmaz.

[511] Nesâî, 8/161; Tirmizî, 1720: Abdürrezzâk, Musannef, 19930. Tirmizî, bu hadisi aynı za­manda; Ömer, Ali, Ukbe b. Âmir, enes, Huzeyfe, Ütnmü Hâni, Abdullah b. Amr, tm-ran b. Husayn, Abdullah b. Zübeyr, Câbir, Ebu Reyhan, İbn Ömer ve Vasile b. Eska'-dan rivayet etmiş olup metinde geçen Ebu Mus,a hadisi için; hasen-sahih demiştir. Diğer rivayetlerin değerlendirmesi hakkında bk. Zeylâî, Nasbu'r-Raye, 4/222-225.

[512] Buharı, 77/25.

İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/312-316.