- İtikaf

Adsense kodları


İtikaf

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Sat 10 December 2011, 12:25 pm GMT +0200
77. İtikaf

 

İ'tikâf; sözlükte mutlak olarak; "durmak, kalmak, devam etmek" manalarına gelir. Istılahta "itikaf niyetiyle cemaatin toplanıp na­maz kıldığı, imamı müezzini bulunan bir camide durmak" demektir.

Kadınların i'tikafı evlerinde edindikleri mescidlerinde yapmaları, Hanefilere göre daha iyidir.

îtikafla ilgili hadislerin oruç bölümüne alınmasının sebebi, vâcib olan itikâfta orucun şart olmasıdır. Bu konuda gerekli bilgi hadislerin izahı esnasında gelecektir. Ayrıca Ramazan'ın son on gününde itikâfm sünnet oluşu da oruçla itikâf arasındaki irtibata güç katmaktadır.[541]

 

2462. ...Aişe (r.anha)'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.), Allah (c.c.) ruhunu kabzedinceye kadar, Ra­mazanın son on gününde itikâfta bulunmuştur. Ondan sonra da ha­nımları itikâfta bulundular.[542]

 

Açıklama
 

Hadis, Hz. Peygamber'in devamlı olarak Ramazanın son on gününde itikafa girdiğine, onun vefatından sonra da hanımlarının buna devam ettiğine delâlet etmektedir. Peygamber (s.a.)'in itikafı Medine'ye hicretinden sonra olmuştur.

Hadis, itikafın meşru olduğuna delildir. Bütün islâm âlimleri de bun­da görüş birliğindedirler. Ancak itikafın hükmü konusunda mezhepler ara­sında görüş farkları vardır:

Hükmü ne olursa olsun itikaf islamın en şerefli ibâdetlerinden birisi­dir. Bu sayede gönüller dünya zevk ve heveslerinden ayrılır. Sadece Al­lah'a yönelir. Allah'ın bir camiine girip itikafa başlayan bir mü'min, sağ­lam bir kaleye sığınan kişiye benzer. İslâm büyüklerinden Atâ bu konuda şöyle der: "İtikafa giren kişi ihtiyacından dolayı büyük birinin kapısına gidip ihtiyacını almadan gitmem diye yalvaran kimseye benzer. Çünkü o Allah'ın bir mabedine girmiş beni bağışlamadıkça buradan ayrılıp gitmem demektedir." İtikafta olan kişi her an namaz kılıyor demektir.

Malikîlere göre itikaf müstehaptır. İçlerinde sünnet olduğunu söyle­yenler de vardır. İbnü'l-Arabî itikafın sünnet-i müekkede olduğu görü­şündedir.

Şafiî ve Hanbelilere göre itikaf sünnettir. Çünkü Peygamber (s.a.) buna devam etmiştir.

Hanefîler itikafı üç bölümde ele alıp her birisi için ayrı bir hüküm olduğunu söylerler. Buna göre:

1. Ramazanın son on gününde itikaf sünnet-i müekkededir, üzerinde durduğumuz hadis buna delildir.

2. Mutlak veya muallâk (bir şartın tahakkukuna bağlanan) nezirlerle itikaf vaciptir. Yani ya her hangi bir şarta bağlamadan "Allah için itikafa gireceğim, Allah için itikafa girmem nezrim olsun" diyerek ya da "falan hasta iyi olursa, itikafa girmek nezrim olsun" demek gibi bir şarta bağla­yarak itikafı adayan kimsenin bu adağını yerine getirmesi vâcibtir.

Nezir yoluyla olan itikafın vacib olduğu konusunda bütün mezhepler aynı görüştedirler.

3. Ramazanın son on günü ve nezrin dışındaki itikatlar müstehaptır. İtikafın asgari müddeti konusu da âlimler arasında ihtilaflıdır. Şâfiîlere   göre,   itikafın   en   az  müddeti   bir   anlık   zamandır.   Bu

"Sübhanelîah" diyebilecek bir müddetle takdir edilir. Ahmed b. Hanbel'-in meşhur görüşü de böyledir. Ancak ihtilâftan kurtulmak için en az bir gün olması müstehaptır. Müstehap olan itikatlarda Hanefi imamlarından Muhammed'in görüşü de bu merkezdedir.

Mâlikilerin tercih edilen görüşü ile Hanefilerden Ebu Yusuf'a göre, itikâf'ın en az müddeti, bir gündüz ve geceden ibaret olmak üzere bir gündür. Hanefilerde fetva, İmam Muhammed'in görüşüne göredir.

Atâ b. Ebî Rebah şöyle der: "Bir kimse hayır murad ederek bir cami­de oturursa, orada kaldığı müddetçe itikaf halindedir."

Hanefîlere göre vâcib olan itakaflarda, itikafta olanın oruçlu olması şarttır. Müstehab itikatlarda bir müddet şartı olmadığı için oruçlu olma şartı da yoktur.

Şâfiîlere göre, oruçlu bir günde itikafa girmeyi nezreden kişinin buna riâyet etmesi lâzımdır. Ama rastgele bir zamanda itikafa girmeyi nezreden kişinin itikaf anında oruçlu olması şart değildir.

Malikilerle Evzâîye göre, her itikafta oruç şarttır.

Aişe (r.anha)'nın Rasûlullah (s.a.)'ın vefatından sonra, hanımlarının itikafa devam ettiğini söylemesi, hem itikafın hükmünün devam ettiğine hem de kadınların da itikafta bulunabileceklerine delildir. Ancak kadınla­rın camide itikafa girmeleri mekruhtur, çünkü bu fitneye sebep olabilir. Onlar için uygun olanı evlerinde mescid edinecekleri bir odada itikafa gir­meleridir.

Evli olan kadınlar, kocalarının izni olmadan itikafa giremezler. Çün­kü bu onların hakkını gasb olur. Ama koca karısına itikafa girmesi için izin vermişse, bir daha dönemez.

Kadın itikafa girmeyi adar da kocası buna izin vermezse, ya kocası­nın izin verdiği başka bir zamanda ya da kocasından ayrıldığında bu ada­ğım yerine getirir.

Bir kimse adadığı bir itikafı yerine getirmeden ölecek olursa, her gün için bir fidye verilmesini vasiyet etmiş olmalıdır.[543]

 

2463. ...Übey b. Ka'b (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Nebî (s.a.) Ramazanın son on gününde itikafa girerdi. Bir sene itikafa girmedi. Ertesi sene yirmi gece itikafta bulundu.[544]

 

Açıklama
 

Hadisin İbn Mâce'nin Sünen'indeki rivayetinde, Peygamber (s.a.)'in itikafa giremeyişinin sebebinin o sene seferde bulunması olduğu belirtilir.

Sindî, Hz. Peygamber'in bu yolculuğunun Mekke fethi seferi olduğu­nu söyler.

Bundan sonra gelecek olan hadiste de Peygamber (s.a.)'in hanımları­nın da itikafa girmek istemeleri üzerine i'tikafını terkettiği bildirilmekte­dir. Ancak üzerinde durduğumuz hadiste belirtilen ikitafta bulunmama ile, bu itikafı te'hir olayı ayrı ayrı olmalıdır. Çünkü bunda Efendimizin itikâfını ertesi yılda kaza ettiği belirtildiği halde, gelecek olan hadiste Şev­val ayında kaza ettiği bildirilmektedir. Zaten yukarıda işaret edilen, İbn Mâce'nin rivayeti de buna delâlet etmektedir.

Hz. Peygamber'in bir sene sonra yirmi gün itikafta bulunmasına se-beb, bir yıl evvel terkettiği itikafı kaza etmek istemesidir. Efendimiz, ya itikaf kendisine vâcibti de onun için geçeni kaza etti, ya da itikaf sünnet-i müekkede olduğu için kaza etti.

Hattâbî Hz. Peygamber'in bu hareketinin mutad nafilelerin bozulma­sının kazayı gerektirdiğine delil olduğunu söyler. Yani bu ifadeye göre, belirli zamanlarda itikafta bulunmak âdeti olan kişi, eğer o günlerde iti­kafta bulunamazsa, sonradan kaza eder.^Tirmizî itikafta olan kimsenin niyet ettiği itikâfını yarıda kesmesi halinde kendisine kazanın gerekli olup olmadığı konusunda âlimlerin farklı görüşlerde olduklarını söyler. Tirmi-zî'nin bildirdiğine göre, mezheblerin bu konudaki görüşleri şöyledir:

İmam Mâlik'e göre bir kimse başladığı itikafi tamamlamadan bozar­sa, kendisine o itikafın kazası vâcibtir.

Şâfiîlere göre adak yoluyla olmayan itikafların bozulması kazayı ge­rektirmez. İmam Şafiî'ye göre kendisine borç olmayan herhangi bir ibâde­te başlayan kişi o ameli bozarsa, kaza gerekmez; sadece hac ve umre bu kaidenin dışındadır.

Hanefilerin bu konudaki görüşleri de imam Şafiî'nin görüşü gibidir.[545]

 

2464. ...Aişe (r.anha)'dan; demiştir ki:

Rasûlullah (s.a.) itikafda bulunmak istediğinde sabah namazını kılar, sonra itikaf mahalline girerdi. Bir seferinde de Ramazanın son on gününde itikafa girmek isteyip çadırının kurulmasını emretti ve çadırı kuruldu. Bunu görünce ben de çadırımın kurulmasını em­rettim ve kuruldu. Rasûlullah (s.a.)'ın benden başka hanımları da çadırlarının kurulmasını emrettiler. Onların da çadırları kuruldu.

Rasûlullah (s.a.) sabah namazını kılınca çadırlara baktı ve;

"Bunlar da ne? Siz bununla iyilik mi diliyorsunuz?" buyurdu. Çadırının yıkılmasını emretti -çadırı yıkıldı- Hanımları da çadırları­nın bozulmasını emrettiler, onların da çadırları bozuldu. Sonra Pey­gamber (s.a.) itikafı Şevval ayının ilk on gününe te'hir etti.[546]

Ebû Dâvud dedi ki:

"Bu hadisin benzerini İbn tshak ve Evzâî, Yahya b. Said'den rivayet ettiler. Malik de Yahya ö. Said'den rivayet etti. Ancak o  (Şevvâl'in ilk on günü yerine) ŞevvâVden yirmi gün itikafta bulundu dedi.”[547]

 

Açıklama
 

Hadisten anlatıldığına göre Peygamber (s.a.) bir Ramazanın son on gününde itikâfa girmek üzere mescidin bir tarafına çadır kurdurmuş, fakat hanımlarının da aynı şeyi yapmaları üze­rine itikâftan vazgeçmiş ve Şevval ayının ilk on gününde kaza etmiştir.

Peygamber (s.a.)'in hanımlarının mescidde çadır kurdurmaları konu­sunda diğer hadis kitaplarında bazı tafsilatlar vardır. Şöyle ki:

Buharî'nin bir rivayetinden anlaşıldığına göre Aişe (r.anha) i'tikâfa girmek için Peygamber (s.a.)'den izin almış ve bir çadır kurdurmuştur. Bunu Hz. Hafsa (r.anha) duymuş ve o da kendisi için bir çadır kurdur­muştur.

Nesâî'nin rivayetinde ise, Hz. Hafsa'n in da i'ti kafa girmek için Pey­gamber (s.a.)'den izin aldığı bildirilmektedir. Buharı'nin bir başka rivaye­tinde belirtildiğine göre Hz. Hafsa, Hz. Aişe'den kendisi için izin alıver-mesini istemiş o da Hafsa'nın isteğini yerine getirmiştir.

Hz. Aişe, kendisi çadır kurdurttuktan sonra Rasülullah (s.a.)'ın diğer hanımlarının da çadır kurdurttuklannı söylemektedir. Buharî'nin rivaye­tinden diğer hanımlardan maksadın Hafsa ve Zeyneb oldukları anlaşıl­maktadır.         

Metinden anlaşıldığı üzere Hz. Peygamber Efendimiz mescidde kuru­lan çadırları görünce bunu yadırgamış ve hanımlarına yaptıklarının iyi bir iş olmadığını söylemiştir. Hatta bununla da kalmayıp, kendisi için kuru­lan çadırı bozdurarak i'tikâfını ileri bir tarihe bırakmıştır. Efendimizin bu davranışı şu iki sebebe dayanabilir:

a. Hanımlarının hareketini kendisine yakınlık konusunda bir yarış ve övünme vesilesi olarak değerlendirmiş olabilir. Çünkü böyle bir maksatla i'tikâfa girmek caiz değildir.

b. İ'tikâf için mescidin içinde kurulan çadırlar mescidin daralmasına, dolayısıyla cemaatin sıkıntıya düşmesine sebeb olmuştur. Bu yüzden Ra-sûlullah çadırım yıktırmıştır.

Hadis-i şerif, ahkâm yönünden de oldukça zengindir. Bunları şöylece özetlemek mümkündür.:

Hadisten Peygamber (s.a.)'in i'tikâf mahalline sabah namazını kıl­dıktan sonra girdiği anlaşılmaktadır.

En az, geceli-gündüzlü bir gün i'tikâfa girmeye niyet eden kişinin, i'tikâfa ne zaman başlayacağı konusunda alimlerin görüşleri farklıdır.

Evzaî, Sevrî ve Leys b. Sa'd'a göre bu durumda olan kişi sabah namazını kıldıktan sonra i'tikâfa başlar.

İçlerinde dört mezhep imamının da bulunduğu ulemânın çoğunluğu­na göre güneşin batmasından biraz önce i'tikâf mahalline girer. Delilleri Buharî'nin Ebu Said el-Hudrî'den rivayet ettikleri şu haberdir;

"Rasûlullah (s.a.) Ramazanın aradaki (ikinci) on gününde i'tikâfta bulunurdu. Bir sene yirmi birinci geceye kadar i'tikâfta kaldı -ki o gece, sabahında itikâfından çıktığı gecedir- ye şöyle buyurdu: "Benimle i'tikâf­ta bulunanlar son on günde İ'tikâfa girsinler. Bu gece bana gösterildi. Sonra unutturuldu. Ben kendimi o gecenin sabahında su ve çamur üzerine secde ederken gördüm. O geceyi son on günde arayınız o geceyi her tek günde arayınız.." Bu geceden maksat Kadir gecesidir.

Sindî, (bu hadisin haşiyesinde) Hz. Peygamber'in, Ramazanın son on gününde i'tikâfa girip ashabını da buna teşvik ettiğini on günün ancak ilk gecenin de i'tikâfta olunmasıyla tahakkuk edeceğini söyler. Sindî'nin beyânına göre, i'tikâfin, Ramazanın son on gününde yapılmasındaki en önemli hikmet, Kadir gecesini ibâdetle geçirmektir. Kadir gecesinin Rama­zanın yirmi birinci gecesinde olması da mümkündür. Sindî, bu anlayışın âlimlerin cumhurunun görüşü olduğunu belirtir. Bu görüşte olanlar üze­rinde durduğumuz hadisi şöyle anlamışlardır:

Peygamber (s.a.), i'tikâf için mescide akşamdan girmiştir. Sabah na­mazından sonra mescidin içinde kurulan çadıra geçmiştir. Bu çadıra gir­mesinden maksadı yalnız kalmaktır. Geceleyin mescidde kimse olmadığı için zâten yalnızdı. Onun için çadıra girme ihtiyacı hissetmemişti. Yani Efendimizin çadıra sabah namazından sonra girmesi, onun i'tikâfa o za­man girdiğini göstermez.

i'tikâfa girilecek vakit konusunda yukarıya aldığımız görüşler nezre-dilen i'tikâfların haricindeki i'tikâflar içindir. Nezredilen i'tikâflara girile­cek zaman konusundaki görüşler biraz daha farklıdır.

İmam Mâlik, tmam-ı Azam ve İmam Şafiî'ye göre, bir ay i'tikâf nez-reden kişi, güneş batmadan önce i'tikâfa girer. Bir gün i'tikâfî nezreden ise, imam Şafiî'ye göre fecirden önce girip güneş battıktan sonra çıkar. İmam Malik'in bu konudaki görüşü de evvelki gibidir.

İbn Rüşd, Bidayetü'I-Müctehid ve Nihâyetü'l-Muktesid adındaki ese­rinde bu ihtilaflara sebebin kıyasların birine, "eser"in de bunların hepsine muhalif olmasından kaynaklandığını söyler, tbn Rüşd'ün ifâdesine göre, ayın geceden başladığı görüşünde olanlar, adak olan i'tikâfa güneş batma-dan-önce sabah başladığı görüşünde olanlar da fecirden önce başlanacağı­nı söylerler.

îbn Rüşd'ün beyânına göre bu kıyaslara aykırı olan "eser" Buhff'nin Hz. Aişe'den rivayet ettiği şu "eseredir. "Rasûlullah (s.a.) Ramazanda i'tikâfta bulunurdu. Sabah namazını kılınca i'tikâfta kalacağı yere girerdi." i'tikâftan çıkılma zamanı konusundaki görüşler de şöyledir: İmam Mâlik'e göre, Ramazanın son on gününde i'tikâfa girenin i'tikâfından bayram namazına giderken çıkması müstehaptır.

İmam Azam ve İmam Şafiî güneş battıktan sonra i'tikâftan çıkılaca­ğını söylerler. İhtilâfa sebep, gecenin o günün içine girip girmediği konu­sundaki görüş farkıdır.[548]

 

Bazı Hükümler
 

1. İ'tikâfa giriş vakti sabah namazı kılındıktan sonradır.Bu konudaki farklı görüşler ve tafsi­lat yukarıda geçmiştir.

2. İhtiyaç hâlinde cami içinde çadır kurmak caizdir.

3. Kadınların mescidde i'tikâfta bulunmaları caizdir. Ancak evlerinde i'tikâfa girmeleri daha iyidir.

4. Kocasının izni olmadan kadının i'tikâfa girmesi caiz değildir.

5. Karısına, i'tikâfa girmesi için izin veren koca, sonradan iznini geri alabilir. Yani karısını i'tikâftan men edebilir. Bu cumhurun görüşüdür. İmam Azam ve İmam Mâlik'e göre, koca karısına verdiği izinden dönemez.

6. i'tikâfa girildikten sonra ihtiyaç halinde itikaftan çıkılabilir. An­cak, İmam Mâlik'e göre bu i'tikâfın kazası vâcibtir. diğer üç imama göre, i'tikâf vâcib bir i'tikâf değilse, kazası gerekmez. Vâcib i'tikâfın kazası lâzımdır. Çünkü Peygamber (s.a.) hanımlarına i'tikâflarım kaza etmeleri­ni emretmemiştir. Hz. Peygamberdin kendisinin kaza etmesi, onun vâcib oluşundan değildir. Hz. Peygamber bir amel işlediğinde tam yapardı, onun içindir.[549]

[541] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/403.

[542] Buhârî, i'tikâf 1, 6; Müslim, i'tikâf 2; Tirmizî, savm 71; îtin Mâce, siyam 58, 61; Ahmed b. Hanbel, II, 133, 281, 336, 344; VI, 50, 92, 168, 233, 279.

   Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/403.

[543] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/404-405.

[544] İbn Mâce, siyam 58; Tirmizî, savm 78; Ahmed b. Hanbel, V, 141.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/405-406.

[545] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/406.

[546] Buharı, i'tikâf 18; Müslim, i'tikâf 6; Nesaî, mesâcid 18; îbn Mâce, sıyâm 59; Muvat-ta', i'tikâf 7; Ahmed b. Hanbel, VI, 84, 226.

[547] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/406-408.

[548]   Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/408-410.

[549] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/410.


Lal-i Hal
Sat 25 June 2016, 11:07 pm GMT +0200
Allah razi olsun.konuyla ilgili daha fazla bilgi sahibi olduk.insallah amel etmek de nasip olur.

halim
Wed 29 June 2016, 03:48 am GMT +0200
Esselamu aleykum ; İnşaallah bizlerede nasip olur bu güzel ibadet ...

Hayat şartları rızkın temini açısından zor görünen bu mesele inşaallah vakti zamanı gelince en hayırlı şekilde yapar rabbimizin rızasına mazhar oluruz.

Allah razı olsun

Bilal2009
Wed 29 June 2016, 12:21 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah.  Itikaf nefsi temizleme ve Allah a daha da yaklaşmak için büyük bir fırsat . Rabbim bizleri itikafla Allah a daha da yakın olanlardan eylesin. Rabbim paylaşım için razı olsun.

damla6d
Wed 29 June 2016, 01:16 pm GMT +0200
#Esselamu aleykum..Rabbim bizi itikaflı kullarından eylesin inşAllah..Rabbim razı olsun..#

yagmur_7-c
Wed 29 June 2016, 02:10 pm GMT +0200
Ve aleykum selam;
Peygamber efednimiz sav dahil ,O vafat ettikten sonra da eşleri ve kızları Ramazan ayında itikafa girerlermiş...İtikaf erkeklerin camide ,kadınların evinin bir odasını belirleyerek tim zamanını ibadet yaparak geçirmelerine denir....Mescidde olan erkekler sadece zaruri ihitiyaçları dolayısıyla oradan ayrılırlar ,yeme içme gibi diğer ihtiyaçlar mescidde karşılanır...İtikaf demek; az uyumak ,az yemek ,az konuşmak çok ibadet demektir...Rabbim itikafa girmeyi nasip etsin inşallah...

Rüveyha
Thu 30 June 2016, 07:25 pm GMT +0200
Ve aleykumusselam.Âmin ecmain İnşaAllah..Bu mübarek günleri i İnşaAllah itikafla ihya ederiz ..Mevlam ibadetlerimizi ,dualarımızı kabul eylesin İnşaAllah

ceren
Thu 30 June 2016, 08:29 pm GMT +0200
Aleykumselam.itikaf ramazanin son on gunu bir yere kapanip sadece ibadet edilerek gecerilmesi ile olur.Omru hayatinda bir kere bile olsa itikaf yapan ve allahin rizasini rahmetini kazanan kullardan olalim inşallah...