sumeyye
Fri 20 August 2010, 12:23 pm GMT +0200
İşinizde patron olabilirsiniz Ama ya evde!
İşinizde patron olabilirsiniz Ama ya evde! Bir insanın birden fazla rolü vardır Ve bulunduğu mekanlarda bu rollere uygun davranmak zorundadır Bu rollerin etkili ve uygun bir biçimde kullanımı her şeyden önce bireyin hassasiyetinin ve başarısının bir göstergesidir Ancak bazı bireyler bu rollerden birini ağırlıklı olarak benimser ve hayatlarının büyük bir kısmında bu rol ile hareket ederler Özellikle de işyerinde patron konumunda olup da, çevrelerindeki bireylerle emir-komuta ilişkisi kuran bireylerin bu rollerini evlerine taşıdıkları görülür Tabii rollerinin ayrımına varıp, böyle bir sorun yaşamayan bireyleri bundan istisna olarak tutuyorum Birey işyerinde görevi gereği birtakım emirler veriyor, istekleri yerine gelmeyince katı bir tablo çiziyor olabilir Ancak ev halkı üzerinde de aynı yetkilerini kullanıyorsa çeşitli sorunlar yaşayacaktır Ev halkı üzerinde, hele de eşi üzerinde patronluk yetkilerini kullanma gibi bir hakkı yoktur Evde eş olabilmeyi, şayet çocukları varsa baba olabilmeyi başaran birey hayatta arzu edilen dengeyi kurabilmiş demektir Ancak bu şekilde bu bireyin eşiyle sevgi ve saygı dolu, her iki tarafın da rahatsız olmadığı bir ilişki kurması mümkün olur Aksi takdirde patronluk haklarını evde devam ettiren bireyin eşi genel anlamda kendini değersiz, sıradan bir yakınlığı olan biri gibi hissedecektir Ve bu şekilde de hiçbir eş, evliliğinden tatmin olmaz Bu tatminsizlik neticesinde de bu evlilikte saygının zorunlu hale geldiği ve belki de ortadan kalktığı, sevginin ise ileri derecede yıprandığı görülür Bu sebeple işyerinizi terk ettiğiniz andan itibaren işyerindeki rolünüzü orada bırakmalı, evinize girdiğiniz an ise eşlik rolünüzü ve varsa çocuklarınız babalık rolünüzü benimsemelisiniz Bunu başarabilir ve ruhunuzda hissederseniz, iş yoğunluğunuzdan kaynaklanan yorgunluklardan daha çabuk sıyrılabildiğinizi, dolayısıyla da daha rahat, huzurlu ve mutlu olduğunuzu göreceksiniz Eşimin tek ilgi noktası; komşular Mehmet Aydoğan Şehir hayatında yaşıyoruz, kendi akraba ve ailelerimizden uzaktayız Eşim bana zaman ayırmıyor, ailemizi ihmal ediyor Bana ve çocuklarıma itiraz ediyor Tek ilgi noktası komşular; onlar için yaşıyor, komşular ne derse o oluyor Gündüz ve gece onlarla vakit geçiriyor Beraber dedikodu yapıyorlar Üstelik beraber oldukları kişiler din ve ahlâk duygusu pek gelişmemiş, kocalarıyla geçimsiz kişiler Hanımımın komşu hanımlara bu kadar önem vermesi doğru mu? Şehir hayatında komşularla yaşanılan sorunlar nelerdir? Böyle bir aile birliği nasıl korunur? Beni bu konularda aydınlatırsanız sevineceğim Saygılarımla Merhabalar; Öncelikle hemen belirtmeliyim ki, değinmiş bulunduğunuz konu birçok ailenin ve özellikle akrabalarından uzak bulunan ailelerin sıkıntısı haline gelmiş bir mevzudur Meseleyi birkaç yönü ile ele almakta fayda var diye düşünüyorum Öncelikle eşinizin komşuluk ilişkilerinin olması aslında yadırganacak bir durum değildir Ancak bu ilişkilerde sınırın olmaması veya ailenin ihmali söz konusu ise mesele irdelenmelidir İnsanlar toplum içinde birden fazla role sahiptirler Bu roller arasında eş olma veya anne olma rolü olduğu gibi komşu olma rolü de vardır Birey bu rolleri olması gerektiği yerde olması gerektiği şekilde kullanmalıdır Yani insanın ailesi ile birlikte olması gereken zaman dilimleri vardır Bu zaman dilimlerinde komşuluk rolü ön plana çıkartılıyorsa yani komşularla birlikte olmak yeğleniyor veya komşularla paylaşılanlar ev düzenini şekillendiriyorsa ev içinde birtakım çatlamalar görünmeye başlayabilir Çünkü bir hanımın çocuklarının yanında bütünüyle anne, eşinin yanında ise bütünüyle eş olması gerekir Bütün bu sebeplerden dolayı komşuluk ilişkilerine evet, ancak denge sağlanmak kaydıyla evet diyoruz Bunun dışında bir hanımın niçin komşuluk ilişkilerini bu denli ön planda tuttuğunu incelemek gerekir Hanımların komşularıyla çok fazla birlikte olmak istemelerinin nedenlerinin başında; iletişim kurma, anlaşılma ve böylece deşarj olabilme ihtiyacının yattığı söylenebilir Ve genellikle eşi tarafından yeterince anlaşılamadığını düşünen veya sorunlarını paylaşacak bir kaynağının olmadığını düşünen hanımlar aileleri ile ve özellikle eşleri ile birlikte olmak yerine, komşuları ile aşırı derecede birlikte olmayı yeğlerler Bu durumda beylerin eşlerini tenkit etmek yerine, eşlerinin ihtiyaçlarını anlamaları gerekir Sonrasında da hanımlarına anlaşılma duygusunu yaşatmalı ve onlarla gerekirse bir sırdaş olmayı istemeleri gerekir Bu denge sağlanacak olunursa, bir süre sonra hanımların komşuluk ilişkileri ile aile ilişkilerini dengeli bir biçimde idare edebildikleri ve hem kendilerinin ve hem de ailelerinin mutlu olabildikleri görülür
YASEMİN YALÇIN AKTOSUN