reyyan
Tue 24 August 2010, 09:43 am GMT +0200
Kapların Ağzını Örtmek Müstehabdır
İslâm Dini, insanın ruhuyla, kalbiyle meşgul olduğu kadar onun bedeniyle de ilgilenir; sağlığını tehdid eden şeyleri yasaklar; ona sıhhat ve zindelik kazandıran şeyleri mübah kılar. Böylece koruyucu hekimliğe fazlasiyle önem verir.
Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, Allah'ın insanlığa son rahmet hediyesi ve en son mesajının tebliğatçısıdır. Allah'tan alır öyle konuşur. Kendiliğinden bir hüküm koymaz, kendi keyfine göre bir şeyi helâl veya mübah saymaz. O, onbeş asır önce bulaşıcı hastalığa neden olan mikrop ve virüsleri, koli ve benzeri basilleri dikkate alarak koruyucu hekimlikle ilgili yetmişin üstünde emir ve tavsiyede bulunmuştur. Onlardan biri de, özellikle içinde yiyecek ve içecek bulunan kapların ağzını kapalı tutmamızı emretmesidir.
O'nun bu emrini yansıtan ve müctehid imamlar için istidlal kaynağı olan hadîsler şöyledir:
"Ashab-ı Kirâm'dan Câbir b. Abdillah (r.a.)’dan yapılan rivâyette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
"Gönden mamul su kabının ağzını iple sıkıca bağla ve Allah'ın ismini an; kabın üzerine örtü ört, Allah'ın ismini an, isterse bu örtmen onun üzerine bir çubuk koymanla olsun (ihmal etme)!"[248]
Müslim'in yaptığı rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Kabı iyice örtün, su kabının ağzını iyice bağlayın. Çünkü yılda öyle bir gece var ki onda veba (bulaşıcı hastalık yapan mikrop) iner de üzerinde örtü (kapak) olmayan bir kaba, ağzı sıkıca bağlı olmayan bir su kabına uğramaya görsün mutlaka onun içine o vebadan iner (girer)."[249]
Hadis-i şeriflerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Su ve gıda maddesi konan kapların ağzını örtmek sünnettir. Açık bırakmak mekruhtur.
2- Kapların gerek ağzını örterken, gerek açarken Allah'ın ismini anmak, Bismillah demek sünnettir.
3- Bulaşıcı hastalık yapan veya insan sağlığını tehdîd eden şeylerden korunmaya çalışmak, tedbir almak ve sonra da Allah'a güvenip dayanmak sünnettir.
4- Veba, kelimesi, bulaşıcı hastalıkların genel adıdır. Resûlüllah (a.s.) Efendimiz: "Yılda bir gece var ki, o gecede veba iner.." buyurması, çok anlamlıdır. Kadir gecesi ramazan ayında gizlendiği gibi, salgın hastalık yapan mikropların hangi gece ineceği, kaplara gireceği belli değildir. O halde her gece inebilir endişesiyle kapları iyice örtmek gerekir. Böylece Kadir Gecesi ne kadar feyizli ve bereketli se, salgın hastalık yapan mikroplar da o nisbette kırıcı, öldürücü ve yıkıcıdır.
5- İslâm Dini ve Onun Peygamberi ondört, onbeş asır önce salgın hastalık yapan, insan sağlığını tehdid edip tehlikeye düşüren mikroplara, virüslere "veba" tabiriyle dikkatleri çekmiştir.
Müctehid imamların ve diğer ilim adamlarının istidlal ve görüşleri:
a) Müctehid imamların hepsi içinde yiyecek ve içecek bulunan, kapların örtülü tutulmasını, özellikle geceleri açık tutulmamasını sünnet kabul etmişler; ancak onlardan az bir kısmı bunu müstehab olarak vasıflandırmışlardır.
b) İlim adamlarımızın hemen hepsi Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in uyarıcı ve öğütleyici hadislerinin ışığı altında koruyucu he-
kimliğin bazan sünnet, bazı hallerde vâcib, bazı hallerde farz, bazı allerde de müstehab olduğunu söylemişlerdir.
Salgın hastalık tehlikesi doğuran veya ölüme sebep olan tehlikelere karşı korunmak farzdır. Bunun dışında insan sağlığını kısmen tehdîd edip ihmal edildiği takdirde tehlikeli sonuçlar doğurabilen konularda tedbir almak vâcibdir. Gusletmek, abdest almak farzdır. Haftada hiç olmasa bir defa banyo yapmak, yemekten önce ve sonra elleri iyice yıkamak sünnettir. Abdest alıp yatağa uzanmak müstehabdır.
Bu misalleri çoğaltmak mümkündür, ne var ki kitabımızın hacmi müsait değildir. O bakımdan genel kaide niteliğinde bazı misaller vermekle yetinmeyi uygun gördük.
Konuyla ilgili diğer rivayetler ve tahliller:
"Kapını kilitle ve Allah'ın ismini an. Çünkü gerçekten şeytan kilitli bir kapıyı açamaz. (Yatarken) çıranı söndür ve Allah'ın ismini an. Kabının üzerini ört, isterse üzerine koyacağın bir çubukla olsun (ihmal etme) ve Allah'ın ismini an. Su kabının ağzını iyice bağla ve Allah'ın ismini an..."[250]
"Şüphesiz ki şeytan hiçbir kilitli yeri açamaz, ağzı bağlı hiçbir su kabına giremez ve örtülü hiçbir kabı açamaz. Ve gerçekten fasıkcık (fare, haşere ve mikrop) insanların üzerine evlerini yakıp yakıp tutuştururlar!"[251]
Câbir (r.a.)'dan yapılan rivayette demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimizle beraber bulunuyorduk. İçmek için su istedi. Oradakilerden bir adam, "size hurma şırası içireyim mi?" diye sordu. O da:
"evet" deyince adam bütün gücüyle çıktı ve çok geçmeden içinde hurma şırası bulunan bir bardakla geldi... Resûlüllah (a.s.) Efendimiz ona:
"Üzerine koyacağın bir çubukla bile olsa onu örtseydin ya!" buyurdu.[252]
Naklettiğimiz bu hadîslerin sıhhati üzerinde tartışan olmamıştır. O bakımdan farklı görüş ortaya koyan da pek yoktur.
Resülüllah (a.s.) Efendimiz, koruyucu hekimlikte ümmetini aydınlatırken, konumuzu teşkil eden hadîslerde özellikle üç şey üzerinde durmuştur:
1- İçinde yiyecek veya su bulunan kapların ağzını örtülü bulundurmak.
2- Bir yere gidildiğinde veya uykuya yatıldığında kapıları kilitlemek.
3- Lâmba, çıra ve benzeri şeyleri söndürüp öylece uyumak veya evden ayrılmak.
Bu tedbirlerin yanısıra bir de mânevi koruyucu vasıfta olan ikinci bir tedbiri telkin etmiştir: Belirtilen hususlarda tedbir alırken Allah'ın ismini anmak (Bismillah) demek... Allah'ın ismini anmak, koruyucu meleklerin gelmesini sağlar. Bu da gösteriyor ki, biz Allah'ı hatırlayıp ondan yardım istediğimiz takdirde, tedbir alıp kendisine yönelen kullarını rahmet melekleriyle korur. Ne yazık ki, insanların çoğu Allah'ın bu yüksek inayet ve rahmetinin tezahüründen haberi yoktur.
İslâm Dini, insanın ruhuyla, kalbiyle meşgul olduğu kadar onun bedeniyle de ilgilenir; sağlığını tehdid eden şeyleri yasaklar; ona sıhhat ve zindelik kazandıran şeyleri mübah kılar. Böylece koruyucu hekimliğe fazlasiyle önem verir.
Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, Allah'ın insanlığa son rahmet hediyesi ve en son mesajının tebliğatçısıdır. Allah'tan alır öyle konuşur. Kendiliğinden bir hüküm koymaz, kendi keyfine göre bir şeyi helâl veya mübah saymaz. O, onbeş asır önce bulaşıcı hastalığa neden olan mikrop ve virüsleri, koli ve benzeri basilleri dikkate alarak koruyucu hekimlikle ilgili yetmişin üstünde emir ve tavsiyede bulunmuştur. Onlardan biri de, özellikle içinde yiyecek ve içecek bulunan kapların ağzını kapalı tutmamızı emretmesidir.
O'nun bu emrini yansıtan ve müctehid imamlar için istidlal kaynağı olan hadîsler şöyledir:
"Ashab-ı Kirâm'dan Câbir b. Abdillah (r.a.)’dan yapılan rivâyette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
"Gönden mamul su kabının ağzını iple sıkıca bağla ve Allah'ın ismini an; kabın üzerine örtü ört, Allah'ın ismini an, isterse bu örtmen onun üzerine bir çubuk koymanla olsun (ihmal etme)!"[248]
Müslim'in yaptığı rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Kabı iyice örtün, su kabının ağzını iyice bağlayın. Çünkü yılda öyle bir gece var ki onda veba (bulaşıcı hastalık yapan mikrop) iner de üzerinde örtü (kapak) olmayan bir kaba, ağzı sıkıca bağlı olmayan bir su kabına uğramaya görsün mutlaka onun içine o vebadan iner (girer)."[249]
Hadis-i şeriflerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Su ve gıda maddesi konan kapların ağzını örtmek sünnettir. Açık bırakmak mekruhtur.
2- Kapların gerek ağzını örterken, gerek açarken Allah'ın ismini anmak, Bismillah demek sünnettir.
3- Bulaşıcı hastalık yapan veya insan sağlığını tehdîd eden şeylerden korunmaya çalışmak, tedbir almak ve sonra da Allah'a güvenip dayanmak sünnettir.
4- Veba, kelimesi, bulaşıcı hastalıkların genel adıdır. Resûlüllah (a.s.) Efendimiz: "Yılda bir gece var ki, o gecede veba iner.." buyurması, çok anlamlıdır. Kadir gecesi ramazan ayında gizlendiği gibi, salgın hastalık yapan mikropların hangi gece ineceği, kaplara gireceği belli değildir. O halde her gece inebilir endişesiyle kapları iyice örtmek gerekir. Böylece Kadir Gecesi ne kadar feyizli ve bereketli se, salgın hastalık yapan mikroplar da o nisbette kırıcı, öldürücü ve yıkıcıdır.
5- İslâm Dini ve Onun Peygamberi ondört, onbeş asır önce salgın hastalık yapan, insan sağlığını tehdid edip tehlikeye düşüren mikroplara, virüslere "veba" tabiriyle dikkatleri çekmiştir.
Müctehid imamların ve diğer ilim adamlarının istidlal ve görüşleri:
a) Müctehid imamların hepsi içinde yiyecek ve içecek bulunan, kapların örtülü tutulmasını, özellikle geceleri açık tutulmamasını sünnet kabul etmişler; ancak onlardan az bir kısmı bunu müstehab olarak vasıflandırmışlardır.
b) İlim adamlarımızın hemen hepsi Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in uyarıcı ve öğütleyici hadislerinin ışığı altında koruyucu he-
kimliğin bazan sünnet, bazı hallerde vâcib, bazı hallerde farz, bazı allerde de müstehab olduğunu söylemişlerdir.
Salgın hastalık tehlikesi doğuran veya ölüme sebep olan tehlikelere karşı korunmak farzdır. Bunun dışında insan sağlığını kısmen tehdîd edip ihmal edildiği takdirde tehlikeli sonuçlar doğurabilen konularda tedbir almak vâcibdir. Gusletmek, abdest almak farzdır. Haftada hiç olmasa bir defa banyo yapmak, yemekten önce ve sonra elleri iyice yıkamak sünnettir. Abdest alıp yatağa uzanmak müstehabdır.
Bu misalleri çoğaltmak mümkündür, ne var ki kitabımızın hacmi müsait değildir. O bakımdan genel kaide niteliğinde bazı misaller vermekle yetinmeyi uygun gördük.
Konuyla ilgili diğer rivayetler ve tahliller:
"Kapını kilitle ve Allah'ın ismini an. Çünkü gerçekten şeytan kilitli bir kapıyı açamaz. (Yatarken) çıranı söndür ve Allah'ın ismini an. Kabının üzerini ört, isterse üzerine koyacağın bir çubukla olsun (ihmal etme) ve Allah'ın ismini an. Su kabının ağzını iyice bağla ve Allah'ın ismini an..."[250]
"Şüphesiz ki şeytan hiçbir kilitli yeri açamaz, ağzı bağlı hiçbir su kabına giremez ve örtülü hiçbir kabı açamaz. Ve gerçekten fasıkcık (fare, haşere ve mikrop) insanların üzerine evlerini yakıp yakıp tutuştururlar!"[251]
Câbir (r.a.)'dan yapılan rivayette demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimizle beraber bulunuyorduk. İçmek için su istedi. Oradakilerden bir adam, "size hurma şırası içireyim mi?" diye sordu. O da:
"evet" deyince adam bütün gücüyle çıktı ve çok geçmeden içinde hurma şırası bulunan bir bardakla geldi... Resûlüllah (a.s.) Efendimiz ona:
"Üzerine koyacağın bir çubukla bile olsa onu örtseydin ya!" buyurdu.[252]
Naklettiğimiz bu hadîslerin sıhhati üzerinde tartışan olmamıştır. O bakımdan farklı görüş ortaya koyan da pek yoktur.
Resülüllah (a.s.) Efendimiz, koruyucu hekimlikte ümmetini aydınlatırken, konumuzu teşkil eden hadîslerde özellikle üç şey üzerinde durmuştur:
1- İçinde yiyecek veya su bulunan kapların ağzını örtülü bulundurmak.
2- Bir yere gidildiğinde veya uykuya yatıldığında kapıları kilitlemek.
3- Lâmba, çıra ve benzeri şeyleri söndürüp öylece uyumak veya evden ayrılmak.
Bu tedbirlerin yanısıra bir de mânevi koruyucu vasıfta olan ikinci bir tedbiri telkin etmiştir: Belirtilen hususlarda tedbir alırken Allah'ın ismini anmak (Bismillah) demek... Allah'ın ismini anmak, koruyucu meleklerin gelmesini sağlar. Bu da gösteriyor ki, biz Allah'ı hatırlayıp ondan yardım istediğimiz takdirde, tedbir alıp kendisine yönelen kullarını rahmet melekleriyle korur. Ne yazık ki, insanların çoğu Allah'ın bu yüksek inayet ve rahmetinin tezahüründen haberi yoktur.