- Karşılaşma

Adsense kodları


Karşılaşma

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 19 December 2009, 10:23 pm GMT +0200
Karşılaşma


Buraya başlık olarak savaş kelimesini değil de karşılaşma kelimesini koyduk. Çünkü bu, kalpleri kinlerinden arındırıp te mizleme ve savaştan sonra gönüllerin merhamet noktası üze rinde buluşmaları karşılaşması idi. Buna da ancak alemlerin rabbi tarafından elçi olarak gönderilen ve kabilelerin kalplerini birbirine ısındıran Rasulullah güç yetirebilirdi. Kelimeleri yüce olan Allah (c.c.) bu konuda şöyle buyurmuştur:

"Hani siz birbirinize düşman idiniz. (Allah) kalblerinizi -bir leştirdi. O´nun nimetiyle kardeşler haline geldiniz. Siz ateşten bir çukurun kenarında bulunuyordunuz. (Allah) sizi ondan

kurtardı." (Al-i imran: 103)

Rasulullah (s.a.v.) bir savaşçı olarak değil de, gönülleri ima na açmak isteyen barışçı bir kimse olarak Meke-i Mükerre-me´ye girdi. Ordunun bir cenahında Zübeyr bin Avvam, diğer cenahında Halid bin Velid bulunuyordu. Muhacirlerin başında da Ebu Ubeyde Amir bin Cerrah bulunuyordu. Ordu bir bütün olarak Mekke-i mükerreme´ye yönelmişti. Kuzeyde, komutası altındaki askerlerle birlikte Zübeyr bin Avvam; güneyde, ko mutası altındaki askerlerle birlikte Halid bin Velid; kuzey batı da, muhacirlerin başında Ebu Ubeyde; batıda da komutası al tındaki en fazla birlikte Sa´d bin Ubade bulunuyordu.

Hz.Peygamber, askerlerine, kimseyi Öldürmemelerini, kim seyle vuruşmamalarını emretmişti. Çünkü onlar savaşmak için değil, aksine barış tesis etmek için Mekke-i Müherreme´ye giri yorlardı.

Ancak Hz. Peygamber kendi birliğim başındayken, Kureyşin büyüklerinin değil de onlarm arasına karışmış ve ne idüğü be lirsiz bazı kimselerin huzuru bozacaklarını haber alınca, Ebu Hüreyre´ye: "Bana ensarı çağır" diye seslendi. Yanma gelen en-sara şu talimatı verdi: "Barışçı mücahidleri amaçlarından sap tıracak bir davranışta bulunmakları halinde bu karışık kimse leri ekin biçer gibi biçiniz!"

Rasulullah (s.a.v.)ın sancağı Hacun yanına dikildi. O, savaşa neden olacak her türlü faktörü yok etmekte ısrarlı ve kararlıy dı, însanlar kendisinden yüz çevirmişlerken ona yardım ve des tek veren yakınları olsalar dahi savaşa sebebiyet verecek kim seleri yanından uzaklaştırma hususunda kararlı idi.

Ensarm sancağım taşımakta olan Sa´d bin Ubade, Ebu Süf-yan´m yanından geçerken: "Bugün savaş günüdür. Bu gün ha ramlar helal kılınır? dedi. Bu sesi duyan Hz. Ömer, "İşiti yor musun?" dedi. Hz. Osman ile Abdurrahman bin Avf: "Fa Rasulallah! Korkarız ki Kureyşliler bize saldıranın izzet ve ik ram göreceği bir gündür. Bugün, (islamiyeti kabul etmeleri se bebiyle) Cenab-ı Allanın Kureyşlileri aziz kılacağı ve şereflendi receği bir gündür." dedi. Sonra da sancağı Sad´m elinden alma sı için Hz. Ali´yi ona gönderdi. Bir rivayete göre saçağı kendisi Hz. Ali´ye, bir başka rivayete göre de Zübeyr bin Avvam´a ver miştir. Meşhur rivayete göre, elinden alındığından dolayı Sa´d´ın gönlü incinmesin diye sancağı, onun oğlu Kays´a vermiş tir. Ayrıca Hz. peygamber, ensarm sancağını, ensardan bir ada mın taşımasını istiyordu ki, bu fetihte onlar hamiyyet göster sinler, kendi adamları ve komutanlarıyla birlikte onların da bu fetihte payları olsun.

Sancağı Hz. Peygamberin Hz. Ali´ye verdiğini ifade edenri vayet, sancağa Hz.AiTnin Sa´d´den aldığı esasına dayanmakta dır. Belki de sancağı Sa´d´ın oğlu Kays´a veren Zübeyr hazretle ridir. O da bunu Hz. Peygamberin emriyle yapmıştır. Böylece her üç rivayet birleşmiş olmaktadır. Neticede sancak, Sa´d´m oğlu Kays´ın eline geçmiştir.