ezelinur
Fri 30 July 2010, 07:53 pm GMT +0200
KADER KULUN İŞİDİR
"Fahreddîn-i Acemî" büyük bir velî idi
"Büyük insan" olduğu her hâlinden belliydi
Bir gün sevdiklerine şöyle etti nasîhat:
(Allah'ın kullarına hizmet edin her sâat
Hak teâlâ bir kula hayır murâd ederse
Hep hayırlı işlerle meşgûl olur o kimse
Allah'ın bir kulunu sevmediğine nişân
Hep faydasız işlerle meşgûl olur o insan
Yâni o ne dünyâya ne âhirete âit
Bir işle uğraşmayıp öldürür her gün vakit
Kulun "alın yazısı" işlerinden bellidir
Yâni kader insanın işiyle ilgilidir
Hadîste buyurdu ki Peygamber Efendimiz:
(Bakmaz sûretinizle işinize Rabbimiz
Lâkin şuna bakar ki niçin yaptın o işi?
Beğenmez kabûl etmez riyâ ve gösterişi)
Yâni Allah kulunun bakar sırf niyetine
Ki o kulun o işte acabâ niyeti ne?
Niçin namâz kılıyor niçin yiyor yemeği?
Niyet Allah içinse o zaman gâyet iyi
İnsan bu suâllere buluyorsa bir cevap
Kurtulur âhirette yapılmaz ona azâb
Cevap veremiyorsa eğer bu suâllere
Hazırlansın o zaman azâb ve elemlere
Zîrâ İhlâs olmazsa ameller olmaz kabûl
Dûçâr olur azâba ihlâsı olmıyan kul)
Bir gün de buyurdu ki: (Öfke ile Şehvetten
Sakının zîrâ bunlar ateştir Cehennemden
Biri Resûlullah'tan nasîhat isteyince
O zâta (Öfkelenme!) buyurdular hemence
Yerini değiştirip birazdan yine bu zât
Resûl-i kibriyâ'dan istedi bir nasîhat
Lâkin Peygamberimiz o istek sâhibine
Cevâben (Öfkelenme!) buyurdu ona yine
Arka tarafa geçip istediğinde aynen
(Öfkelenme!) buyurdu yine ona cevâben)
Bir gün de buyurdu ki: (Kardeşlerim bu dünyâ
Fâni ve geçicidir aldanmayın sakın hâ!
Aklı olan bir kişi dünyâya vermez gönül
Ve hattâ zerre kadar etmez ona temâyül
Zîrâ akıllılığın şudur ki alâmeti
Girmez onun kalbine bu dünyâ muhabbeti
Her an Âhiretini düşünür aklı olan
Çünkü iyi bilir ki bu dünyâ bir imtihân
Ahmak ise kaptırır bu dünyâya gönlünü
Yaşar gaflet içinde düşünmez ölümünü
Zîrâ ahmaklığa da şudur ki bir alâmet
Kalbinde bu fâni'ye besler sevgi muhabbet
Tek çâresi şudur ki bundan kurtulmanın da
Dâimâ bulunmaktır kurtulanlar yanında)
"Fahreddîn-i Acemî" büyük bir velî idi
"Büyük insan" olduğu her hâlinden belliydi
Bir gün sevdiklerine şöyle etti nasîhat:
(Allah'ın kullarına hizmet edin her sâat
Hak teâlâ bir kula hayır murâd ederse
Hep hayırlı işlerle meşgûl olur o kimse
Allah'ın bir kulunu sevmediğine nişân
Hep faydasız işlerle meşgûl olur o insan
Yâni o ne dünyâya ne âhirete âit
Bir işle uğraşmayıp öldürür her gün vakit
Kulun "alın yazısı" işlerinden bellidir
Yâni kader insanın işiyle ilgilidir
Hadîste buyurdu ki Peygamber Efendimiz:
(Bakmaz sûretinizle işinize Rabbimiz
Lâkin şuna bakar ki niçin yaptın o işi?
Beğenmez kabûl etmez riyâ ve gösterişi)
Yâni Allah kulunun bakar sırf niyetine
Ki o kulun o işte acabâ niyeti ne?
Niçin namâz kılıyor niçin yiyor yemeği?
Niyet Allah içinse o zaman gâyet iyi
İnsan bu suâllere buluyorsa bir cevap
Kurtulur âhirette yapılmaz ona azâb
Cevap veremiyorsa eğer bu suâllere
Hazırlansın o zaman azâb ve elemlere
Zîrâ İhlâs olmazsa ameller olmaz kabûl
Dûçâr olur azâba ihlâsı olmıyan kul)
Bir gün de buyurdu ki: (Öfke ile Şehvetten
Sakının zîrâ bunlar ateştir Cehennemden
Biri Resûlullah'tan nasîhat isteyince
O zâta (Öfkelenme!) buyurdular hemence
Yerini değiştirip birazdan yine bu zât
Resûl-i kibriyâ'dan istedi bir nasîhat
Lâkin Peygamberimiz o istek sâhibine
Cevâben (Öfkelenme!) buyurdu ona yine
Arka tarafa geçip istediğinde aynen
(Öfkelenme!) buyurdu yine ona cevâben)
Bir gün de buyurdu ki: (Kardeşlerim bu dünyâ
Fâni ve geçicidir aldanmayın sakın hâ!
Aklı olan bir kişi dünyâya vermez gönül
Ve hattâ zerre kadar etmez ona temâyül
Zîrâ akıllılığın şudur ki alâmeti
Girmez onun kalbine bu dünyâ muhabbeti
Her an Âhiretini düşünür aklı olan
Çünkü iyi bilir ki bu dünyâ bir imtihân
Ahmak ise kaptırır bu dünyâya gönlünü
Yaşar gaflet içinde düşünmez ölümünü
Zîrâ ahmaklığa da şudur ki bir alâmet
Kalbinde bu fâni'ye besler sevgi muhabbet
Tek çâresi şudur ki bundan kurtulmanın da
Dâimâ bulunmaktır kurtulanlar yanında)