- Kararlılık

Adsense kodları


Kararlılık

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Fri 29 April 2011, 11:40 am GMT +0200
Kararlılık

İkindi namazını kıldırtan sonra Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), yanında Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer olduğu halde hücre-i sa­adetlerine girdi. Belli ki, zırhını giyip kılıcını da alarak ashabı ara­sına çıkacak ve Uhud'a gidecek ordunun önündeki yerini alacaktı. İnsanlar, hücre-i saadetleri ile minber-i şerifleri arasında toplanmış bekleşiyorlardı.

O'nun ifadelerindeki teenniyi, mübarek yüzlerindeki manzara­yı, gördüğü rüyayı ve ashabın ısrarını değerlendiren Sa'd İbn Muôz ve Üseyd İbn Hudayr gibi sahabiler:

- O'nun üzerine semadan vahiy inip durduğu halde sizler, Resü­lullah'ı savaşı dışarıya çıkarak yapma konusunda zorladınız! Gelin, bu ısrarınızdan vazgeçin ve işi O'na bırakın; O size ne emrederse onu yapın, diyorlardı.

Onlar dışarıda bunları konuşurken üzerine zırh üstüne zırh giy­miş, sarığını sarmış ve bir eline kalkanını alıp kılıcını da kuşanmış olarak Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) kapıda beliriverdi. Sa'd İbn Muaz ve Üseyd İbn Hudayr'ın ikazları neticesinde meseleyi ye­niden düşünmeye başlayan sahabede büyük bir pişmanlık hakim­di. Başlarındaki peygamberin dediklerine muhalefet etmek, O'na bu kadar yakın olanlar açısından arkası gelmez başka sıkıntıları da be­raberinde getirirdi. Zira 'mukarrabin' konumundaki şahısların ata­cağı her bir yanlış adım, başka yanlışlara davetiye çıkarmak anlamı­na gelmekteydi. Boyunlarını bükmüş şöyle diyorlardı:

- Ya Resülullah! Seni bizler zorladık; halbuki Sana muhalefet edip bunu yapmak bize yakışmazdı. Medine'de kalmak dahil Sen di­lediğini yap ya Resülullahl

Ashabının pişmanlığını gören Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sel­lem), bekledikleri gibi geri dönme yerine onlara şunu söyleyecekti:

- Daha önce bunu Ben isterken sizler 'hayır' diyordunuz. Zırhı­nı giydikten sonra artık, düşmanıyla arasındaki hükmü Allah verin­ceye kadar bir Nebi'ye onu çıkarmak yakışmaz! Artık Allah'ın sizin

için takdir ettiği şeye bakın ve O'nun buyruklanna tabi olun. Haydi, Allah'ın adıyla düşün yola! Sabrettiğiniz sürece zafer sizin olacak­tır!'?"

Anlaşılan, işin başında bulunanların böylesine kritik noktalar­da kararlı olması, bu noktadan sonra elde edilmesi muhtemel fayda­lardan daha önemliydi ve Efendimiz de ashabına bunu fiilen göster­mek istiyordu. Çünkü Allah (celle celaluhü) O'na:

- İstişare ile karar verip azmettiğinde, Allah'a güven ve O'na te­vekkül et, buyurmuştu.'?' Aynı zamanda istişare kararını yine istişa­re meclisinde almak gerekiyordu. Şimdi ise, kararlılığın gösterilmesi gerektiği bir zeminde bulunuyorlardı.