seymanur K
Thu 28 July 2011, 03:01 pm GMT +0200
İlk Günler
Hicretin ilk günleriydi. Akabe'de Resulûllah'a biat eden ve hemşehrilerini islâm'a girmeye teşvik eden Berâ b. Ma'rur vefat etti. O, Mekke'deki İslâm davetinin adeta durduğu, müşriklerin zorbalıkları nedeniyle hiç kimsenin Müslüman olmaya cesaret edemediği bir zamanda İslâm davetini kabul etmekten kaçınmamış birisiydi. Mekke'deki Müslümanlar hicret edip Medine'ye geldikleri zaman evinin kapısını bu muhacir Müslümanlara açmış ve sahip olduğu bütün imkânları onlara sunmuş birisiydi. O vefat edince Müslümanlar derin bir acıyla üzüldüler. Cenaze namazını Resulüllah kıldırdı. Onun cenaze namazı bir Müslüman için kılınan ilk cenaze namazı oldu. Fakat üzüntü verici durumlar bitmedi; peş peşe daha başka acılar da yaşandı. Berâ b. Ma'rur'un vefatım takip eden günlerde Külsum b. Hidm ile Es'ad b. Zurâre de vefat etti. İkisi de yaşlıydı. Peş peşe vefat eden bu üç Müslüman da, ikinci Akabe biatmda, Resulüllah tarafından Medineli Müslümanların işlerinden sorumlu kılınmışlardı; üçü de nakîbdi. Es'ad b. Zurâre vefat edince, Neccar oğullarının büyükleri Resulûllah'a gelerek 'Ey Allah'ın Resulü! Biliyorsun, Es ad bizim nakîbimizdi. Ama o öldü. Şimdi onun yerine birimizi naktb tayin et' dediler. Başlarında Resulüllah tarafından tayin edilmiş bir sorumlu bulunmasını istiyorlardı. Resulüllah onların üzüntülerini azaltmak ve sevindirmek için 'Sisin ha-liibiniz benim' dedi. Bu sevindirici bir haberdi. Medine merkezli islâm davetine büyük emekler vermiş Neccar oğullarının mensupları büyük bir sevinçle evlerine döndüler. Nakîblerinin Resulüllah olması nedeniyle övündüler.
Resulüllah'm Medine'ye gelişinin üzerinden bir ay kadar bir zaman geçmişti. Namaz, Miraçtan beri günde beş vakit, fakat her vakti iki rekat kılmıyordu. Resulüllah, hicretin bu ilk ayını takip eden günlerin birinde vakitlere göre namazın rekat sayısının değiştiğini bildirdi. Hz. Aişe bu değişikliği şöyle anlatmıştır: 'Yüce Allah namazı farz kıldığı zaman ikamet halindeyken de yolculuk halindeyken de akşam namazı hariç bütün vakit namazları ikişer rekat kılınıyordu. Hicretten sonra yolculuk hali hariç öğle, ikindi ve yatsıya ikişer rekat ilâve edildi.[32]
Resulüılah ve Ebû Bekir tek başlarına hicret etmişlerdi, ikisinin de eşleri ve çocukları Mekke'de kalmıştı. Resulüllah, eşi Sevde'yi, kızları Fâtıma ve Ümm-ü Gül-süm'ü ve evlatlığı Zeyd b. Harise'nin eşini ve küçük oğlu Usâme b. Zeyd'i Medine'ye getirtmeyi arzuladı. Diğer kızı Rukayye eşi Osman ile hicret etmişti; o Medine'deydi. Bir diğer kızı Zeyneb ise, Müslüman olmayı reddeden Ebû'l As ile evliydi ve Mekke'de kalmıştı. Ebû Bekir de Resulüllah'la aynı arzu ve isteğe sahipti; o da yakınlarının Medine'ye gelmelerini istiyordu. Resulüllah ve Ebû Bekir, Medine'ye yerleştikten kısa süre sonra, haram aylar girince, Zeyd b. Harise ile Ebû Râ-fi'yi Mekke'ye gönderdiler Zeyd ve Ebû Râfi, Resulüllah'm ve Ebû Bekir'in yakınlarının Medine'ye gelmelerini sağlayacaklar, yolculuklarında kendilerine eşlik edeceklerdi. Zeyd b. Harise ile Ebû Râfî görevlerini başarıyla yerine getirip, Resulüllah'm ve Ebû Bekir'in ailelerini Medine'ye getirdiler. Bunu yaparken herhangi bir zorlukla veya tehlikeyle karşılaşmadılar. Mekkeliler herhangi bir engellemede bulunmadılar. Zaten hür kadınlara ve çocuklara dokunmuyorlardı.
Son Akabe görüşmesinde 73'ü erkek, 2'si kadın 75 kişi Resulüllah'a biat etmişti. Ancak daha sonra islâm Medine'de hızla kabul görmüş, çok sayıda kişi Müslüman olmuştu. Yeni Müslüman olanların çoğu İslâm hakkında çok az şey biliyorlardı. Özellikle davranışları, ahlâkları konusunda önemli hatırlatmalara ve bilgilere ihtiyaçları vardı. Gerçi Resulüllah ve diğer birçok Müslüman islâm'a yeni girenleri bilgilendiriyor ve yanlışları karşısında gerekli uyarılarda bulunmayı ihmal etmiyorlardı ama yine de belirgin bir hatırlatma ve uyarıya ihtiyaçları vardı. Resulüllah, Medineli Müslümanları (Ensar) kaldığı eve gruplar halinde davet ederek, onlarla görüşme ve bazı konularda söz alma ihtiyacı hissetti. Hicretin ilk aylarından birisinde, ev sahibi Ebû Eyyûb'a Medineli Müslüman erkekleri gruplar halinde eve davet etmesini istedi. Ebû Eyyûb, Resulüllah'm isteği üzerine Müslüman erkekleri gruplar halinde evine davet etti. Resulüllah her grupla görüşüp, konuştu, islâm'la ilgili bazı bilgiler verdi, hatırlatmalarda bulundu ve yanlışları konusunda uyardı. Sonra da her birinden durumları ve hayat tarzlarının olması gereken niteliği ve biçimiyle ilgili söz aldı. O gün Ensar'a mensup Müslüman erkeklerden 180 kişi hâl ve hareketlerinin, hayat tarzlarının İslâm'ın istediği gibi olacağına dair Resulüllah'a biat etti.
Resulüllah, Ensar'a mensup erkeklerden biat alışım takip eden günlerde, Enkadınlarıyla da görüşmeyi ve onları bazı durum ve davranışları konusunda lendirip uyarmayı istedi, isteği üzerine Ensar kadınları bir eve toplandılar, ulüllah onlara Hz. Ömer'i gönderdi. Toplantıda bulunan Müslümanlardan Ümm-ü Atiyye o toplantıda gerçekleşenleri şöyle anlatmıştır: 'Peygamberimiz Meâ'ne've çeldikten oir süre sonra Ensar kadınlarının bir evde toplanmalarını istedi. Kadınlar toplanınca Ömer'i gönderdi ve Ömer kadınlara şunları söyledi: 'Ben Resulül-lah'ın sizlere gönderdiği elçisiyim. Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacağınız, zina etmeyeceğiniz, çocuklarınızı öldürmeyeceğiniz, kimseye iftira atmayacağınız, marufta Resulüllah'a karşı gelmeyeceğiniz, ölünün arkasından bağıra bağıra ağlamayacağınız konularında bana biat edeceksiniz. [33] Hz. Ömer, Resulüllah adına Ensar kadınlarından ilgili konularda sadakat sözü aldı ve 'Allah'ım şahit oV diyerek Allah'ı bu söze şahit tuttu. O gün Hz. Ömer aracılığıyla Resulüllah'a beyat eden kadınların sayısı 350 civarındaydı. Bu sayı, İslâm'ın Medine'de ne kadar hızlı yayıldığım ve kendilerine insan olduklarını hatırlatan ve insanca yaşama imkânı sunan İslâm'a özellikle kadınların daha da ilgili olduklarını göstermesi açısından önemlidir
[32] Buharı, Salât 1; Müslim, Salâtü'l Müsâfirîn 1; Ahmed, Müsned, VI/241, 265.
[33] Ahmed, Müsned, V/85.