- Kabir Azabı İle İlgili Üçüncü Fasıl

Adsense kodları


Kabir Azabı İle İlgili Üçüncü Fasıl

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Thu 8 September 2011, 01:03 pm GMT +0200
Kabir Azabı İle İlgili Üçüncü Fasıl


Tercümesi

135 - (II) Câbir (R.A) den mervîdir, dediki:

«Sâd ibni muaz-ın — Muoz oğlu Sâd-in vefatından onun yanına Resulü Ekrem salfallahü aleyhi vesellemle beraber çıkmıştık. Resûlüllah {SAV} Sâd-in cenazesini kıldı, cenaze kabrine kondu ve üzeri örtüldükten sonra Resûlüilah (S.A.V) teşbih getirdi. Bizde aynı teşbihi getirdik. Sonra tekbir getirdi, bizde tekbir getirdik. Bunun üzerine denildik! : Yâ Resûlüllah! Niçin teşbih getirdin, sonra tekbîr ettin?[104]

— Resûfüllah (S.A.V) buyurduki:

«Bu sâlih kulu kabir o kadar acâib sıkmıştı (onun o hâline muttali dun­ca ben teşbihe, tekbire devam ettim, sizde devam ettiniz) Nihayet Ailahü teâlâ ondan o kabir sıkmasını kaldırdı.» [105]     

 

İzahat
 

Bu hadisi şerifde belirtildiği üzere, ölen kimse, ne kadarda salih vo iyi olsa, mutlaka kabir sıkması olacaktır. Sahabenin en salihisrinden birisi olan Hz. Sâd, kabir sıkmasını görmesi hâlinde ondan sonra gelen her sâlih ve iyi kimsede bu hali mutlaka görecektir.

Evst kabir azabı, saiih kişilere olmayacak, fakat kabir sıkması olacak­tır. Kabir sıkması, kabir azabı gibi değHdir. Her biri ayrı ayrıdır. 125. Hadisi şerifin izaht ile 131. hadisi şerifin meâîini okumak lazjmdır ve birde hemen şu aşağıdaki hadisi şerifi okuyalımda, Hz. Sâd-in dâhi kabir sıkmasından kurtulmadığı hâli düşünelim.

Düşüneümrie, kabrin her türlü ızdırabından korunma yollarını ve Kabir de yatanlara hayırlı dua ve istiğfarda bulunmayı ihmai etmeyelim. [106]

 

Tercümesi
 

136 - (12) Ömerin oğlu Abdullah (R.A) den mervtdîr, dedi:

Resûiüllah (S.A.V) buyurdu :[107]

«(Bunun yani, Sâd'in ölümü) için arşı alâ titredi, unun için sema kapılar* (Rahmet inmek için gök kapıları) açılmıştır ve yetmiş bin melek cenazesine hazır olmuştur. Böyle iken yine sâd-j, kabri o kadar acâib bir sıkma ile §ik-dt, sonra o hal ondan kaldırıldı.»   [108]         

 

Tercümesi

 

137 - (13} Ebu Bekirin kızı Esma (ft.A) den mervîdir, demiştir:

Resûîüllah (SAV), hutbe okumak üzere ayağa kalkdı, bir kişinin ibtild

olunacağı kabrin fitnesinden bahsetti. Resûlüllah (S.A.V) bu hali zikredince, müslümanlar acâib bir şekilde feryadı figan ettiler.» Buharı böylece rivayet etmiştir

Mesâide şunu ziyâde etti. Benimle Resûlüllahın kelâmını anlamama âit Öğle bir hal ortaya çiktıki, vaktaki onların feryadı sükûnet buldu, hemen bana yakın olan adama dedim : Allah sen] bu amelinde mübarek etsin,! Re­sûlüllah (S.A.V] sözünün sonunda ne dedi?

— O adam dedi: Resûlüllah (S.A.V) buyurdu :

«Bana vahyolunduki, Muhakkak siz, yakında deccalın fitnesi ile kabir­de fitnelenirsiniz.» [109]

 

İzahat

Râvı Esma binti Ebi Bekir (R.A) kimdir?

Hz. Esma (R.A), Hz. Ebû Bekir (R.A) in kızı, Abdullah bin Zübeyrin anne­si, Dolaysiyle Zübeyr bin Avvam (R.A) in hanımı saliha bir hanım idi. Mekke-i mükerrerne de müslüman olmuştur. Müslümanların on seKizıncısı pıaugu beyan edilmiştir. Hz. Aişe validemizin kız kardeşidir. Hz. Aişe validemizden on beş yaş büyüktür.

Çok zaman kadınların mesele ve dertlerini bizzat bu hanım Peygamberi­miz efendimize getirir anlatır ve cevâbını alır kadınlara İzah ederdi.

Hz. Esma (R.A), oğlu Abdullah (R.A) in haccact zalim tarafından Mekke-i mükerreme de mancınık-a asıb şehit olmasından sonra on veya yirmi (20) gün sonra yüz (100) yaşında hicretin yetmiş üç (73) tarihinde Mekke-i mü­kerreme de vefat etmiştir. P^k çok kimseler kendisinden hadîsi şerif rivayet etmiştir. Allah ondan râzî olsun.

Haccacı zalim tarafından oğlu Abdullah (R.A) in, ne şekilde ve ne za­man öldürüldüğü ve annesinin neler söylediğini öğrenmek İsteyenler, (Meh­met Zehni merhumun «ElhakaiK» eseri ile «Meşâhirunn'sâ) adlı eserine mü­racaat etmeleri gerekir.

Hadîsi şerifde kabir de çok acaib bir fitne ile karşılaşılacağı beyan bu-yurulmuştur. O kabir de olacak fitneyi duyan sahabe, feryadı figan ediyorlar ve resûlüllahın sözünün sonu bile gürültüden anlaşılmayor. Hz. Esma (R.A} kendisine yakın olan bir zata resûlüllahın sözlerinin sonunu soruyor. O adam da ResÛIülIahın kabir de Deccalın fitnesi ile karşılaşılacağından bahsetmiş olduğunu beyan ediyor.

Bu son cümleden de anlaşıldığı üzere, Deccalın fitnesi çok kötü ve fena bir fitnedirki, kabir de dahi onun fitnesi-insanı rahatsız edeceği veya onun fitnesi gibi çok acaib fitnenin kabirde de cereyan edeceği beyan buyurul-muştur.

Bir az ilerde Deccalın çeşit ve fitnelerinden bahsedilecektir. Aynı za­manda yukarda ikinci hadîsi şerifin altında kısada olsa Deccal hakkında îtikâdî yönler zikredilmiştir. Orayı da tekrar okumak faydalı olur. [110]



Tercümesi

 

138 - (14) Câbİr  (R.A)  den rfvâyeî   olunduğuna  göre,    Resûlüîlah (S.A.V) dedik* :[111]

«Öiü kabre konduğu vakit, güneş battığı zamanki şekli o ölüye temsili olarak gösterilir. Göîlerine mesheder halde oturur ve derki: Beni bırakın ben namazı kılayım.» [112]                                   

 

Îzahat
 

Bu hadisi şerifde Resulü ekrem efendimiz, kabrine konan bir ölüye gü­neşin battığı iarnonki fersizieşip batmaya doğru yönelen şekli gösterilece­ğini, o öiüde o zaman kendinin dünyada yaşadığı zannı İle ikindi vakti çık­madan namazını kılmak için izin istediğini beyan buyurmuştur.

Bu beyan dünyada iman ve amel sahibi mümin olan kişiler hakkındadır. Zira namazını kıları kişi ancak ve ancak mümin olur. Namazını sıhhatında kı­lan mümin, ölürken öyie ölür. öidüğü gibi de kabirde ve mahşerde aynı amel ve mükâfatı ile yargılanır.

Bu hadîsi şerifde şu mealdeki âyeti kerîmeye işaret vardır :

«Kıyameti (ölüm ve ötesini] gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış olduklarını sanırlar.»(Nazîat sûresi, 46-47)

139 - (15) Ebi Hureyre (R.A) den mervîdir. Resölüllah (SAV) den ri-vâyeî ettiğine göre, Resulü ekrem (S.A.V) buyurduki;

«Muhakkak öfü kabre konur, Hemen adam kabrinde korkusuz ve fitne-siz kabrinde oturtulur.

—  Ondan sonra denirkj :

—  Hangi dinde yaşadın?

—  Bunun üzerine o adam der:

—  İslorn dininde yaşatan.

—  Derhal denirki :

—  Bu adam kimdir?                                                                             

—  Kabirde ki edam derki:

—  O adam AHahın Resulü Muhammed (A.S) dır, Allah tarafindan bize açık ve kesin hükümleri beyan etmek üzere geimiştir, bizde onun getirdiği hükümleri tasdik etmiştik.

—  Bundan sonra o kabirdeki adama denirki:

—  Aliahü teâlayı gördün mü?

—  Buna cevab olarak o adam derki:

—  Hiç bir ferti için AHahi görmek layık olmaz.

—  İşte o anda o adam için kabirde cehennem cihetinden bir delik açı­lır. O odam hemen orada bir birine bitişik ateş tuttuklarının oluşuna bakar.

—  O adama denirki -.

—  Bak bu ateş ki, Aliahü teâla seni buraya atılmandan korudu.

—  Bundan sonra o adama cennet cihetinden bir yer açılır. Oranın ye­şilliklerine ve diğer nimetlerine bakar.

—  İşte o anda adama denirki:

—  Burası senin mekan ve merdindir, senin kesin ve sabitlikle buraya inanç ve amelin devam ederdi. Ve sen bu itikad üzere öldün. İnşaattan onun üzerine tekrar diriltilirsin.

—  Kötü adamda kabrinde korku ve fitne tehlikesiyle oturtulur, denirki:

—  Sen hangi dinde yaşadın?

—  O adam derki: bilmiyorum!

—  Tekrar denirki: Bu adam kimdir?

—  Adam derki : İnsanlardan işitmiştim onlar bir söz söylerdi, bende onların söylediğini söylerdim.

—  Bunun üzerine hemen Cennet tarafından bir delik açılır. O adam Csn netin yeşilliklerine ve diğer güzel nimetlerine bakar.

—  Hemen o adama denirki:

—  Bak şu nimetlere ki, Aliahü teâla seni o nimetlere kavuşmakdan men etmiştir.

—  Sonra cehenneme doğru bir yol açılır. Oradaki ateşlerin bir birle­rine bitişik şiddetli yanışlarına bakar.[113]

—  O adama denîrki : İşte burası senin varacağın yerdir. Sen buranın varlığı ve olacağında şek üzere idin. Ve bu şek üzerede Öldün. Ve bu şek üzerine inşaallah tekrar diriltileceksin.» [114]




[104] (Hadîsi, Ahmet rivayet etmiştir.)

[105] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/268.

[106] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/269.

[107]     {Hadîsi, Nesâî rivayet etmiştir.)

[108] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/269.

[109] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/269-270.

[110] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/270-271.

[111] (Hadîsi, ibni mâce rivayet etmiştir.)

[112] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/271.

[113] (Bu hadisi, İbnİ mace rivayet etmiştir.)

[114] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/271-273.