saniyenur
Mon 4 June 2012, 01:27 pm GMT +0200
9- Kanun (Şeriat'ın) Üstünlüğü Ve Hâkimiyeti
Kur'an'da, yeryüzünde âdil ve maruf sistem kurmak için görevlendirildiklerinden müslü-manlara dost ya da düşman, akraba ya da yabancı, herkese adaletle davranmalarını emreden birçok pasaj vardır. Gerçekte yeryüzünden adaletsizliği, kokuşmuşluğu, fışkı ve tüm münkeri yok edip adaleti ikame etmek Allah rasullerinin görev ve amaçları arasındadır." Şüphesiz, Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman da adaletle hükmetmenizi emreder." (4: 58). "Ey iman edenler, Allah için adaletli şahitler olarak hakkı ayakta tutanlar olun. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletten alıkoymasın. Âdil davranın, bu takvaya daha yakındır." ( Bu ayetler müslümanlara dost ya da düşmanlıklarına bakmaksızın herkese âdil davranmalarım emretmektedir. Adaletin her düzeyde, herkese uygulanması İslâm Anayasası'nın en önemli esaslarından biridir, Rasulullah bizzat insanlar arasında adaletle davranmış ve bunu her müslümana emretmiştir.
a- Veda Hutbesinde şunları söylemiştir; "Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, canlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da öyle mukaddestir. (Mişkât)
b- "Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Mu-hammed'in Allah elçisi olduğuna şehadet eden bir müslümamn kanı akıtılamaz; ancak (haksız yere) adam öldürmesi, evlendikten sonra zina etmesi ve irtidat etmesi müstesna." (Ebu'1-Alâ Mevdudî, Tefhimu'l-Kur'ân). Rasulullah'ın bu sözleri hayat, mal ve namusun dokunulmazlığını sadece müslümanlara garantiliyor görülüyorsa da İslâm Dev-leti'nde yaşayan tüm gayri müslimlere de aynı dokunuzmazlıkların verileceği hususunda fakihlerin icması vardır. (Daha fazla bilgi için İstişare bölümüne bakınız, Kısım 7 ). Bu yüzden İslâm Devleti'nin tüm vatandaşları bu dokunulmazlıktan faydalanırlar. Hukukî yargılama olmaksızın hiç kimse hapsedilemez; namus ya da mülküne herhangi biri tarafından zarar verilemez. Şeriatın hükümranlığı ilkesi İslâm Devleti'nde bütünüyle yürürlüktedir, bütün insanların hakları ve çıkarları anayasa ile eşit şekilde garanti edilip korunur. Bu devlette, mahkemeden özel yetki belgesi olmaksızın hiç kimse tutuklanamaz, hiç kimse muhakeme edilmeden hapsedilemez. İslâm hukukunun bu yönü 4. Halife Ali (r.a.) tarafından Haricilere söylediği şu sözlerle açıklanmıştır. "Kan dökmedikçe, anarşiye yol açmadıkça, kuvvete başvurmadıkça istediğiniz yerde yaşayabilir, istediğiniz yere göçedebilirsiniz. Ancak bunlardan birini yaparsanız sizinle savaşırım."
Bu sözler, devlete ya da ferde karşı suç islenmediği müddetçe, siyasî farklılıklar yüzünden bir kimseye ya da topluluğa karşı kanunen harekete geçilemeyeceği gerçeğini ortaya koymaktadır. Aynı zamanda İslâm hukukunun yöneten ve yönetilen arasında herhangi bir fark tanımadığını, aralarındaki ihtilafları, eşitliği temel hak alarak adaletle hallettiğini göstermektedir. Vefatından önce Rasulullah, karşılığım verebilmek için herhangi birinin kendisine karşı bir şikayeti olup-olmadığmı sormuştur. Raşid halifeler de aynı prensiplere dayanarak insanları adaletle yönetmişler, adaletin söz konusu olduğu hiçbir meselede taraf tutmamışlar, hiç kimse aleyhine ayırım gözetmemişlerdir.