sumeyye
Tue 1 February 2011, 02:01 pm GMT +0200
Kalp İle Tazîm:
Kalbin huşu ile Allah'a yönelmesi konusunda esas şudur: Bu, yani kalbin Allah için huşu halinde olması ve büyük bir saygı, korku ve ümit ile sadece O'na yönelmiş olması açık olmayan bir şeydir; mutlaka zabturapt altına alınması gerekir. İşte Rasûlullah (s.a.) bunu iki şeyle munzabıt hale koymuştur: i. Yüzü ve bedeniyle kıbleye yönelmek, ii. Diliyle "Allahu ekber" demek.
İnsanın yaratılış Özelliği gereği, kalp ne ile meşgul olursa diğer organlar ve dil de o doğrultuda hareket eder. Nitekim Rasûlullah'ın (s.a.), "Adem oğlunun bedeninde bir et parçası vardır ki, o düzgün olduğunda bütün beden düzgün... olur.[26] hadisi bu manayı ifade etmektedir. Demek oluyor ki dilin ve diğer organların fiilleri, kalbin hal ve fiilini dışa yansıtan en uygun şeydir ve bunlar bir tür onun yerini tutmaktadır. Bir şeyi munzabıt hale getirmek için kullanılacak olan şeyin de mutlaka bu özellikte olması gerekmektedir. [27]
Kıbleye Yönelmek Ve Bunun Hikmeti:
Allah Teâlâ, cihetten münezzehtir. Bu itibarla O'nun kutsal evine, en büyük nişanesine yönelmek, bizzat kendisine yönelmek yerine ikâme edilmiştir. Rasûlullah (s.a.), "Yüzü ve kalbiyle O'na yönelerek namaz kılarsa. [28] sözüyle, bu manayı kastetmiştir.
Kalbin, tazım için boyun eğmesi ve teslim olması manasını ifade için tekbirden daha açık ve uygun bir sözcük yoktur. Tekbir işte bunun için seçilmiştir. [29]
Kıbleye Yönelmede Daha Başka Hikmetler De Vardır:
i. Kıbleye yönelmek, namaz vakti Allah'ın kutsal evini tazım için vaciptir; böylece biri diğeriyle tamamlanmış olacaktır.
ii. Kıbleye yönelmek hanîf İslâm dininin en belirgin özelliklerinden biridir ve müslümanlar bununla diğer din sâliklerinden ayrılır. Böyle bir özelliğin, İslâm'a girmeyi belirleyici bir alâmet olarak konulması gerekir, İşte bu yüzden kıbleye yönelmek, İslâm'ın en büyük ve en yaygın ibadeti olan namazın bir parçası olarak belirlenmiştir. Rasûlullah'ın (s.a.), "Kim bizim namazımızı kılar, kıblemize yönelir ve kestiğimizi yerse, o müslümandır; Allah'ın ve Rasûlünün zimmeti (ahdi) altındadır.[30] buyruğunun ifadesi budur.
iii. Kıyamın tazim olabilmesi için, behemehal istikbalin de olması, yani saygı gösterilen şeye karşı yönelinmesi gerekir.
iv. Her halin, hem başlangıç hem de sonuç itibariyle diğer hallerden hükümce farklı olması gerekir. Rasûlullah'ın (s.a.), "Onun başlangıcı (tahrîm[31]) tekbir almak, sonu (tahlil) da selâm vermektir. [32] hadisi bu manadadır. [33]
[27] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/6.
[28] bkz. Müslim, Taharet, 17.
[29] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/6.
[30] Buhârî, Sal ât, 28.
[31] Tekbîr ile, dünya işleri ve kelâmı haram olur; o yüzden tahrîm tekbiri denilir. Selâm ile de namaz boyunca haram olan şeyler tekrar helâl hale döner.
[32] EbûDâvûd, Taharet, 31, Salât, 73
[33] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/6-7.