- Işıkla yıkanabilmek

Adsense kodları


Işıkla yıkanabilmek

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Mon 16 August 2010, 01:51 am GMT +0200
  Işıkla yıkanabilmek
   
Bu gidişimde Avustralya'da birkaç defa cuma namazı kılmak da nasip oldu. Bir seferinde hatip abdesti anlatıyor ve şu güzel sözleri naklediyordu:

Allah'a kulluğun fihristi olan namazın anahtarı, iç dünyada bir hazırlık ve dışta da abdest almaktır. Abdest almak, ruhu zindeleştirmek, Rabb'imizden gelecek lütufları bekleme havasına girmek demektir. (...) Bu manada temizlenmedir ki Ümmet-i Muhammed'in ahir zamanda diğer ümmetler arasında hususi bir şekilde çağrılmasına vesile olacaktır. Peygamberimiz (sas), "Kıyamet günü benim ümmetim gurren muhaccelindir. Yani onların alınları pırıl pırıldır. Etrafa nur saçmakta, hakikat gamzetmekte, abdest uzuvlarından çıkan nur onların Ümmet-i Muhammed olduklarına delalet etmektedir." buyurmaktadır.

Sahih bir hadiste, Peygamberimiz (sas) Baki Gargat'a gittikleri zaman, O'nun mübarek dudaklarından şu sözler döküldü: "Ah ne kadar arzu ederdim kardeşlerimi görmeyi!.." Sahabeler "Biz senin kardeşlerin değil miyiz?" diye sorunca, "Sizler benim sahabelerim, arkadaşlarımsınız. Kardeşlerim henüz gelmediler. Onlar sonra gelecekler... (Onlar şerefli bir cemaat, şerefli bir ümmet, şerefli bir millet.)" buyurdu.

Sahabeler; "Gelmemiş kimseleri tanıyacak mısınız? Tanımanız nasıl olacak?" dediler. Efendimiz (sas), "Bir adam düşünün, bu adamın alınları pırıl pırıl atları var. Siyah ve doru atlar içinde kendi atlarını tanımaz mı? Benim ümmetim gurren muhaccelin olarak gelecekler. Allah'ın huzuruna gelirken, karşıdan bakacağım alınlarındaki secdenin emaresi abdest uzuvları da etrafa nur saçıyor bir halde göreceğim." (...) Nicelerini havzumun başından kovdukları zaman yüzü nur gamzeden, abdest uzuvlarından semalara doğru nurani sütunlar yükselen ümmetimin imdadına koşacak, şefaat edeceğim." buyuruyor.

Burada anlatılmak istenen şudur:


Fahr-i Kainat Efendimiz'den (sas) asırlarca uzak kalmasına rağmen, abdest ve namaz hatırasıyla Allah'ı ve Resulullah'ı hatırlayarak içinde bir aydınlık hasıl eden, bir iç berraklığına ulaşan bir cemaata Resulullah (sas) da Baki Gargat'ta ashabına söylediği gibi bir selam veriyor ve "Ne kadar arzu ederdim kardeşlerimi görmeyi!.." buyuruyor.

O'nun (sas) görme arzusuna karşı bizim de "Bizi görmek mi istiyorsun ya Resulallah !.. İşte sana kavuşma iştiyakı içindeyiz... İşte senin hadiste zikrettiğin gibi, mekarihte bile biz abdesti tastamam alıyor, şu sıcaklarda terlemeye rağmen namaz kılıyoruz." dememiz lazım. Hutbede Hüseyin hoca bunları okurken yeni bitirdiğim İhsan Atasoy'un yazdığı Hulusi Yahyagil kitabında geçen ve Nurettin Doğan'ın anlattığı şu hatıra aklıma geldi:

Yine Hulusi ağabeyle birlikte bir bahçede sohbetteydik. Tuvalet için yüz metre ötede bir ev vardı. Oraya gittik. "Efendim, burada mı abdest alırsınız, yoksa orada mı?" dedim. "Burada alma imkânı var mı?" dedi. "Var" dedim. "O halde oraya kadar abdestsiz gitmeyelim." dedi. Bir kere misafirliğe gitmişti. Uykusu pek azdı. O sıralarda prostattan ameliyat olmuştu. Dedi ki "Gecede 15 dakikada bir abdest almak zorunda kalan bir adamdan ne çıkar?" Tabii bunu diyen zatın aldığı her abdestten sonra bir de salat-ı vuzu kıldığını düşünün.

İşte ahir zamandaki "Kardeşlerden" birisinin abdeste verdiği önem!..