hafız_32
Thu 18 November 2010, 10:29 am GMT +0200
Bir Kadın Mahremlerine Hangi Ölçüde Görünebilir?
Hanımların mahremleri yanındaki açıklığı konusunda iki görüş vardır.
Birinci görüş: Mahremler, göbekle diz kapağı arası dışında kalan her yeri görebilir. Alimlerin çoğunluğu bu görüştedir.
Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve seilem); '...biriniz kölesini veya hizmetçisini evlendirdiği zaman, onun avret yerine bakmasın. Hiç kuşkusuz onun avret yeri, göbeğinden diz kapağına kadar olan kısımdır.[206] Hadiste konu edilenler her ne kadar erkekler İse de, bu konuda hanımlar da erkekler gibidirler.
Ebû Seleme (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Âişe'nin kardeşiyle birlikte, Âişe'nin yanma girdim. Ona Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)'in gusül abdestini sordu. Bunun üzerine Âişe bir kapta bir ölçek kadar su istedi ve suyu başının üzerinden dökerek gusül abdesti aldı. Bizimle onun arasında perde vardı.[207]
Kadı İyaz der ki; 'Bu hadisin zahiri, her ikisinin de onun başını ve vücudunun üst tarafını gördüklerini ifade etmektedir. Bu mahremlerin görmesi helal olan kısımdır. Nitekim Âişe validemiz, Ebû Seleme'nin süt teyzesidir. Bu nedenle, mahremlerin görmesinin caiz olmayan vücudunun alt kısmını örtmüştür.[208]
İkinci görüş: Mahremler kadınların genellikle görünen yerlerine bakabilirler. Örneğin abdest azaları gibi.[209]
Ibn Ömer (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) zamanında erkekler ve hanımlar bir arada abdest alıyorlardı.[210] Bu eşlere ve mahremlere atfedilir. Ayrıca bu rivayet, mahremleri oldukları kadınların abdest azalarına, erkeğin bakmasının caiz olduğuna delildir. Aynı şekilde aksi de caizdir. -Allah, en doğrusunu bilir. [211]
Hanefî mezhebine göre, kadınların mahremleri arasındaki avreti/Örtülü olması gereken bölge, erkeklerin birbiri arasındaki avreti gibidir.[212] Ancak kadın mahremi olan erkeğe karnını, sırtım ve -bir görüşe göre- göğüslerini gösteremez. [213]
Hatırlatmalar:
1. Mahremin, mahremi olduğu kadına bakması, zevk alma ve şehvet hissisiyle olmaması şarttır. Şehvet hissi olması durumunda bakmak caiz değildir. Bu konuda hiçbir ihtilaf yoktur.
2. İmam Kurtubî der ki; Nefislerde oluşabilecek duygulara göre, kadının kendini göstermesi caiz olanı tespit için, bazı âlimler mahremleri, kadına yakınlıklarını dikkat alarak farklı sınıflara ayırmışlardır. Bir kadının babası ve kardeşi hiç şüphesiz, kocasının -başka hanımdan olan- oğlundan daha yakın ve ihtiyatlıdır. Dolayısıyla kocasının başka hanımdan olan oğluna göstermesi caiz olmayan yerlerini, babasına gösterebüir. Oysa her ikisi de kadının mahremidir.[214]
3. Bir kadın, şüphe ve endişe duyduğu mahremlerine ziynetini göstermemelidir. Nitekim babasının döşeği üzerinde, babasının cariyesinden doğan, bu nedenle de baba bir kardeşi olan genç hakkında, Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) hanımı Sevde'ye, tesettür emretmiştir. O gençle ilgili olarak, Sa'd İbnVakkâs ile Abd İbn Zem'a tartışmışlardı. Sa'd; «Yâ Rasulullah! Bu genç, benim kardeşim Utbe İbn Ebî Vakkâs'm oğludur. Oğlu olduğunu bana vasiyet etti. Ona benzeyişi de bunu teyit etmektedir» dedi. Abd İbn Zem'a ise; «Yâ Rasululah! Bu benim kardeşimdir. Babamın döşeği üzerinde, onun cariyesinden doğmuştur» dedi. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) çocuğun benzerliğini dikkate alarak, Utbe'ye olan benzerliğini fark etti ve; «Ey Abdi Çocuk senindir; çocuk doğduğu yatağın sahibinindir. Zina edene taş vardır. Ey Şevde, sen de ona tesettürlü ol» buyurdu.[215]
Kadına Mahreminin Dokunması Ve Öpmesi -Şehvetle Olmadığı Takdirde- Caizdir.
Aişe (radiyallâhu anhâ), kız kardeşi Esmâ'nın oğlu İbnu'z-Zubeyr'e kızmış ve onunla ebediyen konuşmamaya adakta bulunmuştu. Bu nedenle İbnu'z Zubeyr, Muhacirlerden kendisine yardımcı olmalarını ve teyzesiyle arasını düzeltmelerini istedi. Bunun üzerine İbnu'z-Zubeyr'îe birlikte, Misver İbn Mahreme ve Abdurrahman Ibnu'l-Esved, Aişe'nin yanına girmek İçin izin istediler. Âişe; 'giriniz' dedi, yanlarında İbnu'z-Zubeyr'in olduğunu bilmiyordu. Onlar; 'hepimiz girebilir miyiz?' dediler. O; 'evet, hepiniz girin' dedi. İçeri girdiklerinde, İbnu'z-Zubeyr perdenin arkasına geçip, Âİşe'ye sarıldı ve ağlayarak, kendisini affetmesini istemeye başladı. Misver ve Abdurrahman da affetmesi ve konuşması için ısrar ediyorlardı. O da, 'adakta bulunduğunu, adağın vebalinin büyük olduğunu ve bu nedenle konuşamayacağını söylüyordu'. Daha sonra, Peygamber (saîlallâhu aleyhi ve sellem)'in; «Hiç şüphesiz bir Müslüman'ın, Mümin kardeşine üç geceden fazla küsü tutması helal değildir» buyurduğunu ona haber verdiler. Nihayet Aişe, İbnu'z-Zubeyr'le konuştu. Adağına kefaret olarak da kırk köle azat etti.[216]
Âişe {radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Fâtıma, Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellemj'in yanına geldiğinde, onu ayakta karşılar, elinden tutar, onu öper ve kendi yerine oturturdu. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem), onun yanına gittiğinde, o da, Peygamber (sallallâhu aleyhi ve selîem)'i ayakta karşılar, elinden tutar, onu öper ve kendi yerine oturturdu.[217]
[At ve benzeri hayvanlarda veya iki kişilik motosiklet ve benzeri araçlarda] kadının, mahremi olan erkeğin arkasına binmesi caizdir.
Enes (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) ile birlikte Usfân'dan dönüyorduk. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) bineğinin üzerindeydi ve terkisinde de Safiye binti Huyey vardı. Bir ara devenin ayağı sürçtü ve ikisi birden yere düştüler.[218]
[206] Ahmed, 2/187; Ebû Dâvûd, 495.
[207] Buhârî, 251; Müsiirn, 320.
[208] Nevevî, el-Feth, 1/465.
[209] Sünenü'I-Beyhakî, 9417; El-İnsâf, 8/20; el-Muğnî, 6/554; el-Mecmû, 16/140.
[210] Buhârî, 193; Ebû Dâvûd, 79; Nesâî 1/57; İbn Mâce, 381.
[211] Câmiu Ahkâmi'n-Nisâ, 4/195.
[212] Yani göbekle diz kapağı arası.
[213] İbnu'l-Humâm, Fethu'i-Kadîr, 8/105. (Çev.)
[214] Câmiu Ahkâmi'n-Nisâ, 4/504.
[215] Buhârî, 2053; Müslim, 1457.
[216] Buhârî, 6073.
[217] Ebû Dâvûd, 5217; Tirmizî, 3827; el-Hâkim, 4/272; Sahih rivayettir.
[218] Buhârî, 3085; Müslim, 1345.
Hanımların mahremleri yanındaki açıklığı konusunda iki görüş vardır.
Birinci görüş: Mahremler, göbekle diz kapağı arası dışında kalan her yeri görebilir. Alimlerin çoğunluğu bu görüştedir.
Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve seilem); '...biriniz kölesini veya hizmetçisini evlendirdiği zaman, onun avret yerine bakmasın. Hiç kuşkusuz onun avret yeri, göbeğinden diz kapağına kadar olan kısımdır.[206] Hadiste konu edilenler her ne kadar erkekler İse de, bu konuda hanımlar da erkekler gibidirler.
Ebû Seleme (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Âişe'nin kardeşiyle birlikte, Âişe'nin yanma girdim. Ona Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)'in gusül abdestini sordu. Bunun üzerine Âişe bir kapta bir ölçek kadar su istedi ve suyu başının üzerinden dökerek gusül abdesti aldı. Bizimle onun arasında perde vardı.[207]
Kadı İyaz der ki; 'Bu hadisin zahiri, her ikisinin de onun başını ve vücudunun üst tarafını gördüklerini ifade etmektedir. Bu mahremlerin görmesi helal olan kısımdır. Nitekim Âişe validemiz, Ebû Seleme'nin süt teyzesidir. Bu nedenle, mahremlerin görmesinin caiz olmayan vücudunun alt kısmını örtmüştür.[208]
İkinci görüş: Mahremler kadınların genellikle görünen yerlerine bakabilirler. Örneğin abdest azaları gibi.[209]
Ibn Ömer (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) zamanında erkekler ve hanımlar bir arada abdest alıyorlardı.[210] Bu eşlere ve mahremlere atfedilir. Ayrıca bu rivayet, mahremleri oldukları kadınların abdest azalarına, erkeğin bakmasının caiz olduğuna delildir. Aynı şekilde aksi de caizdir. -Allah, en doğrusunu bilir. [211]
Hanefî mezhebine göre, kadınların mahremleri arasındaki avreti/Örtülü olması gereken bölge, erkeklerin birbiri arasındaki avreti gibidir.[212] Ancak kadın mahremi olan erkeğe karnını, sırtım ve -bir görüşe göre- göğüslerini gösteremez. [213]
Hatırlatmalar:
1. Mahremin, mahremi olduğu kadına bakması, zevk alma ve şehvet hissisiyle olmaması şarttır. Şehvet hissi olması durumunda bakmak caiz değildir. Bu konuda hiçbir ihtilaf yoktur.
2. İmam Kurtubî der ki; Nefislerde oluşabilecek duygulara göre, kadının kendini göstermesi caiz olanı tespit için, bazı âlimler mahremleri, kadına yakınlıklarını dikkat alarak farklı sınıflara ayırmışlardır. Bir kadının babası ve kardeşi hiç şüphesiz, kocasının -başka hanımdan olan- oğlundan daha yakın ve ihtiyatlıdır. Dolayısıyla kocasının başka hanımdan olan oğluna göstermesi caiz olmayan yerlerini, babasına gösterebüir. Oysa her ikisi de kadının mahremidir.[214]
3. Bir kadın, şüphe ve endişe duyduğu mahremlerine ziynetini göstermemelidir. Nitekim babasının döşeği üzerinde, babasının cariyesinden doğan, bu nedenle de baba bir kardeşi olan genç hakkında, Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) hanımı Sevde'ye, tesettür emretmiştir. O gençle ilgili olarak, Sa'd İbnVakkâs ile Abd İbn Zem'a tartışmışlardı. Sa'd; «Yâ Rasulullah! Bu genç, benim kardeşim Utbe İbn Ebî Vakkâs'm oğludur. Oğlu olduğunu bana vasiyet etti. Ona benzeyişi de bunu teyit etmektedir» dedi. Abd İbn Zem'a ise; «Yâ Rasululah! Bu benim kardeşimdir. Babamın döşeği üzerinde, onun cariyesinden doğmuştur» dedi. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) çocuğun benzerliğini dikkate alarak, Utbe'ye olan benzerliğini fark etti ve; «Ey Abdi Çocuk senindir; çocuk doğduğu yatağın sahibinindir. Zina edene taş vardır. Ey Şevde, sen de ona tesettürlü ol» buyurdu.[215]
Kadına Mahreminin Dokunması Ve Öpmesi -Şehvetle Olmadığı Takdirde- Caizdir.
Aişe (radiyallâhu anhâ), kız kardeşi Esmâ'nın oğlu İbnu'z-Zubeyr'e kızmış ve onunla ebediyen konuşmamaya adakta bulunmuştu. Bu nedenle İbnu'z Zubeyr, Muhacirlerden kendisine yardımcı olmalarını ve teyzesiyle arasını düzeltmelerini istedi. Bunun üzerine İbnu'z-Zubeyr'îe birlikte, Misver İbn Mahreme ve Abdurrahman Ibnu'l-Esved, Aişe'nin yanına girmek İçin izin istediler. Âişe; 'giriniz' dedi, yanlarında İbnu'z-Zubeyr'in olduğunu bilmiyordu. Onlar; 'hepimiz girebilir miyiz?' dediler. O; 'evet, hepiniz girin' dedi. İçeri girdiklerinde, İbnu'z-Zubeyr perdenin arkasına geçip, Âİşe'ye sarıldı ve ağlayarak, kendisini affetmesini istemeye başladı. Misver ve Abdurrahman da affetmesi ve konuşması için ısrar ediyorlardı. O da, 'adakta bulunduğunu, adağın vebalinin büyük olduğunu ve bu nedenle konuşamayacağını söylüyordu'. Daha sonra, Peygamber (saîlallâhu aleyhi ve sellem)'in; «Hiç şüphesiz bir Müslüman'ın, Mümin kardeşine üç geceden fazla küsü tutması helal değildir» buyurduğunu ona haber verdiler. Nihayet Aişe, İbnu'z-Zubeyr'le konuştu. Adağına kefaret olarak da kırk köle azat etti.[216]
Âişe {radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Fâtıma, Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellemj'in yanına geldiğinde, onu ayakta karşılar, elinden tutar, onu öper ve kendi yerine oturturdu. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem), onun yanına gittiğinde, o da, Peygamber (sallallâhu aleyhi ve selîem)'i ayakta karşılar, elinden tutar, onu öper ve kendi yerine oturturdu.[217]
[At ve benzeri hayvanlarda veya iki kişilik motosiklet ve benzeri araçlarda] kadının, mahremi olan erkeğin arkasına binmesi caizdir.
Enes (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) ile birlikte Usfân'dan dönüyorduk. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) bineğinin üzerindeydi ve terkisinde de Safiye binti Huyey vardı. Bir ara devenin ayağı sürçtü ve ikisi birden yere düştüler.[218]
[206] Ahmed, 2/187; Ebû Dâvûd, 495.
[207] Buhârî, 251; Müsiirn, 320.
[208] Nevevî, el-Feth, 1/465.
[209] Sünenü'I-Beyhakî, 9417; El-İnsâf, 8/20; el-Muğnî, 6/554; el-Mecmû, 16/140.
[210] Buhârî, 193; Ebû Dâvûd, 79; Nesâî 1/57; İbn Mâce, 381.
[211] Câmiu Ahkâmi'n-Nisâ, 4/195.
[212] Yani göbekle diz kapağı arası.
[213] İbnu'l-Humâm, Fethu'i-Kadîr, 8/105. (Çev.)
[214] Câmiu Ahkâmi'n-Nisâ, 4/504.
[215] Buhârî, 2053; Müslim, 1457.
[216] Buhârî, 6073.
[217] Ebû Dâvûd, 5217; Tirmizî, 3827; el-Hâkim, 4/272; Sahih rivayettir.
[218] Buhârî, 3085; Müslim, 1345.