- Kalbteki sevgiyi ifade yolları

Adsense kodları


Kalbteki sevgiyi ifade yolları

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 1 January 2011, 02:30 pm GMT +0200
Kalbteki Sevgiyi İfade Yolları


Resûl-i Ekrem Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şeriflerinde, meâlen, "sizden biri kardeşini seviyorsa, ona sevdiğini söylesin" buyuruyor. Bir mü’minin, muhabbet duyduğu bir arkadaşına sevgisini bildirmesinin yolları ve esasları nelerdir?

Hadis kaynaklarına bakıldığında bu hadis-i şerifin, arka planını çok bilemediğimiz bir hâdise münasebetiyle şerefsüdûr olduğu görülür. Şöyle ki, Fahr-i Kainat Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir şahısla beraberken yanlarından başka bir zat geçer. Allah Resûlü'nün yanında bulunan sahabî, Habib-i Ekrem Efendimiz'e, "Ey Allah'ın Resûlü ben şu genci seviyorum" der. Bunun üzerine Aleyhisselâtü Vesselâm Efendimiz, "Peki bunu kendisine haber verdin mi?" diye sorar. Hayır cevabını alınca, o sahabîye, arkadaşına gidip ona olan sevgisini bildirmesini tavsiye buyurur. (Ebû Dâvud, Edep 122)

Yukarıda ifade ettiğimiz gibi her ne kadar bu hâdisenin arka planı hakkında kesin ve net bir malumatımız bulunmasa da, bir ihtimal olarak, o iki şahsın kendi arasındaki hususi bir durum münasebetiyle böyle bir tavsiyenin yapıldığını söyleyebiliriz. Çünkü fetanet-i uzma sahibi Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) eşya ve hadiselere mahrutî bir nazarla baktığından ashab efendilerimizin birbiriyle münasebetlerini çok iyi okuyor, çok iyi biliyordu. Evet o, arkasında saf bağlayan insanların umumî ahvaline vâkıftı. Mesela onların bir saf teşkil ederken topukları, diz kapakları, omuzları birbirine değecek ölçüde, âdeta bir bünyan-ı marsus gibi, rasin ve mazbut bir halde bulunup bulunmadıklarına; gelip geçerken birbirlerine karşı bakış keyfiyetine, yürekten bir selamla veya göz ucuyla bir nigah-ı âşinâ kılarak "merhaba" deyiş hâllerine varıncaya kadar aralarındaki münasebeti her zaman öyle doğru okuyor, haklarında vereceği hükümleri öyle yerli yerinde ortaya koyuyor, öyle isabet buyuruyorlardı ki, daha ötesi olamaz. Evet, bu şekilde muhatablarını tanıma, bilme ve onlar hakkında tastamam isabet kaydetme ancak fetanet-i uzma sahibi İki Cihan Serveri'ne has bir keyfiyettir.

Diğer yandan, gökler ötesi âlemlerle sürekli münasebet içinde olan Allah Resûlü'nün (aleyhissalâtü vesselâm), vahy-i ilahi vesilesiyle insanların durumundan haberdar olma gibi aşkın bir yanı sözkonusudur. Bu sebeple diyebiliriz ki, Resûl-i Ekrem Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ister vahiyle kendisine bildirilmesi neticesinde, isterse aşkın fetanet ve üstün sezisiyle o iki insan arasında bir problem olduğunu sezmiş ve bu sebeple onlardan birinin "ben falanı seviyorum" demesi karşılığında hiç vakit fevt etmeden hemen "git ona sevdiğini söyle" diye buyurmuş olabilir. Ancak hâdisenin arka planında bahsettiğimiz tarzda bir ihtimal sözkonusu olsa bile meseleyi umumi olarak ele almada da herhangi bir mahzur olmasa gerek. Yani sebebin hususiliği, hükmün umumiliğine engel teşkil etmemektedir. Bundan dolayı diyebiliriz ki, mezkur hâdise münasebetiyle vârid olan bu hadis-i şerif, umumî mânâda herkese hitap etmekte ve kardeşine sevgi duyan bir mü'minin, bu sevgisini o kişiye söylemesini veya bir yolunu bulup bunu ona ihsas etmesini umumî mânâda tavsiye buyurmaktadır. Zaten inananlar arasındaki kardeşlik ve tesanüdün tesisi açısından meseleye bakıldığında, Peygamber Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) ifade buyurduğu bu hususun, mü'minlerin birbiriyle kaynaşmaları, birbirine sıcak bir nazarla bakıp güven duymaları, gönüllerin birbirine ısınması ve su-i zanna gidecek yolların tâ baştan kapanması adına ne kadar önem arzettiği anlaşılacaktır.


ALINTI