Hadice
Mon 24 January 2011, 03:13 pm GMT +0200
İMAN ENANİYETİ BASTIRIYOR:
Enaniyet (bencillik) güdüsü de şiddetli, zorlu bir güdüdür. Hemen hemen hiç kimse kendini onu baskısından, itici gücünden, davranışlarına olan etkisinden kurtaramaz. Bencilliğin insanı dünya için rekabetini çekişmeye, çekişmenin de kendini olmayan şeyleri iddia etmeye, hakkı inkara, başkalarının mallarını yemeğe sevkettiğini görüyoruz. Husumet şeytanı başını nereye sokmuşsa bil ki orada enaniyet vardır; hem de ne pahasına olursa olusun ve hangi vesile ile olursa olsun.
Fakat iman unsuru savaş alanına girerse husumet ateşi söner; güllük gülistanlık olur. İman bencilliğin taşkınlığını önler; bencillik müsamahaya (hoş görülüğe) ve başkalarını kayırmağa döner. Bu unsur, mü’mini dünya zevkinden çeker yüce ideale doğru götürür.
Peygaberimizin hanımlarından Ümmü Seleme (r.a.)’dan rivayet edilen şu hadise imanın insan ruhuna ne derece etki ettiğini açıkça göstermektedir: İki adam miras konusunda münakaşa ediyorlar ve iddialarını isbat da edemiyorlar. İkisi de: Bu benim hakkımdır, diyor ve karşı tarafa hak tanımıyor.. Adamlar Peygamberimize gidiyorlar, her ikisi de bencilliğe kapılmışlar ve yalnız kendilerini düşünüyolar. Resulullah (s.a.v.) in şu canlı sözleri kalplerine ve kulaklarına çarpıyor: “Ben ancak bir insanım. Karşıma geçip mücadele ediyorsunuz. Bazen biriniz dediğini öbüründen daha açık anlatabilir. Ben de dinlediğime göre hüküm veririm. Binaenaleyh kime birinin hakkından alır da kendisine verirsem almasın. Bilsin ki ben ona ateş parçası vermekteyim”.
Davacılar bu gürleyen kelimeleri duydular. Kelimeler gögüslerindeki iman teline dokundu ve içlerindeki Allah ve ahiret korkusunu uyardı. Adamlar ağladılar ve birbirlerine: Benim hakkım senin olsun, dediler! Peygamberimiz de şöyle buyudu: Mademki böyle yaptınız, öyleyse bölüşünüz, hakkı arayınız, kur’a çekiniz ve birbirinize hakkınızı helal ediniz77.
(77) Hadiseyi Ebu Davud, Sünen’inin”Akdiye= Hükümler” bölümünde rivayet ediyor.
Kanun ve zahire bakılarak verilen hükmün kimin haklı olduğunu bilmekten aciz kaldığı bu gibi meselelerde son ve adil hüküm imanındır ve imanın uyandırdığı vicdanındır.
Peygamberimiz (s.a.v.) ashabına imanlı iki kişinin kıssasını anlatıyor. Bunları mü’minlerin ne kadar iffetli, kanaatkar ve başkalarını kayırır olmalarına misal veriyor ve diyor ki:
“Bir adam bir adamdan tarla alır. Tarlayı alan tarlasında bir küp altın bulur. Ve tarlayı aldığı adam der ki:
Al, bu altınlar senindir; çünkü ben senden tarlayı aldım; altınları değil!!
Satan: Ben sana talayı her şeyi ile sattım! der.
Peygamberimiz (s.a.v.) diyor ki: bunlar hakeme baş vurdular. Hakem onlara: Çocuklarınız var mı, dedi?
Satın alan: Bir oğlum var, dedi.
Satan: Benim de bir kızım var, dedi.
Hakem: Oğlana kızı evlendirin ve altınları da onlara verin. dedi78.
(78) Hadiseyi Müslim, Sahih’inde rivayet edmiştir.
Burada insanlar seçkin şahsiyetler görüyorlar: İki adam. Önlerinde bir küp dolusu altın. Döğüşmüyorlar; bilakis birbirlerine itiyorlar. Biri öbürüne: Bu, senin, diyor. Halbuki insanlar hep: Benim, derler.