- İslâmî Hükümetin Hususiyetleri

Adsense kodları


İslâmî Hükümetin Hususiyetleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
Eslemnur
Mon 20 September 2010, 10:06 pm GMT +0200
İSLÂMÎ HÜKÜMETiN HUSUSİYETLERİ

 


Şimdi, İslâmî hükümet dediğimiz kuruluşun hususi­yetlerinin ve keyfiyetinin ne olduğuna bakabiliriz.

Burada İslâmî hükümeti, diğer hükümetlerden ayıran mümtaz bir hususiyet vardır. İslâm hükümeti, diğer hü­kümetlerin zıddına ve aksine olarak, kavimperestlik, milli­yet-perestlik ve doğum yerine bağlı bulunmak gibi hu­suslardan tamamiyle uzaktır. Böyle bir hükümet rejimi tamamiyle kendine mahsus olan sıfatlar taşır ki, buna İngilizce istilahta (İdeological State) denir. Şimdiye kadar dünya böyle bir hükümet rejiminden haberdar değildir. Bu tarz bir sistemi de bilemez. Çünkü böyle bir rejimi görmüş değildir. Eski çağlarda, halk sadece bir hanedan ve yahut da bir zümre hükümeti biliyordu. Daha sonra ırkçılık esa­sına dayanan bir hükümet rejimini benimsediler. Fakat usule bağlı yani belli prensiplere göre hareket eden bir hükümeti kabul etmek, ırkçılık taassubundan sıyrılmak ve yalnız kanunlarla iş gören bir hükümeti düşünmek ve tasavvur etmek zihinlerin kabul edebileceği bir husus değildi. Çünkü böyle bir şey hıristi­yanlık akidesinde de mevcut olmadığı gibi diğer sistemlerde de böyle bir ide­alden eser yoktu. Bu bakımdan o zamanki vasatta usule bağlı bir hükümeti düşünmek bile mümkün olmuyordu. Nihayet Fransız inkılabı vuku bulunca prensiplere de dayanan bir hükümet fikri de ortaya atılmış oldu. Fakat bu düşünceler de nasyonalizm — milliyetçilik idealinin karanlığına gömülüp gitti. Sonra da sosyo-komünizm nazariyeleri kendini gösterdi. Bu nazariye üzerine bir hükümet kurulması fikri de belirdi. İş tatbikat sahasına dökülünce başka türlü bir nasyonalizm ortaya çıktı. Böy­lelikle bu noktaya kadar gelen bu akım da neticesiz kal­dığı gibi, başka şekillere girdi ve aslî heyetini kaybetti.

Görülüyor ki, dünya tarihinin başından günümüze kadar gelip geçen sayısız hükümet rejimleri içinde yalnız İslâm hükümet rejimidir ki, her türlü millî, kavmî ve toprak şaibelerinin üstüne çıkarak tertemiz bir vaziyette kalabil­miş ve sadece ideolojiye dayanan bir hükümet rejimidir. Daveti bütün insanlık içindir. Böyle bir kuruluş ancak bu ideolojiyi kabul eden kimseler tarafından meydana geti­rilebilir ve milliyet esasını üstünde olan insanlık esasına göre bu bina yükseltilir.

Böyle bir hükümet emsalsiz ve benzeri görülmemiş bir şey olduğundan, dünya halkı bilmeden daha doğrusu körü körüne bu kurtuluş rejimine karşı koydular. Yalnız gayri-müslimler değil, hattâ müslümanların kendileri bile bu ilâhî hidayetlerle kurulan örnek nizamın mutazamman olduğu hususları (İmptlications) anlamaktan âciz idiler. Müslüman ülkelerinde yetişip gelişenler bile içtimaî hu­suslarda Avrupai düşüncelerle yetiştiklerinden, Avrupanın siyasî ilimlerine (Social Sciences) kapılmışlar­dır. Bunun için onların da zihinleri böyle bir şeyi anla­maktan ve kavramaktan âcizdi. Ne kadar yazıktır ki, müslüman ülkelerinin çoğu son zamanlarda hürriyetlerini elde ettikten sonra dahi kendilerine hükümet plânı olarak Millî Hükümet (Natioan State) den başka bir plân düşü­nemediler. Maalesef bunların düşüncelerinde İslâmî ilim ve düşünce ve ideolojik "Usulî Hükümet" rejimi bir türlü yerleşemiyor. Bütün İslâm dünyasında karışık ve Arap saçına dönmüş bir usul tatbik edilmek isteniyor. Halk ise İslâmî hükümetin sadece ismini biliyor. Fakat bu zavallı­lar da böyle bir kuruluşun ne şekilde olabileceğini ve ne şekil alabileceğini akıllarından bile geçiremediklerinden mecburi olarak Millî Hükümet rejimine sarılıp kalıyorlar. Milliyetçilik düşüncesi (Natioanalistic ideology) nin peşine bilerek veya bilmeyerek takılıp gidiyorlar. Düşünebildikleri program da yine milliyetçi hükümet esasına dayanan bir hükümet programıdır. Halk, ümmet, cemaat, millet, milli­yet, emire itaat gibi İs­lâmî ıstılahları söyleyip duruyor. Fakat esas fikir itibariyle bunların hepsini milliyetçi ve ırkçı ıstılahlara göre ifade etmektedirler. Gayrı - İslâmî kumaştan İslâmî elbise yapıp giyinmek istiyorlar.

Usulî hükümetin keyfiyetini anlamış bulunuyorsunuz. Şimdi biraz daha dikkat edip şu meseleyi de anlamak lâzımdır ki, bu düşünce, bu hareket şekli, bu amelî prog­ram ve bu noktanın başlangıcı, bu iş için bir mesele teşkil edemez. Nerede kaldı ki, bu zümre ile işi halledip, vazi­yet sağlam bir şekle konabilsin? Doğrusu şudur ki, yuka­rıda saydığımız hususların her biri ayrı ayrı, bir keser mahiyetindedir ki, bunlar bahsettiğimiz usulî hükümetin kökünü baltalarlar.

Usulî hükümetin esası, kavimlere ve kavmiyetlere dayanmaz. Sadece insanlığa istinat eder. Burada, her kim bu usulü kabul ederse, bu usule bağlanırsa, bu hü­kümete iştirak eder. Kabul etmeyenler de çekilip gider. Şimdi düşünelim bir kere, zihnini, lisanını, tavır ve hare­ketini ve her şeyini milliyetçilikle yoğurmuş bir kimse, nasıl olur da bu insanî usulü kabul edebilir?