- Kadının islam toplumundaki yeri

Adsense kodları


Kadının islam toplumundaki yeri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 24 August 2010, 04:27 pm GMT +0200

Kadının İslam Toplumundaki Yeri


İslam dini, hayata ilişkin işlerin planlaması ve yönetimi itibariyle, kadın ve erkeği irade ve amel bakımından eşit görmüştür Çünkü kadın ve erkek, insan var oluşunun yapısal olarak ihtiyaç duyduğu ve varlığının devamı için kaçınılmaz olan yeme, içme, gibi temel içgüdülere ve eylemlere taalluk eden irade bazında eşit konumdadır Nitekim Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Sizin kiminiz kiminizdendir” (Ali-İmran 195) Şu halde kadın iradesini serbestçe kullanma hakkına sahiptir Bağımsız hareket etme özgürlüğü vardır Tıpkı erkek gibi ve arada hiçbir fark gözetmeksizin, çalışmasının ve iradesinin neticesine sahip olabilir Kadının “Kazandığı iyilik lehine, kötülük de aleyhinedir”

Kadın-erkek İslam'ın dünya görüşünde eşittir Kur'an bunu en açık biçim vurgulamıştır Allah, kelamı aracılığı ile gerçeği insan hayatına egemen kılar Şu kadarı var ki, yüce Allah kadına bahşettiği iki hasletle onu ayrıcalıklı kılmıştır:

1) Kadın, insan denen canlı türünün oluşumu ve gelişimi açısından, tarla konumundadır İnsan türünün devamı ve bekası ona bağlıdır Bu yüzden, tarla olmanın gerektirdiği bazı özel hükümlerin muhatabıdır Bu açıdan erkekten ayrılır

2) Kadının varlığı, bünyesi letafete ve algısal inceliğe dayanır Davranışları ve kendisine yüklenen toplumsal görevleri üzerinde, onun bu özelliklerinin de etkisi vardır

Onun toplumsal dengedeki yeri budur Bununla erkeğin de toplumsal dengede ki konumu belirginleşiyor Bunun ışığında, her ikisini eşit düzeyde muhatap alan hükümlerle, her birini ayrı ayrı muhatap alan hükümler, şeriatın genel bütünlüğü içinde yerli yerine oturmuş oluyor Allah bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor: “Allah'ın kendisiyle kiminizi kiminize üstün kıldığı şeyi temenni etmeyin Erkeklere kazandıklarından pay, kadınlara da kazandıklarından pay vardır Allah'ın fazlından isteyin Gerçekten, Allah her şeyi bilendir” (Nisa, 32) İki cinsten her birinin, toplumsal bütünlük içinde icra etiği yol, gerçekleştirdiği eylemler, ilahi fazlın kendisine özgü kılınmasının ölçüsüdür İlahi fazl, kimi durumlarda, cinslerden birinin diğerinin ardından gelmesini öngörebilir: Miras paylaşımında erkeğin kadından üstün tutulması ve kadının nafaka verme zorunluluğunun olmaması bakımından erkekten üstün tutulmuş olması gibi Her birine hayattaki rolleri icabı tanınan bu ayrıcalıkları, diğerinin temenni etmesi uygun düşmez Bazı durumlar da vardır ki, kimin üstün ve öncelikli olduğu belirtilmemiştir Bu alanlar çalışmaya, amel etmeye bağlıdır Kim bu hususta öne geçerse, üstünlük, ayrıcalık ona aittir İman, ilim, akıl, takva ve dinin teşkil ettiği öteki güzellikler örneğin Burada, Allah'ın fazlı, lütfü, belirleyici rol oynar Kime dilerse ona verir O halde Allah'ın lütfünü, fazlını isteyin Bu değerlendirmemizin kanıtı da, hemen sonra gelen şu ifadedir: “Erkekler, kadınlar üzerinde sorumlu gözeticidir” (Nisa, 34) 


Mahmud Celal Özmen