hafiza aise
Sat 1 September 2012, 02:13 pm GMT +0200
İMAM-I AZAM’IN KAYIPTA DA KAZANÇTA DA ŞÜKRETMESİNİN SIRRI
Büyüklüğünde hiçbir âlimin ihtilâfı olmayan, eşsiz din bilgini İmam-ı Azam Ebû Hanife Hazretleri’ne, biri gelip kulağına şu haberi fısıldar:
– Efendim, Halife, Bağdat’tan zatınıza yirmi deve yükü hediye yola çıkarmış; söylendiğine göre hediyeler bir hayli yüksek değer taşımaktaymış; içinde en nâdide kumaşlar, eşsiz ev eşyaları ve saray mobilyaları gibi kıymetli şeyler varmış...
Hazret-i İmam, gözlerini sabit bir noktaya diker, bir-iki saniye düşündükten sonra:
– Elhamdülillâh, der.
Etraftakiler:
– Bakın, sevindi. Elbette sevinir. Halifenin hediyesi bu... diye söylenirler.
Ne var ki, aradan bir hafta geçtiği halde, Halife’nin gönderdiği hediyeler bir türlü çıkıp gelmez. Çünkü yolda eşkiyaların baskınına uğrayan kervan talan edilmiştir.
Yine biri gelir ve mescidde ders veren büyük İmam’ın kulağına eğilerek fısıldar:
– Üzüntüyle söylüyeyim ki, develeri yolda eşkiyalar zaptedip, herşeyi gasbetmişler; gönderilen hediyenin tamamı yol kesicilerin eline geçmiş!..
Büyük İmam’da, yine bir-iki saniyelik susma ve arkasından evvelki gibi:
– Elhamdülillâh, cümlesi...
Duruma şahit olanlar şaşarlar.
– Bunda bir zıtlık vardır. Servet gelirken de, Elhamdülillâh, dedi. Gidince de, Elhamdülilâh, dedi.
Hazret-i İmam cevap verir:
– Zıtlık yoktur. Yirmi deve yükü hediye geliyor haberini duyunca kalbime baktım hiç de ilgi duyup sevinmedi. Ben, buna Elhamdülillâh, dedim. Şimdi de bunların yolda gasbedildiğini duyunca, yine kalbime dönüp baktım, hiç de üzülmedi. Ben buna da sevindim, Elhamdülillâh, dedim. Benim Allah’a karşı bu hamdedişim, mal sevgisinin kalbime girmeyişindendir. Yoksa ona sahip olup olmayışımla alâkalı değildir.
Ahmet Şahin