- İstihlâfın Sıhhat Şartları

Adsense kodları


İstihlâfın Sıhhat Şartları

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ezelinur
Fri 29 January 2010, 07:02 pm GMT +0200

İstihlâfın sahîh olabilmesi için mezhebler tarafından ileri sürülen şartlar tafsilâtlı olarak aşağıda anlatılmıştır.

Şafiiler dediler ki: Cuma namazı dışındaki diğer namazlarda istihlâfın sahîh olabilmesi için herhangi bir şart ileri sürülmüş değildir. İmama tâbi olmamış birinin istihlâfı caiz olduğu gibi, imamın namazdan çıkma­sından sonra uzun bir zaman geçtikten, hatta imam mescidden çıktıktan sonra bile istihlâf caiz olur. Ancak, istihlâf edilen kişi, istihlâftan önce imama tâbi biri değilse, namazı, ilk imamın namazına muhalif olur. Me­selâ bu kişi istihlâf edildikten sonra birinci rek’ati kıldırırken ilk imamın o esnada ikinci rek’atte olduğu varsayılır. Böyle olunca peşi sıra namaz kılacak olanların, konuşmaksızın sadece kalben niyet ederek kendisine tâ­bi olmaları gerekir. Ama istihlâf edilen kişi, bu durumda değilse, cemaa­tin böyle bir niyete ihtiyâcı olmaz. Yine aynı şekilde imamın namazdan ayrılmasından sonra bir rükün edâ edecek kadar veya daha fazla süreli bir fasıla geçerse cemaat, kendisine uymak için yeniden niyet etmek ihti­yacında olur. İstihlâf edilen kişi, ilk imamın namazının düzenine riâyet etmelidir. Yani vacibini vâcib, mendubunu da mendub bilmelidir. Kendisi ayrıca mesbûk ise cemaatin namazı tamamlandığında kendisini bekleme­lerini veya kendisinden ayrılmalarını ifâde eden bir işarette bulunmalıdır. Beklemeleri daha faziletlidir. Cuma namazında, gerekli olmasına rağmen hiç kimse istihlâf edilmezse, muktedîler namazlarını imamdan ayrılmaya niyet ederek yalnız başlarına tamamlarlar. Bu şekilde kıldıkları namaz da sahîh olur. Cuma namazına gelince; bunun birinci rek’atini cemaatle kılan kimseler, ikinci rek’atte imamdan ayrılmaya niyet ederek, -kırk ki­şilik zorunlu cemaat sayısı sonuna dek muhafaza edildiği takdirde- birey­sel olarak ikinci rek’ati tamamlayabilirler.

Hanefiler dediler ki: İstihlâfın sıhhat şartları üç tanedir:

1. İlk imam, yerine başka biri geçmeden önce mescidden çıkmış olmamalıdır. Çıktığı takdirde istihlâf edilenin ve peşinde kendisine tâbi olan cemaatin kıldığı namaz sahîh olmaz. Çünkü ilk imamın, istihlâf edil­meden mescidden çıkmasıyla hepsinin namazı batıl olur.

2. İstihlâf edilen kişi, imamlığa ehil olmalıdır. Bir ümmî veya bir çocuk istihlâf edilirse hepsinin namazı batıl olur. İstihlâfın şekli şöyledir: imam eğilip sanki elinde olmaksızın burnundan kan akıyormuş gibi bir görünüm vererek elini burnunun üzerine koyup bulunduğu yerden geri çekilmelidir. Gerçekte her ne kadar burnundan kan gelmese de, böyle yapmasındaki hikmet son derece açık ve net olarak müşahede edilebil­mektedir. O da; namazın düzeni ile toplumun terbiye kurallarının muha­faza edilmesidir.

3. İstihlâfın sıhhat şartlarının sonuncusu, ayrıca namazın geri ka­lan kısımlarının ikmâl edilebilmesi için gerekli şartların tahakkuk etmesidir. Bunlar gerçekleşmediği takdirde namaz batıl olur. Bu şartlar on bir tanedir:

1. İlk imamda vukû bulan hades hâli, elde olmayarak vukû bulmuş olmalıdır.

2. Hades hâli kendi vücûdundan kaynaklanmalıdır. Meselâ, ilk imama namaz kılmaya engel haricî bir necaset bulaşırsa, bu takdirde ce­maat, namazın geri kalan kısmını ikmâl edemez.

3. Meydana gelen hades hâli, guslü gerekli kılmamalıdır. Meselâ güzel bir kadını düşünmekten ötürü menî akması gibi.

4. Vukû bulan hades hâli; kahkahayla gülme, delirme ve bayılma gibi nâdir hallerden biri olmamalıdır.

5. İlk imam, abdestsiz olarak veya yürüyerek bir rüknü edâ etmiş olmamalıdır.

6. Elde olmayarak abdesti bozulduktan sonra kendisi kasıtlı ola­rak ayrıca abdest bozucu bir şey yapmamalı, ters bir durumda bulunma­malıdır.

7. Yakında su varken uzağa gitmek gibi gerek duyulmayan bir davranışta bulunmamalıdır.

8. İzdiham gibi bir mazeret olmaksızın, imamdan bir rükün edâ edecek kadar geri durmamalıdır.

9. Namaza girişten önce hadesli olduğu bilinmemelidir.

10. Tertib sahibiyse, üzerinde kaza namazı bulunduğunu hatırla­mış olmamalıdır.

11. İmam olsun, imama uymuş olsun, namazdayken abdesti bozu­lan ve abdest almaya giden kimsenin, abdestten döndükten sonra tekrar imama katılması ve namazı onunla birlikte kılması vâcib olur. Namazını bireysel olarak kılana gelince o, namazını dilediğinde eski yerinde ve dile­diğinde de başka bir yerde tamamlayabilmekte serbesttir.

Malikiler dediler ki: İstihlâfın sahîh olabilmesi için imamın yeri­ne geçen kişinin, mazeretin meydana geldiği rek’atin hiç olmazsa az bir kısmında, başını rükûdan kaldırmasından önce, onunla birlikte bulunma­sı şarttır. İmamda rükûdan sonra mazeret vukû bulduğu takdirde, istihlâf edilen kişinin onunla birlikte bu rek’atin rükûunda hazır bulunmuş olma­sı şarttır. Aksi takdirde istihlâf edilmesi sahîh olmaz. Yine bunun gibi, mazeret vukuundan sonra imama tâbi olan kişinin istihlâf edilmesi de sahîh olmaz. İstihlâf edilen kişi, ilk imamın namaz düzenine riâyet etme­lidir. Kıraatini nerede bıraktığını biliyorsa, kendisinin de kıraate oradan başlaması gerekir. Bilmiyorsa herhangi bir yerden kıraate başlayabilir. Aynı oturma mahallerinde oturur ve böylece devam ettirir. İstihlâf edilen kişi ayrıca mesbûk ise, cemaate namazı ilk imamın kıldıracağı şekilde kıldırır ve namazlarını tamamlatır. Öyle ki ilk imamın üzerine sehiv secdesi vâcib olmuş ise, bu sehiv secdesini de yapar. Cemaat de kendisiyle birlikte sec­deyi ifâ eder. Bundan sonra, namazları tamamlanmış olmasına rağmen cemaate kendisini beklemeleri için işarette bulunur. Kendi eksik kalan namazını kalkıp ikmâl eder. Bundan sonra selâm verince cemaat de ken­disiyle birlikte selâm verir. Cemaatin kendisini beklemeden önce selâm vermeleri halinde, namazları batıl olur. İlk imamın üzerine, mesbûk olan ikinci imamın kendisine tâbi olmasından sonra yaptığı sehivden ötürü secde gerekmişse, istihlâf edilen bu ikinci imam, kendi eksiğini ikmâl edinceye kadar bu sehiv secdesini erteler. Kendi eksiğini ikmâl edip cemaatiyle bir­likte selâm verdikten sonra bu sehiv secdesini yerine getirirler. İmama uyanlar arasında mesbûk biri varsa bu kişi, istihlâf edilen ikinci imamın selâmından sonra kalkıp eksiğini ikmâl eder. İstihlâf edilen ikinci imam da mesbûk ise, oturarak onun kendi eksiğini ikmâl edip selâm vermesini bekler. Selâmdan sonra kalkıp kendi eksiğini ikmâl eder. Beklemediği tak­dirde namazı batıl olur. Meselâ muktedî, ilk imama ikinci rek’atte kavu­şur, sonra üçüncü rek’atte istihlâf ile ikinci imam namazı kıldırmaya baş­lar. İstihlâf edilen bu ikinci imam da muktedî gibi mesbûk olur. Bu du­rumda muktedînin selâm vermeden oturarak, ikinci imamın kendi eksikli­ğini ikmâl edip selâm vermesini beklemesi gerekir. İkinci imam selâm verdikten sonra muktedî, kalkıp namazının eksik kalan kısmını ikmâl eder. İmamın selâmını beklemeden eksikliğini ikmâl etmek için ayağa kalkarsa namazı batıl olur.

İmâmın, mazeret vukuu hâlinde, sanki kan akıyormuş gibi yaparak burnunu eliyle tutmuş vaziyette namaz kıldırma yerinden çıkması, Hanefîlerin de dedikleri gibi mendub olur.

Hanbeliler dediler ki: İstihlâf edilen kimsede, imamda aranan­lardan başka şartlar aranmaz. Muktedî olması gerekli görülmediği gibi, Hanefîlerin ileri sürdükleri şartlar da aranmaz. Zîrâ Hanbelîlere göre istihlâf, ancak namazın sözlü veya fiilî bir rüknünü edâ etmekten âciz kal­ma durumunda sahîh olabilir. Namazdayken abdest bozucu bir hâle mâ­ruz kalan imamın namazı batıl olur. Yerine başka birinin halef tâyin edil­mesi sahîh olmaz. Bunlar aynı zamanda ikinci imamın, birinci imamın namaz düzenini devam ettirmesi gerektiğini de söylerler. Böylece peşinde­ki cemaatın namazı karıştırması önlenmiş olur. Halef tâyin edilen ikinci imam mesbûksa, kalan kısmı cemaate ilk imamın namaz düzenine göre kıldırır. Selâm vermek için başka birini kendine halef tâyin eder. Kendisi de eksikliğini ikmâl için kalkıp namazına devam eder. Selâm vermek için halef tâyin etmezse cemaat, selâm verebileceği gibi oturarak eksikliğini ikmâl edip kendileriyle birlikte selâm vermesini de bekleyebilirler.[82]