sumeyye
Sat 1 January 2011, 02:38 pm GMT +0200
İrtikâb-ı Ma'siyet ile İstihlâl-i Ma'siyet'e Misal
(66)
O isyan eylemez anı muhalled hem cehennemde
Meğer ki i’tikâd ede helal anı maâz Allah
İşlediği o büyük günah,mü’mini cehennemde ebedî bırakmaz.
Ancak kat’î delille haram olanı, helal saymak; yahud kat’î olan helali haram saymak,Allah korusun, küfre sokar.
İşte burada, irtikâb-ı ma’siyetle istihlâl-i ma’siyetin farkına işaret etti; Mu’tezile, Cehmiyye ve Havâricî fırkaları gibi delâlet fırkalarını reddetti.
Evet irtikâb-ı ma’siyetle istihlâl-i ma’siyet arasında fark vardır.Bunu anlayabilmek için şu misali verelim: Bir er, askerlik çağında askere gider; yahud memur olur; yahud bir müessese de iş alır.Tabiî ki, askerlik veya müessesenin yasakladığı şeyler var; emrettiği şeyler var.Böyle bir şahıs, resmî kıyafetinden soyunmaksızın ara sıra vazifesinden kaytarırı, yklenmiş olduğu bir vazifeyi hakkıyla yapmaz; nöbette uyuması yahud nöbet mahallini terketmesi gibi.. Müessese buna bir disiplin cezası verir; askerliğini yakmaz.İşte irtikâb-ı ma’siyet budur.
Aynı misalde er veya şahsın, müessesenin vermiş olduğu emri reddedip bâtıl olduğunu ilan etmesi, resmî kıyafetinden soyunup aklına gelen bir kıyafete bürünmesi de, istihlâl-i ma’siyetin misalidir.Yani küfür ve şirktir.Bunu açıklamaz, gizlerse nifak olur.Tabiî ki, bunun cezası bütün beşerin ittifakıyla müebbeddir.Çünkü kendisine bu ceza verilmemiş olsaydı, ebediyen yaşasaydı, inkarında ısrar eder; inançsızlığına devam ederdi.Onun için cezası müebbeddir.
Üstaz İsmail Çetin rahmetullahi aleyh – Ehli Sünnetin Nazarı İ’tikadın Ölçüsüdür.