- İnsanüstü ve insanaltı insanlar

Adsense kodları


İnsanüstü ve insanaltı insanlar

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Thu 13 September 2012, 10:08 am GMT +0200
   

Ahmet Kurucan
   
İnsanüstü ve insanaltı insanlar


Geçenlerde bir okuyucu e-maili geldi; inançsız birisi olmasının yanında İnsanlığın İftihar Tablosu, Efendiler Efendisi, Efendimiz (sas) hakkında kaleminden öfke, kin, nefret, düşmanlık damlayan birkaç cümle ile itirazını yöneltti ve cevap istedi.

Bu denli din iman düşmanı olan bir insan neden İslam hukuku ile alakalı meselelerin kaleme alındığı bir köşeyi takip eder; anlamakta zorlandım ama takdir de ettim içimden. Demek ki karşı cephe olarak gördüğü insanları onların kaleminden okuma, öğrenme, bilme, tanıma ihtiyacı hissediyor diye geçirdim içimden. Ama ardından bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya örnek teşkil edecek sorusu ve o soruyu ifade tarzı pek de böyle olmadığını düşündürdü bana.

Her neyse; ona onun seviyesine düşmeden, nezaket ve saygımı bozmadan e-mail yoluyla birkaç cümle cevap verdim; gerçekten öğrenme niyeti varsa diye sorusuna cevap teşkil eden bir makaleyi gönderdim. İlave bilgi istiyorsa yeniden mail yazmasını istedim ama o gün bugün bir rahatsızlık içten içe yiyor beni. Bir taraftan 'benim peygamberime hakaret eden bir insana böyle mi cevap vermeliydim?' diye sorguluyorum kendimi, diğer taraftan muhatabımı bu duruma sokan bilgisizlik, önyargı, düşmanlık kulvarına sokan şartlar üzerinde düşünüyor ve 'Ne verdik ki bu insanlara biz, ne istiyoruz, iyi ki böyle yaptım' diyorum.

Mevzu Efendimiz'in Hz. Aişe ile evlilik yaşı ve azadlı kölesi Zeyd b. Harise'nin boşadığı karısı Hz. Zeynep ile evliliği. Bunlar şimdiye kadar yüzlerce-binlerce defa cevaplanmış mevzular. Oraya girmeyeceğim ama bu zihniyetin altındaki düşünce kaymasının nedenini izaha çalışacağım. Bizim inancımıza göre peygamberler insan ve insanüstü varlıklardır. Onların insan olma özelliği herkesin malumu. Maddi özellikler itibarıyla ilk insandan bu yana devam edegelen insan cinsinin tüm özelliklerine sahipler. Bu yönleri itibarıyla bizden birileri. Tıpkı bizim gibi doğar, büyür ve ölürler; acıkırlar, yerler-içerler, doyarlar. Evlenirler, çocukları olur. Haz alırlar, acı duyarlar, gülerler, ağlarlar vs.

Fakat bir de onların Allah ile olan maiyyetleri vardır ki, bu yönüyle onlar insanüstü varlıklardır. Vahy alırlar, bizim kendi aramızda oturup konuştuğumuz gibi Cebrail ile, meleklerle oturur konuşurlar. Mevlana'nın pergel metaforu ile anlatacak olursak, ayaklarını biri dünyada bizimle, diğeri melekut aleminde meleklerle, ruhanilerle beraberdir. Oradan emir almadan, onay almadan hiçbir şey yapmazlar ki bahsedilen evlilikler de bu istikamette olan şeylerdir. İşte bu irtibat onlara bambaşka fıtrî bir keyfiyet verir. Bizim içimizde bizden biri ama bizden herhangi biri gibi değil. Oturuşu-kalkışı farklı, konuşması farklı, yemesi-içmesi farklı bir konuma onları yükseltir. Şaire "Muhammedün beşerun veleyse kelbeşeri" dedirten budur. Hz. Aişe validemize "Onun ahlakı Kur'an'dı" dedirten de budur. Dolayısıyla onlar hakkında, onların amelleri etrafında konuşurken, düşünürken, yazarken çok dikkatli olmalıyız. Sıradan insan değil de sıradışı insanlar olarak görmeliyiz onları ki el-hak öylediler.

Bir de insanaltı yanı var insanoğlunun. İnsanın hayvanlarla hatta hayvanlardan da aşağı olduğu bir özellik bu. Hayvani özelliklerini tatmin etmeden başka bir şey düşünmeyen insan. Bu derekeye düşünce insan, insan adını bile almaya layık değildir. Hocaefendi'nin isimlendirmesi ile "hasta ruhlar albümünde bile kendine yer bulamayan hilkat garibesi" bir zavallı ya da şeytana oyuncak olmuş bir mel'abe.

Kendi seviyesizliğimizle onların seviyesini tartmaya çalışmak seviyesizliğin ta kendisidir.