sumeyye
Sun 30 January 2011, 01:37 pm GMT +0200
İmamın Oturarak Kılması:
Hadisteki, "imam oturarak namaz kıldı mı, sizde hep beraber oturarak kılın. [269] kısmı, mensuhtur. Rasûlullah'ın (s.a.), ömrünün sonunda cemaat ayakta iken oturarak kıldırması bunun delilidir. Neshin sırrı şudur: Cemaat ayakta iken imamın oturması, Acemlerin hükümdarlarına karşı gösterdikleri aşırı tazime benzemektedir. Nitekim bu durum bazı hadislerde tasrih edilmiştir. İs-lâmî esaslar yerleşip, şeriatın pek çok hükmünde onlara muhalefet iyice yer edince, bir başka asıl ağır basmaya başladı ki o da, kıyamın namazın rüknü olması ve özür olmadan terkinin caiz olmamasıdır. Cemaatin ise kıyamı terketmel erini gerektirecek bir özürleri yoktur. [270]
Safların Düzenlenmesi:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Benim hemen arkamda aklıyeterleriniz dursun, daha sonra da sırasıyla derece itibariyle onları takip edenler dursun." Bunu üç defa tekrarladı. "Pazar yerlerindeki gibi keşmekeşlikten sakının[271]
Bu, insanlar arasında aklıyeterlere, büyüklere gerekli saygı gösterilmesi esasının yerleştirilmesi içindir. Bu talimat, geçerli olan örf ve âdetin dikkate alınması sonucu da olabilir. Hem, daha aşağı mertebede olanların öne geçirilmesi, ileri gelenlere ağır gelebilir. Bunun için cemaatin, akhyeterlerden başlayarak derece derece sıraya konması sünnet kılınmıştır. Cami ve cemaate saygılı olmaları, Kur'ân üzerinde düşünebilmeleri için de pazar yerlerindeki gibi keşmekeşlik içinde bulunmaları yasaklanmış, namazda hükümdar huzuruna çıkan insanlar gibi tavır alınması istenmiştir.
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Siz, meleklerin Rableri katında saf saf durdukları gibi saf
bağlayıp dursanız ya! [272]
Her meleğin belli bir yeri olur ve onlar, yetenekleri konusundaki aklî tertip üzere saf olurlar ve öyle bir kenetlenirler ki, aralarında en ufak bir gedik kalmaz.
Yine Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ben, saftaki aralıktan şeytanın sanki kara koyun gibi aranıza sokulmakta olduğunu görüyorum. [273]
Biz tecrübe etmişizdir ki, zikir halkasında kenetlenmek, zihnin bir noktada toplanmasını, zikirden bir tat alınmasını, gönülden geçen düşüncelere son verilmesini sağlamaktadır. Onun terki, bu manaları noksanlaştırmakta ve boşalan yerleri hemen şeytan doldurmaktadır. Rasûlullah (s.a.), şeytanı, kara koyun şeklinde te-messül etmiş halde görmüştür. Çünkü kara koyun, dar yerlere sokulmaya karşı hırsıyla bilinir. Onun kara olduğunun belirtilmesi ise, iç dünyasının kötü olduğunu sembolize etmek içindir. Şeytanın bu surete girmesinin sebebi budur. [274]
[269] Ebû Dâvûd, 602; Beyhakî, 2/261.
[270] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/79.
[271] Müslim, Salât, 123.
[272] Hadisin devamı şöyle: "Ya Rasûlallah! Melekler Rableri katında nasıl saf olurlar?" dedik. "İlk safları tamamlarlar ve safla kenetlenirler." buyurdu. Müslim, Salât, 119.
[273] Ebû Dâvûd, Salât, 93; Ahmed, 5/262, 3/154.
[274] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/80.