ezelinur
Tue 27 July 2010, 05:13 pm GMT +0200
Kabak HikayesiKabağın Sahibi Var Elbet
Vaktiyle Kalenderiyye yoluna mensup bir derviş, nefsle mücahede makamının sonuna gelir
Meşrebin usulünce bundan sonraki makam Kalenderilik makamıdır
Yani her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir
Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir
Saç, sakal, bıyık, kaş ne varsa hepsinden Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır
- Vur usturayı berber efendi, der
Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar Derviş aynada kendini takip etmektedir Başının saç kısmı tamamen kazınmıştır
Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:
- Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer
Dervişlik bu Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek Kaideyi bozmaz derviş Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden
Berber mahcup, fakat korkmuştur Ses çıkaramaz Kabadayı koltuğa oturur, berber traşa başlar
Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder:
"Kabak aşagı, kabak yukarı"
Nihayet traş biter, kabadayı dükkandan çıkar Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir
Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır Derken, iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına daliverir
Kabadayı oracığa yığılır, kalır ölmüştür
Görenler çığlığı basar Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyari sorar:
- Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:
- Vallahi gücenmedim ona Hakkımı da helal etmiştim Gel gör ki kabağın bir sahibi var O gücenmiş olmalı!
Vaktiyle Kalenderiyye yoluna mensup bir derviş, nefsle mücahede makamının sonuna gelir
Meşrebin usulünce bundan sonraki makam Kalenderilik makamıdır
Yani her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir
Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir
Saç, sakal, bıyık, kaş ne varsa hepsinden Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır
- Vur usturayı berber efendi, der
Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar Derviş aynada kendini takip etmektedir Başının saç kısmı tamamen kazınmıştır
Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:
- Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer
Dervişlik bu Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek Kaideyi bozmaz derviş Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden
Berber mahcup, fakat korkmuştur Ses çıkaramaz Kabadayı koltuğa oturur, berber traşa başlar
Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder:
"Kabak aşagı, kabak yukarı"
Nihayet traş biter, kabadayı dükkandan çıkar Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir
Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır Derken, iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına daliverir
Kabadayı oracığa yığılır, kalır ölmüştür
Görenler çığlığı basar Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyari sorar:
- Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:
- Vallahi gücenmedim ona Hakkımı da helal etmiştim Gel gör ki kabağın bir sahibi var O gücenmiş olmalı!