reyyan
Fri 2 December 2011, 08:48 pm GMT +0200
22. İstibrâ
42....Hz. Âişe 'den rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: "Resûlüllah (s.a.) küçük abdest bozdu. Arkasında su kabı ile ayakta bekleyen Hz. Ömer (suyu uzatınca),
Bu nedir yâ Ömer? buyurdu.
Temizleneceğiniz sudur, dedi. Nebi (s.a.) de cevaben,
"Ben her bevledişimde su ile temizlenmekle emrolunmadım. Eğer böyle yapsaydım (ümmetime her abdest bozmadan sonra) su ile taharetlenmek sünnet olurdu.” buyurdu. [192] [193]
Açıklama
Hadis-i şerifte geçen, "Taharet yapacağın sudur” sözündeki "taharet” hem hadesten taharet (abdest), hem de su ile yapılan istincâ (necasetten taharet) manalarına gelirse de, bu kelime ile burada su ile yapılan istincâ (taharetlenmek) kast edildiği kanaatine varmışlardır. Yani "ben, her abdest bozduktan sonra mutlaka su ile istincâ yapmakla emrolunmadım. Pislik, dışkılığı namaza mani olacak şekilde tecâvüz etmediği zaman su olmaksızın sade taşlarla da taharetlenebilirim." demektir.
"Ben bu işi devamlı yaparsam sünnet olur" cümlesinde geçen sünnet lâfzı şu manalara gelebilir:
Uyulması Farz olan yol, îmam-ı Nevevî' ye göre bu hadis-i şerifte geçen "sünnet" sözüyle kast edilen mânâ budur. Yani Hz. Peygamber "Ben bu tahareti devamlı yaparsam bu sizin üzerinize farz olur. Halbuki yüce Allah kullarına bir güçlük yükleme iniştir.[194]97 Bu sebeble ben bunu devamlı yapmıyorum" demek istemiştir. Menhel yazarı da bu görüştedir. İbn Res-lân'ın da dediği gibi.bu görüşte "su varken taşla istincâ caiz değildir" diyen bazı şiîleri red anlamı vardır.
Sünnet-i Müekkede: Hanefi ulemasından Bezlü'l-Mecbûd yazarına göre bu hadis-i şerifte geçen "sünnet" kelimesiyle kast edilen mana budur. Nitekim ulema necaset eseri namaza mani olan miktara ulaşmadıkça istincanm müstehab (sünnet-i gayr-i müekkede) olduğunda ittifak etmişlerdir.
Sünnet aslında yol manasına ise de şeriatte "Allah Resulünün, Kur'an-ı Kerimde olmayan emirleri yasaklan ve teşvikleri anlamına gelir. Bazı kerre de sünnetle müstehab kast edilir. Bazan da farz veya vacib olmadığı halde Peygamberimizin (s.a.v.) çoğu kez yaptığı ve bizlere tavsiye ettiği işler manasına gelmektedir.
"Ben bu işi devamlı yaparsam sünnet olur" sozu "Ben bir kerre böyle su ile taharetlenecek olursam bir daha devamlı su ile taharetlenmem gerekir" anlamına gelebilir. Çünkü Resul-i Ekrem (s.a.) bir işi bir kere yapınca artık ona devam ederdi. Münâvî ise, bu görüşe itiraz ederek, "Buradaki taharetten maksat abdesttir" demiştir.[195]
Bazı Hükümler
1. Kaza-yi hacet eden kimseye ihtiyacını vermek için avret mahallini görmeyecek şekilde yaklaşmak caizdir.
2. Fazilet sahibi kimselere hizmet etmek caizdir. Hizmet eden kişi kâmil bir kişi de olsa, bu onun kemâline zarar vermez.
3. Hadis-i şerif su bulunsa bile sadece taşla taharetlenmenin kâfi geleceğine bir delildir. (Ancak burada pisliğin namaza mani miktara ulaşmaması gerekir.)
4. Peygamberimiz (s.a.) in sözlerine uymaya itina gösterildiği gibi, fiillerine de uymaya dikkat edilmelidir.
5. Peygamber Efendimizin yaptığı bir işin hükmü kendisi için ne ise, bizim için de odur. Meselâ o iş kendisi için farz ise, bizim için de farz, kendisi için sünnetse, bizim için de sünnet, kendisi için haramsa, bizim için de
haramdır.Ancak kendisine has bir fiil olduğuna delil bulunursa, o zaman onun hükmü yalnız kendisini ilgilendirir. Dokuz kadınla evlenmek gece farz olarak namaz kılmak, zekât almamak gibi. Bu özel haller "Hasâis" isimli kitaplarda toplanmıştır.
6. Makamı ne kadar yüksek olursa olsun Hz. Peygamber de kulluk görevi île mükelleftir.
7. Aksine bir delil bulunmadıkça Hz. Peygamber'in fiillerine uymak farzdır.
8. Hükmü farz olmasa bile onun sünnetine uymakla memuruz.
9. Bir karine bulunmadıkça mutlak emir vücûb ifâde eder.
10. Hz. Peygamber, ümmetine kolaylık olsun diye evlâ olanı terk ederdi.
11. İslâm dinindeki emirlerin temelinde kolaylık vardır.[196]
[192] İbn Mâce, tahâre 20; Ahmed b. Hanbel, VI, 95.
[193] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 81.
[194] el-Hacc (22), 78.
[195] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 81-82.
[196] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 82-83.