seymanur K
Tue 26 July 2011, 10:42 am GMT +0200
İntikam Kurbanları
İnsanlardan öyleleri vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri senin hoşuna gider. Hatta böylesi kalbinde olana (samimi olduğuna) Allah'ı şahit tutar. Halbuki o, hasımların en yamanıdır. O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez. Böylesine 'Allah'tan kork!' denilince benlik ve gurur kendisini günaha sevk eder. (Ceza ve azap olarak) ona cehennem yeter. O ne kötü yerdir! İnsanlardan öyleleri de var ki, Allah'ın rızasını almak için kendini ve malını feda eder. Allah kullarına şefkatlidir. [291]
Uhud'dari sonraki ilk bir kaç ay Müslümanlar açısından sakin aylardı. Müslümanlar, Mekke müşriklerinin en azından bir süre Medine'ye tekrar saldıramayacakla-rmı bilmenin verdiği rahatlıkla, Uhud'un bedenlerine ve kalplerine açtığı yaraların tedavisiyle uğraştılar, dinlendiler. Her gün Resurüllah'ın çevresinde halka olup, ondan İslâm'ı öğrenmeye devam ettiler. İnanç konusunda zihinlerine takılan, yaşantılarında karşılarına çıkan konularla, durumlarla ilgili sorular sordular; bilgilerini artırdılar, yanlışlarını giderdiler. İnançlarını ve yaşantılarını eksiksiz, pürüzsüz bir hale getirmenin çabasını yürüttüler. Fakat yeni sıkıntılar baş göstermekte gecikmedi. Müslümanların Uhud'da uğradığı zarar veya Bedir ile kıyaslandığında beklenen üstünlüğü göster ememel eri, Mekke müşrikleri ile Müslümanlar arasındaki çekişmeleri sessizce izleyen ama dinleri ve gönülleri Mekkelilerden yana olan bölge Araplarını şımarttı. Mekke liderlerinin de teşvikiyle, Müslümanlara yönelik tecavüzkâr davranışlar sergilemeye başladılar. Aralarında görüşüp konuşuyorlar, birbirlerini Müslümanlara zarar verme konusunda teşvik ediyorlardı. Böylelikle Müslümanlar için sıkıntılı, gerilimli günler başlamış oldu. Bedir sonrasındaki olumlu hava tersine döndü. Resulüllah, psikolojik savaşın yürütüldüğü bu zor günleri en az zararla atlatmanın ve Müslümanların tekrar psikolojik üstünlüğü elde edecekleri ortamı oluşturmanın çabasını yürütmeye başladı. Ara sıra çevre bölgelere gönderdiği askeri birlikler bu çabaların gereğiydi; dost ve düşman herkese bölgede Müslümanların hâlâ bir güç olduğunun mesajını vermeyi amaçlıyordu.
Uhud'dan iki ay kadar sonra (Haziran 625) Esed kabilesine yönelik bir askerî harekât düzenlendi. Alınan duyumlara göre Huveylid'in oğulları Tulayha ile kardeşi Seleme kendi kabilelerinin yanı sıra diğer kabilelerden de adam toplayıp Medine'yi basmayı planlıyorlardı. Mekkelilerin de teşvikiyle, çevrede şımarık bir şekilde dolaşıp, Resulüllah'ı evinde ele geçireceklerini, tüm Müslümanların mallarına el koyacaklarını söylüyorlardı. Bu şımarıklıklarının nedeni, Uhud savaşı nedeniyle güç kaybettiklerine inandıkları Müslümanların kendilerine karşılık veremeyeceklerine inanmalarıydı. Resulüllah, Uhud gazisi Ebû Seleme b. El Mahzunu komutasında 150 kişilik bir birliği Esed kabilesinin üzerine gönderdi. Birlik, Re-sulüllah'ın talimatı ile gece yolculuk yapıp gündüz dinlenerek gizlice Esed kabilesinin yaşadığı Necid bölgesindeki Katan dağına kadar ilerledi. Müslümanları hiç ummadıkları bir zamanda karşılarında gören Esedler korkup kaçtılar. Bir süredir şımarıkça ve ukalaca Müslümanlar için tüm söylediklerini unuttular, direniş göstermediler. Sadece, kovalama sırasında çıkan küçük bir çatışmada, Urve b. Mes'ud şehit oldu. Müslümanlar daha başka bir kayıp vermeden Medine'ye döndüler. Medine'ye dönerlerken de, Resulüllah'ı evinde avlayacaklarını ve Müslümanların bütün mal varlıklarını yağmalayacaklarını söyleyen Esed kabilesinin bütün sürülerini yanlarına aldılar. Esedler aşağılanmış bir halde kalakaldılar. Bu, küçük ama yürütülen psikolojik savaş açısından ayrıcalıklı bir değere sahip askerî harekât ile Müslümanlar, Esedlerin bölgedeki gücünü kırıp kendi güçlerini perçinledikleri gibi, daha da önemlisi, Uhud'un Müslümanların aleyhine neden olduğu olumsuz ortamı biraz olsun dağıtıp, tüm Arap kabilelerinin katındaki prestijlerini yükselttiler. Üstelik, harekâta katılan Müslümanların bir çoğu, harekât sırasında, Uhud'da aldıkları ve hâlâ iyileşmemiş yaralara sahiptiler, bedenen zayıftılar. Hatta harekâtın komutanı Ebû Seleme, Medine'ye döndükten birkaç gün sonra, Uhud'da aldığı derin yaranın tekrar açılması üzerine şehit oldu.
Müslümanlar açısından olumlu sonuçlanan bir başka olay ise Ebû Seleme komutasındaki harekâtın düzenlendiği günlerde yaşandı. Medine'ye gelen haberlere göre Süfyan b. Halid ismindeki bir müşrik, Müslümanların aleyhine adam topluyordu. Resulüllah, Abdullah b. Üneys'i bu problemi halletmesi için görevlendirdi. Abdullah'ı gönderirken de bazı taktikler verdi. Süfyan b. Halid'in güvenini kazanmasını, güvenini kazanabilmesi için de gerekirse kendisinin ve islâm'ın aleyhine konuşabileceğini söyledi. Abdullah günler süren bir yolculuktan sonra Süfyan b. Halid'in bulunduğu yere ulaştı. Kendisini, Süfyan'm adamlarına, Muhammed'e karşı savaşmak isteğine sahip Huzâah birisi olarak tanıttı. Muhammed'e karşı öfke dolu olduğunu, O'nu öldürmeyi çok arzuladığım söyledi. Adamlar inandılar ve onu Süfyan'la görüştürmeye razı oldular. Bu sırada namaz vakti geçmek üzereydi. Abdullah daha önce hiç kimsenin yapmadığı bir şekilde ima ile namazını kıldı. Süfyan ile bir araya gelince de onunla dostça konuşup, güvenini kazandı. Süfyan, Abdullah'ı çadırında misafir etti. Çünkü 'Muhammed'le savaşmaya bu kadar İstekli' birisinin yanında yer almasını istiyordu. Abdullah o gece Süfyan'ı öldürüp, tekrar Medine'ye döndü. Resulüllah, Abdullah'ın görevini layıkıyla yerine getirmesinden çok memnun cldu ve ona asasını hediye etti. Abdullah b. Uneys'in bu eylemi sırasındaki ima ile namaz kılması, düşman araşma girmek için Müslümanların ve Resulüllah'm aleyhinde konuşması ve tüm bunların Resulüllah tarafından reddedilmemesi, benzer durumlarda Müslümanların nasıl davranabilecekleriyle ilgili bir örnek teşkil etti.
Esed oğullarına yönelik harekât ile Halid b. Süfyan'm girişimini başlamadan sona erdirme eyleminin başarıyla sonuçlanması, Müslümanlar için üzerlerindeki kara bulutları dağıtmaya başlamıştı ki, peş peşe yaşanan iki ağır olumsuz gelişme Müslümanları sadece üzmekle kalmadı, genel havanın daha da aleyhlerine dönmesine neden oldu. Söz konusu iki olay, canice işlenen Raci ve Mauna katliamlarıydı.
[291] Bakara, 2:204-207