- Karpuzun yeneceği kalmadı

Adsense kodları


Karpuzun yeneceği kalmadı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
melek24
Sun 31 May 2009, 04:48 pm GMT +0200
Çukurova'da, çiftçilerin rekolteyi artırmak için kabak aşılı karpuzları tercih etmesi, karpuzun eski tadını kaçırırken, tüketicinin tepkisine sebep oldu.


Türkiye'nin ilk turfanda karpuzunun yetiştiği, metropol ketlerde ''Adana'' ya da ''Ceyhan'' adıyla tezgahlarda satılan karpuzdaki ''kabak aşı'' sorunu bu yıl da gündemdeki yerini koruyor. Yörede, mayıs ortalarında başlayan hasat devam ederken, aldıkları karpuzda gerek renk gerekse tat ve aroma olarak eski lezzeti bulamayan tüketiciler hayal kırıklığı yaşıyorlar.

Seyhan Ziraat Odası Başkanı Süleyman Girmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kabak aşılı karpuzların Adana karpuzunun imajını zedelediğini, bu yüzden geçen yıl tüketicilerin kapuz almayarak tepkilerini gösterdiklerini, aynı tepkinin bu yıl da devam etmesi yüzünden üreticinin sıkıntıya düştüğünü söyledi.

Geçen yıl kabak aşılı karpuzlar sayesinde rekolte artmasına rağmen tüketicinin tepkisi nedeniyle karpuzun istenen karı sağlamadığını ifade eden Girmen, ''Bu nedenle, yöredeki tüm ziraat odaları ve çiftçi kuruluşlarıyla birlikte çiftçilere kabak aşılı karpuzlardan uzak durmalarını önerdik ancak, dinleyen olmadı'' dedi.

Geçen yıl oluşan zarar nedeniyle bu yıl ekim alanlarında yüzde 40-45 daralma beklediklerini, bunu da rekoltenin düşeceği, buna bağlı olarak da fiyatların yükseleceği anlamına geldiğini belirten Girmen, şunları söyledi:

''Ziraat Odası olarak çiftçiler üzerinde herhangi bir yaptırım gücümüz yok ancak, tavsiye niteliğinde uyarılarda bulunduk, demek ki etkili olmamış. Şu anda ovada ekim alanlarının neredeyse tamamına yakın bölümü kabak aşılı, engelleyemiyoruz. Bu durumdan son derce üzüntü duyuyoruz. Kabak aşılı karpuz, aroması, tadı ve gerekse rengi ile kendini ele veriyor ancak, kesmeden anlaşılamıyor. Kabak aşılı karpuzu dış görüntüsüne bakarak anlamak mümkün değil. Karpuz kesildiğinde renginin soluk kırmızı, çekirdeklerinin beyazımsı, kokusunun kabak, tadının da lezzetsiz olduğu anlaşılıyor. Şire oranı son derece düşük olan kabak aşılı karpuzları fide döneminde bile ayırt etmek mümkün değil, bunu anlayabilmek için yetiştirip hasat edip, kesmek gerekiyor.''

Girmen, çiftçinin 4 nedenden dolayı kabak aşılı karpuzu tercih ettiğini belirterek, ''Birincisi, birim alana iki kat verim alınıyor, ikincisi hastalık ve zararlılara karşı son derece dayanıklı, üçüncüsü de daha erken yetişiyor. Çiftçinin de tüm bunları avantaj olarak görmesi nedeniyle Adana karpuzunun imajı zedelendi'' dedi.

Bu arada, piyasada kilosu 1-1,5 lira arasında satılan kabak aşılı karpuz, satıcıların ''kesmece bunlar'' şeklindeki sloganlarına da son verdi. Eskiden, karpuzun dışından üçgen şeklinde pencere açarak, ''Kesmece bunlar, tadına bak da al'' diyen satıcılar, artık bu pazarlama tekniğinden de vazgeçmiş görünüyorlar.

-ÇEKİRDEKTEN HASADA KARPUZUN YOLCULUĞU-

Zahmetli, yoğun işçilik isteyen bir tarımsal faaliyet olan karpuzun yolculuğu, aralık ayında viyollere (bitkiyi uzun süre dayanıklı tutan özel kap) çekirdek dikimiyle başlıyor.

Ocak ayında tarla hazırlıklarına başlanarak set çekimi, kanal açma, demir çekme ve çukur açma gibi işlemler yapılarak toprak fide dikimine uygun hale getiriliyor.

Şubat ayı içerisinde viyollerde çekirdekten yetiştirilen fideler toprağa dikilerek can suyu veriliyor, gübreleme, çeşitli zararlılara karşı koruyucu ilaçlama yapılıyor ve naylon örtüler çekiliyor.

Mart ayı içerisinde ilk bakım işlemi çapalama, sulama ve gübrelemeyle başlıyor. Bu işlem nisan ayı içerisinde tekrarlanıyor.

Nisan ayı sonlarında mayıs ayı başlarında karpuzların üstündeki naylon örtüler çıkarılarak, demirler sökülüyor. Bu dönemde gübreleme, koruyucu ilaçlama, 10-15 gün aralıklarla da sulama yapılıyor.

Mayıs ayı sonunda ya da haziran ayı başında turfanda karpuzun hasadına başlanıyor. Hasat temmuz ayının sonlarına kadar sürüyor.

Karpuzda çalışmak üzere çoğu Doğu ve Güneydoğu illerinden gelen geçici tarım işçileri ise güç yaşam koşulları altında, çoğu naylon örtüyle kaplanmış ya da kamıştan örülmüş çadırlarda yaşıyor.

Sularını tulumbalardan alıyorlar, çamaşırlarını leğende elle yıkıyorlar. Hiçbir sosyal güvenceleri yok. Gündelikleri ise sadece 20 lira.