müzzemmil
Thu 15 September 2011, 08:18 pm GMT +0200
İslâmiyet Diktatörlüğü Yasaklar
İslâmiyette devlet başkanları, istişare ederek işlerini yürütmekle emrolunmuşlardir. Nitekim meali yazılan şu ayeti Kerimede şöyle buyurulur :
“Allâh'dan bir rahmet iledir ki sen, onlara yumuşak davrandın. Eğer sen katı kalpli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Onları affet ve onların günahlarının affını Allâh'dan iste, işinde onlarla istişare eyle. Azmettiğinde de, Allah'a güven. Çünkü Allah, kendine güveneni sever.» [727]
İslâmın ilk devlet başkanı olan Hz. Muhammed (a.s.) bütün devlet işlerinde ashabının ileri gelenleriyle istişare ederlerdi. Bu hususta şu misalleri gösterebiliriz :
1- Bedir savaşı başlamadan, Mekke müşriklerinin, Şamdan yola çıkan ve kendilerine ait bulunan kervanlarını korumak üzere yola çıktığı haberi gelmişti. Halbuki Müslümanlar, yalnız kervanın yolunu kesmek üzere Medineden ayrılmışlardı ve bu sebeple harbetmek için hazırlıklı değillerdi. Bu durumda, ya kervanı takip etmek veya Kureyşlileri bekleyip savaşmak gerekiyordu. Peygamber Efendimiz eshabını toplayıp “ne düşünüyorsunuz?» demesi üzerine bir kısım sahabe, çok az bir kuvvette olduklarından savaşmak taraftarı görünmedi. Bunun üzerine Hz. Ebubekir ve Ömer (r.d.) savaş taraftarıydılar. Muhacirlerden Mikdad (r.d.)
- Ey Allah'ın Resulü, Allah'ın emri neyse onu yaparız, her hususta seninleyiz, dedi. Medineli sahabîlerden Sâd İbni Muaz (r.d.) da,
- Biz sana inandık, uyduk. Allah hakkı için eğer denize girsen, seninleyiz, düşmandan çekinmeyiz. Elverir ki Allah bizden razı olsun. Buyurun nere gidersen peşindeyiz dedi. Resülüllâh “Allah'a yemin ederim ki ben, Kureyşin düşüp telef olacakları yerleri adeta görüyorum» diyerek Bedir köyüne doğru yola koyuldu. Bedire varılınca da Resülüllâh “burada filan ve şurada filan düşecekler» diyerek müşriklerin savaştan sonra bıraktıkları ölülerin yerlerini önceden göstermiştir.
2- Uhud savaşından önce Mekke müşriklerinin ordusu Uhud dağının eteğine gelmiş durumdaydı. Peygamber Efendimiz, gördükleri bir rüya üzerine düşmanın bir kal'a gibi müstehkem olan Medinede beklenmesini istiyordu. Müslümanlar ise, bu durumu gururlarına yediremediklerinden düşmana karşı Uhud mevkiine bizzat giderek savaşmak istiyorlardı. Netice Peygamber Efendimiz, onların isteğine uyarak savaşı Uhud mevkiinde kabul buyurdular. Bu savaşta Peygamberimizin mübarek dişleri atılan bir okla kırılmış, başta Hz. Hamza olmak üzere müslümanlar bir hayli şehit vermişlerdir. Ve yine bu savaşta Peygamberimiz, attığı bir mızrakla, üzerine hücum eden Müşriklerin ulularından, Ubey İbni Halfi yaralamış ve öküz gibi bağıra bağıra cehenneme göndermiştir.
Görüldüğü üzere Peygamber Efendimiz, gördüğü rüya ile kendisine malûm olan ve parlak olmayan neticeye rağmen, eshabının reyiyle hareket etmiştir.
3- Hendek savaşında da Peygamber Efendimiz, istişarelerde bulunmuştur. Nitekim aslen İranlı olan Selmanı Farsi (r.d.) memleketinden misaller vererek, Mekkeli müşriklere karşı Medinenin etrafında hendek kazılmasını tavsiye etmiş ve bunun üzerine, Bizzat Resüli Ekremin de bir işçi gibi yapımında çalıştığı hendek kazılmıştır. [728]
[727] Ali-İmran: 3/159.
[728] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 240-242.