saniyenur
Sat 24 December 2011, 07:34 pm GMT +0200
66- İmanı Zayıf Olduğu için İmanına Karşı Korku Duyulan Kimsenin Kalbini İslam'a Alıştırma Ve Kesin Delil Olmadıkça Kati Surette İman Hükmü Vermenin Yasak Olması
120- Sa'd b. Ebi Vakkâs (r.a)'tan rivayet edilmiştir:
“Resulullah (s.a.v.), bir topluluğa dünyevî bir takım hediyeler vermişti. Bunların içerisinde Sa'd'da oturmaktaydı.
Sa'd der ki: Resulullah (s.a.v.), onlardan birini bırakıp ona hiçbir şey vermemişti. Halbuki o, bana, onların içerisinde en hoşuma giden kişiydi. Resulullah'a:
“Ey Allah'ın resulü! Filanca kimseye niye bir şey vermedin? Allah'a yemin ederim ki, doğrusu ben, onu mümin olarak görmekteyim” dedim. Resulullah (s.a.v.):
“Ya da müslüman” buyurdu.
Bunun üzerine biraz sustum. Sonra o kimseyle ilgili bilgim bana galebe çalıp:
“Ey Allah'ın resulü! Filanca kimseye niye bîr şey vermedin? Allah'a yemin ederim ki, doğrusu ben, onu mümin olarak görmekteyim” dedim. Resulullah (s.a.v.):
“Ya da müslüman” buyurdu.
Bunun üzerine biraz daha sustum. Sonra o kimseyle ilgili bilgim yine bana galebe çalıp:
“Ey Allah'ın resulü! Filanca kimseye niye bir şey vermedin? Allah'a yemin ederim ki, doğrusu ben, onu mümin olarak görmekteyim” dedim. Resulullah (s.a.v.):
“Ya da müslüman. Ben, başkası benim için ondan daha makbul olduğu halde bazen sırf bir adam yüz üstü cehenneme atılır endişesiyle ona bir şeyler veriyorum” buyurdu. [220]
Açıklama:
Bu hadiste; Peygamber (s.a.v.)'in bir kimseye bir şey vermesini ve ihsanda bulunmasını haber vermektedir. Sa'd b. Ebi Vakkâs'ın görüp anlattığı bu paylaştırmada Resulullah (s.a.v.)'in imanı zayıf bazı kimselere ihsanda bulunmuş, imanı güçlü bazı fakir kimselere ise bir şey vermemişti. Bunu gören Sa'd, “Ey Allah'ın resulü! Filanca kimseye niye bir şey vermedin? Allah'a yemin ederim ki, doğrusu ben, onu mümin olarak görmekteyim” demiş, Peygamber (s.a.v.) ise buna sadece “Yada müslüman” cevabını vermekte yetinmiştir. Bu sözden kasdı; “Filanca mümindir diye kestirip atma, çünkü kalben iman edip inanmadığını bilmezsin. Mümin diyeceğine müslüman de. Zira müslüman, teslim olan anlamına gelmektedir.” Çünkü imanın batını ve yalnız Allah'ın bildiği gayb hallerinden olması, zahirî teslimiyete bakarak “müslüman” demenin daha uygun olduğu ifade edilmektedir.
Sa'd'ın gösterdiği bu kişi, Câil b. Suraka'dır. Fakir bir kimse olup Uhud ve diğer gazalara katılmıştı. Peygamber (s.a.v.)'in onu bırakıp da imanı zayıf olanlara bir şeyler vermesi, onun dininden dönmeyeceğini bildiği içindir. İmanı zayıf kimselere bir şeyler vermesi ise onların kalplerini İslam'a ısındırmak içindir. Bunlara, “Müellefe-i kulub” denilir. Nitekim Resulullah (s.a.v.),
“Başkası benim için ondan daha makbul olduğu halde (bazen sırf) bir adam yüz üstü cehenneme atılır endişesiyle ona bir şeyler veriyorum” demekle bu olayın bu yönünü anlatmak istemiştir. Kendisine bir şey verilmediği takdirde dinden dönmesi yada Peygamber (s.a.v.)'i cimrilikle suçlayarak dinden çıkmasıdır.
[220] Buharı, İman 19, Zekat 53; Ebu Dâvud, Sünnet 15, 4683, 4685; Nesâî, İman 7.