GizEmLi_yAzaR
Mon 10 December 2007, 03:29 pm GMT +0200
İstinca, ön ve arkadan çıkan bulaşıcı pislikleri su, taş ve benzeri şeylerle temizlemektir. İstinca da su esas ise de, taş ve benzeri şeyler ile istinca yapmakta caizdir.
Erkeklerin adetlerine göre, yürüyerek, öksürerek, yaslanarak veya başka şekillerde, idrar sızıntıları kesilip, temizlendiğine dair kalben kanaat getirinceye kadar idrar sızıntılarını gidermeye çalışmaları gerekir ki, buna istibra denir.
Hanefi ve Şafii mezhebine göre, bu gibi durumlarda idrar sızıntılarının kesildiğine kalben kanaat getirilmedikçe abdeste başlamak caiz değildir.
Kadın, erkek gibi hareket ederek, yürüyerek, öksürerek ve ayaklarını yere vurarak istibra yapmaz. Kadının bu tür istibraya ihtiyacı yoktur. Kadının istibrası hacetini gördükten sonra sol elin parmak uçlarını avret yerinin üzerine koyması ile olur. Bundan sonra avret mahallini yıkayarak abdest alabilir.
Abdullah bin Abbas (Radıyallahu Anh)’dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki kabrin yanından geçerken şöyle buyurmuştur; “Bunlar azab içindedirler. Fakat (onların) azabları büyük günahlardan dolayı değildir. Bunlardan birisi, bevlettikten sonra tam olarak kendisini temizlememesinden, diğeri ise, koğucu-luktan dolayıdır.” (Nesai)
Bu hadis-i şeriftende anlaşıldığı üzere, istibra yapılmadığı zaman, akan idrar damlaları kabir azabına sebeb olmaktadır. Onun için tam olarak istibra yapmalı, daha sonra abdestini almalıdır.
İstinca ve istibra yaparken, kalbin huzurlu olmasına dikkat etmeli, kendi kendine; “Ben Allah-u Zülcelal’in huzuruna çıkıyorum. O’nunla münacaatta bulunacağım. Onun için çok iyi temizlenmeliyim.” diye düşünmelidir.
Huzurlu bir şekilde yapılan taharet, abdestin huzurlu bir şekilde alınmasına sebeb olur. Huzurlu olarak alınan bir abdestte, namazın huzurlu olarak kılınmasına sebeb olur.
Netice olarak taharet, ibadetimiz için çok önemli bir konu olduğundan dolayı, taharetimizi elimizden geldiği kadar tam olarak yapmaya özen göstermeliyiz.
Çünkü tam olarak temizlenmediğimiz zaman, kalan pislikler elbisemize bulaşacağı için, bu elbise ile kılacağımız namaz da sahih olmaz.
Erkeklerin adetlerine göre, yürüyerek, öksürerek, yaslanarak veya başka şekillerde, idrar sızıntıları kesilip, temizlendiğine dair kalben kanaat getirinceye kadar idrar sızıntılarını gidermeye çalışmaları gerekir ki, buna istibra denir.
Hanefi ve Şafii mezhebine göre, bu gibi durumlarda idrar sızıntılarının kesildiğine kalben kanaat getirilmedikçe abdeste başlamak caiz değildir.
Kadın, erkek gibi hareket ederek, yürüyerek, öksürerek ve ayaklarını yere vurarak istibra yapmaz. Kadının bu tür istibraya ihtiyacı yoktur. Kadının istibrası hacetini gördükten sonra sol elin parmak uçlarını avret yerinin üzerine koyması ile olur. Bundan sonra avret mahallini yıkayarak abdest alabilir.
Abdullah bin Abbas (Radıyallahu Anh)’dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki kabrin yanından geçerken şöyle buyurmuştur; “Bunlar azab içindedirler. Fakat (onların) azabları büyük günahlardan dolayı değildir. Bunlardan birisi, bevlettikten sonra tam olarak kendisini temizlememesinden, diğeri ise, koğucu-luktan dolayıdır.” (Nesai)
Bu hadis-i şeriftende anlaşıldığı üzere, istibra yapılmadığı zaman, akan idrar damlaları kabir azabına sebeb olmaktadır. Onun için tam olarak istibra yapmalı, daha sonra abdestini almalıdır.
İstinca ve istibra yaparken, kalbin huzurlu olmasına dikkat etmeli, kendi kendine; “Ben Allah-u Zülcelal’in huzuruna çıkıyorum. O’nunla münacaatta bulunacağım. Onun için çok iyi temizlenmeliyim.” diye düşünmelidir.
Huzurlu bir şekilde yapılan taharet, abdestin huzurlu bir şekilde alınmasına sebeb olur. Huzurlu olarak alınan bir abdestte, namazın huzurlu olarak kılınmasına sebeb olur.
Netice olarak taharet, ibadetimiz için çok önemli bir konu olduğundan dolayı, taharetimizi elimizden geldiği kadar tam olarak yapmaya özen göstermeliyiz.
Çünkü tam olarak temizlenmediğimiz zaman, kalan pislikler elbisemize bulaşacağı için, bu elbise ile kılacağımız namaz da sahih olmaz.