hafiza aise
Wed 15 June 2011, 12:10 pm GMT +0200
9— Kabızlığın Tedavisi:
Rasûlullah'ın (s.a.) mizaç kuruluğu (kabız) hastalığı ve bu hastahğ: muşatılıp giderilmesi konusundaki tutumu şöyledir:
Tirmizî'nin Câmi'mde ve İbn Mâce'nin Sünen'mdeki rivayete göre Esma bt. Urneys şöyle demiştir: RasûluIIah (s.a.) Esmâ'ya: "Müshil olarak hangi ilacı kullanıyorsun?" diye sordu. Esma: "Şübrüm. (boğumluca)"[498]deyince Allah Rasûlü (s.a.): "O ateşli ishal yapar." diye karşılık verdi. Esma: "Sonra senâ[499] kullanmağa başladım." deyince Allah Rasûlü (s.a.) buyurdu ki: "Şayet ölüme karşı bir ilaç olsaydı, o elbette sena olurdu.[500]
İbn Mâce'nin Sünen'inde İbrahim b. Ebî Able, Rasûlullah (s.a.) ile birlikte iki kıbleye de namaz kılan Abdullah b. Ümmü Harâm'ın Rasûlullah'-tan (s.a.) şunları işittiğini rivayet etmektedir: "Sena ve sennût ile tedavi olunuz. Çünkü bunlarda 'sâm' hariç her türlü hastalığa şifa vardır." Sâm nedir ya Rasülallah? diye sorduklarında, Allah Rasûlü (s.a.): "Ölüm demektir." diye cevap verdi.[501]
Hadiste geçen: "Müshil olarak ne alıyorsun?" sorusu, "Mizacın (kabızlığını) gidermek için yumuşatıcı olarak ne alıyorsun?" demektir. Karında kalarak içerideki pis maddenin sıkiştırmasıyla eziyet verici bir vaziyet almaz. Bu sebepten faîl veznindeki meşy kelimesine müshil ilacı denmiştir. Çünkü alman müshil ilacı ishali çoğaltır. İhtilâf edilen husus ihtiyaç sınırıdır. Bir başka rivayette bu soru: "Ne ile tedavi oluyorsun?" şeklinde sorulmuş, Esma da: "Şübrüm ile." diye cevap vermiştir. Şübrüm, yetuî[502] ilaçlardan biridir. Ağacının kökünün kabuğudur. Dördüncü derecede, sıcak ve kurudur. En güzel cinsi rengi kırmızıya kaçanıdır. Hafif, ince olup büzülmüş deriye benzer. Özetle, tehlikeli ve çok ishal yaptırıcı özelliğinden dolayı (doktorların) pek tavsiye etmedikleri ilaçlardandır.
Hadiste geçen: yerine şekli de gelmiştir. Ebu Ubeyd der ki: "Çoğunlukla bu söz olarak gelmiştir."
Ben derim ki: Bu konuda iki görüş vardır: I) Cimli rivayeti ki: ( şeklindedir. "Şiddetli ishal yapıcı" demektir. Bu ifadelere göre bu ilaç, hara ret (ateşlilik) ve şiddetli ishale sebep olur demektir ve gerçekten de öyledir Bunu, Ebu Hanîfe ed-Dîneverî söylemiştir.
2) Bu ikinci kelimesi ile önceki kelime tekid edilmiştir. Böylece de lafzı ve manevî tekid arasında kalmıştır. Bu sebepten dolayı hadisçiler, metni kelimesi kelimesine rivayet etmeğe gayret etmişlerdir. Örnek olarak kelimesi, "olgun güzellik" demektir. Araplar bu tabiri, kaf harfi ile: şeklinde de kullanmışlardır. demeleri de bunlara benzer. Bununla birlikte son kelime olan kelimesinde bir başka mâna daha vardır ki şudur: Hararetinin şiddetinden kendisine isabet eden şeyi çeker, kendine cezbeder ki sanki onu önce çekiyor, daha sonra da bırakıyor gibidir. kelimesi ise bir mânaya göre evvelki kelimenin bir başka Iugat olarak mânâsıdır. Meselâ, akraba mânasına: ile büyük su havuzu, sarnıç mânasına: kelimesi ve çoğulları gibi. Diğer bir mânaya göre; müstakil bir mânada ittiba, yani kelime uyumu demektir.
Senaya gelince, biri med ile diğeri kasır ile olan iki lügati vardır. Hicaz'da çıkan bir bitkidir. En iyisi Mekke'de yetişendir. Zararından emin olunan faydalı bir ilaçtır. İtidale yakındır. Birinci derecede, sıcak ve kurudur. Safra ve sevdayı ishal yapar. Kalbi kuvvetlendirir. İşte bu onun üstün durumudur. Hassası ise sevda hümörünün çoğalmasıyla meydana gelen karasevda hastalığına faydasıdır. Soğuktan veya bir hastalıktan dolayı deride meydana gelen yarıklara faydalıdır. Kasları açar, saçlann çıkmasını sağlar. Karınca kene, eski başağrısı {sudâ-i kadîm), uyuz, sivilce, kaşıntı ve saraya faydalıdır. Pişirilmiş suyunu içmek, öğütülmüş suyunu içmekten daha sıhhîdir. Üç dirhem miktarı içme ölçüsüdür. Suyundan içileceği zaman beş dirheme çıkarılır. Şayet onunla birlikte menekşe, Acemler gibi çekilmiş kırmızı kuru üzüm de kaynatılırsa daha sağlıklı olur.
Râzî'der ki: Sena ve şahtere otu yakıcı hümörleri ishal yapar. Uyuz ve kaşıntıya birebirdir. Her birinden dört dirhemden yedi dirheme kadar çoğaltılarak alınır.
Sennût'a gelince, bu hususta sekiz ayrı görüş vardır:
1— Bal demektir.
2— Yağ tulumunda sıkılmış üzüm demektir ki yağın üzerine siya! giler çıkarır. Bu izahı Amr b. Bekr es-Seksekî yapmıştır.
3— Kimyona benzer bir tohumdur. Bunu İbn el-Arabî [503]söylemiştir.
4— Kirmân'da çıkan kimyona bu ad verilir.
5— Râziyanc otunun bir başka adıdır. Bu görüşü, Ebu Hanîfe ed-Dîneverî bazı bedevilerden nakletmiştir.
6— Şebet'tir.[504]
7— Hurmadır. Bu görüşü Hafız Ebu Bekir İbnü's-Sünnî ileri sürmüştür.
8— Yağ tulumlarında olan baldır. Bu görüşü Abdüllatif el-Bağdadî rivayet etmiştir.
! Bazı doktorlar der ki: Bu, mânaya daha yakın ve doğruya uygun olandır. Çünkü öğütülmüş sena (sinameki) yağa karışmış bal ile karıştırıldıktan sonra yalanırsa; bu, yağ ile balın sinamekiyi daha iyi ıslah etmesi ve ishale yardımcı olması bakımından tek başına sinameki kullanmaktan daha sağlıklıdır. En doğrusunu Allah bilir.
Tirmizî ve diğer hadisçiler İbn Abbas'tan merfû olarak yapılan rivayette şu hadisi kaydetmişlerdir: "Tedavide kullandığınız ilaçların en iyisi, burun damlası (seût), şurup (ledûd), hacamat ve müshil (mey)dir."[505] Hadiste geçen "el-meşy" tabiatın ve mizacın tıkanıklığını giderici, yumuşatıcı ve çıkarılacak olan fazla maddelerin kolayca çıkmasını sağlıyan bir ilaç demektir. [506]
[498] Şübrüm: Sütleğengiller familyasından, bir zira' boyunda çok boğumlu bir bitki olup halk arasında boğumluca da denir. Ufacık yaprağı, kırmızı çiçeği ve mercimek gibi beyazımsı ve sarımtırak tohumu olur. Tİrmizî şârihi Mübarekfurî, müshilin bu ağacın köklerinin kabuğundan yapıldığını ve çok sert olduğu için doktorların tavsiye etmediklerini söylüyor. Bk. Tirmizî Tercemesi, Osman Zeki Moliamehmetoğlu, 34/62.
[499] Senâı Baklagiller familyasından iç sürdürücü (ishal yapıcı) bir otun adıdır. Müshil bu otun meyve ve yapraklarının karışımından meydana gelir. En İyise senâ-i melekîdir ki, dilimizde buna "sinameki" denir. A.g.e., 3/462.
[500] Tirmizî, 2081; İbn Mâce, 3461; Ahmed b. Hanbel, 6/369; Hâkim, 4/200-201. Senedinde meçhul bir râvi olmakla birlikte bundan sonra gelecek olan hadisle kuvvetlenmiş oluyor.
[501] İbn Mâce, 3457. Hadisin râvisi İbrahim b. Ebî Able, sennût'u izahı aşağıda gelecek olan, şibit mânasına tefsir etmiş, diğerleri ise bir şiirde de geçtiği üzere sennût'u, tereyağı tulumunda bulunan bal demektir demişlerdir. Câmiu's-Sağîr şârihi Azizî (3/326) bunlara tereyağı kaymağı, kimyon, kimyon-ı kirmanı ve kuru hurma mânalarını da eklemiştir. Mucemu'l-Vasît'ta ise (s. 453), sennût ve sunnût; kimyon olarak'tefsir edilmiştir. Nitekim müellif, ileride bu kelimenin geniş izahım yapacaktır. Hâkirrt'in (4/201) rivayetinde ise, senedde zayıf râvilerden Amr b. Bekr es-Seksekî vardır. Hafi? İbn Hacer, Tehzîb'de demiştir ki: '*Bu râvinin hadisini aynı lâfızla Şeddâd b. Abdurrahmşn el-Ensarî rivayet
. etmiştir." Ayrıca yukarıdaki hadis de mâna olarak bu hadise şahid BîHıadistir.
[502] el-Yetû: Sütleğengiller familyasından olan akıcı.(ve bol) süt ihtiva eden her bitkiyi içine alır. Bir çok çeşidi vardır ki, şubrum lâiye, hilbâb, mâhûtâne ve ferbiyun bunlardan birkaçıdır. (Bk. Mucetnu'I-Vasît, 1062).
[503] İbn el-Arabî, Ebu Abdillah Muhammed b. Zİyad el-Kûfî, (152/232-770/848) lügat bil-ginlerindendir. Edebiyatı Ebu Muâviye ed-Darîr ve Mufaddal ed-Dabbî'den aldı. Ondan da ibn Sİkkît, Ebu'l-Abbas Sâleb ve diğerleri aldı. Arap kelamı ve lügatında reis idi. Birçok kitapları vardır. Kitâbu'n-Nevâdir, Kitâbu'l-Envâ, Kitâbu'n-Nebât ve Kitâbu Sıfatı'l-Hayl ve'n-Nahl ve'z-Zer1 ve diğerleri, Halife Vasik b. el-Mutasim zamanında vefat etmiştir. Bk. Seâlîbî, Kitâbu Fıkhu'l-Luga mukaddimesi, s.13.
[504] Şebet veya Şibit: Çadır yapımında kullanılan yeşil otlu bitkiler famjlyasındandır. Yaprakları ve tohumu yemek yapımında güzeLkoku vermesi için kuüanıhx^(Maeemu'l-Vastt, 470).
[505] Tirmizî, 2047, 2048. Hadis hasen-garîbtir. Senedinde zayıf râvilerden Abbâd b. Mansûr vardır.
[506] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/309-312.
Rasûlullah'ın (s.a.) mizaç kuruluğu (kabız) hastalığı ve bu hastahğ: muşatılıp giderilmesi konusundaki tutumu şöyledir:
Tirmizî'nin Câmi'mde ve İbn Mâce'nin Sünen'mdeki rivayete göre Esma bt. Urneys şöyle demiştir: RasûluIIah (s.a.) Esmâ'ya: "Müshil olarak hangi ilacı kullanıyorsun?" diye sordu. Esma: "Şübrüm. (boğumluca)"[498]deyince Allah Rasûlü (s.a.): "O ateşli ishal yapar." diye karşılık verdi. Esma: "Sonra senâ[499] kullanmağa başladım." deyince Allah Rasûlü (s.a.) buyurdu ki: "Şayet ölüme karşı bir ilaç olsaydı, o elbette sena olurdu.[500]
İbn Mâce'nin Sünen'inde İbrahim b. Ebî Able, Rasûlullah (s.a.) ile birlikte iki kıbleye de namaz kılan Abdullah b. Ümmü Harâm'ın Rasûlullah'-tan (s.a.) şunları işittiğini rivayet etmektedir: "Sena ve sennût ile tedavi olunuz. Çünkü bunlarda 'sâm' hariç her türlü hastalığa şifa vardır." Sâm nedir ya Rasülallah? diye sorduklarında, Allah Rasûlü (s.a.): "Ölüm demektir." diye cevap verdi.[501]
Hadiste geçen: "Müshil olarak ne alıyorsun?" sorusu, "Mizacın (kabızlığını) gidermek için yumuşatıcı olarak ne alıyorsun?" demektir. Karında kalarak içerideki pis maddenin sıkiştırmasıyla eziyet verici bir vaziyet almaz. Bu sebepten faîl veznindeki meşy kelimesine müshil ilacı denmiştir. Çünkü alman müshil ilacı ishali çoğaltır. İhtilâf edilen husus ihtiyaç sınırıdır. Bir başka rivayette bu soru: "Ne ile tedavi oluyorsun?" şeklinde sorulmuş, Esma da: "Şübrüm ile." diye cevap vermiştir. Şübrüm, yetuî[502] ilaçlardan biridir. Ağacının kökünün kabuğudur. Dördüncü derecede, sıcak ve kurudur. En güzel cinsi rengi kırmızıya kaçanıdır. Hafif, ince olup büzülmüş deriye benzer. Özetle, tehlikeli ve çok ishal yaptırıcı özelliğinden dolayı (doktorların) pek tavsiye etmedikleri ilaçlardandır.
Hadiste geçen: yerine şekli de gelmiştir. Ebu Ubeyd der ki: "Çoğunlukla bu söz olarak gelmiştir."
Ben derim ki: Bu konuda iki görüş vardır: I) Cimli rivayeti ki: ( şeklindedir. "Şiddetli ishal yapıcı" demektir. Bu ifadelere göre bu ilaç, hara ret (ateşlilik) ve şiddetli ishale sebep olur demektir ve gerçekten de öyledir Bunu, Ebu Hanîfe ed-Dîneverî söylemiştir.
2) Bu ikinci kelimesi ile önceki kelime tekid edilmiştir. Böylece de lafzı ve manevî tekid arasında kalmıştır. Bu sebepten dolayı hadisçiler, metni kelimesi kelimesine rivayet etmeğe gayret etmişlerdir. Örnek olarak kelimesi, "olgun güzellik" demektir. Araplar bu tabiri, kaf harfi ile: şeklinde de kullanmışlardır. demeleri de bunlara benzer. Bununla birlikte son kelime olan kelimesinde bir başka mâna daha vardır ki şudur: Hararetinin şiddetinden kendisine isabet eden şeyi çeker, kendine cezbeder ki sanki onu önce çekiyor, daha sonra da bırakıyor gibidir. kelimesi ise bir mânaya göre evvelki kelimenin bir başka Iugat olarak mânâsıdır. Meselâ, akraba mânasına: ile büyük su havuzu, sarnıç mânasına: kelimesi ve çoğulları gibi. Diğer bir mânaya göre; müstakil bir mânada ittiba, yani kelime uyumu demektir.
Senaya gelince, biri med ile diğeri kasır ile olan iki lügati vardır. Hicaz'da çıkan bir bitkidir. En iyisi Mekke'de yetişendir. Zararından emin olunan faydalı bir ilaçtır. İtidale yakındır. Birinci derecede, sıcak ve kurudur. Safra ve sevdayı ishal yapar. Kalbi kuvvetlendirir. İşte bu onun üstün durumudur. Hassası ise sevda hümörünün çoğalmasıyla meydana gelen karasevda hastalığına faydasıdır. Soğuktan veya bir hastalıktan dolayı deride meydana gelen yarıklara faydalıdır. Kasları açar, saçlann çıkmasını sağlar. Karınca kene, eski başağrısı {sudâ-i kadîm), uyuz, sivilce, kaşıntı ve saraya faydalıdır. Pişirilmiş suyunu içmek, öğütülmüş suyunu içmekten daha sıhhîdir. Üç dirhem miktarı içme ölçüsüdür. Suyundan içileceği zaman beş dirheme çıkarılır. Şayet onunla birlikte menekşe, Acemler gibi çekilmiş kırmızı kuru üzüm de kaynatılırsa daha sağlıklı olur.
Râzî'der ki: Sena ve şahtere otu yakıcı hümörleri ishal yapar. Uyuz ve kaşıntıya birebirdir. Her birinden dört dirhemden yedi dirheme kadar çoğaltılarak alınır.
Sennût'a gelince, bu hususta sekiz ayrı görüş vardır:
1— Bal demektir.
2— Yağ tulumunda sıkılmış üzüm demektir ki yağın üzerine siya! giler çıkarır. Bu izahı Amr b. Bekr es-Seksekî yapmıştır.
3— Kimyona benzer bir tohumdur. Bunu İbn el-Arabî [503]söylemiştir.
4— Kirmân'da çıkan kimyona bu ad verilir.
5— Râziyanc otunun bir başka adıdır. Bu görüşü, Ebu Hanîfe ed-Dîneverî bazı bedevilerden nakletmiştir.
6— Şebet'tir.[504]
7— Hurmadır. Bu görüşü Hafız Ebu Bekir İbnü's-Sünnî ileri sürmüştür.
8— Yağ tulumlarında olan baldır. Bu görüşü Abdüllatif el-Bağdadî rivayet etmiştir.
! Bazı doktorlar der ki: Bu, mânaya daha yakın ve doğruya uygun olandır. Çünkü öğütülmüş sena (sinameki) yağa karışmış bal ile karıştırıldıktan sonra yalanırsa; bu, yağ ile balın sinamekiyi daha iyi ıslah etmesi ve ishale yardımcı olması bakımından tek başına sinameki kullanmaktan daha sağlıklıdır. En doğrusunu Allah bilir.
Tirmizî ve diğer hadisçiler İbn Abbas'tan merfû olarak yapılan rivayette şu hadisi kaydetmişlerdir: "Tedavide kullandığınız ilaçların en iyisi, burun damlası (seût), şurup (ledûd), hacamat ve müshil (mey)dir."[505] Hadiste geçen "el-meşy" tabiatın ve mizacın tıkanıklığını giderici, yumuşatıcı ve çıkarılacak olan fazla maddelerin kolayca çıkmasını sağlıyan bir ilaç demektir. [506]
[498] Şübrüm: Sütleğengiller familyasından, bir zira' boyunda çok boğumlu bir bitki olup halk arasında boğumluca da denir. Ufacık yaprağı, kırmızı çiçeği ve mercimek gibi beyazımsı ve sarımtırak tohumu olur. Tİrmizî şârihi Mübarekfurî, müshilin bu ağacın köklerinin kabuğundan yapıldığını ve çok sert olduğu için doktorların tavsiye etmediklerini söylüyor. Bk. Tirmizî Tercemesi, Osman Zeki Moliamehmetoğlu, 34/62.
[499] Senâı Baklagiller familyasından iç sürdürücü (ishal yapıcı) bir otun adıdır. Müshil bu otun meyve ve yapraklarının karışımından meydana gelir. En İyise senâ-i melekîdir ki, dilimizde buna "sinameki" denir. A.g.e., 3/462.
[500] Tirmizî, 2081; İbn Mâce, 3461; Ahmed b. Hanbel, 6/369; Hâkim, 4/200-201. Senedinde meçhul bir râvi olmakla birlikte bundan sonra gelecek olan hadisle kuvvetlenmiş oluyor.
[501] İbn Mâce, 3457. Hadisin râvisi İbrahim b. Ebî Able, sennût'u izahı aşağıda gelecek olan, şibit mânasına tefsir etmiş, diğerleri ise bir şiirde de geçtiği üzere sennût'u, tereyağı tulumunda bulunan bal demektir demişlerdir. Câmiu's-Sağîr şârihi Azizî (3/326) bunlara tereyağı kaymağı, kimyon, kimyon-ı kirmanı ve kuru hurma mânalarını da eklemiştir. Mucemu'l-Vasît'ta ise (s. 453), sennût ve sunnût; kimyon olarak'tefsir edilmiştir. Nitekim müellif, ileride bu kelimenin geniş izahım yapacaktır. Hâkirrt'in (4/201) rivayetinde ise, senedde zayıf râvilerden Amr b. Bekr es-Seksekî vardır. Hafi? İbn Hacer, Tehzîb'de demiştir ki: '*Bu râvinin hadisini aynı lâfızla Şeddâd b. Abdurrahmşn el-Ensarî rivayet
. etmiştir." Ayrıca yukarıdaki hadis de mâna olarak bu hadise şahid BîHıadistir.
[502] el-Yetû: Sütleğengiller familyasından olan akıcı.(ve bol) süt ihtiva eden her bitkiyi içine alır. Bir çok çeşidi vardır ki, şubrum lâiye, hilbâb, mâhûtâne ve ferbiyun bunlardan birkaçıdır. (Bk. Mucetnu'I-Vasît, 1062).
[503] İbn el-Arabî, Ebu Abdillah Muhammed b. Zİyad el-Kûfî, (152/232-770/848) lügat bil-ginlerindendir. Edebiyatı Ebu Muâviye ed-Darîr ve Mufaddal ed-Dabbî'den aldı. Ondan da ibn Sİkkît, Ebu'l-Abbas Sâleb ve diğerleri aldı. Arap kelamı ve lügatında reis idi. Birçok kitapları vardır. Kitâbu'n-Nevâdir, Kitâbu'l-Envâ, Kitâbu'n-Nebât ve Kitâbu Sıfatı'l-Hayl ve'n-Nahl ve'z-Zer1 ve diğerleri, Halife Vasik b. el-Mutasim zamanında vefat etmiştir. Bk. Seâlîbî, Kitâbu Fıkhu'l-Luga mukaddimesi, s.13.
[504] Şebet veya Şibit: Çadır yapımında kullanılan yeşil otlu bitkiler famjlyasındandır. Yaprakları ve tohumu yemek yapımında güzeLkoku vermesi için kuüanıhx^(Maeemu'l-Vastt, 470).
[505] Tirmizî, 2047, 2048. Hadis hasen-garîbtir. Senedinde zayıf râvilerden Abbâd b. Mansûr vardır.
[506] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/309-312.