GizEmLi_yAzaR
Mon 10 December 2007, 03:24 pm GMT +0200
Her insanın istibra yapması, yani kendi ze-kerindeki idrarı kurutması, kendi bünyesinin durumuna göre farklı farklıdır. Bazıları yürümek süretiyle, bazıları öksürerek, bazıları yatarak istibra yapmaktadır.
Her insan kendi durumunu bilir. İdrarın son damlasından sonra, tuvalette bir miktar yürümek, öksürmek ya da hareket etmek, bazıları ise zıplayarak sızıntının kesilmesini beklemeli; bundan sonra bir bez parçası, çaput ya da kağıtla, eğer bunlardan hiçbirisini bulamazsa, sol elinin şehadet parmağının içiyle zekerini kurulamalıdır. Daha sonra da suyla yıkamalıdır.
İstibra yapılmadığı takdirde, daha sonra sidik gelirse üzeri necis olacak; abdest aldıktan sonra biraz bevl gelirse abdesti bozulacak ve abdestsiz namazı kılmış olacaktır. Genellikle ihmal edilen bu hususta çok dikkat edilmelidir.
Taharet ve abdestte huzurlu olunması, namazda da huzurlu olmasına sebep olacaktır. Gafletle yapılan taharet ve alınan abdest de namazının ve ibadetinin gafletli olmasına sebeptir.
Gafletle yapılan ibadet ancak sahibini Allah'tan uzaklaştırır. Namaza geldiği zaman yine huzurlu olacak, Allah'ın huzurunda olduğunu düşünerek kalbinin, ruhunun ve tüm âzâlarının huzurlu olmasına gayret gösterecektir.
Nitekim Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur;
“Namazlarında huşu içinde olan mü’minler kurtuluşa ermişlerdir.” (Mü’minun; 1)
Hatem bin Esam Hazretlerine; "Namazı nasıl kılarsın?" diye sormuşlar. O da şöyle demiştir; "Allah'ın huzurunda olduğumu düşünerek kıble iki kaşımın ortasında, sağımda cennet, solumda cehennem, altımda sırat köprüsü ve arkamda Azrail (Aleyhisselam) olduğu halde, hayalı olarak rukü eder, huzurlu olarak da secde ederim.
Allah dostları, evliyalar böyle namaz kılarken bizler bundan gafiliz daha da öte özürsüz olarak öksürme, boğaz temizlemekle ve ellerimizle sağımızı solumuzu kaşımakla meşgulüz. Nerde kaldı huşu ve huzur...
Öyle bir huşu olmalı ki mum gibi erimeliyiz. Böyle olamıyorsakta en azından zahirimizi ve batınımızı huşu ve huzura zorlamalıyız. Kişi böylece huzurlu olarak abdest alırken; şu duayı okumalıdır.
Her insan kendi durumunu bilir. İdrarın son damlasından sonra, tuvalette bir miktar yürümek, öksürmek ya da hareket etmek, bazıları ise zıplayarak sızıntının kesilmesini beklemeli; bundan sonra bir bez parçası, çaput ya da kağıtla, eğer bunlardan hiçbirisini bulamazsa, sol elinin şehadet parmağının içiyle zekerini kurulamalıdır. Daha sonra da suyla yıkamalıdır.
İstibra yapılmadığı takdirde, daha sonra sidik gelirse üzeri necis olacak; abdest aldıktan sonra biraz bevl gelirse abdesti bozulacak ve abdestsiz namazı kılmış olacaktır. Genellikle ihmal edilen bu hususta çok dikkat edilmelidir.
Taharet ve abdestte huzurlu olunması, namazda da huzurlu olmasına sebep olacaktır. Gafletle yapılan taharet ve alınan abdest de namazının ve ibadetinin gafletli olmasına sebeptir.
Gafletle yapılan ibadet ancak sahibini Allah'tan uzaklaştırır. Namaza geldiği zaman yine huzurlu olacak, Allah'ın huzurunda olduğunu düşünerek kalbinin, ruhunun ve tüm âzâlarının huzurlu olmasına gayret gösterecektir.
Nitekim Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur;
“Namazlarında huşu içinde olan mü’minler kurtuluşa ermişlerdir.” (Mü’minun; 1)
Hatem bin Esam Hazretlerine; "Namazı nasıl kılarsın?" diye sormuşlar. O da şöyle demiştir; "Allah'ın huzurunda olduğumu düşünerek kıble iki kaşımın ortasında, sağımda cennet, solumda cehennem, altımda sırat köprüsü ve arkamda Azrail (Aleyhisselam) olduğu halde, hayalı olarak rukü eder, huzurlu olarak da secde ederim.
Allah dostları, evliyalar böyle namaz kılarken bizler bundan gafiliz daha da öte özürsüz olarak öksürme, boğaz temizlemekle ve ellerimizle sağımızı solumuzu kaşımakla meşgulüz. Nerde kaldı huşu ve huzur...
Öyle bir huşu olmalı ki mum gibi erimeliyiz. Böyle olamıyorsakta en azından zahirimizi ve batınımızı huşu ve huzura zorlamalıyız. Kişi böylece huzurlu olarak abdest alırken; şu duayı okumalıdır.