hafiza aise
Wed 27 April 2011, 12:10 pm GMT +0200
İlk Şok
Müşriklere gelince onlar, kendilerinden emin ve önceki yenilgilerinin de intikamını alacak olmanın hırsıyla gelmiş ve hendeğin kazıldığı yere kadar ulaşmışlardı. O da ne? Önlerinde büyük bir hendek vardı! Şimdiye kadar hiç karşılaşmadıklan bir durumdu bu; ne duymuş ne de görmüşlerdi! Birbirlerine bakıp:
- Bu, daha evvel Arapların başvurmadığı bir hile ve tuzaktır, diyorlardı. Aralanndan birisi ileri atıldı ve:
- O'nun arkadaşları arasında Farslı birisi var; bu mutlaka onun başının altından çıkmıştır, dedi.
Ne umutlarla gelmişlerdi ama şimdi önlerinde, Medine'ye girmelerini engelleyen bir hendek vardı. Bunun sadece kendi önlerine gelen kısımda olabileceği düşüncesiyle sağa sola koşturmaya başla-
dılar; sonucu olmayan bir gayretli bu. Çünkü Medine'ye yürüyebilecekleri her yer hendekle çevrilmişti.
Daha kılıç bile kullanmadan büyük bir şok yaşıyorlardı; halbuki onlar, hiçbir şey yapmadan on bin insanla Medine'nin bir yanından girip diğer tarafından çıkmayı, Resülullah dahil bütün mü'minleri yok eder edip yeryüzünde bir tane bile mü'min bırakmamayı düşünüyorlardı! Zaten buraya da bunun için gelmişlerdi; gelip Medine'yi istila edecek ve kısa sürede burada taş üstünde taş bırakmamak suretiyle ellerini sallayarak geri döneceklerdi. Şimdi ise hevesleri kursaklannda kalmış, ummadıklan bir sonuçla karşılaşmışlardı! Peki, şimdi ne yapacaklardı?
Uzaktan ok atarak karşı tarafa zayiat verdirmekten ve fırsat kollayıp hendeğin zayıf noktalanndan karşı tarafa geçerek ani baskınlarla maksatlarına ulaşmaktan başka bir seçenekleri kalmamıştı. Hemen yaylarını kaptıkları gibi Müslümanlara ok atmaya başladılar. Böylelikle uzun süreceği belli olan yeni bir süreç daha başlamış oluyordu.