- Kadınlar TV’de dinî program istiyor

Adsense kodları


Kadınlar TV’de dinî program istiyor

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Tue 6 December 2011, 02:45 pm GMT +0200
Kadınlar TV’de dinî program istiyor
 
 Diyanet'in düzenlediği 'Kadın Konulu Dinî Yayınlar' ana temalı kongrenin sonuç bildirgesinde kadınların TV'lerde en çok dinî, kültürel ve eğitsel yayınlar istediğinin altı çizildi.
 
 
Kadınlar tv’de dinî program istiyor
Dİyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü tarafından ‘Kadın Konulu Dinî Yayınlar’ ana teması çerçevesinde 2-4 Aralık tarihleri arasında Ankara Dedeman Otel’de 5.’si düzenlenen Dinî Yayınlar Kongresi’nin ‘sonuç bildirgesi’ Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez tarafından sunuldu. Bildirgede, “Dinî programlar kadın izleyicinin televizyonda en çok görmek istediği programlar arasında ön sıralarda yer almaktadır. Bu programların içeriği belirlenirken kadın izleyicinin dinî, kültürel ve eğitsel ihtiyaçları göz önünde tutulmalıdır” başlığına dikkat çekildi.

KADIN VE ERKEK İKİ ASLî UNSURDUR
Sonuç bildirgesini sunan Başkan Görmez, kadın ve erkeğin insan varlığının iki temel yapı taşı olduğunu belirterek, “İnsan, İslâm’a göre kadınıyla erkeğiyle eşref-i mahlûkâttır. Kadının cinsiyet vurgusundan bağımsız olarak, erkekle birlikte sahip olduğu varoluşsal değer, geçmişten günümüze hem geleneksel, hem de modern etkilerle sarsıntıya uğramıştır” dedi. Görmez “Kur’ân ve Sünnet’te açıkça vurgulandığı gibi,  İslâm’ın kadın imgesi, kadın ve erkeğin birbirini tamamlayan iki aslî unsur oluşunda odaklanmaktadır. Müslüman toplumlarda kadın algısı ve tasavvuruna ilişkin kendi zaman ve coğrafyalarıyla kayıtlı kimi örnekler, tâbi oldukları zaman ve mekânlar için anlamlı ve anlaşılabilir olmakla birlikte, bugün bu tecrübelerin yeniden okunmasına ve farklı açılardan yorumlanmasına ihtiyaç duyulmaktadır” diye konuştu. Günümüzde kadın gerçeğinin bir problematik olarak ele alınması ve bu bağlamda ortaya çıkan sorunların dinî inanç ve uygulamalarla ilişkilendirilmesinde, İslâm’ın evrensel kurucu ilkelerinin esas alınması gerektiğini belirten Görmez, sözlerine şöyle devam etti: “Küresel düzeyde ortaya çıkan kadın merkezli pek çok sorunun gerçekte tarihsel olduğu kadar, ekonomik, politik, ideolojik ve narsist saiklerle de acımasızca istismar edildiğini unutmamak gerekir. Günümüzde sıkça karşılaşılan cinsiyet ayrımı, taciz, aile içi şiddet, kadının eğitimden mahrum bırakılması gibi sorunların giderilmesinde, gerçekliğin üzerini karartmak yerine soğukkanlı bir duyarlılıkla hakikatin ortaya çıkarılması için çaba sarfetmek gerekmektedir. Ayrıca kadın haklarına ilişkin sorunları dillendirirken ve çözümler ararken bir bütün olarak insan haklarının içerdiği ilkelerin zedelenmemesi için özen gösterilmelidir. Küresel bilgi ağlarının ürettiği gerilimler vahşi kapitalizmin açığa çıkardığı dehşet karşısında mağdur duruma sürüklenen kadının maruz kaldığı dolaylı ve dolaysız şiddetin sistematik yapısına karşı insanlığın yüksek bir ortak duyarlılık geliştirmesi elzemdir.”



Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenelen kongreye 45 yazar, akademisyen ve araştırmacı; 26 katılımcı ve 13 yayınevi sahibinin katıldı ve “Kadın konulu yayınların tarihsel süreci, kadın konulu dini neşriyat, kadın konulu dini yayıncılığın sorunları, kadın konulu dini yayıncılıkta gelecek için perspektifler” konuları ele alındı. Ayrıca kadının eğitim sorunsalı, kadın cinayetleri ve kültürel kodları ve modernizmin dayattığı cinsiyet kimlikleri başlıklı seminerler de gerçekleştirildi.

BİLDİRİDEN BAZI ÇARPICI BAŞLIKLAR
* Kur’an-ı Kerim’de ve Hz. Peygamber’in Sünnetinde kadın, cinsiyet bağlamında değil insanlık düzleminde ele alınmıştır.  * Tarihsel süreç içerisinde kaleme alınan İslam kitâbiyatında, kadına dair eserler gözden geçirildiğinde, yerleşik kültür ve anlayışların etkisiyle Yüce dinimizin genel prensipleriyle çelişen, yanlış, eksik, önyargılardan beslenen ve günümüzde kadın karşıtlığı olarak görülebilecek bazı yorumların yer aldığı bilinmektedir. Tefsir, hadis, fıkıh literatüründe kadına dair yapılan bu yorumların büyük bir kısmı, nasların sarih delaletine dayanmaktan çok dönemin sosyo-kültürel şartları içersinde ortaya çıkan zihniyet yapılarını yansıtmaktadır. Bununla birlikte söz konusu yorumların kendi dönemlerinde ifade ettikleri anlam ve işlevler dikkatten kaçırılmamalıdır.
* Özellikle popüler dini kaynaklarda yer alan kadının yaratılışına ilişkin mitoloji ve hurafe niteliğindeki tasvirler, kadına yönelik zayıflık ve eksiklik söylemi, fitne ve ayartıcılık ithamı, kadının erkek üzerinden tanımlanıp konumlandırılması İslam’ın özüyle bağdaşmamaktadır.
*Sanal âlemde ve görsel medyada kadın bir tüketim ve reklam unsuru olarak istismar edilmektedir.
*Görsel medyada kadına karşı uygulanan cinsiyetçi ve ayırımcı dile karşı toplumsal ortak bir bilinç oluşturulmalıdır.
*Son zamanlarda aile, özellikle medyadan beslenen popüler kültürün yol açtığı bir aşınmaya maruz bırakılmıştır. Kadın ve erkeğin aileyi kuran temel yapı taşları olduğunu destekleyen, ailenin erkek ve kadının ortak sorumluluk alanı olduğunu vurgulayan, aynı zamanda aileyi koruyan ve destekleyen yayınlara öncelik verilmelidir.
*Dini programlar kadın izleyicinin televizyonda en çok görmek istediği programlar arasında ön sıralarda yer almaktadır. Bu programların içeriği belirlenirken kadın izleyicinin dini, kültürel ve eğitsel ihtiyaçları göz önünde tutulmalıdır.
* Ülkemizde dini yayıncılık yapan kuruluşlar, yayıncılık alanında ortak hassasiyetler oluşturmalı ve karşılıklı işbirliğini geliştirmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda sorumluluk üstelenmelidir.
* Batı’da ve İslam dünyasında üretilen kadın konulu eserler takip edilmeli ve halkımızın istifadesine sunulmasında yarar görülen eserler tercüme edilerek dilimize kazandırılmalıdır. 

yeniasya