sumeyye
Wed 5 September 2012, 02:12 pm GMT +0200
İlaçla Tedavi:
Hastalık insana zarar veren, sağlığını bozan bir haldir; bu halin giderilmesi, yeniden sıhhate kavuşmak için maddî manevî çarelere başvurmak da tedavidir. Hastalığın sebepleri daima maddî değildir; mikrobik hastalıklar yanında, ruhî, manevî sebep ve âmillere bağlı hastalıklar da vardır. Rasul-i Ekrem
“Göz değmesi gerçektir” [441] diyerek bir manevî faktöre işaret buyurmuştur. Hastalığın tedavisinin hükmünü, fıkıh bilginlerinin şu üçlü taksiminden alabiliriz: Zararı gideren şeyler üçe ayrılır:
(a) Kesin Olanlar: Açlık için ekmek, susuzluk için su gibi,
(b) İhtimali (Maznun) Olanlar: Tıbbi tedavilerin bir kısmı gibi.
(c) Yüzde Elliden Az İhtimalli Olanlar: Okuyarak tedavi gibi.
Zararı gidereceği kesin olanı kullanmak farz, terketmek haramdır; ihtimali olanı yapmak iyidir, ancak terketmek haram değildir; üçüncü çeşidi yapmak ise tevekküle aykırı sayılmıştır.
Buna göre, tıbbî tedavi kesin ise farz, ihtimalîi ise mubah, hatta mendup olmaktadır.
“Tedavi olunuz, çünkü derdi yaratan Allah, devayı da yaratmıştır.” [442] hadisi bunu göstermektedir.
[441] Müslim, No: 2188.
[442] Ahmed, Müsned, 1/3:37