- İnsan ve kalite

Adsense kodları


İnsan ve kalite

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
rabia
Tue 1 June 2010, 12:48 am GMT +0200
İnsan ve Kalite

İnsanın ve eşyanın değeri kalitesiyle ölçülür. Faydalı ve kalıcı olan kalitedir. Allah faydasız olanı "köpüğe" faydalı olanı da "cevhere" benzetti.

"Sel, üzerinde kabaran köpüğü alıp götürdü. Süslenmek veya faydalanmak için ateşte erittikleri madenlerin de bunun gibi bir köpüğü vardır. Allah, hak ile batıl için böyle bir benzetme yapar. Köpük, uçup gider. İnsanlara faydalı olan şeyler ise yerde kalır." (Ra'd sûresi, 13/17)

Kalitesiz eşyanın yeri çöplüktür. Kalitesiz fertlerden oluşan toplumlar da bir "yığın" veya "sürü"den ibarettir. Kaliteli fertler kaliteli toplumları oluşturur. Çürük malzeme ile sağlam bina inşa edilemez.

Hz. Peygamber (s.a) önce kaliteli fertler yetiştirdi. Bunun için Mekke döneminde on üç sene bütün sıkıntılara göğüs gerdi. Îmân ve bilgi altyapısını oluşturdu. Medine döneminde ise bu kaliteli fertlerle sağlam devlet yapısını kurdu. Îman ve bilgi temeline dayanan bu devlet "model devlet" oldu. Zira bu devlet, peygamber ifadesiyle "yıldızlar gibi" olan ve "en hayırlı nesil" olarak tanımlanan ashab kadrosuyla kuruldu. Sonraki nesiller onlara yakınlığı ve benzediği nisbette başarılı oldular. Tarih bunun şahididir.

İslâm toplumunu oluşturan fertler ayette belirtilen "köpük" haline gelince devletleri de, iktidarları da kayboldu. Onların bu acı halini Hz. Peygamber önceden haber verdi ve şöyle buyurdu: "Pek yakında aç insanların sofralara üşüştüğü gibi diğer milletler sizin üzerinize üşüşecekler. Birisi ‘Biz az olduğumuz için mi böyle olacak yâ Rasûlallah?’ deyince Efendimiz ‘Bilakis siz o gün çok olacaksınız. Fakat sel sularının sürüklediği çer-çöp kabilinden değersiz kimseler haline geleceksiniz. Allah, düşmanlarınızın kalbinden sizin heybet ve saygınlığınızı giderecek ve sizin kalplerinize "Vehn" koyacak.’ Birisi Vehn nedir, Yâ Rasûlallah! deyince Râsûlallah: ‘Dünya sevgisi ve ölüm korkusudur’ buyurdu.” (Ebû Dâvud, 2/426).

Muazzam bir medeniyet kurup dünyanın en güçlü ve en zengin topluluğu oldukları halde zamanla bu güç ve zenginliklerini kaybetmelerinin, topraklarının düşmanlarca yağmalanmasının, aziz iken zelil, zengin iken fakir olmalarının baş sebebi, müslümanların kalitesizleşmesidir.

Müslümanlar başlangıçta sayıca azdılar, fakat kaliteliydiler. Bu sayede imparatorlukları dize getirdiler. Bizansı, Sasani imparatorluklarını yıktılar. Kısa zamanda Afrika'yı fethettiler. İspanya'ya, Fransa içlerine ulaştılar, dünyanın hâkim gücü oldular. Bu güç zalim değil, âdildi. Fakat zamanla inançları, heyecanları, şahsiyetleri aşındı. Ahiret yerine dünyayı ön plana çıkardılar. Savaşa, düğüne gider gibi giderlerken ölümden korkar oldular. Muhammed İkbal'in de belirttiği gibi; "Yüce Kâbe'nin ahalisi ortadan kayboldu. Sanki yeniden dirilmemecesine öldüler. Zenginlikleri fakirlik oldu ve şerefli devletleri tilki ve kurtların hücumuna uğradı. Onlar Muhammed (s.a.v)in mirasını ihmal ettiler. Putları yıkanlar gitti. Bunlar ise onları tekrar diktiler! Babaları İbrahim idi. Lâkin oğulları arasında Âzerleri görüyorum. Yazıklar olsun! Aşkın cinneti kalmadı artık. Müslümanların damarlarında kan kalmadı artık. Namazlarına bak, safları eğri, secdeleri huzursuz, çünkü içten gelen ilahi ateş kalmadı artık."

Yaşadığı dönemde Muhammed İkbal'i karamsarlığa iten karanlık tablolar pek çoktu. Zamanla İslam ülkeleri coğrafi manada bağımsızlık elde ettilerse de halâ ekonomik, siyasi ve kültürel manada ağır bir esaret altında yaşamaktadırlar. Bu esaret çemberini kırmanın en sağlıklı yolu her sahada kaliteye erişmektir. Hz. Peygamber (s.a.v) "Evlenin, çoğalın. Kıyamet günü ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı iftihar edeceğim" buyurmuştur. Fakat Allah Rasûlünün çer-çöp kabilinden değersiz bir kalabalıkla iftihar etmeyeceği de kesin bir gerçektir. Kur'an ifadesiyle "Bütün insanlara şahit" ve "En hayırlı ümmet" olan Muhammed ümmetiyle bugün dünyada sözü geçmeyen zayıf ve itibarsız, sözde Muhammed ümmeti arasında çok fark vardır. Uzun süredir geçmişin mirasını harcayan günümüz müslümanlarının sahneye çıkıp değer üretmeleri dilenci ve tufeyli konumundan kurtulup kendi ayakları üzerinde duracak ve hatta ayakta duramayanlara el uzatacak konuma gelmeleri gerekmektedir. Aksi halde, değil Rasûlûllah'ın "iftihar edeceği", bilakis "mahcup olacağı" bir durum sergileyeceklerdir.

Kalite güçtür, kuvvettir. Hz. Peygamberin de belirttiği gibi "Kuvvetli mümin Allah katında zayıf müminden daha hayırlı ve daha sevimlidir." Kuvvetli olmak sadece beden için söz konusu değildir. Asıl kuvvet; sabırda, ilimde, servette ve inançtadır. Bu güçlerle donanmış müminler kendilerinden sayıca kat kat fazla düşmanlarına galip gelmişlerdir. "Nice az topluluklar vardır ki, Allah'ın izniyle çok topluluğa üstün gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir" (Bakara sûresi, 2/249).

Sayıları milyarı geçen müslümanlar ah bir de keyfiyete erişebilseler!. nartık. Namazlarına bak, safları eğri, secdeleri huzursuz, çünkü içten gelen ilahi ateş kalmadı artık."

Yaşadığı dönemde Muhammed İkbal'i karamsarlığa iten karanlık tablolar pek çoktu. Zamanla İslam ülkeleri coğrafi manada bağımsızlık elde ettilerse de halâ ekonomik, siyasi ve kültürel manada ağır bir esaret altında yaşamaktadırlar. Bu esaret çemberini kırmanın en sağlıklı yolu her sahada kaliteye erişmektir. Hz. Peygamber (s.a.v) "Evlenin, çoğalın. Kıyamet günü ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı iftihar edeceğim" buyurmuştur. Fakat Allah Rasûlünün çer-çöp kabilinden değersiz bir kalabalıkla iftihar etmeyeceği de kesin bir gerçektir. Kur'an ifadesiyle "Bütün insanlara şahit" ve "En hayırlı ümmet" olan Muhammed ümmetiyle bugün dünyada sözü geçmeyen zayıf ve itibarsız, sözde Muhammed ümmeti arasında çok fark vardır. Uzun süredir geçmişin mirasını harcayan günümüz müslümanlarının sahneye çıkıp değer üretmeleri dilenci ve tufeyli konumundan kurtulup kendi ayakları üzerinde duracak ve hatta ayakta duramayanlara el uzatacak konuma gelmeleri gerekmektedir. Aksi halde, değil Rasûlûllah'ın "iftihar edeceği", bilakis "mahcup olacağı" bir durum sergileyeceklerdir.

Kalite güçtür, kuvvettir. Hz. Peygamberin de belirttiği gibi "Kuvvetli mümin Allah katında zayıf müminden daha hayırlı ve daha sevimlidir." Kuvvetli olmak sadece beden için söz konusu değildir. Asıl kuvvet; sabırda, ilimde, servette ve inançtadır. Bu güçlerle donanmış müminler kendilerinden sayıca kat kat fazla düşmanlarına galip gelmişlerdir. "Nice az topluluklar vardır ki, Allah'ın izniyle çok topluluğa üstün gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir" (Bakara sûresi, 2/249).

Sayıları milyarı geçen müslümanlar ah bir de keyfiyete erişebilseler!.

Alıntı