- İnsanın Hayra ve Şerre İstidadı

Adsense kodları


İnsanın Hayra ve Şerre İstidadı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
meryem
Sun 20 February 2011, 04:43 pm GMT +0200
İnsanın Hayra ve Şerre İstidadı

 İnsanları meleklerden ayıran ve onlardan üs­tün olabilme imkanını veren bu iki yönlü istidadlarıdır. Burada Harut ve Marut kıssasını hatırla­mak gerek. Müsned'deki bir rivayete göre, Âdem (as) 'ın halife olarak yaratılmasına itiraz eden me­leklerden ikisini Cenab-ı Allah, şehvet ve gazab gi­bi nefsânî hislerle teçhiz ederek, imtihan etmişti de, bütün melekler, insanın işinin ne zor olduğunu ve kendilerinden üstün olabileceklerini anlamış­lardı.[760]

İnsan fıtratının hayır yoluna da şer yoluna da eşit seviyede müsait olduğunu Allah:

“Biz ona iki de yol gösterdik.” [761] diye beyan buyur­muştur. Mürsel bir hadiste Resulullah (as), bu aye­ti şöyle tefsir etmişti:

“Onlar iki yoldur. Hayır yo­lu, şer yolu. Demek ki şer yolu size, hayır yolundan daha sevgili kılınmıştır.” Bu hadis, bazılarının zan­nettiği gibi, insan fıtratının, hayırdan ziyade şerre meyyal olduğu, şerre istidadın asıl olduğu iddiala­rına redir. Bu iki istidaddan birinin galebesi tâli sebeblerdendir.[762] İnsanlardan bir kısmının iyi­liğe, bir kısmının kötülüğe daha çok meyyal olma­sı, onlarda bu istidadlardan birisinin daha kuvvet­li olmasından değildir. İstidadının bir yönünü ter­cih edip, onu geliştirmesindendir ve o yönde hareket ederek, onu bir tabiat, bir meleke haline getir­mesindendir.[763] Bazı ahlakçılar, insanları, hay­ra yatkın olanlar, şerre yatkın olanlar, diye ve iki­sine yatkın olanlar diye sınıflandırmışlarsa da ek­seri alimler, insanın her ikisine de yatkın olduğu görüşündedirler.[764] Bu görüşün kuvvetli delille­rinden birisi, geçen ayettir. Aynı mahiyetteki bir diğer ayet de Şems süresindeki şu ayettir.

“Andolsun herbir nefse ve onu düzenleyene (tesviye ede­ne) sonra da ona hem kötülüğü (hem) ondan sakın­mayı (iyiliği) ilham edene.” [765] Bu ayet geçen ayetle, alimlerce benzer kabul edilmiştir.

Ayette beyan edilen “tesviye”; kulun uzuv­larını ve kuvvetlerini güzelce yerleştirme, ona düşünme kabiliyeti vermeyi, “ilham” da bu kabili­yet ve uzuvları, iki yoldan birinde kullanma key­fiyetini ifade etmektedir.[766] Öyle ise, insanda iki cihet vardır: Birisi, icâd, vücud, hayır ve fiil, yani müsbet cihettir. Diğeri, tahrib, adem, şer, infia, yani menîî cihettir. İnsan, birinci cihetiyle dün­ya hayatına nazırdır, ikinci cihetiyle de ubudiyyete ve ebediyyete nazırdır.[767]

Allah Teala, hayat verdiği varlıkları üç nevî kılmıştır. Bunlardan birincisi, sadece dünya yurdu için yaratılmış olan hayvanlardır. İkincisi, ahiret yurdu için yaratılmış olan meleklerdir. Üçüncü ne­vî ise, hem dünya yurdu hem de ahiret âlemi için yaratılmış olan insandır. Bu bakımdan insan iki cevher arasındadır ve iki âlemin de cevherleri, istidadları onda toplanmıştır.[768] Bu iki ciheti, in­sanın bazı kuvvet ve kabiliyetlerini ortaya çıkar­maktadır. Bu noktada karşımıza bazı kelimeler çı­kar: Kalb, ruh, nefs, hevâ, akıl, fıtrat, hulk, sıbğatullah... Gazâlî'nin ifadesiyle: “İleri gelen alimle­rin pek azı bu kelimeleri, doğru olarak anlayabil­mişlerdir, mana farklılıklarını, tariflerini ve müsemmalarını tefrik eden nadirdir. Çoğu zaman bu kelimeler biribirine karıştırılmıştır. Bunun sebebi; bu isimlerin manalarını ve muhtelif müsemmâlar arasında müşterek olarak kullanıldıklarını bilme­mektir.”[769] İbn Haldun insandaki rabbani latifeyi anlatırken: “Şeriatte bazan ruh, bazan kalb, bazan akıl, bazan de nefs denilen şeydir.”[770] di­ye bu müşterek kullanılışa dikkat çekmiştir. Ta­savvuf erbabı bu kelimeleri, insanın manevî teka­mül mertebelerinin ismi olarak kullanmışlar­dır.[771]


[760] Müsned, 2/134; Heysemi, 6/313, sağlam sened ile.

[761] Beled: 90/10.

[762] Elmalılı, 8/5833 - 5839 (Sahih sened ile)

[763] R. Isfahani, Mutluluğu Kâz. 169 -170; krş. İbn Haldun, Şifâu's - Sâil, 104 -105.

[764] Râzi, 7/179; Kınalızade, 37-38,  Şeltût, 63; M. Kutub, 42, S. Kutub, 30/174.

[765] Şems: 91/7,8.

[766] RM., 30/143.

[767] S. Nursî, Sözler, 334-335.

[768] R. Isfahanî, Mutluluğun Kazanılması, 59.

[769] Gazâlî, İhyâ, 3/4.

[770] İbn Haldun, Şifâu's - Sâil, 102.

[771] S. Ateş, İsâri Tefsir Okulu, 280 - Sülemi, 146.