- İnsanlarla İyi Geçinmek

Adsense kodları


İnsanlarla İyi Geçinmek

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Mon 23 April 2012, 02:35 pm GMT +0200
5. (İnsanlarla) İyi Geçinmek


 

4788... Hz. Aişe'den (rivayet edilmiştir:) Peygamber (s.a.)'e bir kim­seden (hoşa gitmeyen) bir söz erişecek olursa (onun ismini anmış olma­mak için); "Falan (isimli) kişiye ne oluyor da böyle diyor?" demezdi de; "bu insanlara ne oluyor da böyle böyle konuşuyorlar?" derdi.[80]

 

4789... Hz. Enes'den (rivayet edildiğine göre) (bir gün) üzerinde (ka­dınlara mahsus bir allık olan ve zaferandan yapılan) bir sarı boya izi bu-lunan bir adam Rasûlullah (s.a.)'ın yanına girdi. Rasûlullah (s.a.) de üzerinde insanın hoşlanmayacağı bir şey bulunan insanın yüzüne az bakardı.

Adam çıkınca (Hz. Peygamber): "Adama söyleseydiniz de üzerinden bu izi yıkasaydı (kendisi için daha hayırlı olurdu)" buyurdu.

Ehu Dâvud der ki: Seîm Hz. Ali evladından değildir. (Fakat o yüksek­lerde bulunan) yıldızlara bakardı. (Bu yüzden yükseklere nishet edilerek kendisine alevî denildi, kendisi) Adiy b. Eriat'ın yanında hilali gördüğü­ne dâir şahitlik etmişti de (Adiy onun bu) şahitliğini geçerli saymamıştı.[81]

 
Açıklama

 

Bütün ahlakî faziletleri kendisinde toplanmış olan A1lah Rasul hayatı boyunca insanların gönlünü hiçbir zaman kırmadığı gibi, onların kusurlarını görmemezlikten gelmiş, kaba ve kırıcı davranışlarına tahammül etmiş, onlarla iyi ilişkiler içinde olup güzel geçinmeyi kendisine usul ittihaz etmiştir. Çünkü yüce Allah insanları bir biriyle görüşüp tanışmaları için yaratmıştır.[82]

Nitekim kendisi de bir hadis-i şeriflerinde: "Mü'min ülfet eden (dost­luk kuran ve iyi geçinen) ve kendisi ile ülfet edilendir. Ülfet etmeyen ve kendisi ile ülfet edilmeyen kimsede hayır yoktur. İnsanların en hayır­lısı insanlara yararlı olanıdır"[83] buyurmuştur.

Hz. Ali Hz. Peygamber'in ahlâkını şöyle özetlemiştir:

Hz. Peygamber güler yüzlü, güzel huylu, nazik kalpli idi. Hiçbir vakit sert ve kaba değildi. Onun ağzından hiçbir müstehcen kelime çıkmazdı. Başkalarının hareket tarzını tenkid veya takbih etmez, sevmediği bir ha­reket veya durum karşısında birşey söylemez, ona göz yummakla iktifa ederdi. Şayet böyle bir harekette bulunan adam, kendi hareket tarzının tas­vibini isteyecek olursa Rasûlullah onu, kınamadan, kalbini kırmadan bun­dan vazgeçirir, yahut susarak muhatabına memnun olmadığını hissettirirdi.

Resul-i Ekrem kendi hesabına üç şeyden sakınırdı:

1. Münakaşa ve mücâdele,

2. Lüzumundan fazla söz söylemek,

3. Kendisini alakadar etmeyen işlerle meşgul olmak. Başkaları hesabına da üç şeyden uzak dururdu:

1. Kimseyi tenkid etmezdi.

2. Kimseye hakarette bulunmazdı.

3. Başkalarının sırlarına muttali olmak istemezdi.

Her ne kadar Resul-i Zişan efendimiz insanların eziyetlerine katlanıp onların kaba davranışlarını, müsamaha ve olgunluk ile karşılarsa da, bu­nu asla müdahene (yağcılık) sınırlarına vardırmaz. Müdârâ (güler yüzlü­lük) sınırlarından dışarı çıkmaz ve "güzel söz de sadakadır"[84] buyurur­du. Hakkın çiğnenmesi söz konusu olduğu zaman susmayı ise şeytanlık sayardı.[85]

Uygunsuz haller ve davranışları düzeltirken de son derece ince ve has­sas hareket eder, bu hususta tenkid ve uyanlarını şahısların bizzat kendi­lerine yöneltme yerine, üslubu hakimane denilen bir uslub ile fiillere yö­neltir ve bu sayede şahısların gönlünü kırmaktan uzak kalırdı.

Fakat dinî meselelerde gösterilen laubali davranışlarda ise tam bir salâbet-i diniyye sahibi idi. Bu hususta ".... Allah yolunda cihad ederler, hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar..."[86] emr-i ilâhisinden ayrılmazlardı. Binaenaleyh bir kimsenin kendisine ya da başkasına eriş­mek üzere olan şiddetli bir zararı önlemek için güler yüz göstermesi, hat­ta bazı yerlerde müstehab olmakla beraber böyle şiddetli bir zararın eriş­mesi söz konusu olmayan yerlerde müdara caiz değildir.

Şiddetli zarardan maksat, şiddetli dayak, sürgün, görevden azil, öldür­me gibi işlerdir.[87]

(4789) no'lu hadis hakkında daha geniş açıklama için (4182) numara­lı hadisin şerhine de bakılabilir.[88]

 

4790... Hz. Ebu Hureyre'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah  (s.a.): "Mü'min saf ve kerem sahibidir. Bozguncu insan ise (daima) al­datıcı, alçak ve cimridir" buyurmuştur.[89]

 
Açıklama

 

Girrun: Aldanan, aldatılan anlamlarına gelir.

Kerîm: İyi, cömert, çok affeden, kıymetli gibi ma­nalara gelir.

Fâcir: Allah'ın emrinden çıkan, günahkâr demektir. Hıbb: Aldatıcı manasına gelir. Leîm: Alçak ve cimri demektir.

Hattabî (r.a.)'nin açıklamasına göre: Hadis-i şerifin zahirinden anlaşılan şudur ki: Hakiki mü'min aldatılmaya müsait, kötülüğü kavramaktan ve araştırmaktan uzak olur. Bu durum onun cehaletinden değil, kereminden ve ahlâkının güzelliğinden, iyi niyetli ve itimat sahibi oluşundan kaynaklanır.

Allah'ın emrinden çıkmış bozguncu insanlar ise daima aldatıcı, alçak, cimri, kötülük planlarını araştırmakla meşgul olur. Bu durum onun akıllı­lığından değil, kötülüğünden kaynaklanır.

İbn Esir'in açıklamasına göre bu hadisden anlaşılan şudur:

"Mü'min hilekâr ve düzenbaz olmaz. Ancak yumuşaklığı ve itimat sa­hibi olması sebebiyle bazan aldanıp tuzağa düşer."

Bu mevzuda Muhammed Zekeriyâ b. Yahya el-Kândehlevî şöy­le diyor:

Her ne kadar bu hadisin zahiri "Mü'minin firasetinden sakınınız."[90] hadisine aykırı gibi görünüyorsa da aslında bu iki hadisin arasını şu şekilde te'lif etmek mümkündür:

Bu hadis mü'minlerin avamı hakkındadır. Diğer hadis ise basiret sahi­bi olan hassas müminler hakkındadır. Bu iki hadisin arasını "Mü'minin aldatılır olması onun hüsn-i zan sahibi olmasından neş'et eder. Bu durum ise, onun firaset sahibi olmasına mani değildir" diyerek te'lif etmek de mümkündür. Bu hadis-i şerifin: "Mü'min bir delikten iki defa sokul­maz."[91] hadisine aykırı olduğu da söylenemez. Çünkü bir defa aldanmak başkadır, ikinci defa aldanmak daha başkadır.

Hafız Suyutî'in açıklamasına göre mevzumuzu teşkil eden hadis-i şe­rif, Hafız Siracüddin el-Kazvinî'nin mevzu olduğunu iddia ettiği hadislerdendir.

Hafız b. Hacer ise bu iddiayı reddederek şöyle demiştir: "Bu hadis Hâ­kim tarafından muttasıl bir senedle rivayet edildiği gibi, Sevrî'nin ashabı

ve Haccac tarafından da rivayet edilmiştir. İbn Main, Haccac hakında müsbet düşünmektedir. Ancak Buharî ile Müslim bu hadisin râvilerinden Bişr'e güvenilmeyeceğim söylemişlerdir...

Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte cimriliğin bozgunculuk sıfa­tı olduğuna da bir işaret vardır.

Görüldüğü gibi hadis-i şerifte cimrilik, çirkin bir huy, sehâ (cömertlik) büyük bir bir fazilet olarak değerlendirilmiştir.

Nitekim şu âyet-i kerimelerde de cimriliğin çirkin bir huy olduğu cö­mertliğin büyük bir fazilet olarak değerlendirilmiştir,

"Kim nefsini (mala olan) hırsından ve cimriliğinden korunursa, iş­te muratlarına erenler onların tâ kendileridir."[92]

"Allah'ın (fazl-u kereminden) kendilerine verdiğini (sarf-ü intakta) cimrilik edenler, (asla) bunun kendileri için bir hayır olduğunu san­masınlar. Bilakis bu onlar için bir serdir."[93]

Bu konuyla ilgili bir hadis-i şerif de şu mealdedir: "Cimri asla cennete giremez."[94]

Cimriliğin çeşitli tarifleri yapılmışsa da en doğru olan tarife göre cim­rilik, şer'an vâcib veya mürüvvet yönünden münâsib olanı gücü yettiği halde vermemektir.[95]

 

4791... Hz. Âişe'den demiştir ki:

Bir adam Peygamber (s.a.)'in yanına (girmek için) izin istedi, "Pey­gamber (s.a.)'de: "Aşiretin bu oğlu ne kötüdür" yahut da; "Aşiretin bu adamı ne kötüdür" buyurdu. Sonra: "Ona (girmesi için) izin verin" de­di.

(Adam içeriye) girince ona yumuşak bir dille konuştu, bunun üzerine (ben) Âişe:

Ey Allanın Rasulü (yanına girmeden Önce) onun hakkında söyleye­ceğini söylediğin halde (bir de tutup) onunla yumuşak bir dille konuştun dedi(m).

(Hz. Peygamber de: "Ey Âişe) Kıyamet gününde Allah katında in­sanların en şerlisi insanların kötülüğünden korkarak kendisinden uzaklaştığı ya da kendisini terk ettiği kimsedir" buyurdu.[96]

 

4792... Âişe (r.anha)'dan (rivayet edildiğine göre) bir adam Peygam­ber (s.a.)'iri yanına (girmek için) izin istemiş, Peygamber (s.a.)'de; (bu­nu öğrenince o adam hakkında): "Bu aşiretin kardeşi ne kötüdür!" de­miş biraz sonra adam (içeri) girince onu sıcak bir şekilde karşılamış (ve) onunla (tatlı tatlı) konuşmuş.

(Hz.  Aişe  sözlerine  devam  ederek  şöyle  demiştir:  Adam)  dışarı çıkınca:

Ey Allah'ın Rasulü, (adam içeri girmek için) izin istediğinde (hakkında): "Bu aşiretin kardeşi ne kötüdür" diye konuştun (içeri) gir­ince de kendisini sıcak karşıladın, dedim.

"Allah kötüyü ve kötülüğü ortaya çıkarmaya çalışan kimseyi sev­mez" buyurdu.[97]

 
Açıklama

 

Fuhş: Haddi aşmak demektir. Fiilen ve kavlen işlenen kötülük anlamında kullanılır.

Fahiş: Haddi aşarak kötülük işleyen kimse demektir.

İbn Esir'in "En-Nihâye" isimli eserindeki açıklamasına göre "Fuhş" hem sözde olan fiilen işlenen kötülükleri ifade eder.

Tefahhuş ise içinde kötülük olmadığı halde kendini kötülüğe zorlama anlamına gelir."'

Bu bakımdan Bezlü'l-Mechud yazarının da ifade ettiği gibi içindeki kötülüğü, sözüyle ve fiiliyle dışarı çıkaran kimseye "fahiş", içinde kötülük olmadığı halde, kendisi kötülük yapmaya zorlayan kimseye de "mütefahhiş" denir.

Binaenaleyh Resul-i Zişan efendimiz (4792) numaralı hadiste Allah, kötü insanları sevmediği gibi, kötü insanlardaki kötülüğün ortaya çıkmasına sebep olan kişileri de sevmediğini, binaenaleyh kendisinin de böyle bir duruma düşmeyi asla arzu etmediğini ifade etmek istemişlerdir.

Öyleyse bir müslümanın kötü bir kimseye ayıplarını hatırlatarak onu kırıcı bir tavırla karşılaması caiz değildir. Müslümanlara yakışan onu güler yüzle karşılamaktır. Bir önceki hadisin şerhinde açıkladığımız gibi buna müdara (güler yüz) denir. Güler yüzlü olmak, müdâhene (yağcılık)tan tamamen farklıdır.

Hz. Peygamber'in huzuruna girmek isteyen kimsenin adını anmadan, kavminden bahsetmek suretiyle onun kötülüğünü açıklaması "gıybet" değildir. Çünkü Hz. Peygamber'in onun kötülüğünü ifade etmekten mak­sadı orada hazır bulunan müslümanları o kimsenin kötülüğünden koru­maktır. Bu bakımdan mevzumuzu teşkil eden bu hadisler, müslümanlan uyarmak için kötülüğünden korkulan bir kimsenin kötülüğünü haber vermenin caiz olduğuna delâlet etmektedir.

Yahutta bu adam açıktan kötülük işliyordu da Hz. Peygamber bu yüz­den onun kötülüğünü ifade etmekte bir sakınca görmedi.

İmam Kurtubî'nin de dediği gibi, fışkını ve fuhşunu açıktan işleyen bir kimsenin gıyabında konuşmak, gıybet olmadığı gibi, zâlim idarecile­rin ve halkı bid'ate davet eden bid'atçılarm aleyhine konuşmak da gıybet değildir.

Onların gıyabında kötülüklerini dile getirmek caiz olmakla beraber yüzyüze gelindiği vakit, kendilerine güler yüz göstermek de caizdir.

İbn BattaPın beyanına göre Hz. Peygamber'in huzuruna gelen adamın ismi Uyeyne b. Hisn el-Fezarî imiş, kendisine "ahmak" denilirmiş. O gün henüz müslüman değilmiş, fakat müslüman gorünürmüş. Peygamber (s.a.) herkesin bilmesi ve aldanmaması için onu ashabına tanıtmak iste­miştir. Bu adam, Peygamber (s.a.)'in sağlığında olsun, vefatından sonra olsun, imanının zayıflığına delalet eden işler yapmış. Mürtedlerle beraber o da dininden dönmüş ve esir edilerek Hz. Ebu Bekîr'e getirilmiştir. Bi­naenaleyh, Peygamber (s.a.)'in onu: "Bu aşiretin kardeşi ne fenadir"diye vasfetmesi nübüvvetine delalet eden mu'cizelerdendir.

Hadisteki aşiretten murat kabiledir.[98]

 

4793... Şu (bir önceki hadiste anlatılan) olay hakkında Hz. Aişe'den (gelen bir rivayete göre) Peygamber (s.a.):

"Ey Aişe! Dilin (in şerrin) den korunmak için kendilerine ikram edilen kimseler, şüphesiz insanların en şerlılerindendir."buyurmuştur.[99]

 

4794... Hz. Enes'den demiştir ki:

(Gizlice bir derdini açmak üzere) ağzmı Peygamber (s.a.)'in kulağına yaklaştıran hiçbir adam görmedim ki o adam başını (Hz. Peygamber'den) uzaklaştırmadıkça (Rasûlullah) başını (ondan) uzaklaştırmış olsun.

Yine (Hz. Peygamber'in) elini tutan hiç bir adam görmedim ki o adam (Hz. Peygamberin) elini bırakmadıkça (Hz. Peygamber onun) elini bırak­mış olsun.[100]

 
Açıklama

 

Bu hadis-i şeriflerde Rasul-i zişan efendimizin son derece mütevazi, iyi kalpli olduğu, herkes için iyilik düşünüp herkesin derdine deva olmak için elinden gelen çabayı sarf et­tiği, insanlara zararlı olan kimseleri her fırsatta uyarıp onları bu kötü huy­lardan kurtarmaya çalıştığı, insanların en şerlisinin de insanların kötülü­ğünden kurtulmak için kendisine saygı gösterip ikramda bulunduğu kişi olduğu ifade Duyurulmaktadır.

Binaenaleyh, Hz. Peygamber'i kendisine Örnek alıp İslam terbiyesiyle yetişmiş bir müslüman, toplumda insanlara faydalı .olan şeyleri yapmaya ve insanlara zarar verecek şeyleri de engellemeye gayret eder. Çünkü hak, hayır ve fazilet ilkeleriyle yetişmiş olan bir müslüman, toplumda faydalı, faal ve yapıcı bir unsur olur. İyilik yapmaya fırsat bulduğunda, onu değer­lendirmeden edemez. Çünkü hayır işlemenin kurtuluşa vesile olacağını bilir. "İyilik yapın ki saadete eresiniz."[101]

Hayır işi için attığı her adımda Allah'ın kendisine sevap verdiğini bi­lir ve hayır yapmaya koşar...

Cabir (r.a.)'den de Nebi (s.a.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilir: "Her iyilik sadakadır..."[102]

"Allah, kendine teslim olmuş kuluna iyilik yapınca sevap verebile­ceği gibi kötülükten çekindiği zaman da iyilik yapmasa da sevap verir."[103]

Ebu Musa (r.a.)'dan Nebi (s.a.)'in şöyle buyurduğu nakledilir: "Her müslümanın sadaka vermesi gerekir." Bulmazsa ne yapar, denildi, şöy­le buyurdu:

"Eliyle çalışır, kendine fayda verir ve sadaka dağıtır." Buna da gü­cü yetmezse ne yapar? denildi.

Bu sefer: "Şiddetli ihtiyaç sahibine yardım eder" dedi. -Buna da gücü yetmezse ne yapar? denildiği zaman;

İyiliği veya hayrı enir eder, cevabını verdi.

Buna da gücü yetmezse ne yapar, denildi. Bunun üzerine.

Şerri terk eder, buyuruldu. (Mütefekkünaleyh).[104]

 [80] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/620.

[81] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/620-621.

[82] Hucurat (49). 13.

[83] Ahmed b. Hanbel, II, 4-5. 334.

[84] Ahmed b. Hanbel, II, 400.

[85] Vedadi Efendi Tarikat-ı Muhammediye Tercemesi, Tekmile, 230.

[86] Maide (5), 54.

[87] Vedadi efendi, Taikat-ı Muhammediye Tercemesi, Tekmile, 230.

[88] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/621-622.

[89] Tirmizî, birr 41. Ahmed b. Hanbel, 11-394.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/622-623.

[90] Essuyûtî, el-Caimü's-Sagîr, I, 8.

[91] Sünen-i Ebû Davud, 4862 nolu hadis.

[92] Haşr  (59), 9.

[93] Ali liman (3) 180.

[94] Tirmizî, Bir 41. Ahmed b. Hanbel, I. 4. 7.

[95] Kınalizade Ali efendi. Ahlâk-ı Âlaî I. 297-298.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/623-624.

[96] Müslim, birr 73; Muvatta, hüsnü'l-hulk 7; Ahmed b. Hanbel, VI, 38.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/624-625.

[97] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/625.

[98] Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi X, 544.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/626-627.

[99] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/627.

[100] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/627.

[101] Hacc 522), 77.

[102] Bk. 4947 no'lu hadis.

[103] Buhari.

[104] M. Ali Haşimî (Prof. Dr.), Kur'ân ve Sünnette Müslüman Şahsiyeti, s.203-205.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/627-628.

Haktan7/b
Thu 9 April 2015, 02:45 pm GMT +0200
Ve Aleyküm Selam . Peygamber Efendimiz ( S.a.v. ) İnsanlarla hep İyi Geçinirdi . İnsanlarla İyi Geçinmek Çok Güzel Bir Duygu . Paylaşım İçin Allah Razı Olsun .

Rüveyha
Sat 18 June 2016, 05:27 am GMT +0200
Esselamu aleykum ve rahmetullah..Efendimiz çok mübarek tavsiyeler vermiş ümmetine..Bizler hakkıyla sünneti seniyyeye uygun bir ömür geçiririz İnşaAllah.Rabbim razı olsun

Lal-i Hal
Sat 18 June 2016, 01:15 pm GMT +0200
Ve aleykumusselam ve rahmetullah.mümin mümine karsi parcalari birbirini sıkıca tutan bir bina gibidir buyuruyor Efendimiz( sav)
Bu parcalar birbiriyle iyi gecinecek,uyum icinde olacakki bina saglam olsun.aksi takdirde bir kaci dahi isyan etse bina zedelenir ,belki de yikilir.
Rabbim bizleri guzel ahlak sahibi kilsin isnallah...

ceren
Sat 18 June 2016, 02:21 pm GMT +0200
Aleykumselam.Allah kullarinin birbiri ile baris icinde birlik beraberlik icinde yasamalarini emir etmistir.Bu noktada da birbirleri ile anlasip iyi geçirmelerini soylemistir.Rabbim razi olsun bilgilerden reyyan abla...

Bilal2009
Wed 7 December 2016, 07:39 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri insanlarla iyi geçinenlerden eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun

HALACAHAN
Thu 5 January 2017, 03:54 pm GMT +0200
Allah, kendine teslim olmuş kuluna iyilik yapınca sevap verebile­ceği gibi kötülükten çekindiği zaman da iyilik yapmasa da sevap verir."
Rabbim hizleri temiz ahlakli eyleain insaallah

ertuğruld7
Thu 5 January 2017, 07:21 pm GMT +0200
Bismillah...
Bizler insanlarla iyi geçinelim.
Alla insanları iyi geçinenlerden eylesin inşallah.
Allah cc. razı olsun

Sevgi.
Tue 12 March 2024, 06:55 am GMT +0200
Esselâmu Aleyküm Peygamber efendimiz bizlere her yönüyle güzel örnektir. Rabbim bizleri Peygamber efendimizin yolundan gidenlerden eylesin inşaAllah