sumeyye
Fri 22 January 2010, 11:38 am GMT +0200
İsrail Oğullarının Atlattıkları İkinci Katliâm:
İsrail oğulları, kendilerine gönderilen üç Peygamberden Zekeriyyâ ve Yahya Aleyhisselâmları öldürdükten[338] ve İsâ Aleyhisselâmı da, öldürmeye kalktıkları zaman, kendisi, ALLAH tarafından göğe kaldırıldıktan sonra [339] Yüce ALLAH, Bâbil krallarından Haridus adındaki kralı, onların üzerine, saldı.
Haridus, Bâbil halkını, yanına alarak İsrail oğullarının üzerine yürüdü. Onları, yenip Şam´a, girdi.
Ordu kumandanlarının kumandanı, Fil sahibi Nebuzerazan diye anılan Bas ku mandana:
"Ben, eğer, Beytülmakdis halkına galebe çalarsam, öldüreceğim bir kiimse bulamayıncaya ve ordugâhımın ortasından, kanlarını sel gibi akıtıncaya kadar, on ları, öldüreceğim!" diye tanrım üzerine yemin etmiştim!" dedi ve bu dereceye erişinceye kadar, onları öldürmeye devam etmesini, baş kumandana emretti.
Nebuzerazan, Beytülmakdis´e girdi.
İsrail oğullarının, kurbanlarını takdim ettikleri yerde durunca, orada, bir kanın, kaynamakta olduğunu gördü ve:
"Ey İsrail oğulları! Şu kaynayan kanın hali nedir? [340] Onun haberini, bana ha ber veriniz!
Onun işinden, hiç bir şeyi, benden gizlemeyiniz!" dedi. [341] İsrail oğulları:
"Bu, bizim takdim ettiğimiz halde, kabul olunmayan bir kurban kanıdır. O, bunun için[342], gördüğün gibi[343] kaynıyor.[344]
Biz, sekiz yüz yıldan beri, kurban takdim ederiz. Bu kurbandan başka, hepsi kabul olunmuştur." dediler.[345]
Baş kumandan:
"Siz, bana, doğru haber vermediniz!" dedi.[346]
İsrail oğulları:
"Eğer, halimiz, önceki zamanımızdaki gibi olsaydı, kurbanımız, kabul olunurdu.[347]
Fakat, bizden krallık, Peygamberlik ve Vahy kesildi. Bunun için, kurbanlarımız kabul edilmez oldu!" dediler.
Baş kumandan Nebuzerazan, bu kanın üzerinde İsrail oğullarının Başkanla rından yedi yüz yetmiş kişi boğazladı.
Fakat, kan, sâkinleşmedi.[348]
Bunun üzerine, Baş kumandan, İsrail oğullarının gençlerinden ve kadınların dan yedi bin kişinin, kan üzerinde boğazlanmasını, emretti.[349]
Baş kumandan, İsrail oğullarının Bilginlerinden yedi yüz kişinin daha, kanın üzerinde boğazlanmasını emretti.
Boğazlandı.
Fakat, kan, yine de, sâkinleşmedi,[350] soğumadı.[351]
Nebuzerazan, kanın, sâkinleşmediğini, görünce:
"Ey İsrail oğulları! Yazıklar olsun size![352] Bana, doğrusunu söyleyiniz!
Rabbınızın emri üzerinde sebat ediniz.
Sizin saltanatınız, yer yüzünde, istediğinizi yapıncaya kadar uzamış durmuştu.
Ben, sizleri, erkek kadın ateş üfleyebilecek hiç bir kimse bırakmaksızın öldür meye girişmeden önce, bana, doğrusunu, söyleyiniz!" dedi.
İsrail oğulları, Baş kumandanın işi sıkı tuttuğunu ve öldürmekteki katılığını ve acımasızlığını görünce, ona, işin doğrusunu, haber verdiler:
"Bu kan, bizden, bir Peygamberin kanıdır ki, o, bizi, ALLAH´ın, gazab edeceği bir çok kötü işlerden nehy eder dururdu.[353]
Keşke, biz, ona, bu hususta itaat etmiş olsaydık, muhakkak ki, o, bize, doğru yolu göstermişti.[354]
Sizin, şu işinizi de, bize haber vermişti.
Fakat, biz, onu, doğrulamadık. Kendisini, öldürdük![355]
İşte, bu kaynayan kan[356], onun kanıdır!" dediler.
Nebuzerazan:
"Onun ismi, ne idi?" diye sordu.
İsrail oğulları:
"Yahya b.Zekeriyyâ´dır!" dediler.
Nebuzerazan:
"İşte, şimdi, bana, doğrusunu söylediniz!..
Onun için, Rabbiniz, sizden intikam alıyor!" dedi.[357]
Onların, kendisine, doğru söylediklerini görünce[358], secdeye kapandı.
Çevresindeki kimselere:
"Şehrin kapılarını, kapatınız ve şehirde Haridus´un askerlerinden olan herke si, dışarı, çıkarınız!" dedi.[359]
Baş kumandanın istediğini yaptılar.[360] İçeride, yalnız İsrail oğulları kaldı. Nebuzerazan[361], kaynayan kana[362];
"Ey Yahya b.Zekeriyyâ! Benim Rabbim da, Senin Rabbin de, Senin için, kav minin musîbete uğramış olduğunu, senin için, onlardan ne kadar kişilerin öldü rüldüğünü biliyor.[363]
Ben, senin kavminden öldürmedik bir kimse bırakmadan[364], kavminden, öldürülmedik bir kimse bırakılmadan[365]´ önce, ALLAH´ın izniyle sâkinleş!" dedi.[366]
Yahya Aleyhisselâmın kanı, ALLAH´ın izniyle[367] hemen sakinleşip kaynaması, duruverdi.
Bunun üzerine, Nebuzerazan, onları, öldürmekten el çekti,[368] ve: "İsrail oğullarının inandıklarına, ben de, inandım ve onları, tasdik ettim. On dan başka Rab bulunmadığına kanâat getirdim!" dedi.[369]
İsrail oğullarına da:
"ALLAH düşmanı[370] Haridus, bana, kanlarınız, ordugâhının tam ortasından sel gibi akıncaya kadar sizlerden adam öldürmemi, bana emretti.[371]
Ben bunu, yapacağım.[372] Ona, isyan etmeğe Kadir değilim." dedi.
İsrail oğulları;
"Emrolunduğun şeyi[373] yap!" dediler.
Nebuzerazan, onlara[374], hendek kazmalarını[375] emretti.
Bir hendek kazdılar.
Sonra, onlara, emretti: At, katır, eşek, sığır, davar ve deve gibi hayvanlardan getirip orada boğazladılar.[376]
Akan kanlar, çoğaldı ve üzerine de, su, akıtıldı.[377] Kanlar, ordugâhın içine kadar akıp gitti.
İsrail oğullarından öldürülmüş olanların cesedlerinin getirilip boğazlanan hay van cesedlerinin üzerine atılmasını emretti.
Atıldı.[378]
Kıral Haridus, gerek hendekte bulunan cesedlerin, gerek ordugâha kadar akıp gelen kanın İsrail oğullarına âid olduğunu sandı.[379]
Nebuzerazan´a:
"Artık, onları, öldürmekten el çek![380] Akan kanları, bana kadar gelip ulaşmıştır.[381]
Yaptıkları şeyin öcünü, onlardan almış bulunuyorum!" [382] diye haber gönderdi.
Sonra da, Bâbil arzına dönmek üzere, onlardan ayrıldı ki, az kalsın, İsrail oğul larını yok edip gidecekti.[383]
[338] Taberî-Tarih c.2,s.16, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.303-304.
[339] Taberî-Tarih c.2,s.16, Sâlebî-Arais s.342.
[340] Taberî-Tarih c.2,s.16, Sâlebî-Arais s.342, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.304.
[341] Taberî-Tarih C.2.S.16, Sâlebî-Arais s.342.
[342] Taberî-Tarih c.2,s.16-17, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.304.
[343] Taberî-Tarih C.2.S.17, Sâlebî-Arais s.342.
[344] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.304.
[345] Taberî-Tarih c.2,s,17, Sâlebî-Arais s.342.
[346] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.304.
[347] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342.
[348] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.304.
[349] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342.
[350] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.304.
[351] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.304.
[352] Taberî-Tarih C.2.S.17, Sâlebî-Arais s.342.
[353] Taberi-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.304.
[354] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342.
[355] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O4.
[356] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342.
[357] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil c.l.s.304.
[358] Taberî-Tarih C.2.S.17, Sâlebî-Arais s.342.
[359] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O4.
[360] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O4.
[361] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O4.
[362] İbn.Esîr-Kâmil C.1.S.305.
[363] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O5.
[364] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342.
[365] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O5.
[366] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O5.
[367] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342.
[368] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O5.
[369] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O5.
[370] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342.
[371] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O5.
[372] Taberî-Tarih c.2,s.17.
[373] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.342.
[374] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.343, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O5.
[375] ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O5.
[376] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.343, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O5.
[377] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O5.
[378] Taberî-Tarih C.2.S.17, Sâlebî-Arais s.043, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O5.
[379] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.343.
[380] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.343, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O5.
[381] Taberî-Tarih c.2,s.17, Sâlebî-Arais s.343.
[382] Taberî-Tarih c.2,s.17, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O5.
[383] Taberi-Tarih c.2,s .17, Sâlebî-Arais s.343.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/347-351.