ezelinur
Fri 30 July 2010, 07:49 pm GMT +0200
İTÂAT BÖYLE OLUR
"Abdülmecîd Sivâsî" ilim ve irfâniyle
Hizmete adamıştı kendini tamâmiyle
Gâye bir kişi olsun kurtarmaktı "Ateş"ten
Daha mühim iş yoktu Ona göre bu işten
Derdi ki: (Ey insanlar verenler olur azîz
Zîrâ veren kulları çok seviyor Rabbimiz
Almak istemeyin ki bu hiç makbûl şey değil
Hep "Almak" düşünenler olurlar hor ve zelîl
İnsanlar arasında münâkaşa ve kavga
Varsa Almak yüzünden vukû bulur mutlaka
Ama "Vermek" yüzünden çekişme olmaz zinhâr
Görülmüş mü vermekten kavga etsin insanlar?)
Derdi ki: (Peki deyin kaçının îtirâzdan
Zîrâ peki demeyip kovuldu la'în şeytân
Eshâb Resûlullah'a tam itâat ederdi
Onun her bir emrine hemen "Peki" derlerdi
Mübârek huzûrunda edebliydiler gâyet
Sessizce oturur ve etmezlerdi hareket
Hattâ "Ağaç" zannedip kuşlar o kimseleri
Gelip üzerlerine konarlardı ekserî
Bir kabâhat işledi eshâbdan biri bir gün
Mübârek kulağına gitti bu da Resûlün
Peygamber Efendimiz duyunca bunu hemen
Buyurdu ki: (Hapsettim öyle ise onu ben!)
Bunu o sahâbîye haber verdiklerinde
Bir "Mıh gibi" çakılıp kala kaldı yerinde
Vaziyeti nasılsa öyle kaldı bu sefer
Zîrâ (Onu hapsettim!) buyurmuştu o Server
Allah'ın Resûlünün emrine muhâlefet
Olur diye bir milim eylemedi hareket
Hattâ bir ayağını öbürünün yanına
Bile getirmedi ki îtirâz olur Ona
Resûl'e bu derece itâat ederlerdi
"Onun için canımız fedâ olsun derlerdi)
Bir gün de buyurdu ki: (Ey cemâat bu nefis
Öyle bir canavar ki aman dikkat ediniz!
Bir "Ahtapot" misâli insanın vücûdunu
Kollarıyla sarmıştır düşünün böyle onu
Harâm ile beslenir Nefs denen bu canavar
Serpilir kuvvetlenir işlendikçe harâmlar
Yegâne tek gâyesi şudur ki işbu nefsin
Sâhibini ebedî azâba sürüklesin
Siz düşmân aramayın kendi hâricinizde
En büyük düşmânınız Nefistir içinizde
Ondan kurtulmak için iki yol vardır ancak
Birisi gıdâsını kesmektir tam olarak
Yâni işlenmez ise en küçük günâh bile
O gıdâsız kalarak zayıflar tamâmiyle
Öbürü Kelime-i tevhîdi söylemektir
Yâni Allah zikri de onu çok zaîfletir)
"Abdülmecîd Sivâsî" ilim ve irfâniyle
Hizmete adamıştı kendini tamâmiyle
Gâye bir kişi olsun kurtarmaktı "Ateş"ten
Daha mühim iş yoktu Ona göre bu işten
Derdi ki: (Ey insanlar verenler olur azîz
Zîrâ veren kulları çok seviyor Rabbimiz
Almak istemeyin ki bu hiç makbûl şey değil
Hep "Almak" düşünenler olurlar hor ve zelîl
İnsanlar arasında münâkaşa ve kavga
Varsa Almak yüzünden vukû bulur mutlaka
Ama "Vermek" yüzünden çekişme olmaz zinhâr
Görülmüş mü vermekten kavga etsin insanlar?)
Derdi ki: (Peki deyin kaçının îtirâzdan
Zîrâ peki demeyip kovuldu la'în şeytân
Eshâb Resûlullah'a tam itâat ederdi
Onun her bir emrine hemen "Peki" derlerdi
Mübârek huzûrunda edebliydiler gâyet
Sessizce oturur ve etmezlerdi hareket
Hattâ "Ağaç" zannedip kuşlar o kimseleri
Gelip üzerlerine konarlardı ekserî
Bir kabâhat işledi eshâbdan biri bir gün
Mübârek kulağına gitti bu da Resûlün
Peygamber Efendimiz duyunca bunu hemen
Buyurdu ki: (Hapsettim öyle ise onu ben!)
Bunu o sahâbîye haber verdiklerinde
Bir "Mıh gibi" çakılıp kala kaldı yerinde
Vaziyeti nasılsa öyle kaldı bu sefer
Zîrâ (Onu hapsettim!) buyurmuştu o Server
Allah'ın Resûlünün emrine muhâlefet
Olur diye bir milim eylemedi hareket
Hattâ bir ayağını öbürünün yanına
Bile getirmedi ki îtirâz olur Ona
Resûl'e bu derece itâat ederlerdi
"Onun için canımız fedâ olsun derlerdi)
Bir gün de buyurdu ki: (Ey cemâat bu nefis
Öyle bir canavar ki aman dikkat ediniz!
Bir "Ahtapot" misâli insanın vücûdunu
Kollarıyla sarmıştır düşünün böyle onu
Harâm ile beslenir Nefs denen bu canavar
Serpilir kuvvetlenir işlendikçe harâmlar
Yegâne tek gâyesi şudur ki işbu nefsin
Sâhibini ebedî azâba sürüklesin
Siz düşmân aramayın kendi hâricinizde
En büyük düşmânınız Nefistir içinizde
Ondan kurtulmak için iki yol vardır ancak
Birisi gıdâsını kesmektir tam olarak
Yâni işlenmez ise en küçük günâh bile
O gıdâsız kalarak zayıflar tamâmiyle
Öbürü Kelime-i tevhîdi söylemektir
Yâni Allah zikri de onu çok zaîfletir)